Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Hakkı Yiğit

Açılım ve Esasları (1)

08 Kasım 2009 - 16:22 Yorum: 0

XI. yüzyılda yaşamış Şâfiî fıkhının önde gelen alîmlerinden, devlet ve siyaset konularına dair verdiği eserleriyle tanınmış olan Ebül Hasan Ali b. Muhammed el-Mâverdî; bir ülkede toplumsal huzurun sağlanması adına olmazsa olmaz bazı esasları zikreder.
Açılımların bolca konuşulduğu günümüzde Mâverdî"nin zikrettiği esaslar önem arz ediyor.
İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı “İslam Düşüncesinde Ahlâk” kitabında bu esasları zikreder.
İşte o altı esaslar ve bu esasların zihinde oluşturduğu çağrışımlar:
YAŞANAN DİN: Hayırlı ve huzurlu toplum oluşturmada din çok önem arz etmektedir.
Dinsiz toplum olamaz. Onun içindir ki Cenab-ı Hak, her devirde insanların belli bir inanç, düzen, ahlak üzerinde yaşayacakları bir din ve onu tebliğ edecek resuller, peygamberler göndermiştir. Gönderilen bu din ile insanların iç dünyasında iyiliğe, güzele teşvik; kötülük ve günahlar hususunda da engelleyici bir vicdan oluşturmaya çalışılmıştır. Bu hakikati göz ardı eden günümüzün birçok sözde medeni ülkesi bu birey ve toplumdaki ahenk ve huzurun sağlanmasını maddi güç ve kontrol mekanizmaları oluşturmakla sağlamaya çalışıyorlar; ama beyhude… Her ferdin başına bir polis dikmek mümkün müdür? Her polisin başına da ayrı bir polis lazım ki, bu akla ziyan… Hal böyle olunca mutlaka yaşanan dinden faydalanma yoluna gidilmelidir.
Günümüzde karmaşaya sebebiyet veren nokta bizim dinden ne anladığımızdır. Çoğu zaman birey kendi inanç ve yaşantısını yegâne din olarak görebiliyor. Bundan dolayı da kendisi gibi düşünmeyen, inanmayan, yaşamayan herkesi din dışı olarak görme gibi vahim bir hataya düşebiliyor.
Son din İslam.
Efendiler efendisi “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyor. Öyleyse din güzel ahlaktan ibarettir diyebiliriz. Hangi birey kendi nefsi ve neslinin güzel ahlakla bezenmesini istemez ki…
Öyleyse kendini dindar görmeyen bir birey dahi itikat açısında olmasa dahi ameli cihetle güzel ahlakı ölçüsünce dindardır, İslam ahlakı üzerinedir.
Din dünya ve ahiret mutluluğu için vardır. Kimisi ahiret mutluluğu, kimi dünya mutluluğu, kimi de her iki âlem mutluluğu için dine sarılır. Bu bir tercih meselesidir. Ama devletlerin, bireylerin dünya mutluluğunu sağlamada yaşanan dinlerin evrensel değer ve prensipleri, halkın inanç ve değerlerini göz ardı etmemesi elzemdir.

ETKİN DEVLET: Çok farklı istek, arzu, talep, hırs, inanç, menfaat, şehvet vb. ilişkiler yumağı olan insanlar arasında bir dengenin, düzenin, ahengin, bir arada yaşamanın sağlanması elzemdir.
Bir arada yaşayan bireylerde millet, vatandaş vb. aidiyet duygusunun oluşumu her hangi bir ayrımcılığa tabi tutulmadan bütün birey arasında hakkaniyetin sağlanmasıyla olur. Soysal ve siyasal bir yapı olan devletlerin; bireyleri arasındaki bu ahengin oluşu, toplumun huzur ve mutluluğunu sağlaması adalet ve adaletin sağlanması için de otorite olmalıdır.
Otoritesini sağlama sadece pozitif hukuk ve kolluk görevlilerle olmaz. Vatandaşının din, inanç ve değerlerine, bireysel hak ve hürriyetine önem vermekle gönüllerde bir otorite oluşturabilir. Bir devlet kendi vatandaşları arasındaki yaygın olan dinlere ve milli değerlerine önem vermezse toplumun kendisine olan sevgisi, gönüllü bağlılığı, saygısı olmaz. Böyle bir sevgi, saygı ve muhabbetin olmadığı yerde ise zorbalıkla “saygı ve itaat” oluşturma yoluna gidilir ki işte o zaman “tam bir zorba anlayış” doğuverir. Miletler ve devletler için asıl felaket ise işte o zamandır.
Doğu ve Güneydoğuda yaşananlar, 28 Şubat ve önceki darbeler, hali hazırdaki darbe iddialarına rağmen ülkemizdeki kardeşliğin ve huzurun varlığı Allah"ın bizlere en büyük lütfü ve ihsanı değil de nedir sizce?

YAZARIN DİĞER YAZILARI