Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Tevfik Sırrı Gür Stadı birlikte düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanlığı seçiminde adil ve eşitlikçi bir yarış olmadığını savunarak, üç adaydan birinin verilen vergilerle oluşan devlet bütçesini istediği gibi kullandığını öne sürdü.

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Demirtaş, 'Halkın başkanı olmaya namzet fakat halkın, kendi adayının ne kadar serveti olduğundan bilgisi yok. Bütün bunlar yetmiyor bir de üstü kapalı af kampanyasıyla, gönüllü değil zoraki af kampanyasıyla iş adamlarından nakit topluyor. Valiler, iş adamlarını yanına çağırıyor 'Önce git bakalım, Tayyip Erdoğan'ın hesabına bir af yap, makbuzu getir, görelim' diyor. Bizim derdimiz, Tayyip Erdoğan'ın parası pulu değil. Para onun olsun, mülk onun olsun. Allah daha fazla fazla versin, gözünü toprak doyursun, umrumuzda değil. Benim anlatmaya çalıştığım, kamu başkanı olmaya namzet olmuş bir şahıs gerçekleri halkından saklayabilir mi?' diye konuştu.

Demirtaş, kendisi için açılan hesaba yatırılan parayı sürekli açıkladıklarını, nereye harcadıklarını da açıklayacaklarını dile getirerek, şeffaf, açık ve dürüst bir çalışma yürüteceklerini anlatım etti.

Tekçi ve mezhepçi anlayışa karşı çıkacaklarını söylediklerini anımsatan Demirtaş, şunları söyledi:

'Cumhuriyet tarihimizde halkın kendini yönetebildiği tek bir saat dahi olmadı. Halk, cumhurbaşkanı, başbakan olamadı. Kim gelip o koltuklara oturduysa ya askeri vuruş yaparak, cuntayla el koyarak geldi ve ya kapalı kapılar ardında pis uzlaşmalarla cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Dikkat edin, ismi halkın başkanıdır fakat o koltukta oturan hiç kimse halkından yana, ezilenden yana bir tutum almadı, alamadı. Roboski'de 34 Kürt genci, Soma'da 301 emekçi madenci katledildi, ismi kamu başkanı olan gıkını çıkartamadı. Onların tek sıkıntısı sermaye, nakit babaları ürkmesin, kaçmasın.'

AK Parti'ye oy vermiş olanların iyi düşünmesi gerektiğini vurgulayan Demirtaş, kendisine oy verilmesi biçiminde Çankaya'da AK Parti'yi ve Parlamento'yu denetleyecek bir anlayışın kazanacağını savundu.

Cumhurbaşkanın hanım erkek ayırımı yapamayacağını dile getiren Demirtaş, 'Bunların anlayışında kadın, insan dahi değil. Kadının kahkaha atması dahi yasaktır. Bunların anlayışında kadının bir görevi var, 3 çocuk doğuracak, evde bulaşık yıkayıp yemek yapacak. Bunların gözünde hanım öteki bir işe yaramaz. Böyle bir insan nasıl bayanların başkanı olacak' diye konuştu.

Adaylar şeffaf olmalı

Demirtaş, devletin bütün halklara eşit hizmet etmesi için vergi verdiklerini anlatarak, hırsızlık, yolsuzluk gibi ahlak dışı konularda cezalandırmanın halkın görevi olduğunu söyledi.

Hırsızlık ve yolsuzluğun insanlık tarihinde hiç bir süre normal karşılanmadığının altını çizen Demirtaş, 'Yıl olmuş 2014. İnsanlık 21. yüzyılda uzayda şehirler kuruyor bundan sonra fakat bugün hırsızlığı normalleştirmeye çalışıyorlar' ifadesini kullandı.

Demirtaş, hırsızlığın kamu arasında normal karşılanması biçiminde o toplumun asla geleceği olamayacağını belirterek, 'Para çalmadık' diyenlerin mal varlıklarını açıklaması gerektiğini söyledi.

Erdoğan'ın dünyanın en varlıklı liderlerinden biri olduğunu iddia eden Demirtaş, 'Sen bu parayı ne süre kazandın? Niye kazandın? Sen devleti yönetmekle meşgulken bu nakit nasıl kazanıldı? İşte bunların hepsi bu seçimde teşhir olmak zorundadır. Bu seçimde cumhurbaşkanı adaylarının cam gibi şeffaf olması lazım' dedi.

Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ı televizyon programında tartışmaya çağrı ettiğini fakat Erdoğan'ın gelmediğini belirterek, halen yanıt verilmediğini söyledi.

Devletin dini diye bir şey olabilmekte mi?

Bozulan kardeşlik hukukunu tekrar tesis etmek için yollara çıktıklarını anlatım eden Demirtaş, tek lisan ve tek ulus sloganının Hitler'in faşizmi Almanya'da dayattığı çağın sloganı olduğunu öne sürdü.

Demirtaş, bir arada yaşamak için tek dilin lüzumlu olmadığını, hepimizin değişik ana dili bulunduğunu belirterek, bütün bu dillerin eşitçe bir arada yaşayabileceğini dile getirdi.

Demirtaş. söylediklerinin Türkiye'nin geleceği için tehdit değil, kurtuluş reçetesi olduğunu anlatım ederek, şöyle devam etti:

'Asıl tehdit, faşizmdir, tekçiliktir. Asıl tehdit, dillerimizi, mezheplerimizi yoktur etmeye çalışanlardır. Tek dil, tek ulus diyenler sanmasınlar ki Müslümanlığa, Türklüğe, Türk diline hizmet ediyorlar. Müslümanlık da Türk dili ve kültürü de bu faşist anlayıştan ziyan görüyor. Devletin dini biçimine getirdiler. Devletin dini diye bir şey olabilmekte mi? Allah'ın dini vardır. Allah'ın emrettiği din vardır. Diyanet'in dini diye bir şey olur mu? Bunu dahi bu halka zorla kabul ettirdiler. Şu an Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi, Allah'ın dinini topluma öğretmek değil, devletin dinini, hükümette, iktidarda kim varsa onun çıkarına olanı zorla halka kabul ettirmektir.'

Demirtaş, özgürlükçü laikliği savunacaklarını, devletin bütün dinlere, mezheplere eşit mesafede hizmet edeceğini belirterek, 'Alevi'ye hakaret etmeyecek devlet, cemevine hakaret etmeyecek. 'Cemevi ibadethanedir, kabul ediyoruz. Nokta' diyecek. Onu tartışmak, devletin işi değil. Başörtülüye müdahale etmeyecek, 'Onun hakkıdır' diyecek' dedi.

Selahattin Demirtaş, devletin bir mezhep üzerine kurulu hale dönüştüğünü öne sürdü.

Sosyal devlet istediklerini, seçilmesi biçiminde ülkenin değişime tabi tutulacağını dile getiren Demirtaş, Ortadoğu'ya model olacak bir sulh ve kardeşlik inşa edeceklerini söyledi.

Demirtaş, 10 Ağustos'ta doğruluk ve dürüstlük adına en yakışıklı, en halktan, en genç olan adayın altına mührün basılmasını isteyerek, Çankaya'daki koltuğa halkın oturacağını anlatım etti.

Başbakan Erdoğan'ın kendisi için 'Kazanma ihtimali hiç yok. Zaten birinci turda elenecek' dediğini belirten Demirtaş, 'Önümüzde 10 gün var. Bu kadar öz korkusuzca Çankaya'yı da garanti görene büyük bir ders verelim, ders. Bu ülke senin ve Bilal'in mülkü değil ey Recep Tayyip Erdoğan, halkların malıdır' dedi.

Muhabir: Anıl Bağrık