Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
13:48 Karabük’te uyuşturucu operasyon: 2 gözaltı13:48 Dezenformasyonla Mücadele Merkezi: “Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehli...13:47 Kazada ağır yaralanan genç 14 gün sonra hayatını kaybetti13:46 Akbank, geliştirdiği ‘büyük dil modeli’ ile müşterilerine hizmet verecek13:46 Tavandaki lambaları düzeltirken elektrik akımına kapılarak 4 metreden düştü...13:46 Başkan Köksal Üniversite öğrencileri ile buluştu13:46 Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı13:45 Kahreden kaza kamerada: Baba öldü, 9 yaşındaki kızı ağır yaralı13:43 Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nda 177 kilometrelik Bodrum - Kuşada...13:43 Kardeşi ve işçisi silahlı saldırıda öldürülen adam: “Planlanmış, alçakça ya...13:42 GTO nisan ayı meclis toplantısı yapıldı13:39 Beyaz eşya satışları Mart ayında yüzde 24 arttı13:37 Freni tutmayan kamyonet devrilip paramparça oldu, yaralı sürücü hastaneye k...13:36 CHP Lideri Özel, Çorlu Tren Kazası davasından sonra açıklamalarda bulundu13:35 Bursa’da FETÖ’nün askeri mahrem yapılanmasına darbe 4 kişi gözaltına alındı13:34 İspir’de iki grup arasında bıçaklı ve sopalı kavga13:34 Aziziye Belediyesi; “Sevimli dostlarımızla dost bir kurumuz”13:33 Başkan Şahin veteriner hekimlerin önemine dikkat çekti13:33 GAÜN Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği lisans programı mesleki yeterlili...13:31 ERÜ’de Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Kayseri Bölge Yarışması’nda...
23 Nisan
Siyaset 25 Temmuz 2014 - 22:10 Yorum: 0

Devletin imkanlarından mahrumuz

Cumhurbaşkanı İhsanoğlu, devletin imkanlarından mahrum olduklarını söyledi.

Devletin imkanlarından mahrumuz

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, 'Bir ayda 76 milyon kişiye diyorsun ki 'Cumhurbaşkanını seç', ondan sonra bir tarafta tüm devletin imkanları, Başbakanlığın imkanları, destek sağlayan iş adamlarının ve rantiye gruplarının destekleri, devletin uçakları, helikopterleri, polisleri, bürokratları destek veriyorlar. Diğer tarafta iki vatandaş, Selahattin ve bendeniz Ekmeleddin, bunların hepsinden mahrumuz' dedi.

Seçim kampanyası kapsamında Diyarbakır'a gelen İhsanoğlu, Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi'nin ev sahipliğinde sivil cemiyet kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.

İhsanoğlu, bir oteldeki toplantıda, kendisinin herhangi bir siyasi partinin temsilcisi olmadığını, adaylığı kabul etmesinin nedeninin yurt görevi olmasından kaynaklı olduğunu söyledi.

Türkiye'de 10 Ağustos'ta ilk kez cumhurbaşkanının halkın oylarıyla seçileceğini hatırlatan İhsanoğlu, üç adayın 10 Temmuz'da halkın karşısına çıkarıldığını, bu sürenin az olduğunu öne sürdü.

Adayların olanaklar bakımından eşit şartlarda yarışmadığını savunan İhsanoğlu, şöyle konuştu:

'Türkiye üç adayla bu seçime girecek. Bunlar 10 Temmuz'da ilan edildi. Dünyada böyle garip bir şey olamaz. Bir ayda 76 milyon kişiye diyorsun ki 'Cumhurbaşkanını seç', ondan sonra bir tarafta tüm devletin imkanları, Başbakanlığın imkanları, destek sağlayan iş adamlarının ve rantiye gruplarının destekleri, devletin uçakları, helikopterleri, polisleri, bürokratları destek veriyorlar. Diğer tarafta iki vatandaş, Selahattin ve bendeniz Ekmeleddin, bunların hepsinden mahrumuz. Kimse yardım etmiyor ve vatandaşın bize yapacağı yardım da sınırlanmış, 9 bin lira. Yani siz bir adaya 10 bin lira verirseniz hem siz hem de ben ceza alırım. Dünyada böyle bir şey mevcut mı? Böyle bir haksızlık olabilmekte mi? Ondan sonra 553 dakika bir adaya veriyor. İki gariban adaya da 4 dakika. Çok adil bir yarış ve hepsi bir ayda. Yani bu birisinin ölçüsüne göre biçilmiş kaftan. Ama bu ulus bu biçilmiş kaftana hesabını verecektir.'

Kendisinin adaylık süreciyle ilgili konuşan İhsanoğlu, CHP ve MHP'nin aralarında müzakere ederek geldiklerini, bu seçimlerde bu emrivakiyi bozacaklarını söylediklerini anlatım etti.

Milletin hassasiyetlerine açık, saygılı olan, beklentileri karşılayacak bir namzet şekilde kendisi üstünde anlaşmaya varıldığını dile getiren İhsanoğlu, şöyle devam etti:

'Size bir zihniyetin, siyasi bir tercihin nasıl başladığını anlatıyorum. Ben bunu kabul ettim sebebi ise bu bir yurt görevi. Türkiye ,12 yıldan bu yana değişik bir ses, değişik bir soluk duymak istiyor. Ben bunu kabul ettim. Ama kabul ederken 'ben sizin partinizin mensubu değilim' dedim. Onlar da net şekilde 'biz sizi partimizin adayı şekilde istemiyoruz, milletin, uzlaşının adayı olmanızı istiyoruz' dediler. Gerçekten bu biçimde başlandı ve o günden bugüne kısa zamanda 13 parti resmen desteğini ilan etti. Bunların arasında Türk milliyetçisi olanlar bunun gibi demokratlar da var, muhafazakarlar da var, Sosyal demokratlar da var.'

Gittikleri her yerde, Anadolu'nun her yerinde milletin 'yeter artık' dediğini gördüklerini ileri süren İhsanoğlu, seçilecek cumhurbaşkanının bu Öğrenci cevap verebilen biri olması gerektiğini söyledi.

Türkler ve Kürtlerin en az bin yıldan bu yana bu topraklarda yanında yaşadığını dile getiren İhsanoğlu, 'Türkiye'de, devletin tepesinde sıkıntı yaratan birisine ihtiyaç yok, sıkıntı çözen birisine ihtiyaç var. Türkler, Kürtler, en azından bin yıl bu topraklarda yanında yaşadık. Bu yanında yaşamın içinde biz hamur olduk. zihniyetlerimiz, dünya anlayışlarımız, folklorumuz, yiyeceklerimiz, içeceklerimiz hepsi nerdeyse müşterektir. Et ve tırnak bunun gibi bunları ayırmak olası değildir' diye konuştu.

Toplantının sonunda  kendisine yöneltilen soru ve eleştirilere cevap sağlayan İhsanoğlu, bazı konularda doğru anlaşılmadığını söyledi.

Ana lisan meselesi için tavrı ve düşüncelerinin net olduğunu anlatım eden İhsanoğlu, bireyin ana dilini konuştuğu her yerin vatanı olduğunu kaydetti.

Söylemedi şeyler üstünden yaklaşık bir saat suçlandığını anlatım eden İhsanoğlu, şunları kaydetti:

'Ben ana lisan meselesi için fazla aşırı mühim bir şey söyledim lakin hiç birinizden bunu duymadım. Demek ki size noksan geliyor, yanlış geliyor. Bana ilk sorulduğunda dedim ki 'insanın ana dili ana sütü kadar mukaddestir ve bireyin ana dilini konuşmak kadar bitkisel bir insan hakkı olamaz.' Ben bunun kıymetini fazla aşırı iyi bilen bir insanım, sebebi ise gurbette doğdum. Ana dilimle konuştuğum yer benim vatanımdır. Ben bunu uzun uzun anlattım. Bir bireyin ana sütü nasıl bir haksa ana dili de o biçimde haktır. Ben o hakkın tadını bilen bir insanım. Kendi vatanında doğup da kendi ana dilinde konuşamayan bir bireyin dramını ben düşünemem. Bunun acısının ne kadar büyük olduğunu tahavvül edemez insan. Yani insan vatanında doğacak lakin kendi ana dilini konuşamayacak. Bu bir trajedidir. Bu insan haklarına aykırılıktır. Yani sizin ana diliniz Kürtçe olacak, Ermenice olacak, İngilizce olacak, ama siz onu konuşamayacaksınız, böyle bir şey olamaz. Ana dilin yasaklanması cinayettir.'

Toplantıya eklenen Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken, 'Kürt dilinin İlim dili bulunmadığı anlamında açıklamaları bulunduğunu' iddia ettiği İhsanoğlu'na yöresel tandır ekmeği verdi.

Muhabir: Ensar Özdemir, Sema Kaplan

ETİKETLER: Devletin , imkanndan , mahrumuz
Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber