Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Siyaset 01 Eylül 2014 - 22:14 Yorum: 0

Bizim muhatabımız hükümet, Başbakan

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu Başbakanın, Erdoğan'dan bağımsız bir kişiliği olduğunu, devleti yönetebilecek güce, erke ve akla sahip olduğunu göstermesi lazım" dedi.

Bizim muhatabımız hükümet, Başbakan

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 25 Aralık soruşturmasında verilen takipsizlik kararına ilişkin,  'Sayın Davutoğlu, AKP kongresinde, 'yolsuzluk yapanların gerekirse ellerini kırarız' demişti. Şimdi, yolsuzluk yapanların aklandığı bir sürece girdik. Ellerin kırıldığı değil, ellerin öpüldüğü bir sürecin içine girdik' dedi.

Kılıçdaroğlu, Star TV ana haberde gündeme ait soruları yanıtladı.

'Adli sene açılışına Cumhurbaşkanı katılmadı. Başbakan ve hükümeti temsilen de kimse yoktu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Doğru değil, yargı siyasetçilerin at koşturdukları bir saha değil, olmaması da gerekir. Bağımsız ve tarafsız olması gerekir yargının. Hükümetin, adli senenin açılışında hazır bulunması, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Adalet Bakanının olması gerekiyor ama onlar katılmadılar' yanıtını verdi.

Hükümetin, adli sene açılışına, 'paralel yargı' itibarıyla değil, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına reaksiyon şekilde katılmadığını ileri devam eden Kılıçdaroğlu, savunma hakkının mukaddes olduğunu ve bunu avukatların temsil ettiğini söyledi.

'Savunmanın bulunmadığı yerde, siz hangi adli yılı açacaksınız' diye soran Kılıçdaroğlu, kendilerinin de süre vakit adaletten, yargıdan, savunmadan şikayetlerini dile getirdiklerini ancak törene katılmak mecburiyetinde olduklarını kaydetti.

'CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, cumhurbaşkanı ahit töreninde tüzük kitapçığı fırlattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugünkü küme toplantısının kocaman bir bölümünü size ve partinize ayırdı. Bunu nasıl görüyorsunuz' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Başbakanlık koltuğuna yeni oturan birisinin, ilk küme toplantısında, direkt doğruya anamuhalefet partisini amaç alıp, bir konuşma yapması şık değil. Bakın ben şu temel kadar menfi bir şey söylememeye İtina gösterdim. Ama o daha koltuğa menfaat çıkmaz ilk amaç CHP. Ne oldu, daha bir soluk al' yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanıyla tokalaştık

Engin Altay'ın, 'Yüksek Seçim Kurulunun, seçim sonuçlarını Resmi Gazete'de yayımlatmamasına' ait soru sormak istemesine rağmen, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in söz vermediğini savunan Kılıçdaroğlu, Altay'ın, tüzük kitapçığını fırlatmasını 'meşru müdafaa' şekilde değerlendirdi.  Kılıçdaroğlu, 'Hukukta, meşru müdafaa var. Siz, mecbur olduğunuz süre belirgin bir suçu işlersiniz ve o suç olmaktan çıkar. Adam öldürmek suçtur, fakat meşru müdafaa arasında öldürürseniz suç değildir. Söz istiyor, söz verilmiyor, iç tüzüğe oranla istiyor, 'vermeyeceğim' diyor. Vermezseniz, siz Anayasa'yı çiğniyorsunuz. Kim? Anayasa'yı çiğneyen TBMM Başkanı' diye konuştu.

Altay'ın tepkisini bu biçimde gösterdiğini, bunun üç aşağı beş yukarı tüm demokrasilerde böyle olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Adalet ve Kalkınma Partisinin küme başkanı benzeri davrandığını iddia etti.

'30 Ağustos Zafer Bayramı'nda, Aslanlı Yol'da, Cumhurbaşkanıyla el sıkıştınız mı?' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Evet, Aslanlı Yol'un başında, Cumhurbaşkanı geldi, her insanın elini sıktı, nebati katıksız şekilde biz de tokalaştık' cevabını verdi.

'Hipodrum'daki törende Cumhurbaşkanı elini uzatsaydı, eli havada kalacak mıydı? Sıkmayacak mıydınız' sorusu üstüne Kılıçdaroğlu, 'Elini uzatacak mıydı, uzatmayacak mıydı bilmem. Ama ben gidip de birisinin elini illa sıkacağım diye hususi bir gayret bünyesinde olmam. Sayın Cumhurbaşkanı elimizi sıkarsa nebati sıkarız. Bizim hususi bir kavga alanımız yok' dedi.

Yalana tanıklık etmek istemedim

'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ahit törenine katılmadınız ve sonrasında da 'savaş vaziyeti bulunmadığı sürece, kendisiyle görüşmeyeceğim' dediniz. Görüşmeyecek misiniz' sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi:

'İlişkilerimizi sınırladık. Bir hususi görüşmemiz zaten yok. Sayın Gül cumhurbaşkanı bulunduğu süre kaç kere görüştük? 2 ve ya 3, daha çok görüşmedik zaten. Bir cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanlığı koltuğunu hak etmesi için bir: Anayasa'yı çiğnememesi lazım. Çiğnedi mi çiğnedi. İki: temiz olması lazım. Kimse kusura bakmasın, duru değil. Üç: aile boyu etik kurallara uyması lazım. Aile boyu öyle bir manzara yok. Dört: Resmi Gazete'ye ambargo uygulandı, Yüksek Seçim Kurulu kararı yayımlanmadı. Anayasa'yı aleni çiğneyen birisine diyorlar ki 'git onu kutla.' Neye gideceğim ben? Eğer bu ülkede ben demokrasiyi savunacaksam, ben onu görmemezlikten gelmem. Görmem lazım. O şahıs Anayasa'yı çiğnedi. Bunu sırf ben mi söylüyorum? Hayır, tüm hukukçular söylüyor. Meclis'teki törene de katılmadım, gayet doğaldır katılmamam. Neden? Ben yalana tanıklık etmek istemedim. Anayasa'ya sadakatten söz edecekti orada. 'Anayasa'ya sadık kalacağıma, namusum ve şerefim üstüne ant içerim.' Anayasa'ya sadık kaldı mı? Hayır. Neyine tanıklık edeceğim ben?'

Zorunlu olmadıkça, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeyeceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, 'Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı Kıbrıs'a gitti, bizden de mebus istedi. Göndermedik. Davutoğlu da görecek, o kadar heyecanlanmasın. O da görecek. Bizim ilişkilerimizin ne olup olmadığını herkes görecek. Bizim tavrımız nettir' dedi.

Yeni kabineye ön yargıyla bakmıyorum

'Davutoğlu'nun yeni kabinesini nasıl buldunuz' sorusunu, Kılıçdaroğlu, 'Benim, yeni kurulan bir Bakanlar Kurulu'na ön yargıyla bakma benzeri bir alışkanlığım yok, icraatına bakacağız. Belki bizim düşündüğümüzden aşırı daha güzel bir icraatı olacak bu kabinenin. O süre da alkışlayacağız. Ama yaptıkları yanlışsa da çıkıp onun kusur olduğunu söyleyeceğiz' diye yanıtladı.

'Bu saatten sonra rakibiniz Sayın Davutoğlu olacak. Dişli bir rakip şekilde mı görüyorsunuz' sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'Erdoğan emekli oldu Başbakanlıktan, Cumhurbaşkanlığında. Yeri belli, pozisyonu belli, Anayasa'nın çizdiği çerçeve arasında orada vazifesini yapacak. Elbette bizim muhatabımız hükümet, Başbakan. Bu Başbakanın öncelikle bir kişiliğini ortaya koyması lazım. Erdoğan'dan müstakil bir kişiliği olduğunu, devleti yönetebilecek güce, erke ve akla sahip olduğunu göstermesi lazım. İlk adımda bunu göstermedi. Adli sene açılış törenine katılmadı. Neden katılmadı? Çünkü, birisinin hala emri altında. Talimatla yurt yönetilmez, müstakil iradeyle yönetilir. 'Ben başbakanım, bu ülkeyi bundan böyle ben yönetiyorum, benim sorumluluğum var' diyeceksiniz. Boynunuza davulu asacaklar, tokmağı başkası kullanacak ve siz başbakan olacaksınız. Bu doğru değil. Adli senenin açılışına gelmiş olsaydı, ben Davutoğlu'nun gerçekten kişilikli bir siyaset izleyeceğine kanaat getirecektim. Ama bugün gelmeyerek kendisinin dışında öteki bir iradenin tutsağı olduğunu gösterdi.'

'Kongrede Muharrem İnce rakibiniz. Onun namzet olması sizi şaşırttı mı' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Hayır, üç aşağı, beş yukarı belliydi zaten' cevabını verdi.

'İnce'nin kendisi hakkındaki sözlerinin hatırlatılması' üzerine, Kılıçdaroğlu, CHP'nin geleneğinde bundan böyle çatışmanın değil, demokratik bir yarışın olduğunu söyledi.

İnce'yi tasfiye etmeyeceğiz

'Muhalif adların tasfiyesi olacak mı' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, her vatandaşın oyuna ihtiyaçlarının olduğunu, tasfiyenin olmayacağını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, kurultaydan sonra, partinin yetkili organlarının aldığı kararların aleyhine açıklamalar yapanlara acımayacağını, CHP'yle yollarını ayıracaklarını kaydetti.

'Muharrem İnce'nin önümüzdeki süreçte tasfiyesi söz konusu olur mu' sorusuna ise Kılıçdaroğlu, 'Hayır. Niye tasfiye edelim? Ben, geçmişte de umumi başkanlığa namzet olmuş pek aşırı arkadaşla çalıştım. Hatta bunların pek çoğu merkez İdare kurulu üyesi' karşılığını verdi.

'Nasıl bir CHP göreceğiz bundan sonra' sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, sorunlara odaklanmış, halka itimat veren, değişik seslerin değil birlikte sesin çıktığı bir CHP'nin olacağını anlattı.

Kılıçdaroğlu, 'Mehmet Bekaroğlu'nu çağrı ettiniz mi' sorusuna da 'Bekaroğlu ile görüşmemiz oldu. Gelmesini isterim. Henüz kararını bildirmedi' yanıtını verdi.

'Mansur Yavaş'ı CHP yönetiminde görür müyüz' sorusu üstüne de Kılıçdaroğlu, Yavaş'ın muvaffakiyetli bir grafiğinin bulunduğunu, CHP'de olmasının güzel olacağını anlatım etti.

Sarıgül yönetici kadroda olabilir

'Ekmeleddin İhsanoğlu'nu CHP siyasetinde yer vermeyi düşünür müsünüz' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Bence siyasete girmesi aşırı iyi olur, siyasetin kuru açısından' karşılığını verdi.

'Bekaroğlu'ndan sonra, Gezi olaylarında ismi sıkça öne çıkan İhsan Eliaçık benzeri adların de partiye çağrı edildiği olup bitenleri geldi. CHP sağa kayıyor yorumları yapılırken, bu insanların daveti bu yorumları güçlendirmiyor mu' sorusunu, Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı: 

'Bazı olup bitenleri ben de gazeteden okuyorum ve kimi de şaşkınlıkla okuyorum. Çıkan adlar var, benim görüştüğüm var. Bunların çoğu doğru değil. İhsan Beyle konuşmadık hiç bir zaman, hele siyaseti hiç konuşmadık. Çok az, bir ve ya iki kere belki bir yerde karşılaşmışızdır. İhsan Beye haksızlık etmiş oluruz. Siyaseti düşünüyor mu düşünmüyor mu onu dahi bilmiyorum.'

Mehmet Bekaroğlu'nun 'sağ tandanslı' olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, 'CHP niye sağa kaysın ki? CHP'nin yeri, konumu, programı, tüzüğü belli. Sağdan bir insanın CHP'ye gelmesiyle CHP niye sağa kaysın ki? Gelen tüm arkadaşlarımız CHP'nin tüzüğünü, programını okuyorlar, kabul ediyorlar, geliyorlar' dedi.

'Mustafa Sarıgül'ü ileride 'A' takımında görür müyüz' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Sarıgül partimizin üyesi, yönetici kadroda olabilir, herhangi bir sıkıntı yok' yanıtını verdi.

Genel başkanlığımda oy düşüklüğü olmadı

Kılıçdaroğlu, 'Kurultay, kongre salonunda olacak, spor salonu olmayacak. Bir yol bulunamaz mıydı, tarih değiştirilemez miydi' sorusuna, 'Ankara Arena'da uluslararası bir karşılaşma var. O da 'uzun sürecek' diye söylendi. Yapabileceğimiz bir yer de vardı, o da şimdiki salon. Güzel bir salon' karşılığını verdi.

'Muharrem İnce'ye bir kırgınlığınız bulunmamaktadır mu' sorusuna, Kılıçdaroğlu, 'Hayır, her CHP'linin, CHP Genel Başkanlığına namzet olma hakkı vardır' yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, kazanması mecburiyetinde İnce'ye en kocaman desteği kendisinin vereceğini söyledi.

'İktidar vaat edebiliyor musunuz' sorusu üstüne Kılıçdaroğlu, 'Her politik parti elbette ki iktidar vaat etmek zorundadır. Biz vaat etmek ve bunun gereğini yapmak zorundayız' ifadesini kullandı.

Halkın sorunlarını çözmeye yönelik projeleri ortaya koyacaklarını, Anadolu'nun her yerini gezerek bunları anlatacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, şark ve güneydoğuda CHP'nin oyunun az olduğunu, buralara hususi bir gayret harcayacaklarını kaydetti.

'Anlamlı bir oy kaybı olursa istifa ederim dediniz. Siyasette anlamlı bulunan iktidara gelmeniz değil mi' sorusuna Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi:

'Her politik partinin amacı iktidardır. Genel başkanlıktan ayrılmak için gerçekten oy kaybı olması gerekiyor. Oyunuz yükseliyorsa, sizin herhalde istifa etmemeniz gerekir. Benim umumi başkanlığım dönemimde de girdiğimiz her seçimde oy düşüklüğü olmadı. Oyunuz düşerse, sizin umumi başkanlıkta kalmanızı doğru bulmam. Oyunuz düşerse ayrılırsınız, yeni bir arkadaşımız gelir.' 

Paralel yapıyı kim koydu?

'Biz nerede hata yaptık diye özeleştiri yapıyor musunuz' sorusu üstüne Kılıçdaroğlu, özeleştiri yaptıklarını, araştırdıklarını, sorguladıklarını söyledi.

'Bugün enlem yapıya yönelik operasyon vardı. Ve 25 Aralık dosyası kapandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?' sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi:

'Bugün mühim bulunan 25 Aralık yolsuzluk dosyasının kapatılmış olmasıdır. Asıl üstünde durmamız gereken konu budur. Savcıların, hırsızları kovaladıkları bir süreçten, hırsızların, savcıları kovaladığı bir sürecin içine girdik. Dramatik olanı budur. Sayın Davutoğlu, AKP kongresinde, 'yolsuzluk yapanların gerekirse ellerini kırarız' demişti. Şimdi, yolsuzluk yapanların aklandığı bir sürece girdik. Ellerin kırıldığı değil, ellerin öpüldüğü bir sürecin içine girdik. Acaba bu tavrı Sayın Davutoğlu nasıl değerlendirecek? 25 Aralık dosyasını kapatan savcılar, kendi çocuklarına aşırı ağır bir miras bıraktılar. İleride o çocuklara, 'senin baban, yolsuzluk dosyalarını kapatan bir babaydı' diyecekler. Bu kadar ağır bir mirası, bir savcı üstlenemez. Ve o savcılara kimse kusura bakmasın, cumhuriyet savcısı denmez. İktidarın savcısı olmak ayrı, cumhuriyet savcısı olmak ayrı. Cumhuriyet savcısı, yolsuzlukların üstüne kararlılıkla giden kişidir. Kamu hesabına devinim eder. Benim adıma devinim ediyor. Benim adıma devinim eden biri nasıl bir yolsuzluk dosyasını kapatır? Bunu asla ve asla doğru bulmam.'

Devletin arasında enlem bina olmaz, devletin bir yapısı vardır. Çerçevesi Anayasa ile belirlenmiştir. Paralel bina varsa şu soruyu sormak lazım: O enlem yapıyı devletin içine kim koydu? 12 yıldır ben yönetmiyorum bu ülkeyi. Kim yönetiyordu? Niye şikayet ediyorsunuz şimdi? Erdoğan, şunu söylüyordu: 'Siz ne istediniz de biz vermedik?' Ben de şu soruyu sordum: Ne istediler de sen verdin, ne istediler de vermedin de arbede çıktı aranızda?'

Gün gelir, hesabı sorulur

'Davutoğlu'nun başbakanlığa getiriliş nedeni, yolsuzluk dosyalarını kapatmaktır' iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, 'İlk adımını attı, dosyayı kapattı. Ama ne söyledi? 'Yolsuzluk yapanların gerekirse ellerini kırarız.' Ellerini kırmadılar. Türkiye bu gerçeği bilsin' dedi.

Yolsuzluk varsa üstüne kararlılıkla gidilmesi gerektiğini anlatım eden Kılıçdaroğlu, 'Yazık, günahtır bu ülkeye. Eğer siz yolsuzluk yapanları koruyacaksanız, 25 Aralık dosyalarını kapatırsanız ancak bugün kapatırsınız. Ama gün gelir bunun hesabı sorulur' diye konuştu.

Muhabir: Mehmet Tosun

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber