Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Hakkı Yiğit

Beklenen zat

20 Nisan 2011 - 00:46 Yorum: 3

İlk yaratılan NUR...
Son peygamber...
Hz. Âdem (as)’den itibaren müjdelen ve kâinatın hürmetine yaratıldığı zat...
Kâinat ağacının en muhteşem, en mükemmel, en olgun, en son meyvesi...
Hz. Âdem (as)’in tövbesinin kabul edilmesi için yaratıcıya kendisi için şefaatçi kıldığı zat...
Hz. İbrahim (as)’in duasının kabulü...
Hz. İsa (ra)’nın müjdelediği...
Amina’nın rüyasının tecellisi...
Yahudi din âlimlerinin bekleşip durduğu...
Rahiplerin yolunu gözlediği, ağaran her şafakla “işte geldi/gelecek” deyip ümide kapıldıkları zat...
Meliklerin ( Yemen Meliki Ebû Kerb) kendisine hizmetçi olabilme ümidiyle tacını tahtını uğruna terk edip Medine’ye yerleştikleri zat...
Busra’da yaşayan Rahib Bahira ve Nastûra’nın dünyadan elini eteğini çekip kendisini beklemeye koyulduğu zat...
Salman-ı Farisi’nin zuhurundan yıllar öncesinde İran’dan medh-û senasını duyup görmek için yollara revan olduğu zat...
Mübarek ayağının bastığı toprağa yüz sürüp, izine kurban olmaya binlerce Yunusvâri canın olduğu zat...
Hicaz’da Varaka İbn Nevfel, Zeyd İbn Amr, Kuss İbn Sâide gibi nice bilginlerin beklediği, gelmesini müjdelediği zat...
Bir gün Zeyd İbn Amr, Amir İbn Rebî’eye:
“-Ben İsmail’in, sonra Abdulmüttalib’in soyundan gelecek bir nebi bekliyorum. O’na yetişebileceğimi zannetmiyorum. Ama O’na iman ediyor, tasdik ediyor ve kabul ediyorum ki, O hak peygamberdir. Eğer senin ömrün olur da O’na yetişirsen benden O’na selam söyle!
Sana O’nun şemailinden haber vereyim de sakın şaşırma” deyip Efendimizin mübarek şemailini tasvir eder.
“O ne çok uzun, ne de çok kısadır. Saçları tam düz de değil, kıvırcık da değil. İsmi Ahmed’dir.
Doğum yeri, Mekke’dir.
Peygamber olarak gönderileceği yer Mekke’dir. Ancak getirdikleri kavminin hoşuna gitmeyeceğinden O’nu Mekke’den çıkaracaktırlar.
O daha sonra Yesrib (Medine)’e yerleşecek. Getirdiği din de orada yayılacak. Sakın ondan gafil olma...
Ben diyar diyar dolaştım. Hz. İbrahim’in dinini aradım. Bütün konuştuğum Yahudi ve Hıristiyan âlimler bana:
‘Senin aradığın zat daha sonra gelecek’ dediler ve hepsi de bana sana anlattıklarımı aktardılar. Ve O’nun son peygamber olduğunu söylediler”.
Gün gelecek beklenen zat gelecek ve kendisini görmeden iman eden Zeyd’i kıyamet gününde tek başına bir ümmet olarak zikredecek ve O’nun selamını alacak, “Ben Zeyd’i cennette eteklerini sürüye sürüye yürürken gördüm” diyecektir.
O sadece birkaç kişinin beklediği zat değildi elbet...
Ve sadece bir dönemde beklenen, bir topluluk tarafından beklenen zat değildi…
Bütün bir Kâinatın, insanların, insanlığın beklediği bir Zat idi...
O beklenen zat,
Abdulmüttalib’in yetimi,
Abdullah’ın oğlu,
Amina’nın gözbebeği,
Kâinatın gülü ve Efendisi
Hz. Muhammed (sav) idi.
Ve yıllar, yüzyıllar geçse de…
O hep beklenildi…
Çölleşmiş gönüllere ab-ı hayat,
Kararan kalplere bir nur,
Katılaşmış yüreklere merhem olması ümidiyle hep beklenildi, bekleniliyor…
Medine’de kendisini bekleyen çocukların aşk-u şevkiyle beklenilmekte…
Doğuveren her bir şafakta,
Esen her bad-ı saba ile bir kez daha “işte geldi, geliyor” ümidini kapılmakta…
Kocayan dünyamız bu ümit ile deveran etmekte…
İnsanlık O’nun getirmiş olduğu “merhamet” iksiriyle mayalanmak sevdasında…

YAZARIN DİĞER YAZILARI