Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Türkiye 26 Mayıs 2015 - 11:05 Yorum: 0

Erdoğan; “BU MİLLETE DE ZATEN DİK DURUŞ YAKIŞIR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, SETA İstanbul’da düzenlenen “Başkanlık Sistemi İçin Ülke Örnekleri ve Türkiye İçin Başkanlık Sisteminin Temel Dinamikleri” Paneli’ne katıldı.

Erdoğan; “BU MİLLETE DE ZATEN DİK DURUŞ YAKIŞIR”

SETA tarafından düzenlenen “Başkanlık Sistemi İçin Ülke Örnekleri ve Türkiye İçin Başkanlık Sisteminin Temel Dinamikleri” Paneli’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemiyle Türkiye’nin bir üst lige çıkacağını kaydederek, “Bu milleti 1940’ların millî şef uygulamalarına, 1970’lerin ve 1990’ların koalisyon günlerine layık görenler tabii ki başkanlık sistemine karşı çıkarlar. Biz, Türkiye bir daha o günleri yaşamasın diye başkanlık sistemi istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, SETA İstanbul’da düzenlenen “Başkanlık Sistemi İçin Ülke Örnekleri ve Türkiye İçin Başkanlık Sisteminin Temel Dinamikleri” Paneli’ne katıldı.

Panelde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Türkiye’nin inşası sürecinde bu tür ilmi toplantıların, meselelerin derinlemesine tartışılmasında ve konunun kamuoyuna anlatılmasında çok büyük katkısı olduğunu belirtti.

Sempozyumda ortaya konacak görüşlerin, ülkemiz ve milletimiz için ufuk açıcı olacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlıklı olarak akademisyenlerin olduğu böyle bir çalışmayı gerçekleştirdiklerini ve bundan sonraki süreçte de bu çalışmaları devam ettireceklerini aktardı.

“SELÇUKLU VE OSMANLI, BULUNDUKLARI COĞRAFYALARDAKİ TÜM MEDENİYET DEĞERLERİNİ ALDILAR”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, coğrafyada kurulan devletlerin tarih boyunca hep değişimci, dönüşümcü, reformcu adımların öncüsü olduğunu, Selçuklu’nun ve Osmanlı’nın bulundukları coğrafyalardaki tüm medeniyet değerlerini alıp onları yeni bir tertiple kendi halklarının ve dünyanın hizmetine sunduğunu anlattı. Son 150-200 yılda tarihî çizginin dışına çıkılarak bire bir uyarlama, tercüme, hatta kopya yoluyla yeni bir yol çizilmeye çalışıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşılaştığımız sıkıntılar karşısında çözümü hep başka adreslerde aradığımız için bir türlü kendimize has yöntemler maalesef geliştiremedik. Hâlbuki çözüm yolu, Osmanlı Mebusan Meclisi'nin, İstiklal Harbi'ni veren ilk meclisimizin duvarında asılı duruyordu. Ne yazıyordu orada? Şura Suresi'nin 38. ayeti yazıyordu, 'Onların işleri aralarında istişare iledir'. Aslında şu anda bile yani Danıştay diye ifade ettiğimiz ki şura-yı devlettir ama tabii şura-yı devlet şu anda devrede değil tam aksine şura-yı devlet olmaktan çıktı, devleti yargılayan bir mekanizma haline geldi. Hangi noktada? İdari noktada. Böyle bir sıkıntının içerisindeyiz. Sayın Başkan bu noktada hakikaten çok ferasetli bir hanımefendi. O bunu söylüyor, yani biz burada devletin işini nasıl kolaylaştırırız, nasıl yol açıcı adımlar atılmasını sağlayabiliriz, bu konuda yardımcı olmamız gerekirken, şu andaki yapı buna imkân vermiyor, müsaade etmiyor. Böyle bir durum var. Onun için bu reform, idari noktada çok çok büyük önem arz ediyor” diye konuştu.

“GEÇTİĞİMİZ 12 YIL, DEVLET İLE MİLLET ARASINDAKİ BAĞLARI İLMEK İLMEK YENİDEN DOKUDUK”

Çok kıymetli bir dönemin boş tartışmalar, kısır çekişmeler, darbeler, krizler arasında heba edildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz 12 yıl sadece Cumhuriyet döneminin değil, 200 yıllık modernleşme tarihimizin de sürekli ertelediği, halının altına süpürüp bıraktığı meseleleri çözmekle geçti. Biz, bu dönemde sadece geçmişte ülkeye verilen zararları telafi etmekle kalmadık, aynı zamanda devlet ile millet arasındaki bağları da ilmek ilmek adeta yeniden dokuduk, böyle bir süreci de yaşadık. Hatırlayın, 12 yıl boyunca bu ülkede siyasetçilerin, siyaset kurumunun itibarı, bizden önce hep yerlerde sürünüyordu, sistem tıkanmış, sıkıntılar dağ gibi yığılmıştı. Ama biz, bu süre boyunca bunu telafi etmek, bir taraftan sistemi yeniden inşa ve ihya etme gayretiyle bir süreç geçirdik. Bu ülke, bu millet, vesayet odaklarının, darbecilerin oyuncağı haline getirilmişti. Daha düne kadar dünyanın en büyük devletini yöneten bu millet, inanın onları yaşarken kendini farklı bir âlemde hissediyordu. IMF memurların iki dudağına bakar duruma düşürülen bir ülke... Hani o hovardalığıyla filan nam salmış bir tanesi vardı, onunla Davos'ta görüşüyoruz -ki benim Davos'a son gidişimdir- 'Siz bizi idare mi edeceksiniz yoksa bize bu parayı verecek misiniz? Parayı verecekseniz, parayı verin, borcumuzu ne zaman ödeyeceğimizi kayda bağlayalım. Biz de borcumuzu size ödeyelim' dedim. Ama yok, 'Ben bu parayı veriyorum, aynı zamanda da seni idare edeceğim' dersen, 'Biz öyle bir yönetim değiliz, öyle bir hükümet de değiliz' dedik ve kopardık bağları. Tabii takır takır paralarını ödedik, 23,5 milyar dolar ödendi, hamdolsun iş bitti. Bak şimdi ona kalmadı. O gitti, başkaları geldi. Şimdi Türkiye'den 5 milyar dolar ister hale geldiler. Bunların hepsi bir dik duruşu gerektiriyor. Bunu sürdürmediğiniz sürece, birileri devamlı boza pişirmeye devam eder” dedi.

“BU MİLLETE DE ZATEN DİK DURUŞ YAKIŞIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, duruşun çok önemli olduğun belirterek, “Bu millete de zaten duruş yakışır. Başkanlık sisteminin özelliğinde ben bunu görüyorum. O dik duruşu sağlamak suretiyle hakikaten birilerine de buradan prim çıkmaz" dedi. Türkiye'ye dışarıdan bakan ithal edildiği günler olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bakın şimdi bile yine konuşuluyor, 'Gelir misin?' Ne yapacak gelip de? Burada bir şey mi yapacak? Geldi, geldiği zaman ne yaptı? Geldiği zaman ne yaptıysa, bundan sonra da geldikleri zaman onu yapacaklar. Niye? Onlar kendi iradeleriyle bu ülkede iş üretmezler. Onlar, yine malum yerlerden talimat alarak süreci devam ettirecekler. Millî şeflik döneminin mirası oligarşik yapı, millete efendilik etmeye hevesli yüzlerce diktatörü memleketin başına musallat etti. Bu durum karşısında milletin yanında yer alması gereken parlamenter sistem, tam tersine oligarşinin meşruiyet aracı haline dönüştü.”

“BU MEMLEKETİN GERÇEK SAHİPLERİNİ KÜÇÜMSEYENLER, MİLLETİN SAFINDA OLANLARI DARAĞACINA ÇIKARTMAKTAN ÇEKİNMEDİLER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kapalı kapılar ardında nice oyunlar oynandığını, nice ittifaklar kurulduğunu belirterek, “İktidarlarını sürdürmek isteyenler, darbecilerle, cuntacılarla, vesayetçilerle, mafyayla, çetelerle, teröristlerle anlaşmaktan hiç çekinmediler. Dış güçlerle ittifak kurdular, acımasızca bunu yaptılar. Medya zaten kontrolleri altındaydı. Durum bugün de aynı, değişen bir şey yok. Bir tek kiminle anlaşamadılar, kime gitmediler biliyor musunuz? Millete gitmediler. Çünkü millete inanmıyorlardı, millete güvenmiyorlardı. Ak sakallı ihtiyarı, dili dualı nineyi, memuru, işçiyi, esnafı, çiftçiyi, bu memleketin gerçek sahiplerini hep küçümsediler, hep sömürdüler. Milletin sözcülüğüne soyunan, milletin sesini iktidara taşımak isteyen kim varsa, hepsini bertaraf ettiler. Hatta milletin safında olanları, rahmetli Menderes gibi, gerektiğinde darağacına çıkartmaktan dahi çekinmediler” dedi.

“NEW YORK TIMES ÖNCE HADDİNİ BİLSİN!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, horlanan insanların içinden çıkıp geldiklerini ve milleti, milletin de desteğiyle iktidara taşıdıklarını ifade ederek, "Bizim iktidarımız milletimizin iktidarıdır. Onun için bu kadar çok direnişle, tehditle, saldırıyla, kumpasla karşılaştık. Sadece içeride değil dışarıda da... İşte bakın Amerika'da New York Times, yine bir edep dışı yazıyla 'Erdoğan'ın Türkiye’sinde şu oluyor, bu oluyor' diye yine göndermeyi yapmış. Adeta Amerika'ya talimat veriyor, başka güçlere talimat veriyor, 'Niye duruyorsunuz?' diyor. Düşünebiliyor musunuz? Sen bir gazetesin, bir defa haddini bileceksin. 'Erdoğan'ın Türkiye’sinde baskılar var' ve bu baskılara ABD'nin, şunun, bunun müdahalesini isteyeceksin. Bir defa sen bunu yazmakla, böyle bir haberi yapmakla bir defa kendi özgürlük alanının dışına çıkmak suretiyle Türkiye'ye müdahale ediyorsun. Sen kimsin ya? Önce haddini bil. Acaba sen bunu, şu anda Amerikan yönetimine karşı böyle bir şeyi yapabilir misin? Anında gereğini yaparlar, hiç bu işin şakası yok" diye konuştu.

“MİLLETLE DEVLET ARASINDAKİ BAĞ GÜÇLENDİKÇE, DARBECİLERİN GÜCÜ AZALDI”

Milletle devlet arasındaki bağı güçlendirdikçe, darbecilerin, vesayetçilerin gücünün azaldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan rahatsız oluyorlar. Türkiye'deki malum medya grubu da aynı şekilde. Onlar da belli yerlerden destek almak suretiyle bu vesayetlerini sürdürmek istiyorlar. Özellikle Batı destekli bir süreç. Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi işte bu darbecilerin, vesayetçilerin önlerinin ebediyen kesilişinin, takatlerinin tamamen bitişinin ilanı olacaktır. Ben bunu yaşayarak gördüm. Çünkü teoriyle pratik buluşmasını sağlamadığımız sürece bazı şeyleri anlamakta zorlanabiliriz. Ama bu yaşandığı zaman, o zaman durum çok farklı olur. Bu tarihî değişimle menfaat şebekelerinin iktidarını bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde yıkmış, yeni Türkiye'nin önünü açmış olacağız" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sisteminin bugün dünyanın pek çok ülkesinde başarıyla uygulanan bir yönetim modeli olduğunu belirterek, "Biz uygulanmayan bir şeyi getirmiyoruz, tam aksine uygulanan ve başarısı ispatlanmış olan bir yönetimi ortaya koyuyoruz" dedi.

“G20 ÜLKELERİNİN ÇOĞU BAŞKANLIK SİSTEMİYLE YÖNETİLİYOR”

Dönem başkanlığını yürüttükleri G20 ülkelerinin kasım ayında Antalya'da toplanacağını, orada bir çalışmalarının olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu G20 toplantısında kurumlar da var. Bu G20 ülkeleri içerisinde başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler var. Bunlardan bir tanesi Amerika, bir tanesi Arjantin, bir tanesi Brezilya. Öbür tarafta Çin, öbür tarafta Endonezya. Yarı başkanlık Fransa, aynı şekilde Güney Afrika. Geliyoruz Hindistan'a ki ben İngiltere'yi de başkanlık sistemi olarak kabul ediyorum. İngiltere. Bunun yanında bakıyorsunuz Japonya. O da öyle. Bir diğeri Meksika, Rusya aynı şekilde. Herhalde Suudi Arabistan'da yine 'parlamenter sistem' diyemeyiz. O da adeta bir başkanlık sistemi ve bütün bunlar, neredeyse büyük çoğunluk başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Böyle bir durum var. Bunlar kendisini ispatlamış ve şu anda dünyanın da her alanında en güçlü olan ülkeleri" dedi.

“TÜRKİYE, BAŞKANLIK SİSTEMİYLE BİR ÜST LİGE ÇIKACAKTIR”

Başkanlık Sistemi Uygulamaları Raporu’nda bu örneklerin detaylı bir şekilde anlatıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu talebiyle dünyada bir alt lige değil bir üst lige çıkmanın hamlesini işaret ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasal sistem tercihi ve uygulamalarının, ülkelerin kendi tarihi, sosyal ve siyasi birikimlerine, ihtiyaçlarına bağlı olarak şekillendiğini kaydederek, "Ülkemizde bugüne kadar olan uygulamalar, parlamenter sistem acaba hangi ülkeden alındı diye şöyle bir değerlendirme yaparsak. Parlamenter sisteminin beşiği İngiltere değil mi? Her şey ortada. Niye. En ufak bir yan çizmede veya herhangi bir şeyde kraliçe bu işe müdahele eder mi? Eder. Ama şu anda parlamenter sistem olarak görünüyor. Ülkemizdeki uygulamalar arasında çok ciddi farklılıklar var İngiltere'yle. Hiç şüphesiz başkanlık sisteminde de biz diyoruz ki bizim Türkiye'nin kendi şartlarına göre bir başkanlık sistemi istememizi eleştirenlerin bugüne kadar parlamenter sistem konusunda benzer bir beyanlarını duymadık. Bu eleştiriyi, kendine güvensizliğin, son 200 yıllık hastalığımız olan taklitçiliğin, tercümeciliğin bir tezahürü olarak görüyorum. Niye bir Türk tipi başkanlık sistemi olmasın!” diye konuştu.

“MİLLETİMİZİN TASVİP EDECEĞİ TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİNİ GELİŞTİREBİLECEK POTANSİYELE SAHİBİZ”

Amerika ve Güney Amerika ülkelerinin çoğunda başkanlık sistemi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbirinin de birbirine benzemediğine işaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Almışlar kendilerine örf, adetlerine, geleneklerine göre uygun olarak başkanlık sistemini ihdas etmişler. Bakıyorsunuz Meksika başka, Brezilya başka almış. Önemli olan genel prensiplere, genel çerçeveye uygun şekilde hareket etmektir. Bizim kendi ihtiyaçlarımıza, kendi birikimimize uygun şekilde milletimizin tasvip edeceği Türk tipi başkanlık sistemi geliştirebilecek potansiyele ben sahip olduğumuza ben inanıyorum" dedi.

“TÜRKİYE’NİN SON 12 YILDAKİ İSTİKRAR VE GÜVEN ORTAMI SAYESİNDE ELDE ETTİĞİ KAZANIMLAR ORTADA”

Her sistem gibi başkanlık sistemlerinin de kendi içlerinde krize girebileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna "Hayır" demediklerini, Cumhuriyet tarihine bakıldığında başkanlık sistemimin önündeki kriz ihtimalinin, parlamenter sistemde yaşanan krizlerle karşılaştırıldığında çok daha az olduğunun görüldüğünü söyledi. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu da ortada. Bizim başkanlık konusundaki ısrarımızın en başta gelen sebebi de istikrar ve güven ortamının sağlanmasına yapacağı güçlü katkıdır. Bizim istikrar ve güvenin ikliminin önemine yaptığımız vurguya itiraz edenler olduğunu görüyoruz. Onlara göre, her şey istikrar değilmiş. Başkanlık sistemine karşı çıkmak adına istikrarı gözden çıkartacak kadar gözlerini karartmıştır. Hâlbuki Türkiye'nin son 12 yılda sağladığı istikrar ve güven ortamı sayesinde elde ettiği kazanımlar ortada. Bunların gözleri var görmüyorlar. Öyle bir durumda gerçeği göreceksin. Milli gelirimiz 230 milyar dolardan, 800 milyar dolara çıkıyor, ihracatımız 36 milyardan 158 milyar dolara çıkıyor, böyle bir Türkiye var. Hala istikrarla güvenle bu işin ne alakası diyeceksin.  Böyle saçmalık olur mu? Bu açık gerçeğe rağmen sadece ve sadece bize olan, iktidardaki partiye olan düşmanlıkları yüzünden ülkenin kazanımlarını tehlikeye atıyorlar” dedi.

“BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARŞI ÇIKIŞLARIN SEBEBİ İLKESEL DEĞİL, TAMAMIYLA KİŞİSEL”

Başkanlık sistemine karşı çıkışların sebebinin ilkesel değil, tamamıyla kişisel olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilseler ki bu sisteme geçildiğinde kendi güdümlerindeki bir isim başkan olacak, inanın bana hepsi de en büyük başkanlık sistemi savunucusudur. Ama biliyorlar ki bu ülkede başkanlık sistemine geçilirse, bir daha bu zihniyetler, bu ülkede başkan olamayacak. Bunu görüyorlar. Niye? Çünkü bu milletin mayasında, onların mayasıyla özdeş bir yapı yoktur" dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A MURSİ BENZETMESİ

Bütün gelişmelerin ortada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün başkanlık sistemine kim karşı çıkıyor diye bakıyoruz. En başta çıkıyor bir tanesi değmez ama mutlu olsun diye söylüyorum. 'Benim cenazemi kiliseden kaldırın' diye vasiyette bulunan yazarın medya grubunu görüyoruz. Onlar bunu savunuyor. Aynı medya grubu mesela çok enteresan, yalan üstüne yalan. Şimdi benim resmimi koyuyor sosyal medyasına. İşte resmin var. Altına da Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'ye istenen idam cezasını 'Yüzde 52 ile seçilen cumhurbaşkanına idam' başlığıyla veriyor. Bu kendince bir tehdit. Ama ardından karşı bir kontra saldırı gelince bu defa diyor ki 'Biz onu demek istemedik ki' diyor. Niye oraya benim resmimi koydun o zaman. Resmi koyuyorsun. Altına da 'Mursi'ye yüzde 52 ile idam' diyorsun. Bu ne demektir. Bunu herkes anladı zaten. Sıra sende demektir. Şimdi tüm bunlar bize uyan şeyler değil. Sen hangi başlığı atarsan at, neyi yazarsan yaz o ayrı mesele" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meselenin bir cibiliyet ve karakter meselesi olduğunu söyledi.

“BAŞKANLIK SİSTEMİNE ‘SANDIKTAN ÖDÜ PATLAYAN SİYASETÇİLER’ DE KARŞI ÇIKIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar tabi beyefendileri çok rahatsız ediyor. Şimdi bir yerde yapmış oldukları konuşmalarda 'bizi terörist de yaptılar, bize şunu da söylediler, bunu da söylediler', filan, falan. Sen ne istiyorsun önce bunu söyle. Bunların başkanlık sistemine karşı çıkmaları, demokrasiye olan bağlılıklarından değil, darbecilere olan aşklarındandır. Başka kim karşı çıkıyor başkanlık sistemine?" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemine "sandıktan ödü patlayan siyasetçilerin" de karşı çıktığını söyledi.  Bu siyasetçilerin 10 Ağustos 2014'te yapılan  cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "Biz bunları nasıl deviririz" düşüncesiyle bir araya geldiklerini ve 14 partinin bir isim üzerinde birleştiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çatı adayı buldular, çatı sonunda başlarına çöktü" diye konuştu.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ İŞİ HAFİFLETİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda başkanlık sisteminin ne olduğu, dünyadaki uygulamaları, avantajları, dezavantajları gibi konuların görüşüleceğini, bu nedenle de bu detaylara girmeyeceğini ifade ederek, "Ama Türkiye için başkanlık sistemi ısrarımızın en başta gelen sebebinin istikrar ve güven ikliminin kalıcı olması olduğunun özellikle bilinmesini istiyorum. Zira işi hafifletmekse bu sistem işi hafifletiyor. Hatta patinaj yaptırıyor. Bakın İstanbul'da belediye başkanlığı yaptım. İnanır mısınız belediye başkanlığı, başbakanlıktan çok daha rahat bir çalışma zemini size hazırlıyor. Oradaki çalışma sürecim, karar alma sürecim, Başbakanlığımla yakından uzaktan alası yok. Çok daha rahat, çok da sivil. Biz İstanbul'da 4,5 yılda elhamdülillah çok çok büyük işler başardık. O zaman 2,5 milyar dolar borç ile aldık İstanbul'u, 1,2 milyar dolara o süre içinde indirdik. Bir taraftan borcu ödüyorsun, bir taraftan o yatırımları yapıyorsun. Bir taraftan da bitmiş tükenmiş olan İstanbul'u yeniden ayağa kaldırıyorsun. Böyle bir süreç” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi yönetme noktasına geldiklerinde durumun çok daha farklı olduğuna dikkati çekerek, "Düşünebiliyor musunuz, parlamentonun yüzde 63'üne sahipsiniz, parlamentonun yüzde 63'üne sahip olduğunuz halde, parlamentodan yasama organı olarak karar çıkarmada veya yasa çıkarmada bir maddeyi icabında 1 hafta, 10 gün engelleyebiliyorlar. Böyle bir ülke çalışabilir mi? Böyle bir ülke neticeye gidebilir mi?" diye konuştu.

“TÜRKİYE’Yİ KOALİSYON GÜNLERİNE LAYIK GÖRENLER BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARŞI ÇIKIYORLAR”

Anayasa Mahkemesi noktasında sıkıntılar yaşanırsa, sürecin daha da uzayabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Böyle bir dönemin içerisinde yüzde 63 milletvekiline sahipsiniz bir de partinin kapatılmasıyla ilgili süreç başlıyor. Bunları hep bu ülkede yaşadık. Bu milleti 1940'ların millî şef uygulamalarına, 1970'lerin, 1990'ların koalisyon günlerine layık görenler tabii ki başkanlık sistemine kesinlikle karşı çıkarlar. Biz Türkiye bir daha o günleri yaşamasın diye başkanlık sistemi istiyoruz ve bu talebimizi de her fırsatta ifade etmeye devam edeceğiz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu nedenle sisteme ilişkin teknik detayların akademisyenlerce, medya mensuplarınca incelenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Yani bakıyorsunuz bir Meksika'ya durum farklı. Mahkeme üyelerine varıncaya kadar başkan atıyor. Anayasa Mahkemesi noktasında böyle bir yetkide. Amerika'da bakıyorsunuz buna benzer uygulamalar var" dedi. Bu denli bir sistem içerisinde, Türkiye'de bazı köşe yazarlarının, televizyona çıkanların denetim mekanizmasının ortadan kalkacağını savunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Niye denetim mekanizması ortadan kalksın. Şu anda Amerika'da denetin mekanizması yok mu? Üstelik çift kamaralı sistemle denetimi yapıyor. Yapmanın ötesinde çok güçlü geldiği halde Obama, mesela bir sağlık reformunu yapamamıştı. İnat ettiler, yüklendiler kestiler önünü. Halledemedi o işi. Biz Türkiye'de nice mücadelelerden sonra sağlıkta reformu hamdolsun yaptık, geçtik. Amerikalı turistler, Sultanahmet Camisi'nde Cuma Namazını kıldım, namazdan sonra baktım arka tarafta birikmişler, ben de o hafta Amerika'ya gideceğim. Bunlar orada duymuşlar. 'Sağlık reformunu nasıl yaptınız' dediler. Orada ayaküstü kendilerine biraz anlattım, örnekler verdim. 'Sayın Obama'ya da bunu anlat da Amerika'da bu sağlık reformunu gerçekleştirsin' dediler. Ben de onlara dedim ki 'Parlamentodan, temsilciler meclisinden, senatodan nasıl geçirecek?' dedim. 'Bunu duyunca geçirirler' dediler ama yine geçiremedi. Niye, tek başına. Biz zorlansak da bu oldu ama orada mesela bu iki yılda bir hani meclisin yenilenmesi, senatonun yenilenmesi olayı bana göre bir handikaptır. Mesela Türkiye'de böyle bir şey olsa ben derim ki, bana göre bu yanlıştır. Bu yine 4 yılda bir devam etmeli. 5 olacaksa 5 yılda bir devam etmeli ama bir ara dönem, iki yılda bir yenilensin dendiği zaman siz hesabınızı 4 yıla göre yapıyorsunuz ama iki yıl sonra bir yenileme. Yenilenmede eğer halk size desteğini vermiyorsa o zaman yandınız. Bu nereye kaybettiriyor? Ülkeye kaybettiriyor, millete kaybettiriyor. Bu hesapları da iyi yapmak lazım. Önümüzde bu kadar güzel örnekler var. Biz bu örneklerden, önerim de şu diyorum ki bir arı gibi olalım. Her ağaçtan, çiçekten nasibimizi alalım, balımızı yapalım ortaya koyalım. Bunu kimlerle yapacağız? Bunu akademisyenlerle, medya mensuplarıyla, siyasetçilerle yapacağız. Hep birlikte bir araya gelerek bunu başarmamız lazım. Ama hayatın içinde olanlarla, teorisyenlerin bir araya gelerek başarması lazım. Sadece teoride kalırsa sıkıntıya gireriz."

“İNÖNÜ’NÜN MİLLÎ ŞEFLİĞİ İLE BAŞKANLIK SİSTEMİNİ BİRBİRİNE KARIŞTIRIYORLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başkanlık sistemi diktatörlüğü getirir, padişahlığı getirir' diye tutturanlar da var. Bunlar İnönü'nün Millî Şefliği ile başkanlık sistemini birbirine karıştırıyorlar. Diktatörlük görmek isteyen, gitsin Millî Şeflik dönemine baksın. Oraları şöyle biraz karıştırsınlar. Merak etmesinler, milletin seçtiği ve millete hesap veren başkandan diktatör çıkmaz" dedi.

Çift kamaraya karşı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben diyorum ki tek kamaralı sistem olması lazım. Niye? Biz zamanla yarışıyoruz. Çift kamaralı sistem olursa senato temsilciler meclisiyle yarışacaktır. Hep engelleyecektir. Birisinde birisi fazla olabilir birisi az olabilir. Böyle olacağına tek kamara ve burada bu işin olmasının çok daha isabetli, çok daha hayırlı olacağına inanıyorum ve seri kararlar çıkması lazım. Seri olarak da Türkiye'nin uçuşa geçmesi lazım. Biz 3 yıldır, 10 bin 500 dolarda kaldık. Şu anda aslında 15 bin doları yakalamamız lazım, kişi başına milli gelir olarak. Çünkü hedef koyduk, dedik ki biz, 2023'te kişi başına milli gelirin 25 bin dolara çıkması lazım. Bunun için çalışıyoruz. Bunun için çalışacaksak patinaj da yapmamak lazım. Sürekli yürümemiz, kalkınmamızın devam etmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.

“MİLLET YENİ TÜRKİYE’Yİ İSTİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos 2014'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile Türkiye'de yeni bir dönemin kapılarının açıldığını anlatarak, bunu herkesin kabul etmesi ve kendini buna göre hazırlaması gerektiğini ifade etti. Milletin, Cumhurbaşkanını doğrudan kendisi seçerek elde ettiği bu kazanımdan geriye gidişe kesinlikle izin vermeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tam tersine bu sürecin tamama erdirilerek ülkenin bir an önce başkanlık sistemine geçmesi, milletimizin en büyük beklentisidir. Bunu ben meydanlarda görüyorum. Meydanlarda 'Yeni Türkiye'ye var mısınız?' dediğim zaman millet orada kendini ortaya koyuyor. Yeni anayasa dediğimiz zaman aynı şekilde koyuyor. Başkanlık sistemi dediğimiz zaman aynı şekilde koyuyor. Zaman zaman televizyon kanallarında da görüyorsunuz vatandaş az veya çok, bildiği kadarıyla bir şeye inanıyor. Diyor ki 'Biz yeni Türkiye'yi istiyoruz.' Bir defa eski Türkiye ile yeni Türkiye zaten birbiriyle çok zıt. Eskiye pek ilgi yok. Onun için yeni, yenilenen bir süreç, bunu istiyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Anayasa noktasında da liderlere "Yeni Anayasayla ilgili baştan aşağıya ne gerekiyorsa yapalım" şeklindeki çağrısına "hayır" cevabı aldığını söyledi.

“GELECEK NESİLLER İHANET ŞEBEKELERİNİN AĞINA DÜŞMESİN DİYE BAŞKANLIK SİSTEMİ DİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Randevu istedim, randevu vermediler. Şu anda bu şahıs bir siyasi partinin başında. 3 kez randevularıma 'hayır' demiştir. Ülkenin Başbakanısın, parlamentoda yüzde 60'ın üzerinde temsiliniz var, adam randevu vermiyor. Böyle siyasetçi olur mu? Bu adamın her yeri siyasetçi olsa ne yazar? Bu ülkeye hizmet etmek için çıkmamış ortaya, siyaset yapmak için çıkmamış, sadece kavga etmek için çıkmış. Bu noktada hakikaten bizim millet olarak layık olduğumuz, sistem genlerimizden gelen bana göre başkanlık sistemidir. Bizim bu genlerimizden geliyor. Yeni Türkiye en çok çocuklarımız, gençlerimiz için önemlidir. Biz 'Gelecek nesiller darbecilerin, vesayetçilerin, paralel örgüt gibi ihanet şebekelerinin ağına düşmesin' diye başkanlık sistemi diyoruz. Ancak şunu da söylüyoruz, başkanlık sistemine bir tabular sistemi olarak bakmıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Başkanlık sistemine bir uluhiyet makamı olarak asla bakmıyoruz. Böyle bir derdimiz, böyle bir sıkıntımız da yok. Şahsımız için böyle bir şey asla. Milletimiz için başkanlık sistemine 'evet.' Tabii burada bir hususu da vurgulamak isterim. Yaşadığımız bir seçim süreci var. Bu süreç dahi parlamenter sistemin öyle iddia edildiği gibi başkanlık sisteminden daha kontrollü, daha dengeli olmadığını zaten göstermeye yetiyor. Şimdi başkanlık sistemine yönelik söyledikleri ortada. Meydanlara şöyle bakalım. Ortalık hesapsız, kitapsız bol keseden vaatlerden geçilmiyor. Yolda akıllarına geleni meydanda 'proje' diye anlatıyorlar. İnanın çalışma filan yok. Her şey ortada. Niçin biliyor musunuz? Nasıl olsa iktidara gelemeyecekler, dolayısıyla vadettiklerinden sorumlu tutulmayacaklarını da biliyorlar. Milletimiz elbette bunlara inanmıyor, itimat etmiyor ama biz istismarı görmezden gelemeyiz." diye konuştu.

SİYASİ PARTİLERİN GERÇEKÇİ OLMAYAN VAATLERİ

Geçmişte çiftçilere dağıtılan mazot karnesini gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan,  karnenin, bugün mazot fiyatlarını indireceğiz, çiftçiye bedava mazot vereceğiz diyen zihniyetin geçmişteki temsilcileri tarafından verildiğini belirterek, "Yahu arkadaş niye yalan söylüyorsun? Ya sen mazotu nasıl bedava vereceksin ya? Hangi kaynakla bunu vereceksin?" dedi. Geçmiş dönemde SSK'nın iflas noktasına geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2,5 milyon, ilk defa oy kullanacak. Bunları bilmez, o bunları yaşamadı. Bunları bilmediği için de onlar zannediyorlar ki bunlar yapılabilir. İşçiler kuyruklarda bekledi maaşını almak için. Emekli, işçi maaşını almak için kuyruklarda bekledi, alamıyorlardı. Delikli paraya muhtaç hale geldik. Bunlar ortada. Önüne gelen ne diyordu, 'O bir veriyorsa ben beş vereceğim' diyordu. Birileri anahtar sallıyordu, otomobil anahtarı, 'Otomobil vereceğim' diyordu. Bunların hiçbirisi oldu mu? Olmadı" dedi.

Bu konuda ülkenin düşünenlerine, vatanını milletini seven insanlara ciddi sorumluluklar düştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim bunları halkımıza anlatmamız lazım" diye konuştu. Bugüne kadar yapılanları anlatmanın büyük önem taşıdığını belirtirken, geçmişte "Kaç derslik yaptık?" diye sorduğunda yakın çalışma arkadaşlarının dahi cevap veremediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakanlar kurulundaki arkadaşlarım doğru cevabı veremezse, millet ne kadar derslik yaptığımızı nereden bilecek? Öyleyse ne yapacağız, 'Et tekraru ahsen, velev kane yüz seksen...' Başka çaresi yok. Bunu yapmadıkça bu yapılanları kalıcı kılmak da mümkün değil" dedi.

YAPILAN MEGA PROJELER

Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi eserlerin Türkiye'ye adeta çağ atlatan yatırımlar olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yatırımları gören devlet başkanlarının "Bu ülke işi bitirmiş" yorumunu yaptığını söyledi. Körfez Geçiş Köprüsü hakkında da bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Şu anda Körfez Geçiş Köprüsü bittiği anda o da ciddi ses getirecek. İstanbul-İzmir 3,5 saate iniyor. Siz dünyanın üç tane asma köprüsünden bir tanesini oraya yapıyorsunuz. Bunlar zar zor da olsa kararlarını alıp adımları attığımız konular ama burada bir şey başardık biz. İş bilenin kılıç kuşananın. Yap-işlet-devret. Burada biz 9 milyar dolar İzmit geçişinde oranın yapım masrafı var. Biz buna para vermiyoruz. Burayı onlar yapacak. Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün maliyeti 12 milyar avro. 25 yıl burayı işletecekler, ama 25 yılda devlete de 22 milyar avro kira verecekler. Beyefendi çıkıyor, projeden bahsediyor. Buna sorun proje nedir, plan nedir bilmez. Birisinde kalkıyor diyor ki 'Bana 4 yıl süre verin, 4 yıl sonra bu ülkede işsiz kalmayacak' diyor. Öbüründe de diyor ki, 'Bu proje 20 yıllıktır, 20 yıl sonra işsizliği yüzde 5’e indireceğim'. Şimdi nasıl oluyor, bir tanesinde diyorsun ki 4 yıl, işsiz diye bir şey kalmayacak öbüründe diyorsun ki 20 yılda işsizliği yüzde 5’e indireceğim. İnanın çalışarak, düşünerek üzerinde konuşulmuş şeyler değil bunlar. Hamdolsun biz ispatla geldik, yaşayarak geldik. Başkanlık sistemiyle bunların çok daha farklı bir şekilde yürütüleceğine, yapılabileceğine inanıyoruz."

“MİLLETİN DUYGULARI, BEKLENTİLERİ VE HAYALLERİ İSTİSMAR EDİLİYOR”

Milletin duygularının, beklentilerinin umutlarının, hayallerinin istismar edildiğini, bunun Türkiye'deki parlamenter sistem uygulamasının en büyük zaafı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bu sistemde yüzde 50+1 oyla seçilmek zorundasınız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya'da da koalisyon sistemine son verildiğini kaydederek, "İtalya’nın durumu iyi değil, onu gördükleri için bu adımı atıyorlar. Kazanan söylediklerini yapmakla mükelleftir. Nerede, başkanlık sisteminde. Yapmazsa, millet onu sandığa gömer" dedi. Parlamenter sistemde böyle bir durum olmadığı için son 12 yılda pek çok örneğini daha gördükleri nice çarpıklık yaşadıklarını ve yaşamaya devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz dertliyiz. Karşımızda her seçimde olmayacak sözlerle milletin karşısına çıkan, her seçimde kaybeden ama sürekli yerini, koltuğunu koruyan genel başkanlar var. Hiç birinin birinci olmak gibi bir derdi yok. Ben, hep 12 yıldır onu söylüyorum. Ben, 'Birinci olamazsam istifa ederim' diyorum Siz de, 'Birinci olamazsanız istifa eder misiniz?' diyorum hiçbirisi 'Ederim' demedi. Sayın Başbakan da söylüyor, 'Ben çekileceğim' diyor, birinci olamazsam ama diğerlerinden hiçbir tanesi onu söylemiyor. Ne söylüyor, 'Bir önceki seçimin altında kalırsam çekileceğim' diyor. Böyle siyaset yapılır mı? Sen iktidara mı oynuyorsun yoksa bir önceki seçimde aldığın oyun altında mı, üstünde mi kaldın, bunu mu düşünüyorsun. Niye, siyaseti bu ülkeyi yönetme adına değil, bu ülkede iktidar olma adına değil, inanın oturdukları koltuk ve bu koltuktan kendilerine pay adına" dedi.

“BAŞARISIZLIĞI MİLLETİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKARAK YALAN SÖYLEMENİN ÖZGÜRLÜĞÜ OLUR MU?”

"Dünyanın neresinde tüm hayatı başarısızlıklarla dolu olan genel başkanlar bu kadar uzun süre koltuklarını koruyabilmişlerdir?" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere'yi gördüklerini, orada da sistemin bozuk olduğunu söyledi.

İngiltere'de, 12,6'yla 1 vekil çıkarıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öbür tarafta 4,6’yla 54-56 milletvekili çıkarıyor, İskoçya'da. Böyle sistem olur mu ya, o da adaletsiz ama onlar da yine nereye gelmişler. Bizdeki parlamenter sistem uygulaması işte maalesef bu sıkıntılara imkan veriyor. Burada ne diyorlar, özgürlük, demokrasi. Başarısızlığı milletin gözünün içine bakarak yalan söylemenin özgürlüğü olur mu? Türkiye'de artık böyle popülist siyaset anlayışına ve buna imkan sağlayan parlamenter sisteme diyorum ki bir son vermeliyiz. Bu seçimde olur veya olmaz ama biz, hafıza kayıtlarının içerisine bunu yerleştirmeliyiz. Mevcut sistemde ülkeye yön vermeye, istikamet belirlemeye heveslenenler kimler diye baktığımızda, bak bu da çok enteresan, hatırlayacaksınız. Şöyle bir hafıza kayıtlarını karıştırırsan. 'Cebrail parti kursa oy vermem' diyerek tüm muhalefet partileri arkasında, içinde olanları görüyoruz. Bu denli sapkınlar var. Aynı şekilde işte son dönemlerde görüyoruz, 'Kıblemiz Taksim'dir. Bu geçmişte, 'Kabe Arabın olsun bize Çankaya yeter' diyenlerden farklı şeyler değil ki, aynı. Diyaneti, imam hatipleri kapatmayı taahhüt eden, din dersini kaldırmayı taahhüt edenler, sokakları yakma, yıkma çağrısı yapanları görüyoruz, musluklardan kan akıtan. Ertesi hafta Van'daydım. Baktım ki, musluklardan kan akmıyor, normal su akıyor. Yani bu tepki reaksiyonlar gösterilmese onlar kan akıtmaya devam edecekler ama tepkiler gelince herhalde biz burada kayba uğrayacağız. Bu sefer aynı bilbordlarda yine musluklar ve bu sefer su akıyor. Zihinlerinde ne olduğu ortaya çıktı" dedi.

“MİLLET OLARAK KAVMİYETÇİ VE IRKÇI OLMADIK”

Millet olarak kavmiyetçi, ırkçı olmadıklarını vurgulayan, Cumhurbaşkanı Erdoğan,  "Bizim böyle bir durumumuz yok. Biz biliyoruz ki, Rabbim bizleri kabileler halinde yarattı, birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım. Üstünlük sadece takvayladır. Kim Allah'a daha yakın durursa, o üstündür. Ölçü bu. Biz de böyle bir ayrım yok. Biz herkesi sadece yaratandan ötürü sevdik. Eğer biz bunu yapmazsak zaten kendi değerlerimizle ters düşeriz" ifadelerini kullandı.

“27 MAYIS’LA AÇILAN PARANTEZ, 10 AĞUSTOS’TA MİLLETİN SEÇİMİYLE KAPANMAYA BAŞLADI”

Ülkenin seçilmiş Başbakanına, hükümetine, darbe teşebbüsünde bulunan, darbecilerle kapalı kapılar ardında iş çevirenlerin başkanlık sisteminin karşısında durduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılanların eski Türkiye'nin alışkanlıkları olduğunu belirterek "İnşallah, 7 Haziran seçimleri tüm bu anlayışların tükenişin tescili aynı zamanda temenni ederiz ki yeni bir başlangıcın da müjdecisi olacaktır. 27 Mayısla birlikte biliyorsunuz bir parantez açılmıştı. Hamdolsun, 10 Ağustos'ta milletin seçimiyle kapanmaya başladı" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Haziran seçimleri, 27 Mayıs ile milletimizi köklerinden koparmaya yönelik tüm girişimlerin de nihayet bulduğu gün olacaktır" diye düşündüğünü kaydederek, "Bu tarihî hesaplaşmanın, eski Türkiye kalıntılarıyla olan mücadelenin milletimize hayırlı olmasını diliyorum" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı

Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber