Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Güncel 18 Eylül 2014 - 19:04 Yorum: 0

Avrupa'da din standart bir ders

MÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Köse, "Avrupa'nın birçok ülkesinde din dersi standart derstir. Bazı ülkelerde 16 yaşını dolduranlar, istememeleri durumunda muaf olur" dedi.

Avrupa'da din standart bir ders

MÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Köse, 'Avrupa'nın çok sayıda ülkesinde din dersi standart derstir. Bazı devletlerde 14, bazılarında 16 yaşını dolduranlar, istememeleri mecburiyetinde muaf olur' dedi.

Marmara Üniversitesi (MÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, İngiltere ve Avrupa'nın çok sayıda ülkesinde din dersinin fizik, kimya ve biyoloji bu şeklinde müfredat derslerden olduğunu belirterek, din dersi seçmeli olsa dahi, din kültürü derslerinin mecbur olması gerektiğini söyledi. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Türkiye'ye zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde, ailelerin inançlarına saygı duyulması hakkında yaptığı uyarıya ilişkin kararını, AA muhabirine değerlendiren Köse, İslam'da çok sayıda mezhebin, çok ayrıcalıklı kültürel anlayışın, ayrıcalıklı bölgelerdeki farklı uygulamaların cemiyet tarafından yeni yeni anlaşılmaya başlandığını söyledi.

Köse,  'Türkiye toplumunda din dersini, din kültürünü istemeyenler bile, 'bu ders olmasın' diyenlerin bile, 'bu ders olsun ki çocuklarımız, doğrusu nedir, gerçek İslam nedir, onu öğrensinler, dışarıda kusur bildiğimiz akımlara kapılmasınlar' diye istek etmeleri gerekir' diye konuştu.

'Başvuranlar Alevileri temsil etmiyor'

Din dersi konusunda AİHM'e başvuranların Alevileri temsil etmediğini vurgulayan Köse, 'Fazla ideolojik takıntısı olan, İslamiyetten, dinden çok aşırı da çok keyif etmeyen, Aleviliği ateizmin taraf kolu şekilde gören, daha çok aşırı sol eğilimli kişiler, olduğunu hesap ediyorum. Onları suçlamak yönünden değil lakin böyle bir farklılaşma da Aleviler bünyesinde mevcut' dedi. 

Köse, Yunanistan'da ve 1992'den itibaren de İngiltere'de din dersinin zorunlu olduğunu anlattı. 

Veli ve ya rüştünü dolduran öğrencinin istememesi mecburiyetinde din dersinden muafiyetin söz konusu olduğunu vurgulayan Köse, 'İngiltere ve Avrupa'nın çok sayıda ülkesinde din dersi standart derstir. Yani, fizik, kimya, biyoloji bu şeklinde müfredat içerisindedir. Bazı devletlerde 14, bazılarında 16 yaşını dolduranlar, istememeleri mecburiyetinde muaf olur. Üçüncü uygulama da din dersi almak istediğini başından bildirildiği devletler vardır' diye konuştu.

Avrupa'da 'verilen ders  din dersi mi,din kültürü mü' bulunduğu yönünde tartışmalar yaşandığını anlatım eden Köse, İngiltere'de kiliseye gitmenin dersin arasında olduğu, okullardaki kiliselerde ayinlerin öğretildiğini, öğrencilerin buna katılmak mecburiyetinde olduğunu söyledi.

Köse, uygulamalı din dersi olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

' Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğidir. Avrupa'daki trend de şudur: Artık yeni kuşak dini kültüre çok aşırı yabancılaşıyor.Din dersi seçmeli olsa dahi, din kültürü bilgisini sağlayan dersler mecbur tutulmalıdır. Çünkü, Fransa'da bir müzeyi gezen öğrenci dini bir tabloyu Japonya'dan gelen bir turist bu şeklinde mi görecek. Dini kültürü öğretmezsek, o resmi, tarihini ve dini adları bilemez. Biz nasıl dini kültüre ilişkin adları kullanıyorsak, Avurapa'dakilerin kullandığı da dini isimlerdir. Avrupa'da, 'kültürdeki dini olguları yeni neslin bilmesi için din bilgisine gereksinim vardır' tartışması yaşanıyor. Din bilgisinin okullarda mutlak suretle öğretilmesi yönünden heves var.'

Türkiye'deki bazı kesimlerin din dersine yönelik argümanların Avrupa'daki temellerinin aslında sarsılmış durumda olduğunu anlatım eden Köse, 'Bizde, 'dinden uzaklaşalım, dine ilişkin şeyleri fazlaca kültürel ortamda bulundurmalarına' derken Avrupa tam aksine bir fasıla kat etmektedir. Bu kesimin istediği şey Avrupa'daki eğilimin aksine bir şeydir' dedi.

Köse, birtakım garp ülkelerinde ve Fransa'da da kilisenin ve cemaatlerin özerk bir yapıya sahip olduğunu, isteyen cemaatin istediği okulu açabildiğini, Türkiye'de ise böyle birşeyin söz konusu olmadığını anlattı. 

'AİHM, 'din eğitimi kaldırılsın' demiyor'

Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Talip Küçükcan da, AİHM kararının  din eğitimi vedin özgürlükleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirtti.

Türkiye'de anayasa gereği  din eğitimi ve öğretiminin mecbur olduğunu anlatım eden Küçükcan, 'Bu karar Türkiye'dekidin eğitiminin kaldırılmasına ilişkin bir karar değil. ' Din eğitimini ve öğretimini kaldırın' demiyor, bunu 'seçmeli bir duruma getirin' diyor. Bazıları istemeyebilir. Seçmeli bir duruma getirilmesi pek çok aşırı ülkede uygulanıyor. Kararda 'Türkiyedin eğitimi ve öğretiminden vazgeçsin' denilmiyor. Mevcut din eğitimini, eğer birtakım yurttaşlar almak istemiyorsa, onlara buradan bir çıkış yolunun gösterilmesi gerekir. 'Zorunlu olmaktan çıkarılsın, vatandaşlara seçme olanağı tanınsın' diyor. Bu da insan hak ve özgürlükleriyle doğru orantılıdır. Burada problem yok. Türkiye'nin de bunu karşılaması lazım' dedi.

İngiltere, Fransa bu şeklinde pek çok aşırı ülkede kiliselerin okullarında din eğitiminin mecbur olduğunu, kilise okullarında bağlı olunan mezhebe oranla eğitim verildiğini anlatım eden Küçükcan, devlet okullarının çoğunluğunda ise din eğitiminin seçmeli verildiğini kaydetti.

'Laiklikle ve din özgürlükleriyle çelişmez'

Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ülkelerinde din eğitimi hakkında tek bir uygulama olmadığını vurgulayan Küçükcan, şöyle devam etti:

'Her memleket kendi siyasi ve toplumsal gerçeklerine, tarihlerine, geleneklerine oranla din eğitimini ve öğretimini düzenliyor. Bazıları zorunlu, birileri seçmeli, bazılarının içeriği yoğun şekilde karşılaştırmalı din eğitim şeklinde. Çoğunluğunda ise din eğitiminin içeriği ülkenin sosyolojisini yansıtır. Bir ülkede din eğitimindeki müfredatın din, mezhep, inanç ağırlıklarına göre şekillendiğini görüyoruz. Din eğitiminde tüm dinler eşit biçimde verilemez.  Din eğitimi ve öğretimi o ülkenin toplumsal eğilimini, sosyolojisini yansıtır. Hangidin ve mezhep ağırlıktaysa onun ağırlıklı şekilde okutulmasını dünya normal karşılar. Bu 'diğerlerine yer verilmesin' demek değildir. Toplumdaki öteki inançların daima okutulması lazım. İnsanların kendi ülkelerinde yaşayan din ve mezheplerle ilgili bilgiye sahip olması lazım. AİHM 'tüm dinleri tıpkı biçimde verin' demiyor. Diğerlerinin de yansıtılmasını söylüyor.

Okullarda, din ve inançla ilgili çok aşırı ayrıcalıklı bilgilerin verilmesi ne laiklikle çelişir, ne de din özgürlükleriyle çelişir. mühim bulunan bunu şahıslara zorla öğretmemektir. Seçmeli olması lazım. Dileyen alır, isteyen almaz.'

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber