Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

“HAK”

06 Eylül 2016 - 09:45 Yorum: 7

“HAK”, her şeyi hikmetin gereğine uygun yaratan, hikmetine uygun iş yaptıran, halk ettiği şeyi yerli yerinde kullanan yaratıcının bir ismi, sıfatı…

Yaratıcı için “Cenab-ı Hak” derken; O’nun gerçek ve var olduğunu, her şeyi hikmeti gereği yerli yerince yarattığını kabul etmiş oluyoruz.

Kuran’da 247 yerde geçen bu isim; batılın, haksızlığın, adaletsizliğin de zıttıdır…

İlmin, bilginin amacı “hak”kı bulmak; insanoğlunun eylemlerindeki gayesi de “hak”ka uygun davranmak…

Adaleti, dengeyi sağlamak, huzura kavuşmak…

İslam hukukunda da bütün beşeri (modern-modern olmayan) hukukta da en geniş yer alan bir konu da“hak” “haklar” konusu değil mi zaten...

Bu isim bütün varlığı kuşatmaktadır.

“Adaleti, huzuru, güveni, emniyeti istiyorum” diyen inanan-inanmayan, Müslüman-Ateist, Yahudi-Hıristiyan, Kürt- Türk, Arap-Acem, Siyah-beyaz, hatta ve hata canlı-cansız…  herkesin, her şeyin üzerinde ittifak edeceği bir isimdir HAK.

Dilimiz, dinimiz, ırkımız, rengimiz, milliyetimiz, devletimiz, beklentilerimiz, hedeflerimiz… farklı olsa dahi, felaket ve helaket dönemlerinde, cahiliye dönemlerinde, fitne asrında, ahir zamanda yaşıyor olsak bile“HAK” şemsiyesinin altında birleştiğimiz takdirde “insanca” yaşabiliriz bu dünyada…

Tarihte örnekleri çoktur. Ama biz Efendimiz (sav)’den, onun zamanında birkaç örnek verelim isterseniz…

Efendiler Efendisi (sav) daha peygamber olmadan önce Mekkelilerin, dışarıda gelen yabancıların, acizlerin, zayıfların… huzur ve emniyet içerisinde yaşamaları, onların can, mal, namus güvenliğini sağlamaları için Efendimiz (sav)’in amcası Ez-Zübeyr’in öncülüğünde kurulmuş bir teşkilat vardı.

Hılf’ul Fudûl teşkilatı…

Mekke’nin gençlerinden, yaşlılarından oluşan zengin ve itibarlı kişilerin iştirakiyle kurulan bir teşkilat…

Zulme uğrayanın yanında olacaklarına, zalimin gasp ettiği malı sahibine geri vereceği ana kadar zalime, haksıza, güçlüye karşı mücadele vereceğine dair yemin etmiş zalimlerin korkulu belası(!) bir teşkilat…

Efendimiz (sav) de bu teşkilatın üyelerinden biri...

Peygamber olduktan sonra dahi üye olmakla iftihar ettiği “kızıl tüylü bir deve sürüsü ile dahi olsa asla değişmeyeceğini” ifade ettiği ve “bugün olsa yine üye olacağını” ifade ettiği bir teşkilat…

Bu teşkilatın en önemli özelliği üyelerin dili, dini, inancı, yaşı, makamı değil; “HAK” üzerinde birleşmeleri idi.

Cahiliye bataklığına saplanmış toplumda bu teşkilat; mazlumların can simidi olmuş, insani, İslami, ahlaki güzelliklerin yaşanmasını, adaleti sağlamıştır.

Mekke’nin güçlü ve otoritesi yerinde olan Nubeyh’ubn’ul- Haccac, babası ile Mekke’ye gelmiş Yemenli zarif bir kıza zorla sahip olmak ister.

 Çaresiz kalan baba, hemen bu cemiyetten yardım ister. Bunun üzerine teşkilat üyesi hemen Nubeyh’in evini kuşatır ve kızı adamın elinde kurtarırlar.

Yine mallarını Mekke’nin büyük reislerinden Ubeyy’ubn Halef’e satan bir yabancı parasını alamayınca bu teşkilata başvurur. Teşkilat üyeleri ona:

“Şimdi sen ona git, yanımızda geldiğini söyle. Şayet ödeme yapmazsa bizim geleceğimizi söyle” derler.

Ve adam teşkilatın notunu Ubeyy’e iletince hemen parası ödenir.

Yine yabancı bir tacir, mallarını Mekke’de satmak ister. Ama Ebu cehil adamın malına çok düşük bir fiyat biçer ve başkalarının adamın malına almasına da engel olur. Çaresiz kalan adam Efendimize gelir. Efendimiz adamın istediği fiyattan daha fazla bir fiyat vererek malı satın alır. Bunun üzerine Ebu Cehil Efendimize gelir çıkışır ve bir daha da yıldızları barışmaz efendimizle…

Efendimiz (sav) peygamberlik geldikten sonra da bir adam Ebu Cehilden alacağını tahsil edemez. Bunun üzerine adamı Efendimiz (sav)’e yönlendirirler. Efendimiz (sav) adamı yanına alarak Ebu Cehil’in kapısına dayanır ve adamın borcunu tahsil eder.

Eğer bugün insanlık; can, mal, namus emniyetini ve güvenini, huzuru, adaleti, hakkaniyeti, kardeşliği gerçekten istiyorsa rengi, dili, ırkı, inancı, mezhebi, görüşü, kimlikleri ne olursa olsun yaratıcının “HAK” ismi üzerinde birleşmek zorundalar.

Ve bence günümüz insanı, her şeyden daha ziyada Cenab-ı Allah’ın “HAK” ismi etrafında birleşmeye ihtiyaçları var.

İmanı, islamı, insanlığı, ibadeti; mabet, namaz, hac gibi zahiri sembollere, şiarlara, farzlara münhasır kılıp; dinin ruhu olan “HAK”kı, “adaleti” ayaklar altına alanların kulakları çınlasın… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI