Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Siyaset 31 Ekim 2014 - 18:33 Yorum: 0

AK Parti'den "HDP'nin 1 Kasım çağrısına" tepki

AK Parti Grup Başkanvekili Elitaş, hiçbir siyasi partinin, hiçbir grubu, zümreyi devlete karşı isyana ve eyleme davet etme hakkına sahip olmadığını kaydederek, "Vatandaşı sokağa dökmek siyaset değildir, terörizmdir" dedi.

AK Parti'den 'HDP'nin 1 Kasım çağrısına' tepki

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, hiç bir politik partinin, hiç bir grubu, zümreyi devlete karşı isyana ve eyleme çağrı etme hakkına sahip olmadığını kaydederek, 'Vatandaşı sokağa dökmek siyaset değildir, anarşizmdir, terörizmdir' dedi.

AK Parti Grup Başkanvekilleri ve milletvekilleri, 'HDP'nin, 40 insanın hayatını kaybettiği 6-7 Ekim çağrısından sonra, bu sefer Kobani için 1 Kasım'da düzenlenecek küresel eyleme destek çağrısı yapmasını' AA muhabirine değerlendirdi.

Mustafa Elitaş, HDP'nin daha evvela Suriye ile ilgili bulunan vakalarda IŞİD'e karşı yaptıkları gösteride sorumsuzca davrandıklarını ve bu çıkan olaylarda 40 vatandaşın hayatını kaybetmesinin en mühim etkenlerinden biri olduklarını söyledi. 

HDP'nin şu anda yaptığı çağrının da aynı sorumsuzluğun devamı şeklinde olduğunu kaydeden Elitaş, 'Hiçbir politik parti, hiç bir grubu, zümreyi devlete karşı isyana ve eyleme çağrı etme hakkına sahip değildir. Siyasetçiler siyasetini halk için TBMM'de ve gerekli ortamlarda yaparlar. Vatandaşı sokağa dökmek siyaset değildir, anarşizmdir, terörizmdir' dedi.

Elitaş, 'Sağduyu sahibi vatandaşlarımız, sağduyusunu kaybetmiş, zihniyle aklıyla devinim etmek yerine, aldığı talimatlarla devinim eden siyasilerin isteklerine bekliyoruz ve diliyoruz ki yanıt vermeyeceklerdir. Çünkü, 40 insanın hayatını kaybetmesinin sorumluluğunu üstünde taşıyanlar hala sorumsuzca davranış sergilemektedir. Değerli vatandaşlarımızın buna onur etmeyeceklerini diliyoruz' diye konuştu.

Bu çağırma imaj düzeltme çabası da olabilir'

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, HDP'nin sokağa çağırma mesajını müspet bulmadığını belirterek, 'Her şeyden evvela IŞİD'e karşı Türkiye'de yapılacak kitlesel gösterilerin, bizim gereksinim duyduğumuz iç sulh ve sükunete faydası yoktur' dedi.

Bostancı, şöyle konuştu:

'Türkiye'de bizim aradığımız iç barış, yakınlaşma ve Ortadoğu coğrafyasına birlikte bakışı geliştirme. Bununla çelişki oluşturacak her çeşitli davranış IŞİD'e zarar vermez, yarar sağlar, bunu akletmek lazım. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü içerisinde Ortadoğu'ya adalet ve hakkaniyet dolu bir bakışı destekleyici biçimde davranmak gerekir. HDP'nin daha evvela de insanları sokağa çağırma girişimi oldu, bunun arkasından fazla fazla dramatik olaylar yaşanmıştı. 1 Kasım'daki çağrının da eşi türden sonuçlar doğurma ihtimali bulunan bir çağırma olduğunu hesaba katmalılar. Ancak bu çağırma imaj düzeltme çabası da olabilir. Yani 6-7 Ekim tarihlerinde yaşanan vakalardan daha ayrıcalıklı ve demokratik; şiddete, yağma ve talana gitmeyecek, sokak gösterileri halinde örgütlemeye de çalışabilirler.

Ancak hedefledikleri, seslendikleri kitlenin özelliklerini kendilerinin iyi bilmesi gerekir. Bir yerde tutabilecekleri, denetim edebilecekleri bir kitle ise 6-7 Ekim olaylarının sonuçlarının da HDP'ye yazılacağını unutmayalım. Yani bu gösteri demokratik bir gösteri olursa insanlar, 'eğer HDP bu biçimde kullanıcılarını tutabiliyorsa, 6-7 Ekimde niye tutmadı?' diye düşünecektir. 'Demek ki 6-7 Ekimdeki yıkıcı ve travmatik neticeler bütünüyle HDP'nin niyeti, talebi ve isteği doğrultusunda olmuştur diye düşünecektir' insanlar. Yaşanmış bir deneyim varken, seslendikleri kitlenin yıkıcı özellikleri gözönünde iken, böyle bir çağrıyı doğru bulmam, müsait bulmam. Siyaseten Türkiye'nin barışı bakımından yerinde bulmam, çözüm sürecine bir yardım şekilde görmem. IŞİD'e karşı savaş şekilde değil, Ortadoğu'da nihai şekilde vardığı netice nedeni ile IŞİD'e destek sağlayacak neticeleri bulunan bir çağırma şekilde görürüm.'

Bostancı, 'Vatandaşlara nasıl bir mesajınız olur?' sorusuna, 'Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü, çözüm sürecini düşünen, gerçekten bu doğrultuda düşüncesi bulunan vatandaşlarımızın bu çağrıya olumlu yanıt vermelerini beklemem.  Doğru olanı da budur' yanıtını verdi. 

'Kendi sorumluluğunu sokaklara havale eden kendini inkar etmiş olur'

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da herhangi bir grup, politik parti, cemiyet ya da birilerinin bu ülkede istediği gibi demokratik hakkı gereği protesto edebileceğini, yürüyüş yapabileceğini, istediği duyarlılığı ve tepkiyi ortaya koyabileceğini söyledi. 

Geçen kez sokağa yapılan çağrılarda Türkiye'de fazla fazla iri felaketlerin eşiğinden, etnik ve partiler arası çatışmanın eşiğinden dönüldüğünü belirten Ensarioğlu, şunları kaydetti:

'Çıkan olaylarda 40 insanımız öldü, iri bir vahşet yaşandı, iri bir talan, vandalizm, eşi, benzeri görülmemiş şeyler yaşandı. Selahattin Demirtaş vakalardan sonra, 'biz bunu istememiştik, kimsenin canına ve malına ziyan gelsin istemedik, kontrol edemedik, araya provokasyonlar karıştı' dedi. Bunun etkileri daha geçmemişken, Hüda-Par'la bulunan arbede riski ortadan kalkmamışken, taziyeler devam ederken, bu çağrıyı yapmak kime ne yarar sağlar. Kitleyi kontrol edemediğinizi söylediniz fakat şimdi daha diri bir biçimde grubu sokağa çağrı ediyorsunuz. Bu çağırma fazla fazla ciddi bir risk taşıyor. Bir şey olursa bunun sorumluluğu sokağa çağrı edenlerdedir. Gene tıpkı şeylerin olma ihtimali var, Şayet olursa bu kez bunun tüm politik ve hukuki sorumluluğu bu daveti yapanlardadır.

Herkes oynanan oyunu ve yaşanan provokasyonları iyi görsün, sağduyulu bir biçimde devinim etsin. Amaç Kobani duyarlılığı ise büyük kitleleri meydanlara dökerek, meydanlarda bunu dile getirebilirler ve seslerini bütün dünyaya duyurabilirler. Ama sokağa çağrı etme ile meydana çağrı etme aynı şey değil, hele hele siyasetçinin işi hiç değil. Siyasetçiler, sokaklardan ve insanlardan yetki alan, onlar hesabına sorunları dile getirmesi, savaş vermesi gereken kişilerdir. Kendi sorumluluğunu sokaklara havale eden kendini inkar etmiş olur.'

'Bu kez 6-7 Ekim olaylarında bulunduğu eşi davranılmayacak' 

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma içten ise HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarından sonra, 'Biz kullanıcılarını sokağa çağrı ettik fakat şiddet yapmalarını istemedik' şeklinde bir İzah yaptığını kaydetti. 

Bunu söz eden ve tekrar insanları sokağa davet eden Demirtaş'ın, 6-7 Ekim vakaları eşi yeni olayların olabileceğini hesap etmesi gerektiğine belli eden İçten, 'Bunu düşünemeyecek kadar bilgisi olmayan olduklarını zannetmiyorum. Kuzey Irak'tan peşmergelerin Kobani'ye gitmesine Türkiye'nin müsaade etmesine rağmen, Suriye ile ilgili politikalarımız açık bir biçimde ortada herkes yönünden bilinmesine rağmen, HDP'nin Suriye'de yaşanan vakaları Türkiye'ye çekmeye meslek siyaseti... Yasin Börü ve 40 vatandaşımızın kanı aktığından dolayı, HDP'nin eline masum şahısların kanı bulaşmıştır. Bunun günahını çıkartıp tövbe etmeleri gerekirken, hala bundan ders çıkartmayıp insanları sokağa dökmek; yeni katliamlara ve üzücü vakalara müsaade etmek, göz yummak anlamına gelir' dedi.

İçten, Şayet HDP kendine güveniyorsa, AK Parti'nin İstanbul Kazlıçeşme'de ve ülkenin her yerinde yaptığı eşi mitingler düzenleyebileceğini anlatım ederek, şunları kaydetti:

'Sokağa çıkanlar hukukun dışına çıkanlar olmakta ve ziyan görenler de bizzat Kürtlerin kendisi oluyor. Kürtlerin hakkını savunurken Kürtleri katletmek, işyerlerini ve evlerini talan etmek, azınlık bir grupla çoğunluğun özgürlük sahasını kısıtlamak ve politika kurumu şekilde da buna aygıt olmak samimiyetsizliktir, ciddiyetsizliktir, çözüm sürecini tek taraflı bitirmeye yöneliktir. HDP'nin dışında da masada oturanlar, muhataplar var. Madem onlar bitirmiş çözüm sürecini, biz devam ettireceğiz. 

Bu defa, 6-7 Ekim olaylarında bulunduğu eşi davranılmayacaktır. Hukukun dışına çıkanlar konusunda ciddi açıdan ayrıcalıklı üsluplar kullanılacaktır, kullanılmalıdır. HDP, PKK ve KCK'nin Kürt sorunu, hakları diye problemi yok. Halkımızın çoğunluğunun hukuka müsait davrandığını ve bunlara prim vermediğini de fazla fazla iyi biliyorum. Eskiden HDP onbinlerce, yüzbinlerce kitleyi sokağa dökebilirken, şimdi miting yapma hakkı dahi olmasına karşın bunu yapmıyorsa, bu durum; radikal, şiddete başvuran, taş ve molotof atanların arkasına sığınarak politika yaptığının ispatıdır. Diyarbakır'ı 300-500 kişiyle tutsak almaya çalıştılar fakat orada kamu yoktu. Biz sokağa çıkanı içten kamu şekilde görmüyoruz. Türkiye yeni bir döneme, Kürt meselesini bitirmiş şekilde giriyor. Birileri eski Türkiye'ye arka sapmak istiyor. Vatandaşın da bu oyuna gelmemesi gerekiyor.'

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber