KONYA (AA) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, "Çözüm sürecine kamu düzeni feda edilemez. Kamu düzeninin tesis edilmesi, sağlanması bizim için en az çözüm süreci kadar önemlidir. Dolayısıyla birbirlerinin alternatifi değil aksine çözüm süreci, kamu düzeniyle birlikte amacına ulaşır" dedi.

Eker, Konevi Kültür Merkezi'ndeki 40. Dönem AK Parti İl Danışma Meclisi programında yaptığı konuşmada, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine gittiklerini hatırlattı.

Terör örgütünün, kendilerinin orada bulunmasından rahatsız olduğunu belirten Eker, şöyle devam etti:

"Niye? Çünkü biz sorun çözmeye, o insanlara kucak açmaya gittik. Kendini can havliyle mayın tarlalarına vuran kadınlar, çocuklar ve yaşlılar vardı. Biz onlara yer yapmak ve ağırlayacak mekanlar oluşturmaya gidiyoruz. Orada bize taş atıyorlar. İşlerine gelmiyor. Çünkü kandan, gözyaşından ve ölü dokulardan besleniyorlar. Biz tedbirlerimizi aldık. 170 bin, 180 bin kişi bir haftalık süre içerisinde geldiler. Baktılar bunlar olmuyor, ondan sonra sosyal medyada yalan bir haberle hiçbir hakikati olmayan, hiçbir doğru tarafı bulunmayan, 'Türkiye IŞİD'e yardım ediyor. Türkiye Kobani'nin düşmesini istiyor. IŞİD'liler kalkmış gelmiş Diyarbakır'a sokaklarda Kürtleri öldürecekler...' Bunları sosyal medya üzerinden yayıyorlar. Bunun üzerinden masum insanları, sokakta yürüyen masum sakallı insanı katlettiler. 16 yaşındaki çocukları atıp, kafasını ezip işkenceyle öldürdüler. Hedefleri başka. Çözüm sürecini adeta şantaj aracı olarak önümüze koyup, 'Bak işte şöyle olmazsa çözüm süreci şöyle olur, böyle olur' diyorlar."

Çözüm süreci adına 77 milyon vatandaşı muhatap aldıklarını dile getiren Eker, ne bir kişiyi ne bir örgütü ne de bir başkasını muhatap aldıklarını anlattı.

Eker, çözüm sürecinin amacının, Türkiye'nin hak ettiği huzur, barış ve kardeşliği tesis etmek olduğuna dikkati çekerek, "Çözüm sürecine kamu düzeni feda edilemez. Kamu düzeninin tesis edilmesi, sağlanması bizim için en az çözüm süreci kadar önemlidir. Dolayısıyla birbirlerinin alternatifi değil aksine çözüm süreci, kamu düzeniyle birlikte amacına ulaşır" ifadesini kullandı.

- "Aralarında zihniyet akrabalığı var"

Birlik ve beraberlik anlayışıyla bir arada yaşamak ve yaşatmanın kültür medeniyetinin bir parçası olduğunu bildiren Eker, şunları kaydetti:

"Biz bin sene bu şekilde yaşadık. Türkiye'de bugün hala kalıntıları olan, bizim ortadan kaldırmaya çalıştığımız acıları ortaya çıkaranların siyasi uzantıları var. Onlar hala çözüm sürecine karşılar. Ana muhalefet partisi ve diğer partilerin sürece karşı durmasının altında bu var. Onun için Türkiye'de kalıcı bir barışa yol açacak bir çözümü geliştiremediler. Çünkü anlayışlarında bu yok. Bugün aynı şekilde HDP de o çizginin devamı olarak siyaset yapıyor. İnanın o konuda CHP ile veya MHP ile zihniyet akrabalıkları var. Zihniyetleri aynı. 20, 25 yıl önce CHP ve MHP'nin farklı şeyleri savundukları zannedildiği gibi HDP ile de bu manada aralarında zihniyet akrabalığı var. Aynı kodla düşünüyorlar, uygulamaları aynı. Öyle olmasa Diyarbakır'da bu kadar terör, şiddet, yağma ve yakıp yıkma yaparlar mıydı? Kobani'deki Kürt'ü IŞİD öldürüyor, Diyarbakır'daki Kürt'ü kim öldürüyor? Oradaki yakılan, yıkılan marketlerin, iş yerlerinin kendilerinden farklı olduğu bilinen başta AK Parti ilçe binaları, il binaları olmak üzere diğer siyasi partilerinin de binalarını neden hedef seçiyorlar? Çünkü başkasına, başka düşüncelere tahammülleri yok. 'Hep ben olacağım, hiç kimse olmayacak. Kimse burada siyasi sivil toplum örgütü olarak çalışamaz. Kendisini destekliyorsa olur, bizi desteklemiyorsa, bize karşıysa biz ona hayat hakkı tanımayız' diyorlar."

- "Milletin 150 yıllık beklentisinin, hasretinin karşılığıyız"

Eker, bazı çevrelerin huzur, barış ve çözüm istemediğini vurguladı.

Bundan dolayı onların sık sık çözüm sürecine karşı şantaj dili kullandığını anlatan Eker, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Zaten AK Parti'nin aslında barışı inşa sürecinde, milli birlik ve beraberliği inşa sürecinde, Türkiye'nin Kürt meselesini, Kürt sorununu bu kararlılıkla sahiplenip, bunu çözme iradesini ortaya koyacağına dair beklentileri yoktu. Biz milletin 150 yıllık beklentisinin, hasretinin karşılığıyız. Türkiye'nin gerek Suriye gerek Irak'la gerekse bütün Ortadoğu'yla ilgili politikası barışçıldır. Ne kimsenin toprağında gözümüz oldu, ne de kimsenin toprağında gözümüz var ama yanımızda, etrafımızda yangın olmasına da fırsat vermemeliyiz, gözümüzü kapatmamalıyız. Çünkü yanı başımızdaki yangın muhakkak alevleriyle bize sıçrar, o yangın gelir, bizi bulur, yakar. Burada önemli bir eşikteyiz. Esed rejimin mutlaka orada son bulması gerekir. Bu durum, oradaki Arap'ı da Kürt'ü de Türk'ü de Türkmen'i de herkes için tehdittir. Onun mutlaka son bulması lazım. IŞİD gibi terör örgütlerinin, nereden beslendiği çok da belli olmayan birtakım karanlık yapıların da gerek bölgeye gerek Türkiye'ye zarar vermesine de fırsat vermemeliyiz. Bu inanç ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Buradaki gelişmeleri Türkiye'nin çözüm süreciyle bağlantı kurup onun üzerinden Türkiye'ye zarar verenlere de fırsat vermeyeceğiz."

(Bitti)