Erkan Koleji'nde, yeni eğitim-öğretim yılı öncesi öğretmenlere yönelik "Etkili Öğretmenlik ve Etkili İletişim" semineri düzenlendi.

Seminerin açılışında konuşan Erkan Koleji İlköğretim Müdürü Nazmiye Çabuk, yeni eğitim-öğretim yılının herkese sağlık, mutluluk ve başarı getirmesi temennisinde bulundu. Çabuk, "Başarıyı bilerek en sona bıraktım, çünkü sağlıklı insanlar başarılı olur. Düşüncede sağlık, bedende sağlık, her şeyde sağlık şart. Sağlık yoksa hiçbir şey yapamazsınız" dedi.

Çabuk, temenni bölümünün ardından öğretmenleri, "Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği" hakkında bilgilendirdi.

Öğrencilerde karşılaşılan sorunlar

Daha sonra, Erkan Koleji çözüm ortaklarından Yaprak Psikiyatrik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nin kurucusu Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, "Etkili Öğretmenlik ve Etkili İletişim" konulu sunumunu gerçekleştirdi.

Katılımcıların düşüncelerini alarak sunumuna başlayan Yurdakul, öncelikle öğretmenlerin öğrencileri ile ilgili karşılaştıkları sorunları dinledi ve bunları listeledi. Bu sorunlar; "Şiddet, konsantrasyon eksikliği, motivasyon eksikliği, ortama uygun olmayan davranışlar, teknolojinin kötü kullanılması, bilgi almak istememe, kendini ifade edememe, kurallara uymak istememe, anaokulu düzeyinde duyguların davranışa yansıması, sorumluluğu yerine getirmeme, cinsel davranışlar, utangaçlık ve yanlış yapma korkusu, otoriteye karşı çıkış, özgüven eksikliği ve paylaşmayı bilmeme şeklinde sıralandı.

"Problemli bir çocuk, bütün sınıfı bozuyor"

Öğretmenlerin ifade ettiği sorunlar üzerinden sunumuna devam eden Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, son dönemde yapılan araştırmaların, çocukların problemlerinin, aileden veya etkileşim içerisindeki arkadaşlarından kaynaklandığını ortaya koyduğunu belirtti.

"Öğrenciyle olan ilişkilerinizde zorluk varsa, mutlaka öğrencinin hayatında zorluk vardır" diyen Yurdakul, "Bu zorlukları aştığımızda, o zaman mesleğimizi daha kolay yapacağız mesleğimizi daha çok seveceğiz, kendimizi daha iyi hissedeceğiz. Çünkü onlarla sabah akşam beraberiz" ifadelerini kullandı.

Bir sınıftaki problemli çocuğun, bir bardak suya damlatılan mürekkep damlası gibi olduğunu ifade eden Yurdakul, "Bu çocuk bütün sınıfı bozuyor, problem yaratıyor, mesleğimizi yapmamızı zorlaştırıyor. Atsanız atamıyorsunuz, bu çocukları kazanmak durumundayız. Modern eğitimde öğrenci bazlı bir eğitim var. Her bir çocuk için yapabildiğimizin en iyisini yapmalıyız, hiçbirini kaybetmemeliyiz" dedi.

"Ergenlik dönemi, hayatın geçiş dönemi"

Listede ifade edilen davranışların hepsinin, bir ergenin davranışları olduğunun altını çizen Yurdakul, şunları söyledi:

"Gençlik dönemi, ergenlik dönemi, hayatın geçiş dönemi. Siz onların koskoca boylarına bakmayın, o boyların içerisinde çocukluktan çıkıp erişkinliğe geçiş arasında bir dönem var. O dönem gerçekten çok zor bir dönem. Depresyonlar var, intiharlar var o dönemde. Biz bunları çok önemsiyoruz. Hayatımızda depresyonun çok sık görüldüğü iki dönem var; biri gençlik dönemi, diğeri yaşlılık dönemi. Bu da derslere yansıyor. Dersleri çok iyi olan öğrenci, başarısız olabiliyor. Bunların hepsi ergende görülen davranışlar, ama bizi rahatsız eden bunların miktarının fazla olması."

"Övgüleri herkesin yanında, eleştirileri birebir yapın"

Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, çocukların özellikle ergenlik döneminde eleştiriye karşı çok duyarlı olduğunu belirterek, "Bir ergeni eleştirirken mutlaka davranışını eleştirmeniz lazım. Davranışını söylemeniz lazım. "Sen böyle yaptığın zaman ben rahatsız oluyorum" demeniz lazım. Kendi duygularınızı söylediğinizde, karşı tarafa suçlama yapmadığınızda bir ergene ulaşmanız daha kolay "Arkadaşların dinleyemediğinde ben dersi anlatamıyorum, o zaman çok üzülüyorum" demeniz lazım. Ancak, bunu ayrı bir yerde konuşmanız lazım, sınıfta, herkesin içerisinde değil. Sevdiğim bir söz var; övgülerinizi herkesin yanında, eleştirilerinizi birebir yapın. Övgünün hiçbir mahsuru yok. Gençlerin yetiştirilmesinde her yerde ödüllendirme cezadan daha önce gelir. Ama ödüllendirme rüşvete dönüşmemeli" diye konuştu.

"Özgüvenlerini kazanmalarına yardımcı olun"

Öğretmenin en önemli görevlerinden birinin de çocuğa özgüven kazandırmak olduğuna işaret eden Yurdakul, "Çoğu zaman aileler, çocukları ile nasıl ilgileneceğini, nasıl konuşacağını bilemiyor. Öğretmenler onların hayatında daha çok zaman geçiren, onları daha çok tanıyan, daha çok bilen ama bir parça yanında

konuşarak onun dünyasını paylaşabilen insanlardır. Kimse onların dünyalarını paylaşmadınız diye size bir şey demez ama yaptığınızda çok şey kazanırsınız. Etkili öğretmenlik dediğiniz zaman; çocukların zorluklarını bulmak, onları çözmeye çalışmak, bir çocuğun davranış sorunlarını ortadan kaldırmak için yeterlidir. Bu yüzden öğretmen onlarla en çok zaman geçiren, onları tanıyan insan olarak, bunu yaptığında gerçekten o gençleri kazanacaktır" şeklinde konuştu.

"Ailedeki geçimsizlik başarıyı etkiliyor"

Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, ailelerin geçimsizliklerinin, çocukların depresyona yatkın olmalarında en önemli nedenlerin başında geldiğine dikkati çekerek, öğretmenlerin ailelerle ilgili düşüncelerini aldı ve öğrencinin başarısını etkileyen ailesel faktörleri şu şekilde sıraladı:

"Çalışan ailelerin çocuklarına zaman ayıramaması, ailenin tutarsızlığı, ailenin "hayır" diyememesi, boşanmış aileler, anne-baba kaybı, ailenin aşırı korumacılığı, ailenin beklentileri yüksek tutması, ailenin çocuğundaki problemi kabul etmemesi, "özgüven mi şımarıklık mı', öğretmene müdahale, evde disiplinin bozulması, çocukları karşılaştırmaları, çocuklara hedefler konulması, ebeveynin çocuğunu tanımaması, sorumluluk vermeme."

Öğretmenlere, ailelerle iletişimi biraz daha artırmalarını tavsiye eden Yurdakul, "Çocukların sorunlarını aileleri ile mutlaka konuşmalıyız. Eğer bu sorunları biz aileye anlatamıyorsak, ortaya çıkan sorunlar bu kez öğretmene yıkılıyor. Öğretmen, ailenin desteğini almadığı sürece bir şey yapamaz" dedi.