Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Atatürk’ün bakış açısı

10 Ağustos 2009 - 13:00 Yorum: 4

Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı devir teslim töreni daha geride kaldı. Bu devir teslim töreninde T.B.M.M."nin yeni Başkanı Mehmet Ali Şahin"in bir cümlesi dikkatimi çekince hemen ilk Meclis Başkanının yani Yüce Önder Mustafa Kemal"in heyecan ve bakış açısına ilişkin sözler arasında bir gezinti yapma gereği hissettim.

Yeni T.B.M.M. Başkanımız Mehmet Ali Şahin diyor ki:

“-TBMM Başkanlığını yapacak olan kim olursa olsun, ilk Meclis Başkanının bakış açısı ve heyecanıyla bu görevi yaparak Meclise layık olmalıdır.”

Sayın Başkan"ın bu sözleri bizlere heyecan vermiştim.

Umuyorum ve ümit ediyorum ki, ilk Meclis Başkanı"na yani Yüce Atatürk"e layık olma yolunda azimle, heyecanla hep birlikte yürüyelim.

Şimdi ilk Meclis Başkanı"nın Atatürk"ün bakış açısı ve heyecanını yansıtan şu sözleri unutmak ve unutturmak isteyenlere hatırlatalım; yeni Başkanımıza başarılar dileyelim.

Söz Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk"ün:

 

* Ne mutlu “Türküm” diyene.

 

* Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. "Türk milletindenim." diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz.

 

* Bu millet, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir. Türk milletinin geleceği, bugünkü evlatlarının doğru görüşü, yorulmak bilmez çalışkanlığı ile büyük ve parlak olacaktır.

 

* Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.
Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerinin çocuklarına kendinden sonra yaşayacaklara, son sözü bu olmalıdır: "Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemişti, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.

Bu sözler bir ferdin değil, bir Türk Milleti duygusunun ifadesidir. Bunu, her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere mütemadiyen tekrar etmekle son nefesini verecektir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini onun ebedi olduğunu göstermelidir. Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

 

* Milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

 

* Bu memleket tarihte Türk'tü, bugün de Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.

 

* Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.

 

* Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.

 

* Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar.

 

* Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Birgün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.

 

* Biliriz ki, Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasınlar diye yaratmıştır. Ve âzami derecede faydalanabilmek için de, bugün kâinattan esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir. “Mutlak ve sınırsız Egemenlik erki yalnız ve yalnız halkın kendisindedir. Halkın toplu halde kendini satması, kendine ihaneti, ya da kötülük etmesi düşünülemez!

 

* Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanıp durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir! Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklalden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık sayılamaz.

***

Meclisimiz elbette sadece Cumhuriyetimizin temel organlarından biri olmaktan öte özellik taşıyor. Bu Meclis, Cumhuriyeti kuran bir Meclis...

Türk milletine ait olan Meclis ve diğer organların Türk milletine layık olması ve onların sorunlarını çözebilmesi, onların barış, huzur ve refah içinde yaşayabilmesi için bu görevleri ifa etmeleri gerekiyor.

Ne mutlu Atatürk"ün, Yüce Önderimizin yolundan yürüyenlere...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI