TBMM KİT Komisyonu Başkanı Hasan Fehmi Kinay, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) hesaplarının müzakeresinden kaçınmadıklarını belirterek, Meclis'in seçim sebebi ile tatile girmeden yapılmasını istediğini söyledi. 

Kinay, AA muhabirinini sorularını yanıtlarken, KİT Komisyonu'nda AOÇ'un hesaplarının müzakeresinin yapılacağı gün yaşanan tartışmaya işaret ederek,   AOÇ hesaplarının müzakeresinden kaçınmanın söz konusu olmadığını, 'Bu CHP'nin suizandır, gerçekle hevesi yoktur. İktidar partisi şekilde Komisyon'da gündemimize hakimiz.AOÇ ile öteki kuruluş ve firmaların denetim faaliyetini bizzat ben planlıyorum. Bütün KİT'lerin alt komisyon faaliyetini  tamamladık.Şu esas kadar takribî 90 KİT'in çalışmasını tamamladık. 34 KİT'in denetim faaliyetini yaptık' dedi. 

Düzenli şekilde denetim faaliyetlerinin yapıldığı en ciddi komisyonun KİT olduğunu anlatım eden Kinay, CHP'nin toplantıların yoğunluğundan şikayetçi olduğunu belirtti. 

Kinay, denetim faaliyetleri açısından komisyona fazla fazla ciddiyet verdiklerini, bütçe takvimi başlayıncaya kadar çalışmalara devam edeceklerini, bütçe sebebi ile mesafe vereceklerini, 2015 yılında ise yapamadıkları yapacaklarını kaydetti. Kinay, 'Komisyon; AOÇ'u da bitkisel ki müzakere edecektir. Meclis seçim için tatile girmeden yapılmasını dilek ediyorum. Komisyon Başkanı şekilde bütün KİT'ler açısından 2011 ve 2012  bilanço ve sonuç hesaplarının bitirilmesini amaçlıyorum. Burada müzakere edilmemiş KİT kalmamak üzere görevimi ifa edip, temizleyip gideceğim' diye konuştu. 

'Arazi 1950-1960'larda imara açıldı' 

AOÇ konusu için Cumhurbaşkanlığı Sarayı üstünden spekülasyon yapıldığına belli eden Kinay, konunun  tüm politik zeminlerde, TBMM Genel Kurulu ve komisyonlarda tartışıldığını hatırlattı.  'Konunun AOÇ ile ilişkisini kuranların göze çarpan bir dayanağı yok' diyen Kinay, bahse konu arazinin daha öncelikle AOÇ Kanunu uyarınca 1953, 1954 ve 1960 yılında Orman Genel Müdürlüğü'ne devredildiğini,  tarım arazisi olmadığını, 1960 yılından sonra imara açık şekilde Orman Genel Müdürülüğü'ne hizmet binaları inşası için verildiğini anlattı.   

'Orada eski püskü kimi yapılar vardı. Buraya Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışır, başkentimize paha katan Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşa edildi' diyen Kinay, ağaçlar ve Arboretum'un ziyan görmemesi için AOÇ'a ilişkin ve üstünde ağaç bulunmayan 137 dönümlük arazinin kiralanmasının gündeme geldiğini belirterek, kiranın AOÇ'a ödendiğini kaydetti.     

Konuyla ilgili bir başka tartışmanın Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin 1. derece SİT sahası olup olamadığı olduğuna belli eden Kinay, 'Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu vasıtası ile 1. derece saf SİT alanı iken 3. derece saf SİT alanı şekilde tanımlanmış, alanın tarihsel SİT şerhi kaldırılmıştır. Kurul kararının iptali için STK'lar vasıtası ile açılan davada mahkeme, Koruma Kurulu'nun aldığı saf SİT değişikliği kararından sonra Ankara 1 Nolu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararıyla sürdürülebilir koruma ve denetim kullanım sahası şekilde tescil edilmiş olması sebebiyle, saf SİT statüsüyle ilgili kararın verilmesine yer olmadığına, tarihsel SİT değişikliğine ilişkin kararın ise iptaline karar vermiştir. Karar temyiz edilmiş, Danıştay mahkeme kararının yürütmesini durdurmuştur. Bahse konu bulunan sürdürülebilir koruma ve kontrol kullanım sahası olup, tarihsel SİT statüsü yoktur' diye konuştu.      

'Kimse cebine sokup götürecek değil'

AOÇ'un  bugünkü ürün yelpazesi ve kalitesi açısından rekabetçi ve Türkiye için misal oluşturabilecek üretim kalitesine sahip olduğunu söyleyen Kinay, Komisyon şekilde AOÇ'u müzakere ettiklerinde yoğun şekilde muvaffakiyetli gördüklerini söyledi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile alakalı spekülasyonların gerçekte AOÇ'u ilgilendirmediğini, yerleşkesi arasında bulunduğu için münakaşa konusu olduğunu belirten Kinay, şöyle konuştu:

'CHP'nin kendi kafasını kıyasla oluşturduğu kimi kutsallar var. Madem AOÇ ile alakalı bu arazinin işlevlerini, hususi saha vasıtası ile değil de halk şekilde değerlendireceksek, Türkiye ve Ankara'nın kıymetine paha katan muazzam bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşa edildi. Kimse bunu cebine sokup götürecek değil. Bu ülkenin malı. Nasıl TBMM bu ülkenin malıysa, yürütmeye ilişkin herhangi bir yapı da milletin malıdır. Çankaya Köşkü, o zamanın koşulları açısından bakılınca yoğun şekilde iri arazi içine yerleştirilmiş yapıdır. O günkü şartlarda TBMM'nin bu heybetli binası, o günkü kıt kaynaklarla bu memleket için yapılmadı mı? Buradaki takıntı, politik polemik konusu yapmaktan öte değil. Siyasi polemiğin de ben uzun vadede Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın milletimiz vasıtası ile 'iyiki yapıldı' diye bir değerlendirmeyle sonuçlanacağına inanıyorum. Çünkü Türkiye, doğru düz şekilde halk binası yapamadı. Yıllardır mimari estetikten mahrum yapılan halk binaları, bizim sanat anlayışımızı, tarihsel derinliğimizi, kültürel birikimimizi yansıtmaktan uzaktır. Eski Başbakanlık binasına, eski Yargıtay, Adalet Bakanlığı, MEB binasına bakın. Bugün itibarı ile hiç bir estetik kaygısı olmayan, fonksiyon anlatım etmeyen acayip mimari yapılardır. Hiç olmazsa Ankara'nın çıtasını yükseltecek düz şekilde bir halk binası yapıldı. İnşallah bütün halk binaları da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan ilham alınarak daha iyi, özümüze dönük, kültürel birikimimizi yansıtan mimari yapılar durumuna gelir.'

Cumhurbaşkanlığı Sarayı benzeri saygınlık binaların ülkenin geldiği ekonomik seviyeleri de anlatım etmek açısından ciddiyet taşıdığını belirten Kinay, 'Bir halk binasının ihtişamı, fonksiyon, donanımı ve kullanmakta olanları etkileme gücünün,  ülkenin ekonomik ve sosyal düzeyinin işareti olduğunu kaydetti. 

'CHP dönemindeki binalara bakıyoruz, son derece soğuk ve kültürel derinliğimizden ırak yapılar şekilde görüyoruz' diyen Kinay, AK Parti zamanında yapılan yapılar açısından örneklerin Türkiye'nin çıtayı yükselttiğine işaret edeceğini söyledi.