~~Bir vesile ile yolu mahkemeye düşmeyenler bilmez. İnsanlar haklarını alabilmek için büyük bir umutla mahkeme yolunu tutuyorlar. Ama günler ilerledikçe umudu umutsuzluğa dönüşüyor. Bunu bir örnekle açıklayayım isterseniz. Bir dava açacaksanız dava masrafları baştan peşin olarak sizden alınıyor. Bu da 400-500.TL’den başlıyor ve dava değerine göre artıyor. Bir dava ortalama 1 sene sürüyor. Taraflardan biri kararı beğenmez ve incelenmek üzere dosyayı Yargıtay’a gönderirse (%90 taraflardan biri bunu yapıyor haliyle) 2,3 ve bazen 4 seneden önce dosyanız Yargıtay’dan gelmiyor. Karar bozuldu diyelim aynı süreç bir daha işliyor. 2,3 veya 4 sene sonra karar onaylanıp geldi diyelim. 7-8 sene geçti mi? Hala ölmemişseniz ve eğer kararı icraya verecekseniz aleyhine dava açtığınız kişi borcundan kurtulmak için malvarlığını anlaşmalı olarak başka birine devretmemişse alacağınızı belki alabilirsiniz. Diyelim ki uyanık borçlu malvarlığını devretti. Bu kez geri döndürmek için muvazaa nedenine dayalı yeni bir dava açmanız gerek. Bir 7-8 sene daha geçti mi. Eğer ölmemişseniz veya borçlu ölmemişse icraya devam edebilirsiniz. Borçlu ölmüşse ve mirasçıları mirası reddetmemişlerse bu kez icrayı onlara yöneltmeniz gerekiyor. Tabi çıldırmamışsanız. Çoğu kez bu uzun ince yolda insanlar bıkıyor, isyan ediyor ve artık devam etmek istemiyorlar. Sağlıkları gidiyor. Ya kalp krizi, ya yüksek tansiyon ya da başka bir hastalığı başlıyor insanların. Bırakıyor ve artık beddua etmeye başlıyor. Hesabı ahirete erteliyor. Öyleyse bu dünyadaki adalet niye. Bu işe bir çözüm yok mu? Elbette var ama bu sorunlar yeterince dile getirilmediği için çözümler yeterince ele alınmıyor. Bir kere her uyuşmazlığı mahkemelere atan çözüm süreci bırakılmalı. Alternatif çözüm uygulamaları geliştirilmeli. Arabuluculuk sitemi getirildi. İşleyip işlemeyeceğini beraber göreceğiz. Mahkemelerin yükü biraz hafiflerse bu yetmiyor. Hakim ve savcı sayısının arttırılması gerekiyor. Çünkü iş yükü o kadar ağır ki; bir günde 30-40 duruşma yapan bir hakim her bir dosyaysa ancak 5-10 dakika zaman ayırabiliyor. Böyle kısıtlı bir sürede duruşma yapılabilir mi. Bir bakıyorsunuz taraflar kapıdan içeri girip yerini alıncaya kadar duruşma bitmiş. Taraflar ne olduğunu bile anlamıyor. Bu kez mübaşirle kavga ediyorlar. Mübaşir ne yapsın zavallı. Bir an önce İstinaf Mahkemeleri de işler hale getirilmeli. Bir de hakim ve savcıları yetiştirilmesinde ciddi reforma ihtiyaç var bence. Mevcut hakim ve savcılarımıza ek olarak bir uyuşmazlığı kısa sürede en pratik yoldan hukuka uygun bir şekilde çözebilecek bilgi, birikim, tecrübeye sahip, ufku geniş, tam bir hukuk formasyonuna sahip hakim ve savcılar görev yaptığı zaman adli sistem oldukça hızlanır diye düşünüyorum. Tabi bunun dile getirilmesi ve istenmesi lazım. Adalet isteyen yok mu? Başta sivil toplum kuruluşları bunu siyasetin üst düzey alt düzey bütün tabakalarından talep etmesi gerekiyor. Yoksa bu işleyiş böyle sürüp gider. Allah mahkemelere düşürmesin ama bir de düştük mü ancak o zaman adaletin, ekmek, su kadar ve hatta çok daha büyük bir ihtiyaç olduğunu anlıyoruz.