Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, bazı basın yayın organlarında "Silivri Cezaevi'nde İğneli İşkence" başlığı ile verilen haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, "Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olarak kalan K.S'nin kolunun kırıldığı ve iğne batırılmak suretiyle işkence yapıldığına ilişkin bazı basın yayın organlarında yer alan iddiaların gerçekleri yansıtmadığı 13/10/2016 tarihinde yapılan basın açıklamasında belgeleri ile açıklanmıştır. Ancak, gerçek dışı ve asılsız olduğu belgeleriyle ortaya konulan aynı iftiranın yeniden gündeme getirilmesi gazetecilik etik ve ahlak ilkeleriyle bağdaşmamakta, kamuoyunu bilinçli olarak yanıltmaya yönelik haberler olduğu değerlendirilmektedir. Kamuoyunda algı operasyonu oluşturmaya yönelik bu tür haberlere itibar edilmemesi gerekmektedir" denildi.

Açıklamada, "Söz konusu gazete haberinde iddia edildiği gibi "Silivri Cezaevi'nde Birgün, Cumhuriyet, Evrensel gazetelerini isteyenlere Yeni Şafak gazetesini veriyorlar. Gazeteleri istemeyenleri ise dövüyorlar" şeklindeki iddiaların ise tamamen hayal ürünü, gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan ve yalan haber olduğunu vurgulamak isteriz" denilerek şöyle devam edildi:

"Ayrıca haberde ve çeşitli basın yayın organlarında Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım'ın Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nda yaptığı açıklamaların ısrarla çarpıtıldığı görülmektedir. CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım'ın komisyonda yapmış olduğu konuşmanın tamamı tutanaklarda mevcut olup, ceza infaz kurumlarında münferit de olsa işkence yapıldığına ilişkin herhangi bir beyanı kesinlikle bulunmamaktadır. Komisyon tutanaklarında yer alan açıklamaların çarpıtılarak aktarılması kamuoyunda algı oluşturmaya yönelik kasıtlı ve maksatlı olup, bu tür haberler gazetecilik etik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Ceza ve infaz kurumlarında işkence ve kötü muamele kesinlikle yoktur. Ceza infaz sistemimiz insan hak ve onuruna dayalı yaklaşımlarıyla, Batı hukuk sistemleri içerisinde saygın konumunu sürdürmeye ve geliştirmeye devam etmektedir."