Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Hakkı Yiğit

Her şey maddeden ibaret değil ki?

27 Ağustos 2014 - 12:28 Yorum: 4

Bir insan, bir evlat düşünün ki;
Kıt kanad geçimini sağlamakta olan anne babasına, kardeşlerine altından bir villa, köşk yaptırır…
Annesini- babasını, kardeşlerini bu köşkte yerleştirir.
İaşelerini sağlar, bakımını üstlenir.
Ceplerine harçlıklarını kor…
Evin yolunu gümüşten, çatısını altından yapar…
Gözleri kamaştıran,
Görenleri hayran bıraktıran,
Görenlere. “Maşallah” dedirten,
İçinde yaşayanların geçmişinden haberdar olanlara;
“Ne hayırlı bir evlatmış yahu!
Allah herkese böyle bir evlat ihsan eyleye…
Bu güne kadar gün yüzü görmeyen şu garibanlara hiç olmazsa ahir ömürlerinde bu güzellikleri yaşattıran şu evladın tuttuğu altın olsun,
Hızır yoldaşı olsun…” diye dua ettiren…
Anne babasına, kardeşlerine bir köşk, villa yapan bir evlat, bir abi, bir insan düşünün…
Derken; villaya köşke yerleştirilen anne babasının arasını bozsa…
Velev ki kulağına gelen nahoş sözler,
gözüne çarpan nahoş görüntüler,
Kendisine yönelik uygunsuz şeylere şahit olmuş olsun…
Anne babasının arasını açsa,
Boşanmalarına sebebiyet verse,
Aile yuvalarını dağıtsa,
Kardeşler arasında husumet, kin başlasa…
Velev ki suçlu kardeş de olsa, annen-babadan koparılsa, aileden dışlansa…
O yapılan altın köşkün bir kadir kıymeti kalır mı?
O villa, o köşkün bir hayrı olur mu?
O ailenin huzuru kalır mı?
O kardeşlerin (velev ki hepsi mümin da olsa) birliği dirliği olur mu?
O ailede sevgi saygı kalır mı?
Sevginin, saygının, huzurun olmadığı yerde, emniyet güven, kardeşlik olur mu?
Rıza-ı İlahi olur mu?
Son günlerde güzelim ülkemizin hali biraz böyle…
Ekonomik, maddiyat açında istatistikler zikredilmekte, hali hazırdaki durumumuz geçmiş günlerle kıyaslanıp durulmaktadır.
Belki kısmen doğru…
Ama her şey villa, köşk yapmaktan ibaret değil ki?
Her şey maddeden ibaret değil ki…
Bence 1970- 80 yıllarda kalma tipik Türk filmlerinin vazgeçilmez karelerinden biri olan
“ya benimsin ya kara toprağın”
“Seni kimseye yâr etmem…” deyip sevdiğini öldüren o mızır düşünceden sıyrılıp
“yaratılanı yaratandan dolayı sevip”
“kim olursa olsun yetmiş iki millete aynı gözle bakıp”
“Kardeşliği aynı türküyü söylemekte değil, farklı türkülere kulak verme”,
Güftesi Celal Erten’e ait olan Türk Sanat Müziğinin nakaratında denildiği gibi
“Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı
İçinde salınan yar (siz buraya sevgi, savgı, insan yerleştirebilirsiniz) olmayınca…” anlayışı ile hareket etmedikçe yapılan her hizmet boşa kürek sallamaktan ibaret kalacak, halkın ve hakkın katında gerçek değerini bulmayacaktır.
Zira her şey maddeden ibaret değil ki?
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI