Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Hakkı Yiğit

Algı Yanılması ve Düşman Edinmek

03 Haziran 2013 - 01:35 Yorum: 2

Süleymaniye Camisi inşa edilmiş, ibadete açılıyor.

O gün İstanbul’un her yanından insanlar bu muhteşem mabedin açılışına katılmak için toplanmışlar.

Toplanan herkes hayranlıkla bu güzelim mabedi seyrediyor.

Kalabalık arasında bir çocuk caminin bir minaresinin eğri olduğunu haykırır.

Kalabalık çocuğun işaret ettiği minareye bakar, ancak kimse minarede bir eğrilik göremez.

Minarelerden birinin eğri olduğunu söyleyen bir çocuğun varlığı Mimar Sinan'a ulaşır.

Koca mimar “yahu bir çocuktur, söyler de söyler. Benim gibi bir mimarın sanatına mı, ehliliğine mi inanacaksınız yoksa kendini bilmez bir veledin söylediklerine mi inanacaksınız. Ben ki felan feşmekân kudretli bir mimar, nice eserler veren bir usta…” nevinde enaniyet kokan sözler söylemeden çocuğun yanına gider ve ona:

"Yavrum hangi minare eğri göster bana" der.

Çocuk da "İşte şu" diye minarelerden birini gösterir.

Mimar Sinan hemen adamlarını toplar, uzun halatları birbirine ekletip minareye bağlatır. "Çekin yukarı doğru!" der ve çocuğa da, "Oğlum, bak bu minareyi düzeltiyorum, sen dikkat et, düzelince haber ver" der.

Adamlar gerçekten düzeltiyormuş gibi çekiverirler halatları. Bir süre sonra çocuk "Tamam, minare doğruldu" diye bağırır.

İşçiler halatları çözüverirler.

Olaya tanık olan Koca Sinan'ın ustalarından biri herkesin kafasını kurcalayan soruyu Mimar Sinan'a yöneltir: 

- Koca mimarbaşımız, çok iyi biliyorsun ki minarede eğrilik falan yok. Neden bir çocuğun ağzıyla minareyi düzeltmeye kalkıştın? 
Koca Sinan'ın “her şeyi ben, biz biliriz. Biz yaptık oldu. Bize söylemek size itaat etmek düşer” nevinde nefsin mırıltı ve firavunluğun emarelerini taşıyanlara; gücüne, profesyonelliğine, uzmanlığına tapanların kulaklarına küpe olacak ve nezaketin,  büyüklüğün, arifliğin simgesi olan şu sözleri söyler.

- Minarenin eğri olmadığını ben de biliyorum. Ama çocuğun aklında kalacak olan “eğri minare” intibahının olmasına gönlüm elvermedi. Böyle yapmakla hem çocuğun aklında kalan “eğri” “negatif” imajı sildim.

O çocuk aklıyla her yerde minarenin eğri olduğunu söyledikçe toplumda böyle bir algı, inanç oluşuverir.

*                                       *                                 *                                

Rivayete göre Selimiye Camini arsası içinde bir lale bahçesi varmış ve bu bahçe sahibinden Camii için satın alınmak istenmiş.

Fakat sahibi yaşlı kadın lale bahçesi olan bu arazisini vermekten direnmiş. Sonunda bahçesini sembolik edilmesi için bir lale motifinin yapılması şartıyla bahçesini vermeye razı olmuş.

Mimar Sinan da lale motifini yapmış fakat ters olarak yapmış.

Böylece Koca Mimar bu lale motifi ile arazi sahibinin isteğini yerine getirmiş ve laleyi ters yapmakla da arazi sahibinin tersliğine, inatçılığına işaret etmiş.

Ahhh keşke yaşlı, güçsüz, çaresiz bir kadın dahi olsa onun rızasını almadan velev ki cami yapma pahasına dahi olsa zorla kimsenin hakkını, hukukunu (velev ki padişah da olsak, koca mimar da olsak) çiğnemesine hakkımızın olmadığı inceliği ve hakkaniyetini gösterebilsek…

*                     *                                 *                     

“Milletimde ihtilaf u tefrika endişesi,
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni.
İttihadken savlet-i a’dayı def’e çaremiz,
İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni." diyen Yavuz Sultan Selim Han’ın ismini keşke tefrikalara yol açacak şekilde kullanmasak…

 Bu gün koca padişah kabrinden kalksa hiç mi benim bu mısramı okumadınız, siz kimden yanasınız, dost musunuz, düşman mısınız yahu? Ben ki cihanı iki padişaha çok gören biri olarak, tefrika belasının rüyası dahi beni kabrimde bile rahatsız edeceğini söylememe rağmen siz nasıl oluyor da beni kendi topraklarımda fitneye, tefrikaya alet ediyorsunuz” demez mi acaba?

Yaşlıların, ariflerin şu sözleri her daim kulağımızda çınlamalıdır.

“İnsanın en büyük düşmanı, kendisidir.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI