Müstehzi bakışlar atarak attığım başlığa dair takındığın tavrı görmediğimi ve ya sarfınazar edeceğimi mi zannettin?
Ya da ehvenişer kabilinden bir değere tabi tutarak kısmı bir kabul içerisinde olacağım gibi bir zehab içerisindeysen şayet, silüeti batınından ve batını zahirinden berbat bir hal üzeresin dostum…
Zeyrek birisi ile muhatap olmuşluğun vereceği memnuniyeti ne anlatabilirim ne anlatsam anlayacak yeti sahibisin. Bu cümleden hareketle meyus bir tavır içerisinde giriyor olmanı ihtimal içerisinde tutuyor olmama rağmen önemsemediğimi de ayrıca belirtmek istiyorum.
Haddizatında söylemek istediklerim her ne kadar birilerinin bir yerlerini dürtüp huzurunu kaçırıp zihinsel konforlarına bir suikast niteliği taşıyor olsa da, bundan yana bir nedamet içerisinde olmadığım gibi müntakim düşler içerisinde olabileceklere dair özel bir sürprizim olduğunu da aha şuracığa not düşeyim.
Fazlaca mı çarpık ya da içerisinden çıkamayacağın bir durum ile başbaşa bıraktım seni? Her ne kadar ‘’ evet ‘’ diyebilecek bir erdem ve özgüven sahibi olamamandan kaynaklı bir yutuş içerisinde olsan da, tıynetinin ne olduğunu biliyor olmamdan kaynaklı almam gerekeni aldığımın sen dahi farkındasın.
Aslında bir bakıma müteşekkir de olmalısın bana. Seni, düçar olduğun sıkıntıdan kurtaran da yine benim. İçinden ve kıskıs ‘’ zaten senin yüzünden bu hallerdeyim ‘’ deyişlerin kulaklarımda çınlıyor Şinasi…
Feriştah olanların dahi yetersiz kaldığı bu sıradışı durum, arzuhalini Allah’tan başkasına mümkünsüz kılarken seni, oraya da gidecek yüzünün olmaması hasebiyle yine kaldın yazı yabanın tam orta yerinde kimsesiz ve çırılçıplak…
Bak Şinasi !
Bilirsin, lafıgüzaf hiçbir şeyden oldum olası hazzetmem. Sözümü esirgemeden, dümdüz ve dümdük söyleyen kişi olduğumu haylidir fark etmiş durumdasın. O sebepledir ki Velhalısı diye başlama ve bitirmeye biçtiğim değer yatsınır gibi değil Şinasi..
Ben, refik arıyorum Şinasi refik. Yıla çıkmazdan evvel yola, bana ve yola çıkışta ki gerekçelerime refik. Sahi Şinasi, nedir Refika ? diye sorsam sorumun da israf olacağından hareketle cehdin cehdine düşersin diye dua ediyorum Şinasi.
Çok isterdim mümbit bir vahada karşılaşalım Şinasi. Muhsin bir tavır ve eda içerisinde mesrur duyguların sarhoşluğundan mütevellit duruma, sehven atılmış bir darbeye kurban gitmesin Şinasi.
Ne ki, sükutu hayalden kaynaklı münzevi bir hayata düşmüşlüğümden beridir hafızamın hiçbir yerinde değilsin. Karşıma geçmiş,anlamaz bakışlar atarken ‘Ben bu olayın neresindeyim?’ demeden gerekçeyi başka yerlerden arayışların yok mu Şinasi, seni toprağa gömüşlerimin başlıca sebeplerindendir.
Artık benden uzak olmana rağmen veya senden haylice uzaklara düşmüş olmama rağmen söylediklerimin her neredeysen oraya geldiğini ve senin etrafında çeper misali dönüşlerine ikimiz de şahit değil miyiz Şinasi? Ve dahası yaptıklarını kulaklarımla izlerken sessiz, sözsüz ve susuz düşmanlıklarımın dudaklarımı çatlattığı bana verdiğin bir başka sıkıntı Şinasi.
Umut ve hüsran döngüsü, karın ağrısı, bir tık ötesi ve alnının tam orta yerine yani hedefi teğet geçmişliğim bıkıp usandığım anlamına gelmesin Şinasi. Öyle bir şekilde bileyleniyorum ki onca yağan kar ve yağmurun seni temizleme olasılığı sıfırken hedefi tam on ikiden vuracağımdan kuşkun olmasın Şinasi.
İşte o an kuru güz yaprakları misali tel tel dökülüşlerin ve henüz el değmemiş kan damlacıkların yere düşmeden kirlenmesin diye toprak, dua edişlerim seni bir kez daha öldürecek Şinasi. İçimi yalayıp geçen mutluluk dalgası ve huzur ve diz çöküşlerim sonrası toprağı yüzüme sürüşlerim ötekileriyle cenk etmem için güç veriyor bana.
Geliyorum Şinasiler.
