Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar. Nisa 124
Anlam veremediğim, bir kalıba sokamadığım bununla birlikte kadınların varlığına yeteri kadar mana ve önem vereceğine inanmadığım kadınlar günü için söylenecek çok şey var ama önce ,tarihi süreç içinde kadının rolünü tarif etmek gerekmez mi ?
Kadınlar tarih boyunca ezilmiş, kimlik sorunu yaşamış, özellikle ortaçağ zihniyetinde Ya bütün hayatı işgücü, cinsellik, üreme gibi birtakım dar kalıplar arasında sıkıştırılarak sınırlandırılmış ;Ya da temel nitelikleri bastırılarak, toplumdan soyutlanmış, kimliksizleştirilmiş ya da var oluş mücadelesi dahilinde hak etmediği bir kimliği kabul etmek zorunda bırakılmıştır.
Modern hayatta ise toplumsal rol, daha fazla refah ve cinsellik günümüz kadınını başlıca beklentileri ve bu beklentiyle birlikte ön plana çıkan önemli sorunlar haline gelmiştir.
Modern hayatta olması gereken kadın tipi ise tehlikelerden kurtulabilmek için yaradılış gereği kendisine yüklenen genel geçer değer yargılarından uzaklaşmamalı, yaşadığı toplumda topluma yön verecek var olan değerleri kaybetmemeli, özgürleşirken dini ve manevi değerlerden kopmayan kadın tipi olmalıdır.
Özellikle çalışan kadınlar asıl amaçlarının aile huzurunu temin etmek olduğunu unutmamalıdır. Kadınların çalışmasına kesinlikle karşı olmamakla birlikte, kadınların feminizm etkisiyle değişen bilincine karşı olduğumu belirtmek isterim. Kadınlarımız özgürleştikçe kadınlığını kaybetmemelidir.
Günümüzde kadın –her kadını tabii ki kast etmeden ve aynı kefeye koymamakla birlikte – erkek gibi giyinen, kendini bir işte çalışmadığı zaman sözüm ona erkekten aşağı gören, ”benim bedenim benim kararım “diyerek kürtajın hak olduğunu savunan bu sözden hareketle cana kıymayı da meşru zemine çekmeye çalışan, sancısız doğum yapmanın yollarını arayan nerdeyse annelik dürtülerinin kaybolmaya başladığı bir kadın tipidir.
Halbuki kadın erkeğinin, ilham perisi ve onun hayatının manası olduğu gizemini korumalıdır. kadının kendisi hayatın anlamıdır. Allahın - her ne kadar gericilik diyerek ayağa kalkanlar olsa da – Cennet’i ayakları altına serdiği kadına, kadınlar günü diye bir gün tahsis etmek onu yüceltmek yerine daha da küçümsemek anlamı taşımıyor mu ?
Kadın Dünya’nın merkezi, erkeğin kutsal yolculuğunda yolunu aydınlatan nur ,ulaşacağı cennetin anahtarı ,onun dünya ve ahretini kazanması için rehber olmalıdır.
Kadınlarımız ailesini örf adet, gelenek, görenek, ahlak kısacası aile fertlerinin olumlu kişilik gelişiminde çocuklarını ve eşini eğiten kadın olmalıdır. Bunun içindir ki kadınlarımızın çocukluk çağlarından itibaren eğitilmeleri ailesine ve çevresine rehber olarak yetiştirilmeleri gerekir.
Milli şuur kazanmış, dini terbiyeyle yetiştirilmiş ilim sahibi bir annenin yetiştireceği çocuk tipiyle, tam tersi bir annenin yetiştireceği çocuk tipi arasında tabi ki farklar olacaktır. Kadınlarımız Müspet ilimler yönüyle kendini yetiştirmiş, ahlaki kurallarına sıkı sıkıya bağlı, yaşadığı toplum için iyi bir öğretmen, iyi bir anne ve eş olmak için çaba harcamalıdır. Eğitimle kazanılacak bu meziyetler için en büyük görev eğitim camiasına düşmektedir. İster örgün isterse yaygın eğitimde parmak basılmamış konu bırakmadan "Önce usul, sonra vusul” sözünü ilke olarak kabul etmeli bu doğrultuda çalışmalıyız
Birazda yaşamlarıyla- tabiri caizse- burnumuzun kemiğini sızlatan, örnek kadınlardan da bahsetmek istedim. Hangisinden bahsedeceğimi bilemiyorum
Berdelle yada töre gereği çocukluk döneminden kadınlığa adım atmış küçük kadınlardan mı ? bahsedeyim, yoksa 1921 kışında İnebolu’daki cephaneleri mukaddes saydığı vatan uğruna , ağır kış şartlarında çocuğu gibi sakınarak İnebolu’dan Ankara’ya kadar önünde kağnısı, sırtında bebesiyle gözünü kırpmadan ilerlerken donarak şehit olan Şerife Bacı’dan mı?
Yoksa annesi öldüğü için Albay babasıyla 8 yaşından itibaren cepheden cepheye koşan, Gediz cephesinde zor anlar yaşandığında cepheden kaçmaya çalışan 70. Alayın , 600 kişilik ordusunun önünü atıyla keserek cesaret timsali olmuş Nezahat onbaşıdan mı ?
Halide Edipler, Nene hatunlardan mı?
Yunanlıların akınlarını kesmek için Çanakkale’de ölen kocasının hediye ettiği tek yadigârı elmas küpelerini satarak tüfek alan Çete Emir Ayşe den mi?
Sütçü imamların, Yörük Ali Efelerin, Fevzi Çakmak’ların ya da sudan sebeplerle idam edilen Menderes’lerin hanımlarına ne demeli. Onlarda kadın değil miydi? Bırakın aile hayatı yaşamayı, cepheden, cepheye vatan uğruna yiğitlerine yardıma koşmadılar mı? Vatan haini ilan edilip yalnız bırakılmadılar mı?
Kadın dediğin Veysel KARANİ’nin annesi gibi olmalı, sayılıp hürmet görecekse Veysel KARANİ hürmeti gösterilmeli. Kadınlarımızın, “Cenneti ayaklarının altında tutanlar “ zümresinde olan anneler olmaları dileklerimde, Allaha emanet olun.
Tefekkürlü duygular, iffet onun örtüsü,
Deruni bakışlarda papatyalı göz süsü,
Mahremiyet gizemi çepeçevre büyüsü,
Asırlar boyu süren edep erkân döngüsü,
Anadolu anası metanetli duruşu,
(T. TORUN)