Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Camiler ve Din Görevlileri Haftası ...

09 Ekim 2009 - 15:46 Yorum: 1

Camiler ve Din Görevlileri Haftasına Dair Mülahazalar

 

1-7 Ekim haftası Camiler ve Din Görevlileri Haftasıydı…

Bu hafta çerçevesinde Malatya İl Müftülüğümüz bir dizi etkinlikler gerçekleştirdi.

Konferanslar, paneller, ziyaretler, ikramlar, yarışmalar, cami temizliği…

Hepsi de güzel şeyler tabi…

Ve ödüller dağıtıldı…

Bence en önemli ve yerinde verilen ödül de Gazeteciler Cemiyet Başkanı Haydar Karaduman"a yerel medyanın müftülüğün hizmetlerini kamuoyuna paylaşmasında gösterdikleri gayretlerden dolayı verilen ödüldü…

Camiler, mabetler, okullar niçin yapılır?

Halkımızı bilinçlendirmek, onlara dünya ve Ahiret mutluluğunu sağlama yolunda lazım olan bilgiyi doğru vermek, gerekli maddi ve manevi sermayelerini sağlamak için değil mi?

Şimdi düşünün camilerimizin yapımına katkıda buluna hayırsever vatandaşlarımızı takdir edeceksiniz de, halkımızı doğru bilgilendirme, onlara dinini öğretme hususunda medyamızın gayretini göz ardı edeceksiniz?

Olacak şey mi?

İşte Malatya İl Müftülüğümüz bu tezatlığı görmüş olmalı ki, yerel medyamızın Kutlu Doğum, Ramazan ayı ve diğer günlerdeki gayretlerini göz ardı etmemiş.

Yerel medyanın hepsine şükranlarını Gazeteciler Cemiyeti Başkanına verdiği bir plaketle dile getirmiş oldular…

Yerinde bir ödül…

Bu haftaki kutlamalar ile ilgili mülahazalara gelince…

Gönül ister ki bu haftalarda problemler, sıkıntılar, aksaklıkların tespiti ve halli için çalışmalarda bulunursun…

Böyle günlerde personelin memnuniyetini, motivasyonunu sağlamaya yönelik hizmetler yapılsın…

Dertlerine derman aransın…

Kısaca, insanlara yatırım yapılsın…

Bu hizmeti yapan din görevlilerin ellerini taşına altına koymaları yetmiyor, gönüllerini koymaları lazım…

İşte bu gönülleri kazanma yolunda, gönüllerde his ve heyecan oluşturmak için gayret edilsin…

Evet bu hizmeti yapanların dünya menfaatlerine tamah etmemeleri gerekir…

Ancak izzetli ve onurlu bir yaşam için de hak edilen değer verilmelidir…

İnsanlarımızın gönüllerinden din görevlerine verdiği değer hiç şüphesiz tartışılamayacak kadar büyüktür.

“Hele sen ne kadar maaş alıyorsun”, “ne tür haklarınız var”, “vizyonunuz ne?”... gibi değerlendirmelerin mihenk taşı olduğu bir dünya da izzetli, onurlu bir yaşam için sadece insanlarımızın gönüllerinden yer edinmek yetmiyor ki?

Öncelikle ilgili makam ve mevkiler personeline değer vermeli, onlara sahip çıkmalı…

Hakkaniyeti gözetmeli….

Bu kişisel gayretlerle de olacak bir iş değil…

Bir çiçekle bahar gelmez elbet….

Bu işin disiplini, hukuku günümüze göre güncellenmeli…

Bunun içinde üzerinde tartışılmış, sivil toplum örgütlerin görüşü alınmış, ortak aklın ürünü olan  teşkilat yaşası bir an önce çıkmalı…

Biz yaptık, çıkardık olmamalı…

Diyanet teşkilatının ülkemizde birlik ve beraberliğimizin sağlanması adına çok önemli bir kurum olduğu sık sık dile getirilecek,

Diğer yandan da bir yükmüş gibi, üvey evlat muamele görülecek…

Bir yandan Peygamber mesleği icra edildiği söylenilecek,

Diğer yandan şahsiyet ve onur zedeleyesi muameleye tabi tutulacak…

Bunlar kabullenilecek şeyler değil…

Yıllar yılı din görevlilerine dair toplumda olumsuz bir bakış oluşturulmaya çalışıldı.

Vizyon diye bir şey bırakılmadı…
Buna rağmen halkımızın gönlünde dine ve diyanete dair olumlu kanaatleri büsbütün silemediler…

Şüpheler belki oluştu…

Ama misyon ve vizyonun şuurunda olan bir kısım din görevlileri o şüpheleri giderdi, gideriyor.

Ama bu gün belli vizyon ve kimlik oluşturuvermek için bireysel değil, kurumsal bir gayret gerekiyor artık…

Bir an önce yeni bir yapılanmaya gidilmeli…

Her Cuma günü “Muhterem cemaat bu hafta da sizin yardımlarınıza başvurulacak, elinizden gelen yardımı esirgemeyin” sözlerine son verilmeli…

Camiler ve Kuran Kursları, görevliler cemaatin, cami derneklerin inisiyatifine bırakılmamalı…

Geçmişte yapılmış olan bir çok caminin inşaatı, binası, çevre düzeni problem…

Lojmanlar başlı başına bir facia genel itibariyle…

Güneş görmeyen, rutubetli, bir iki odadan oluşuvermiş, belli bir mimariden, estetikten yoksun lojmanlardan ne vizyon olur, ne gurur, şahsiyet kalır ne de onların hanımlarının ve çocuklarının sağlık ve psikolojisi sıhhatli olur…

 Artık günümüz dünyasında kuruma yakışır mabetler ve lojmanlar yapılmalı…

Mimari estetik aranmalı…

Kendimize has bir üslubumuz oluşturulmalı…

Ben yaptım oldu, bizim cami,i bizim lojman felsefesi terk edilmelidir…

Din görevlilerinin kaderi cami derneklerine ve cami cemaatine, idarecilerin şahsi tasarrufuna bırakılmamalıdır…

Hep “sorumlulukların” zikredilip “sorunların tartışılmadığı, zikredilmediği” sorun ve problemlerin çözümü konusunda adımların atılmadığı kutlamalar işin doğrusu katılımcıları fena halde sıkıyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI