Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

28 Şubat'tan Nemalanmayalım Lütfen!

27 Şubat 2013 - 23:40 Yorum: 1

Mimarlarınca bin yıl devam edeceği kehânetinde bulunulan 28 Şubat’ın üzerinde bir yıl daha geçti, geçiyor.

Bu zaman diliminden günümüze köprünün altında çok sular aktı çok şükür…

Burnundan kıl aldırmayan kudretli zevatın birçoğu mazlumların ahı ile perişan oldular, mazlumların gözyaşlarında boğulup kaldılar.

Zulüm hiçbir zaman ebediyen devam etmez ve mazlumun ahı yerde kalmaz, kalmıyor…

Ne derler?

“Alma mazlumun ahını çıkar, aheste aheste”

Bunun içindir ki mürşidi kâmiller kendine kulak verenlere “zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih etmek gerektiğini” öğütlemişler.

Zalimin Allah’ın kılıcı olduğunu, onunla uyuyanları uyandırdığını ve sonra da dönüp zalimden de intikam aldığını beyan eder Efendiler Efendisi de…

Öyleyse yaşasın zalimler için cehennem…

28 Şubat sürecinde birçok insan mağdur olmuştur ve halen de kısmen bu mağduriyet devam etmektedir.

Ancak birçok insan da nemalanmıştır ve nemalanmaktadırlar halen.

Dün 28 Şubat zihniyeti karşısında sessiz duranlar, eğilip bükülenler, eğilip bükülmekle de kalmayıp “padişahım çok yaşa” nakaratlarını vird-i zeban edenlerin bu gün kalkıp günah çıkarırcasına nedamet ve pişmanlıklarını ifade etmeleri, el öptüklerinin arkalarından atıp tutanları görünce münafıkların Reisi Abdullah bin Übeyy bin Selûl bunların yanında zemzemle yıkandığını görüyor…

Daha da ötesi o günler hakkında bu atıp tutanların, ahkâm kesenlerin ve bu söylemleri ile bir yerlere selam göndermeleri, kredi kazanma, birilerine yaranma yarışına koyulmaları insana Arif Nihat Asya’nın  “Ebu leheb ölmedi Ey Muhammed, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor!” mısrasını akla getirmiyor değil.

Mesela o günlerde İnönü üniversitesinde yapılan haksızlıklar karşısında görüşlerine başvurulan bazı zat-ı muhteremlerin üniversite ile olan ticari ilişkilerine zarar gelir endişesi ile bir görüş dahi beyan etmezlerken, daha sonraları Sayın Hilmioğlu arkasında ahkâm kesmeleri, mücahit kesilmeleri, mağdurlara oynamaları ve sinekten yağ çıkarırcasına saf ve mazlum insanların çektiklerini ikballeri yolunda basamak taşı yapanları görünce insanın kendinden, inandığı değerlerden, insanlığından utanmaması elden mi?

Onun içindir ki bu günlerde yapılan bazı düzenlemelerden yola koyularak 28 Şubat ruhu geride kaldı çok şükür diyenlerdenseniz yanılıyorsunuz bence…

28 Şubat süreci hep bu millete rağmen hareket edenler cihetiyle, hem de rüzgara göre yön tayin edenlere bakan cihetle bitmemiştir.

Yapılan bazı düzenlemeler, rötuşlar, boyama ve cilalamalar ile 28 Şubat ruhu ne düzelir, ne de ortadan kalkar.

Geçtiğimiz günlerde Hakkın rahmetine kavuşan Berfo Ninenin “33 yıl boyunca bu gece gelir düşünceyle kapımı hiçbir zaman kilitlemedim” sözlerini Başbakan grup toplantısında ağlayarak söylemiş ve dinleyenleri de ağlatmıştı.

Bence ağlanılması, ağlamaktan da öte belimizin kemiklerini çatırdatan “Beni çocuğumun kemiklerini bulmadan defnetmeyin”  vasiyeti olmalıdır.

28 Şubat sürecinde darbecilere meydan okuyan BBP rahmetli başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun daha nasıl ortadan kaldırıldığı aydınlatılmadan,

Hrant Dink cinayeti çözülmeden,

Turgut Özal, Ahmet Kaya, Eşref Bitlis… cinayetlerini çözmeden,

Berfo Ninenin mezarının yanında 33 yıldır beklenen oğlunun kemikleri bulunmadan,

İnanç ve düşünce özgürlüğü gibi her türlü özgürlük yönetmenliklere, kişilere, partilere bağlı kılınmaktan çıkarılıp; bireysel hak ve özgürlükleri çerçevesinde anayasa ile garanti altına alınmadan köprünün altında çok sular aktı edebiyatı yapmak safdillik olur her halde…

Ve bu ayın son gününü günah keçisi ilan edip de kendi menfaatlerinize bu kadar alet etmeyiniz lütfen…

Mevlana’nın dediği gibi “dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım

Biz sizden artık 28 Şubat edebiyatı, mağduriyeti üzerine ağıt yakmanızı değil; özgürlük istiyoruz Ey devletlüler!...

YAZARIN DİĞER YAZILARI