Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu'nun 1990'lı zamanlarda öğretim üyeliği yaptığı Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde eğitim saha Boşnak öğrenciler, o devir hocaları bulunan Davutoğlu'nun hayatlarına nasıl cihet verdiğini anlattı.

Bugün ülkelerinde çok aşırı ciddi konumlarda bulunan Boşnak öğrenciler, ''hala hocaları şekilde gördükleri'' Davutoğlu ile alakalı anılarını AA ile paylaştı.

Bosna Bank International (BBI) Genel Müdürü Amer Bukviç, 1991 yılında ''ekonomi'' eğitimi almak için gittiği Malezya'da o devir Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı bulunan Davutoğlu ile tanıştığını, Davutoğlu'nun kendisine ''Amer, sizin ülkenizde harp var. Size diplomatlar gerekli'' diyerek kendisinden uluslararası birliktelikler tarafına geçiş yapmasını istediğini söyledi.

Davutoğlu'nu dinleyip, ilk yarı senenin ardından uluslararası birliktelikler tarafına geçiş yaptığını söyleyen Bukviç, Davutoğlu'nun girdiği bütün derslerimizi aldığını ve eğitimi boyunca Davutoğlu'nun kendisine mentor olduğunu anlatım etti.

''O hepimize uluslararası ilişkileri sevdirdi'' diyen Bukviç, hem iktisat hem uluslararası birliktelikler eğitimi aldığından Davutoğlu'nun derslerinin kocaman alaka gördüğünü, Davutoğlu'nun sahip yer aldığı iktisat bilgisinin kendilerine de son derece yararlı olduğunu kaydetti.

Bukviç, kariyerinde Davutoğlu'nun kocaman bir katkısı olduğunu belirterek, Davutoğlu'na dair şunları söyledi:

''O benim bir nevi kılavuzum oldu. Ona danışmadan hiç bir şey yapmadım. Hayatım boyunca attığım her ciddi adımda onun tavsiyesini aldım. Bu nedenle rahatlıkla söyleyebilirim ki Davutoğlu kariyerimde son derece tesirli bir isim. Biri, öğrencileri üstünde tesirli olmak istiyorsa, karizmaya sahip olmalı. Davutoğlu böylesi bir karizmaya sahipti. Onun bu karizması nedeniyle, etrafında her zaman hem öğrencileri hem de bir takım hocalar toplanırdı. Hem derslerde, hem de ders dışında birlikteydik. Genç birisi olmasına rağmen, kocaman liderlik vasıfları taşıyordu. Birlikte ders çalışıyor, beraber futbol oynuyorduk. Dünyanın dört bir yanından bütün öğrencileri onu seviyor ve ona saygı duyuyordu. Dünya üzerinde, Davutoğlu'nun öğrencisi bulunmayan bir memleket olmadığını düşünüyorum. Eminim, Davutoğlu'nun en az bir öğrencisinin yer aldığı memleket sayısı, Türkiye'nin diplomatik temsilciliklerinin yer aldığı memleket sayısından fazladır.''

Bukviç, Davutoğlu'nun en göze çarpan özelliklerinden birinin, yaptığı her işi 20 sene öncesinden planlayarak yapması olduğunu belirterek, başbakan olması zorunda da Davutoğlu'nun icraatlerinin uzun vadeli olacağını düşündüğünü anlatım etti.

''Aliya, onun Türkiye'nin geleceği olduğunu düşünüyordu''

Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç ile Davutoğlu'nu, İzzetbegoviç'in Malezya'ya yaptığı bir ziyarette tanıştırdığını söyleyen Bukviç, ''Aliya'nın üstünde bıraktığı tesir gözden kaçmamıştı. Aliya, onun Türkiye'nin geleceği olduğunu düşünüyordu'' dedi.

Davutoğlu'nun başbakan olmasının Türkiye için yer aldığı kadar Balkanlar ve bilhassa Bosna Hersek için de iyi olacağını vurgulayan Bukviç, ''Bosna Hersekliler, Davutoğlu’nun başbakan adayı şekilde gösterilmesinden ötürü çok aşırı mutlular. Davutoğlu, Bosna Hersek’te yaşayan Boşnak, Sırp ve ya Hırvat olsun her insanın saygı duyduğu bir lider'' ifadesini kullandı.

Davutoğlu ile yaşadığı enteresan anılarından birisini de paylaşan Bukviç, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bir keresinde Bosna üstüne konuşmak için beni yanına çağırdı. Benden bir Bosna Hersek haritası çizmemi istedi. Ben de haritayı çizdim. Haritaya baktıktan sonra, 'Amer bu karpuz, Bosna Hersek haritası değil' dedi. Sonra kağıdı kalemi alıp, detaylarıyla bir Bosna Hersek haritası çizdi. Onun çizdiği haritayı, ben kopya çekerek dahi çizemezdim. O günden sonra, bir daha hiç bir süre hazırlanmadan Davutoğlu’nun yanına gitmedim. Bir daha hiç bir zaman, iyice düşünmeden ona bir şey söylemedim.''

''Bizi kendi öz evladı bu şeklinde gördü''

Başbakan Davutoğlu'nun Malezya'da çalıştığı devirde Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde yasa eğitimi saha Al Jazeera Balkans Müdürü Edhem Foço da Malezya'ya gittiklerinde Davutoğlu'nun menfaatlerini öz evladı bu şeklinde kabul ettiği, onlarla beraber vakit geçirdiğini, futbol oynadığını ve pikniğe gittiklerini söyledi.

Davutoğlu'nın sahip yer aldığı karizma, bilgi ve öğrencilere yaklaşımının kendisini değişik kıldığını söyleyen Foço, yalnızca eski Osmanlı coğrafyasından gelen öğrencilerin değil, bütün öğrencilerinin Davutoğlu'nu çok aşırı sevdiğini kaydetti.

Foço, Davutoğlu'nun o devirde üzerlerinde bıraktığı etkinin uzun yıllar sürdüğünü belirterek, ''Bosna'da harp vardı. O devirde Malezya'da bulunan Boşnaklar, bir nevi yetim gibiydik. O bizim bababımız olmuştu'' dedi.

Foço, Davutoğlu'nun Türk hariç politikasında direkt tesirli olmaya başladığı 2002 yılından bu güne kadar yaşanan müspet gelişmelerin, Bosna Hersek'te de hissedildiğini belirterek, ''Türkiye ekonomik ve siyasal manada ne kadar diri olursa, bu Bosna Hersek’i de müspet etkiliyor'' diye konuştu.

''Davutoğlu bizim mentorumuzdu, bugün de mentorumuz olmaya devam ediyor'' diyen Foço, ''Onun, dünya üstündeki en yoğun dışişleri bakanı olduğunu düşünürsek, çok aşırı sık olmamakla beraber hala görüşüyoruz. Saraybosan'ya ne süre gelse, danışmanları vasıtasıyla bize haber gönderir, zamanı olduğunda oturup sohbet ederiz, ona us danışırız'' ifadesini kullandı.

Davutoğlu ile yaşadığını bir anısını paylaşan Foço, şunları kaydetti:

''1993 yılı Mart ayında, 14 yaşındaki kız kardeşim Bosna'da devam eden savaşta yaşamını yitirmişti. Davutoğlu ile o devirde Malezya’da bulunan Mustafa Ceriç, ailemle irtibat kurmam ve haberi babamdan duymam için çok aşırı çabaladı. Davutoğlu, bir sabah üniversiteye geldi. Beni çağırıp, ‘Hadi Edhem gel biraz gezelim’ dedi. Evine gittik, yemek yedik. Sohbet ederken, hayatımız boyunca bir takım kayıplarımızın olabileceğini, bunu metanet ile karşılamamız gerektiğini söyledi. Daha sonra bana evimizin yakınına bir bomba isabet ettiğini ve kız kardeşimin yaralı olduğunu söyledi. Sonra, Ceriç’in evine gittik. Ancak telefonla Bosna’ya ulaşmak imkansızdı. Sonunda Davutoğlu, beni bir kenara çekerek, kız kardeşimin gerçekte bir önceki gün hayatını kaybettiğini söyledi. Bana o gün verdiği desteği ve teselliyi hiç bir süre unutamam.''

''Bosna'ya yakından ilgileniyordu''

Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi'nde Halkla İlişkiler eğitimi saha Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Genel Sekreteri Emir Hacikaduniç de Davutoğlu ile tanışmasına, onun Bosna Hersek'e bulunan yakın ilgisinin sebep olduğunu söyledi.

Davutoğlu'nun o devir savaşın yaşadığı Bosna Hersek ile yakından ilgilendiğini söyleyen Hacikaduniç, ''Bizimle çok yoğun konuşur, Bosna'daki en son haberleri sorardı'' dedi.

''Davutoğlu bizim babamız gibiydi'' diyen Hacikaduniç, Davutoğlu'na dair şunları söyledi:

''Evimizden uzak, bir nevi sığınmacılar gibiydik. Ailemizden haber alamıyorduk. İşte bu zor günlerde o bizim ebeveynimiz olmuştu. Bizimle sohbet ediyor, bizi koruyor, bir anne baba bu şeklinde bizlere nasihatler veriyordu. O bize yalnızca uluslararası birliktelikler dersi sağlayan bir hoca değildi. O bize yaşama dair dersler veriyordu. Nasıl mesuliyet sahibi, topluma faydalı fert olacağımızı öğretiyordu. Eğitimimizi tamamladıktan sonra ülkemize dönmemizi, türkiye için iyi işler yapmamızı tavsiye ediyordu.''

Hacikaduniç, Davutoğlu ile ilk tanıştığında bilhassa tarih bilgisine hayran kaldığını anlatarak, Davutoğlu'nun bir Bosnalı'dan daha çok Bosna tarihini, bir Saraybosnalı'dan daha çok Saraybosna tarihini bildiğine dikkati çekti.

''Davutoğlu, akademisyen şekilde kalsaydı, Türk hariç politikası bir sınırda kalırdı'' diyen Hacikaduniç, Davutoğlu ile beraber Türkiye'nin hariç politika vizyonunun da genişlediğini vurguladı.

Bir devir Bosna Hersek'in Tahran büyükelçiliği vazifesini de yürüten Hacikaduniç, uluslararası birliktelikler ve diplomasinin her süre merakını çektiğini ve bu alanda Davutoğlu'dan çok aşırı şey öğrendiğini belirtti. Hacikaduniç, Tahran'daki vazife süresi boyunca Davutoğlu ile bazan süre Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğinde, bazan süre da düzenlenen muhtelif uluslararası konferanslarda bir araya geldiğini aktardı.

''En ciddi iki özelliği; bilgili ve adanmışlık''

İslam Hukuku eğitimi almak üzere Malezya'ya gittiği 1990'lı yılların ortalarında, o devirde orada çalışan Davutoğlu ile tanıştığını söyleyen Saraybosna Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ahmet Alibaşiç de Davutoğlu'nda ilk ayrım ettiği iki özelliğinin ''bilgili ve adanmışlık'' olduğunu söyledi. Davutoğlu'nun bu iki özelliğiyle kariyeri boyunca dersine giren onlarca akademisyenden ayrıldığını söyleyen Alibaşiç, bu sebeple Davutoğlu'nun üstünde en iyi tesir bırakan hocalarından birisi olduğunu kaydetti.

Alibaşiç, Davutoğlu'nun kendisi için bir hocadan çok aşırı ''örnek aldığı bir şahsiyet'' olduğunu belirterek, ''O, üzerimde çalıştığım konulara değişik bir yaklaşımla bakmamı sağladı. Medeniyetlerin başarılarına ve başarısızlıklarına değişik bir gözle bakmamı sağladı'' dedi.

Davutoğlu'nun sahip yer aldığı üç ciddi özelliğin, onun başarılı bir başbakan olabileceğinin işareti olduğunu söyleyen Alibaşiç, sözlerini şöyle tamamladı:

''Davutoğlu, İslam dünyası, uluslararası ilişkiler, ekonomi, politika ve tarih konularında müthiş bilgisi bulunan biri. Davutoğlu, her süre işbirliğine açık bulunan biri. Hiçbir süre kendini diğerlerinden kocaman görmeyen, kendine hasım edinmeyen biri. Her süre sevilen birisi oldu. Son şekilde da Davutoğlu, çok aşırı çalışan biri. İşte bu üç özelliğinin onun başarılı bir başbakan olacağının garantisi olduğunu düşünüyorum.''