Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Ramazan Durmuş

Gerçekler acıdır!

19 Aralık 2015 - 22:24 Yorum: 2

Ankara… Ankara… Ankara… Güzel Ankara...

Seni görmek ister her bahtı kara...

Bozkırdan Başkente dönüşürken umutlar filizleniyor; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk’ü Türkleştirme inadı ile birlikte bir güneş doğuyordu Engürü’de...

O günden bu güne yıllar yılları kovalarken geriye dönüp baktığımda Ankara’nın yarım asra varan seyrinde ben de varım.

Türk’ün başkentinin dünü ve bugününü nasıl kıyaslayabiliriz diye dönüp bakınca 1970’lerin Ankara’sını da modernliğe geçiş sancısı yaşayan Ankara’yı da iç içe yaşamak mümkün...

Mamak, Çankaya ve Keçiören hattında en başta ulaşım olanca rezilliği ile sürerken Törekent, Batıkent, Kızılay, Çayyolu hattında raylı sistem modern ama sancılı mı sancılı...

Caddeler boyunca vitrin seyir alanları işyerlerine karışan Ankara’da yayaların dar bir alanda cambazlığı çor garip... Sokak ve cadde başlarında bir zamanlar araç park edilmemesi konusunda kural öğretilirken şimdi bu köşe başlarında taksi durakları enflasyonu yaşanıyor.

Üst geçitler yetersiz, alt geçitler engelliler için engellerle dolu...

Yani Ankara öyle sloganlardaki gibi “Avrupa Başkenti” değil!

“Ankaralılar her şeyin en güzeline layıktır” sözü mü o da slogan canım!

Bir yandan siyaset bir yandan gazetecilik derken çok daha yakından tanımaya başladım Atatürk’ün başkenti Ankara’yı...

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Ankara aşığı İl Başkanı Fatih Çetinkaya Bey’in yaptığı önemli açıklamalarla sizlere Boşkentin pardon Başkentin bir yılının hikayesini aktarmak istiyorum bu yazımda...

Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni iyi yönettiğini iddia edenlerle Başkentin ucubelerle geçen hayat hikayesi arasında basın toplantısına giderken evden metro istasyonuna yol aldım... Hesap basitti, evden Kızılay’a gidiş bekleme süresi ile birlikte 20 dakika, sonra Tandoğan’a geçiş hadi 10 dakika 30 dakika sonra otele ulaşacaktım. Evdeki hesap çarşıya uymadı!

Metronun hastane durağından Kızılay’a, oradan da Tandoğan’a ulaşırken tam 25 dakika yanılmıştım! Metro, dur kalk hop fren derken sabah işine gücüne giden insanlarımızı gerdikçe germişti. Malum işsizler kervanında ömür tüketen bir basın emektarı olunca çok da alışık değildim erkenden metro yolculuğuna...

Galiba Ankara’nın röntgenini canlı bir örnekle erken yaşıyordum!

Şimdi Fatih Çetinkaya Bey’in sözleriyle 2015’ten 2016’a yol alırken Ankara röntgenine şöyle bir bakalım...

Türklerin Anadolu’ya gelişinden bu güne kadar geçen sürede bozkırın ortasında başkentleşen bir Türk yurdu olan Ankara, mevcut hükümetin yatırımlarından ve sevgisinden mahrum mu mahrum...

Tarihi kimliği bile sahiplenilmeyen Ankara’mız kaderine terk edilmiş küçük bir Anadolu kasabasına dönüştürülüyor mu dönüştürülüyor!

Ankara’mız, sınırsız kaynak ve potansiyeli ile gerekli tüm imkânlara sahipken, modern yaşamın, asri medeniyet anlayışının yaşanabildiği bir kent konumuna getirilebilmiş mi hayır!

“İnsan odaklı’ olması gereken modern şehircilik anlayışının temel noktasının Ankara’mızda tümüyle göz ardı edildiği aşikâr mı aşikâr!

Ankaralıların günlük yaşamları çilelere hapsedildiği doğru mu doğru!

Şöyle bir daha bakın alıcı gözüyle bakalım!

Birbirine çok yakın binaları görüyor musunuz?

Ya yeşil alandan yoksun bırakılmış sosyal yaşam alanlarını?

Olmayan otoparkları, örümcek ağı trafiği görüyor musunuz?

Müteahhitlerin ve imar yerine rantı tercih edenlerin keyfine göre dizayn edilmiş yapılarla dolu bir şehir görüntüsünün farkında mısınız peki?

Sıralıyordu peş peşe Ankara’nın çile yolculuğunu Fatih Başkan... Hem de hazırladıkları görsellerle birlikte...

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yıllardır sayısal çoğunluklarına güvenerek kişilere özel yoğunluk artışları fütursuzca onaylayanların hem haksız kazançlara, hem haksız rekabetlere, hem de düzensiz bir şehirleşmeye sebep olduğunu savunurken Fatih Çetinkaya Bey, çok önemli soruları da peş peşe sıralıyordu.

Siyasi iradenin yönlendirici, denetleyici ve teşvik edici şehircilik anlayışı nerede?
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde her ay sayısal parmak çoğunluğu ile ne kadar plan değişikliği yapılmaktadır?
Bu rantçı anlayışın neticesinde oluşan haksız kazanç ve adaletsizliğin vebali kimin boynundadır?
Bu rantçı zihniyet neticesinde bozulan kent estetiğinin tarihi sorumluluğu hanginizin umurundadır?
Yıllardır elinizde tuttuğunuz yerel idareciliğinizin geldiği medeni ve teknolojik safha bu mudur?
Kapasiteniz, potansiyeliniz bu kadar mıdır? Yoksa Ankaralı’ya bunu mu layık görmektesiniz?
Ankara’ya bakışınız, Ankaralı’ya hizmet anlayışınız bu mudur? Sizin haktan, hukuktan, adaletten çıkardığınız mana bu mudur?

İsterseniz gelin birlikte Ankara’mızda kısa bir tur atalım ve Ankara’nın röntgenine biz de yardım edelim...

Dikmen’e doğru uzanalım; devasa binalar ve yoğun nüfus; ama dar alanda yıllardır kahır çeken Dikmen Caddesi...

Ya da Balgat’a; 21 yıl önceki nüfus yoğunluğuna yoğunluk katanlar ulaşımda yaya kaldı... Tıpkı Keçiören’de, Sanatoryum’da, Etlik’te ve Mamak’ta olduğu gibi...

Sonra da gündüz gözüyle havai fişekler eşliğinde “Avrupa Başkenti” gibi hamasi nutuklar...

Ulaşım ve trafik sorunundaki bu açmazların Ankara’ya yakışmadığı görmezlikten geliniyor. Ne hazindir ki; ulaşımda beceriksizliğin en büyüğünün Ankara’da olduğu göz ardı ediliyor!

Metro yatırımları fiyasko... İmdada hükümet yetişiyor... 2006’larda bitirilecek Tandoğan-Keçiören metro hattı 10 yıllık ayıpla hala bitirilemiyor.

Ankara’yı idare eden zihniyet metroculuk oynarken “ring seferleri” uygulaması ile raylı sistemi dahi işkence halinde getirmiş durumda.

Zavalı Ankaralı soğukta, sıcakta kuyruk beklemek, otobüslerde, dolmuşlarda, metrolarda istiflenerek seyahat etmeye mahkum!

Ankaralı kendisine eziyet edenlerin artık buna bir son vermesini beklmiyor!

Sahi, Ankaralı’ya konforlu ve hızlı bir metro ulaşımı için sinyalizasyon sistemini tamamlama sözünü verenlerin 18 ay geçmesine rağmen bunu bile beceremediğini unutmadan yüzlerine vuralım.

Malum dünyada ilk ve tek olarak Ankara’mız, yağmur yağınca içinde şemsiyeyle gezilen, kovalar ile su tahliyesi gerçekleştirilen metro istasyonlarına sahip...

Milliyetçi Hareket Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya Bey ve ekibinin çalışmasıyla ortaya çıkan Ankara röntgenini ifşa etmeye devam edelim:

1960’lı yılların sonuydu, Ankara’ya adım attığımızda... Kızılay Meydanı bir başka güzeldi; simge diyebileceğimiz bir kent meydanı... Ulus başlı başına bir özellikti... Türk’ün kurtuluşunun taştan özeti olan Atatürk Anıtı bir başkaydı...

Devasa beton yığınları arasında Ankara’mız bu önemli olgudan kent meydanından da mahrum kaldı.

Şimdilerde Ankara dağınık ve kimliksiz... Hiç kimse inkar etmesin!

Ankara; onca imkanı varken neden göz kamaştıran bir başkent ve Avrupa’nın hatta dünyanın parlayan yıldızı değil; anlamak mümkün değil.

Ankara’nın layık görüldüğü bu ilgisizlik ve atalet, ne yazık ki kentin potansiyelini de heba ediyor, turistik değerini de yok ediyor.

Yabana atılmayacak kadar kültürel ve tarihi eserlerden Ankara’da yaşayanlar bile habersiz.

Ya Esenboğa Havalimanı’ndan çeşitli ülkelere direk uçuşların yapılamaması neyin nesi dersiniz? Öğreniyoruz ki günümüzde Esenboğa’dan sadece 11 ülkeye, 25 noktaya direk uçuşlar yapılabiliyor. Vallahi pes!”

850 bin yolcu kapasitesi var ama bunlar yurt dışına giderken illa da İstanbul’tan aktarma yapmak zorunda...

Görüyorsunuz ki, MHP Ankara İl Başkanı sayın Fatih Çetinkaya Beyin ortaya koyduğu tüm bu veriler, maalesef Ankara’nın içinde bulunduğu ilgisizlik ve umarsızlığı yüzlerimize çarpıyor.

Ya spordaki terk edilmişlik... Başkentte en son futbolda milli maçın oynandığı tarihi hatırlayan var mıdır?

Modern statlarla övünen iktidar Ankara’yı 1936 yılında yapılan 19 Mayıs Stadı’na mahkum ederken Ankaralı ne düşünüyor?

Seçim zamanlarında Ankara’ya dev spor kompleksleri vaatleri pazarlayanlar, bugün bu görüntülerden hiç mi utanmıyorlar?

Çok önemli bir konuyla yazımızı noktalayalım. Bizzat gidip fotoğrafladığım rezil mi rezil bir yatırım...

Ankara’mızı uluslararası fuar ve etkinliklere ev sahipliği yapacak bir fuar alanına kavuşturmak isteyenlerin 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde Akyurt’ta bir fuar merkezi inşaatının temellerini büyük bir şölenle attığı herkesin malumu...

Çok kısa sürede sözüm ona açılacaktı; şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Bey, ortaklarını suçluyor. Neymiş efendim gerekli parayı vermemişler!

Görkemli temel atma töreninin yapıldığı alanda in cin top oynuyor. Temel atılırken temel atma töreninin çöpleri bile çukurda duruyor. Törende yenilip içilenlerin atıklarını fotoğraflamak gerçekten acı... Yırtılan Türk bayrağı, patlamayan havai fişekler ve bir beton gölcüğünde kocaman dikenler...

“Avrupa Başkenti” Ankara’nın uluslararası dev fuar alanı işte bu görüntülerden ibaret.

Ankara, Cumhuriyetin başkenti…

Ankara, Hacı Bayram-ı Veli’nin memleketi...

Ankara, Roma medeniyetinin sembolü...

Ankara, istiklalin ve istikbalin başkenti...

Yazık! Yanlış zihniyetler elinde kaderiyle baş başa...

İşte Başkentimizin röntgeni... Hiç kimse alınmasın; gerçekler her zaman acıdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI