Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Siyaset 26 Temmuz 2014 - 00:40 Yorum: 0

Fena muamele hoşuma gitmedi

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Adı belli, ikametgahı belli insanların cinayet zanlısı gibi ellerinden, üstelik arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi veya onlara fena muamele yapılması hoşuma gitmedi" dedi.

Fena muamele hoşuma gitmedi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, emniyetteki ''Paralel yapı'' operasyonuyla ilgili, 'Adı belli, ikametgahı belli, iddia ve ithamları dikkat çekici insanların adeta 3-5 kişiyi doğramış, öldürmüş bir cinayet zanlısı bunun gibi ellerinden, üstelik arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi ve ya onlara kötü muamele yapılması doğrusu benim hoşuma gitmedi' dedi.

Arınç, NTV'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Emniyetteki enlem bina operasyonuyla ilgili, 'Bir sözünüzün yorumlanmış tarzını size aktaracağım, 'nedamet getirirlerse daha sorunsuzca bir barış olur' sözünüz, 'soruşturma başka çeşit mü olacaktı' halinde birtakım eleştirilere yol açtı. Ne dersiniz?' denilmesi ve umumi değerlendirmesinin sorulması üzerine Arınç, 300 binden çok emniyet mensubu olan Türkiye'de bazı insanların böyle bir ithamla karşı karşıya gelmesinin emniyet teşkilatını hiç bir süre küçültmeyeceğini ve lekelemeyeceğini söyledi.

Emniyet müdürlüğü ve ya polis şefliği yapmış insanların evlerinden alındıktan sonra ellerine kelepçe takılmasının dikkatini çektiğini anlatım eden Arınç, şöyle konuştu:

'Bu insani değil, bu hoş bir şey değil. Sabaha karşı alınmış olması, haberli habersiz alınmış olması geçmişte bazı operasyonlarda da eleştirilmişti. Esasen bunlar beklediklerini, günlerden bu güne kadar hazır olduklarını da anlatım ediyorlar. Onun için geç erken tartışmasına gerek yok. Ama ismi belli, ikametgahı belli, iddia ve ithamları dikkat çekici insanların adeta 3-5 kişiyi doğramış, öldürmüş bir cinayet zanlısı bunun gibi ellerinden, üstelik arkadan kelepçelenip küçük düşürülmesi ve ya onlara kötü muamele yapılması doğrusu benim hoşuma gitmedi. Bunu eleştirdim.' 

Bunun ciddi bir iddia olduğunun altını çizen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

'17 Aralık ve ya 25 Aralık biraz öncesinden fakat sonrasında genişleyen bir soruşturmanın sonucudur. Başka bir suçlamayla başkaları da karşı karşıya kalacak mı, onlarla ilgili bir adli süreç başlayacak mı, doğrusu olabilmektedir diye düşünüyorum. Çünkü bu kapsamlı bir işe benziyor. Sadece bir kaç kişinin, binlerce insanı başka isimlerle süresiz dinlemesi ve bunlardan süre vakit istifade etmesi, devletin güvenliğiyle ilgili olanlar bir tarafta hususi insanların hususi hayatına mahremiyetine giren konuların dikkat çekici amaçlarla elde edilmiş olması doğru ve ya yanlıştır fakat ciddi bir iddiadır. Tek dileğimiz adil bir yargılama ve biran evvel sonuçlanması. Yani Balyoz'da, Kafes'de ve ya başkasında bulunduğu bunun gibi 5 seneyi geçerek tutukluluktan tahliyelerin başlamış olması değil. Belki aşırı kısa zamanda delillerin takdir edilmesidir.' 

'Hizmet hareketi'ne gönül vermiş binlerce insan bulunduğunu, hepsinin suçlu olduğunun düşünülemeyeceğini anlatım eden Arınç, bu konuyu kendi aralarında da görüştüklerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da önceleri gerçekten bu konu ile ilgili ayrıma gittiğini aktardı. Arınç, 'O kitle ve o kitlenin başı ve önderi olan şahıslardan bu yaramazlık yaptığını bildikleri ve duydukları kişilerle ilgili eleştiri gelmeyince hatta özellikle medyada onların desteklendiği de görülünce Sayın Başbakanımız hepsini içine alacak söylemlerde bulunmaya başladı' dedi.

'Ben vicdanen birşeyler yapmaya çalıştım. Nasıl cumhurbaşkanımız bir şeyler yapmaya çalıştı ve bir name teatisi olduysa' diyen Arınç, cemaate yönelik 'Hükümeti bitirmeye çalışıyorsanız hükümet bitmez, hükümet siyasi bir organizasyondur, siz bitersiniz. Biz varsak siz de varsınız, siz yoksanız, biz de yokuz. Bütün özgürlükleri hükümetimiz döneminde kazandınız. Türkiye demokratikleştikçe, özgürleştikçe siz de dini hayatınızda özgürce yaşamaya başladınız biz de bundan memnun olduk' söylemlerinde bulunduğunu anlatım etti.

Arınç, 'Ne kadar doğru diyecekleri yerde bunlara kızdılar. Özellikle internette yuvalanmış bazıları, ekipler, medya organları, televizyonları ve gazeteleriyle beraber ve belki de hoca efendiyi denetim etmeye çalışan bir ekip ben buna bir üst us diyorum, onlar bu serzenişlerimizi veya bu yakarışlarımızı duymazdan geldiler' diye konuştu.

Kötü işleri yapanların dikkat çekici olduğunu anlatım eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

'En ciddi kişilerine haber gönderdim. Şunu yaparsanız, camiayı temiz tutarsınız dedim. O da nedir, siz deyin ki ad vermenize de gerek yok, 'bize mensup olduklarını iddia eden bazı bireyler Şayet siyasi amaçlarla yanlış işler yapmışlarsa ki yaptıklarını söylüyorsunuz onlar bizden değildir, onları reddediyoruz, kabul etmiyoruz' hiç olmazsa kendinizi temizleyin onları ortada bırakın ki biz bütün gayretimizle bu yanlışları yapanları ortaya çıkarmaya çalışalım. Bu kadar masum bir hevesi dahi kabul etmediler. Arkadan onların sebebi ile da bu taraftan da bazıları durumdan görev çıkardılar. Dediler ki Şayet dini manada da bu konuyu görüşmek gerekirse sizden 3 kişi, bizden de 3 şahıs gelsin bir arada bu meselenin nereden başladığını, nereye kadar gittiğini görelim, yazık olmaktadır inananlar birbirine düşman bir hale geliyorlar. evvel evet denildi toplantıdan bir kaç saat evvela kusura bakmayın biz bu işten vazgeçtik dediler. Anladım ki kendi içlerinde yanlış yapanları biliyorlar ama onları reddetmiyorlar. Onlarla kendi aralarındaki bağı kesmiyorlar. Şimdi iş büyüdü ve bir barış olacak mı diye soran gazeteciye şu anda öyle bir şey görünmüyor dedim. Barışmak yargı süreciyle ilgili değil, bir büyük camianın milyonlarca sempatizanıyla hükümetimiz arasındaki dostluğu tekrardan sağlamak.'

'40 kez dünyaya gelseydim düşünemezdim'

Yerel seçimlerde daha kötüsünü yaptıklarını belirten Arınç, kızgınlıkları nedeni ile oy vermemeyi tercih etmek yerine rakip partileri desteklediklerini söyledi.

Arınç, 'MHP ve CHP'ye şüphesiz oy verebileceklerini, serbest tercih olanakları bünyesinde bunu yapabileceklerini de düşünüyordum fakat hiç bir süre her gün bomba yedikleri, her gün insanların kaçırıldığı, her gün yurtlarının, dershanelerinin tehdit altında tutulduğu bir siyasi örgüte, sadece AK Parti kazanmasın diye oy verebileceklerini 40 kez dünyaya gelseydim düşünemezdim' ifadesini kullandı.

'Halihazırda barış görünüyor mu, görünmüyor' diyen Arınç, bunun için yargı süreci süratle derinleştirilerek yapılanmanın ortaya çıkarılması gerektiğini dile getirdi. 

Arınç, 'Bunun dışında camiayla bir kucaklaşma tekrar olabilmektedir mi derseniz ben bunu gönlümle hissederim, söylerim fakat bunun için de baştaki noktaya dönmemiz lazım. 'Bizim içimizden bize mensubiyet iddia eden ama çok yanlış işler oluşturan şahıslar vardır. Bizim onlarla ilgimiz yoktur, en azından şu andan itibaren talep ve irtibatımız yoktur' diye, buna nedamet demişler, bir başka şey demişler ben bu maksatla söyledim. Bunu söylerlerse bu geleceğe yönelik bir iyi zemin olabilmektedir fakat bunu da söyleyemeceklerse var hal bence daha da kopuklaşmaya daha da birbirimize karşı düşman niteliğine gelmeye devam edecektir' değerlendirmesinde bulundu.

'Hocaefendide gördüğüm buydu'

Elazığ'daki konuşmasına gelen karşılıkları gördüğünü belirten Arınç, bunların o camiaya mensup olamayacaklarını, sebebiyse o camiada bir tevazu, ihlas, samimiyet, dini hizmet ve çaba olduğunu dile getirdi.

Arınç, 'Ben o camiada şunu görmüştüm, ne kadar haksızlık da yapılsa ne kadar yalan yanlış şeyler de yapılsa bunun karşılığını siyasi kuvvet şekilde değil Allah'a havale etmekle yapardık. 'Biz böyle değiliz, yanlış tanıyorsunuz, biz bunları yapmadık, biz bunların arasında olmadık, biz bunları hiç bir süre tasvip etmedik' demelerini beklerdim. Hocaefendide gördüğüm buydu, onun yakınındaki arkadaşlarımızda gördüğümüz buydu. İşin içerisine AK Parti girince AK Parti onların gözünde düşman durumuna geldi ve maalesef birileri bu iyileştirme, barıştırma, aramızdaki soğukluğu giderelim diyenler adeta denetim altında' diye konuştu.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in bu cemaatin hizmetlerine olağanüstü destek verdiğini fakat seçimde bu kişilerce rakiplerine oy toplandığını ifade eden Arınç, 'O zaman Ankara'da bunların ileri gelenlerine sorduk. Vallahi Melih Bey'e oy verecektik, destekleyecektik onun hakkını inkar edemeyiz ama bazıları biryerden geldiler kontrolü onlar ele aldılar, biz etkili olamadık dediler' ifadelerini kullandı.

Fethullah Gülen'i kastederek, hocaefendiyi denetim eden bir üst us bulunduğu yönündeki sözlerine ilişkin soru üzerine Arınç, Hüseyin Yayman'ın Vatan gazetesinde dün ve ya bugün köşesinde kendi düşüncelerine aynı bir ova yayımladığını söyledi.

 'Soruşturma var'

Bir soru üzerine kriptolu telefonların da dinlendiğine değinen Arınç, 'Maalesef onların dinlenmiş olduğunu duyuyoruz, biliyoruz. Bu yeni de değil. Belki bu son yargısal operasyon biraz da buna dayalı şekilde yapıldı. Onların dahi dinlenmiş olduğunu bir kenara koyalım, Dışişleri Bakanlığındaki bakan odasında, yani en saklı odada kalması gereken konular dahi deşifre edildi. Dışarılarda konuşuldu' dedi.

'O süre bu konu ile ilgili da bir soruşturma geliyor' denilmesi üzerine Arınç, 'Var, var, belki bunun arasında belki buna bağlı olarak' karşılığını verdi.

'Sayın Başbakan da başka alanlara da sıçrayabilir demişti' denilmesine karşılık Arınç, 'Bir ayak her zaman TİB'dir. TİB şimdi değişti. Burada maalesef süresiz şekilde dinlenildiği, başka isimler verilerek telefonların o isimler üstünden dinlendiği ve dinlenen insanın kimi saklı örgüt ve ya örgüt yaftasıyla senelerce dinlendiği ortaya çıktı. Sayın Başbakanımız da istihbari konuların dinlenmesini ve öteki istihbarat örgütlerinin birlikteliğini MİT yaptığına göre değişik bir yapılanmanın her süre söz konusu olabildiği bir kurumdan alıp istihbari dinlemeleri kanuna müsait yapılmasını Sayın Başbakanımız bir fasıla olmamış fikir şekilde ortaya koydu. Henüz bu konu ile ilgili hukuki bir noktaya gelmiş değiliz' diye konuştu.

Mart ayında yapılan yasa değişikliği meselesinde bilgi verici Arınç, hukuki dinlemelerin sınırlandırıldığını, bunun sonucunda da geçen sene mart ayında 51 bin olan dinleme sayısının bu sene 5 binin altına düştüğünü bildirdi.

TİB'de devletin güvenliğini ilgilendiren bütün dinlemelerin toplandığı merkez olduğunu belirten Arınç, 'TİB hem binası hem de teknolojisi itibarıyla böylesine ciddi teferruatları koruyacak ve güvenini sağlayabilecek altyapıdan yoksun. Bu olaylar bize gösterdi ki TİB'in yaptığı dinlemeler ve ya onların muhafazası aşırı büyük sakıncaları taşıyor. Acaba buradan alarak devletin istihbarat örgütünde bu dinlemelerin gene yasa arasında yapılıp saklanması olası olabilmektedir mi?' görüşünü dile getirdi.

'Bu konu ile ilgili eleştiriler, Türkiye muhaberat devleti olmaktadır biçimindeydi' denilmesi üzerine Arınç, 'Değil. MİT de bir kanuna bağlı, TİB'in faaliyetleri de kanuna bağlı. TİB'deki dinlemeler bütün gizli istihbari dinlemeleri arasında topluyorsa bir sivil merkezse o sivil merkezde şu andan geriye doğru gittiğimizde bu işin suistimal edildiği ortaya çıkmışsa, güvenlik amacıyla bunun daha güvenlikli bir kurumda yapılması ve toplanması düşünülmüş olabilir. Bu kanunla olacaksa zaten Meclis'e gelecektir, tartışılacaktır. Bildiğiniz bunun gibi MİT kanununda değişiklik yapıldı ve Anayasa Mahkemesi de bunu anayasaya aykırı görmedi şu ana kadar bildiğimiz kadarıyla' ifadelerini kullandı.

Muhabir: Ferdi Türkten

ETİKETLER: Fena , muamele , hoşuma , gitmedi
Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber