İnsan var olduğundan beri oldurmaktan çok öldürmeyi kendisine daha yakın görmesi ne acıdır. Zor olan tabi ki oldurmak, yapmak ve yaşatmaktır. Çevremizde gerçekleşen her türlü olaylar bizim bakış açımıza göre şekillenip kullanımımızda veya yaşamımızda bir yere sahip olur. Bakmak değildir aslında, asıl olanı görmektir.
Duyarlılık, insanın sadece kendisine değil kendisi ile yaşamı paylaştığı çevresindeki her ferde katkı sağlayan bir tutumdur. Hayatta tek başına yaşamak ya da tek başına mutlu olmak mümkün mü? Hayır, mümkün değildir tabi. İnsanın çevresine göstereceği duyarlılık onun katkısı kadardır, oldurmak için duymak ve duyarlı olmak gerek.
Yaşam içerisinde insanın karşılaştığı o kadar zor ve meşakkatler vardır ki gün gelir baş edilemez olduğunu sanırsınız, ancak hiçte öyle değildir aslında. Zorluklar insanı daha dirençli kılar yapılan mücadele sabrınızı zorlar ta ki o zorluk ve sıkıntının size açtığı kapıları fark edene kadar. İşte her mücadelenin insan hayatında açtığı başka başka kapılar ve yollar vardır. Bunu görebilmek insanı daha olgun ve insan kılar. Oluverdikten sonra oldurmak, ölüverdikten önce de öldürmemek gerek. İnsan doğmaktan daha zor olan insan olmaktır aslında.
Kim; Doğduğu şehri, ülkeyi, dostu, düşmanı seçebilir ki, sonradan dost ve sonradan da düşman bulur insan. Kısa olan insan ömrünü dost edinmek ile değil de düşman kazanmak ile geçirenler aslında ne kadar büyük bir yanlışın içerisinde olduğunu göremezler.
Dost Kazanmak varken nedir bu kaybetmek, Oldurmak varken nedir bu Öldürmek. Oluvermek ile ölüvermek arasında ne yaptığın ne yaptığımızdır aslolan ve İşte bütün mesele bunu idrak edebilmektir.
Oldurmak gerek olduğu kadar….