Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Siyaset 26 Kasım 2014 - 01:31 Yorum: 0

Herhangi bir af düşüncemiz yok

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, terör örgütü üyelerine yönelik herhangi bir af düşünceleri olmadığını söyledi.

Herhangi bir af düşüncemiz yok

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda yargı paketi üstünde Hükümet hesabına yaptığı konuşmada, teklifin Anayasa'ya marjinal yönü olmadığını belirterek,  en mühim değişikliklerden birinin yüksek yargıda daire ve üye sayısının artışı olduğunu kaydetti.  Yüksek yargıda iş yükünün yoğunluğuna işaret eden Bozdağ, 2011 yılında yapılan değişikliğin iş yükünde beklenen azalmayı sağlamadığını belirtti.

Bozdağ, teklifin Anayasa'ya marjinal yönü olmadığını belirterek,   en mühim değişikliklerden birinin yüksek yargıda daire ve üye sayısının artışı olduğunu kaydetti.  Yüksek yargıda iş yükünün yoğunluğuna işaret eden Bozdağ, 2011 yılında yapılan değişikliğin iş yükünde beklenen azalmayı sağlamadığını belirtti.

Ceza dairelerinde 2010 yılında 364 bin 500 bulunan dosya sayısı 2013 yılında 355 bin 134, 31 Ekim 2014 itibarıyla da 389 bin 469 olduğunu söz eden Bozdağ, 'Hukuk dairelerine baktığınızda 2010'da 171 bin 814 bulunan dosyanın 31 Ekim 2014 nedeni ile 219 bin 386 olduğunu görüyoruz. 1 Kasım 2014 tarihsel nedeni ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda derdest dosya sayısı 353 bin civarındadır. Çok iri bir iş yükünün bulunduğu tartışmasızdır' dedi.

Yüksek yargıda davaların uzun vakit karara bağlanamamasının insanların yargıya bulunan güvenini zedelediği bu şeklinde hakkını daha geç elde etmesine de sebep olduğun işaret eden Bozdağ, iş yoğunluğunu azaltmak için tedbirler almanın Parlamento'nun görevi olduğunu vurguladı. Türkiye'nin adil yargılanma hakkı konusu için da uluslararası taahhütlerde bulunduğuna dikkati çeken Bozdağ, 'Hem adil yargılanmanın, devrinde davaların karara bağlanmasının temini, gecikmiş adaletin önüne geçilmesi maksadıyla böyle bir değişiklik yapılması zarureti ortadadır. Bu değişikliğin saklı bir ajandası yoktur. Tamamıyla Yargıtay'daki iş yükünü azaltmaya, oradaki dosya yoğunluğunu eritmeye dönük bir düzenlemedir' diye konuştu. 

Bozdağ, 2011 yılında yapılan düzenleme konusu için Anayasa Mahkemesi'nin hem daire ve üye sayısının artışı hem Başkanlık Kurulu'nun yeniden oluşturulması konusunu yasamanın takdir yetkisi bünyesinde gördüğünü, hukuk devletine ve yargı bağımsızlığı ilkesine marjinal değerlendirmediğini söyledi. 'Şu anda yaptığımız düzenleme AYM'nin kararında da anlatım edildiği bu şeklinde kanun devleti ve yargı bağımsızlığı ilkesiyle çatışır bir niteliğe sahip değildir' diyen Bozdağ şöyle konuştu:

'Yargıtay inceleme hakimlerinin atanması, Yargıtay'ın iç işlerine, yargı istiklaline tam olarak bir müdahale değildir. Bugün Yargıtay ve Danıştay'ın üyeleri HSYK sebebi ile seçilmektedir. Eğer bu mantıkla bakarsak, 'Yargıtay ve Danıştay'a üye seçmek yargı bağımsızlığına, kanun devleti anlayışına ters' dememiz gerekir. Bölge yetinme mahkemelerinin başkan ve üyeleri, ilk derece mahkemelerinde vazife oluşturan hakim ve savcılar, bunların hepsi HSYK sebebi ile atanmaktadır. Eğer bu mantıkla bakarsak; HSYK'nın mahkemelere hakim, savcı, başkan ataması, Yargıtay'a ve Danıştay'a üye seçmesinin hepsi kanun devletine aykırı, yargı bağımsızlığını ihlal ediyor demektir. Bu kabul edilemez bir durum. Çünkü, HSYK da yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esasına kıyasla kurulan ve faaliyetlerini sürdüren anayasal, idari bir kuruldur ve hepimiz HSYK'nın yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sigortası olduğunda hemfikiriz. O nedenle, HSYK'nın Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçtiği bu şeklinde inceleme hakimlerini seçmesi, tam olarak yargı istiklaline herhangi bir müdahale bulunmadığı gibi, Yargıtay'ın iç işleyişine de bir müdahale değildir.'

Yargıtay Başkanı Ali Alkan'ın dün bir İzah yaptığına işaret eden Bozdağ, 'Yargıtay Başkanı'nı seçen kurulun, Başkanı ve üyeleri seçerken ehliyetli, kanun devletine ve yargının istiklaline sadık karar verdiğini düşünüp, inceleme hakimlerini seçerken bunun aksini düşünmek kabul edilebilmektedir bir vaziyet değildir.  Şu anda Danıştay inceleme hakimleri HSYK sebebi ile atanmaktadır. Bundan sonraki süreçte de Yargıtay ve Danıştay üyesi nasıl seçiliyorsa, ilk derece mahkemelerine hakim ve savcılar nasıl atanıyorsa, bunların tamamını yapmaya nasıl HSYK yetkiliyse; tıpkı biçimde HSYK bu yetkisini kullanacaktır. Bunların hiçbirisi Anayasa'ya, yargı bağımsızlığına, kanun devleti ilkesine tam olarak marjinal değildir' görüşünü anlatım etti.

Danıştay'da Cumhurbaşkanı sebebi ile tayin edilen üyelerin, kanun fakültesi mezunu olmayanların dava dairelerinde vazife almasını engelleyen düzenlemenin değiştirilerek dava dairelerinde vazife almasına olanak verildiğini belirten Bozdağ, bunun yargı bağımsızlığına, kanun devletine de marjinal bir vaziyet olmadığını kaydetti. Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'na Danıştay üye sayısının dörtte birtanesini tayin etme yetkisi verdiğini ve kanun fakültesi mezunu olma şartı aramadığını anlatım eden Bozdağ, şunları söyledi:

'İlk derecede vazife yapan hakim ve savcılarımız bünyesinde kanun fakültesi mezunu olmayan yüzlerce hakim ve savcımız var. Bunlar bir mesleğe girmeden öncelikle eğitime tabi tutuluyorlar ve ondan sonra vazife yapıyorlar. Eğer biz Danıştay'da Cumhurbaşkanımızın atadığı kanun fakültesi mezunu olmayan bir harita mühendisinin veyahut da bayındırlık konusu için deneyimli birinin ilgili dairede vazife yapmasını öngörmezsek veyahut da kusur karşılarsak, o vakit yetinme mahkemelerinde, vergi mahkemelerinde kanun fakültesi mezunu olmayanların vazife yapmasına da tıpkı gözle yaklaşmamız lazım ki bu fevkalade kusur bir durumdur. Orada da vazife yapar, orada da vazife yapar.  Şu anda 'Danıştay'da birilerine ayrıcalık mı sağlanıyor?' denirse, Danıştay'da iki adet böyle üye var, onun dışındaki tüm üyeler kanun fakültesi mezunudur, Cumhurbaşkanı sebebi ile tayin edilen üyeler...'

'Arama müessesinden hedeflenen netice ortaya çıkmadı'

Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yapılmak istenen değişikliklere de işaret eden Bozdağ, Şubat ayında 'makul şüphe'nin 'somut delile dayanan güçlü şüphe' şekilde değiştirildiğini, bunu yaparken temel düşüncelerinin aramalara basit karar verilmemesi olduğunu anlattı. Uygulayıcıların bunu 'faili işaret eden somut delil' bu şeklinde adeta ispat vasıtası kanıt bu şeklinde algılayıp uygulamaya başladığının altını çizen Bozdağ, 'Arama müessesinden hedeflenen netice ortaya çıkmadı. Pek çok aşırı yerde arama kararları verilemedi; bir takım yerde savcılar vermedi, konu hakime taşındığında hakimler vermedi ve bunun doğurduğu pek çok aşırı olumsuzluklar yaşadık. Yaptığımız düzenleme olumsuzluk  ve ortaya çıkan kötü neticeleri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Makul şüphe, kıta Avrupa'sında da var' dedi. 

El koyma konusu için CMK'da katalog suçlara ilave yapıldığını belirten Bozdağ, 'Bu öyle yansıtıldı ki sanki muhalif olan hepimizin malına mülküne el konacak. Hükümet kendi aleyhine kim konuşuyorsa onun tüm  ticari hayatını sonlandıracak. İnsafsız bir takdim yapıldı. Zira el koymada CMK 128. maddede somut delile dayanan güçlü şüpheyi biz getirdik. El koyma kararından öncelikle BDDK, SPK, MASAK'tan suçtan elde edilen değere ait rapor alınması şartını da biz koyduk. El koyma kararının heyet şeklinde ağır ceza mahkemesince ve oy birliğiyle karar alınmasını getirdik. Bu güvencelerin hiçbiri ortadan kalkmıyor. Kişinin mal varlığı, alacakları bakımından bu güvencelerin hiçbiri ortadan kalkmıyor. Anayasal düzene, vuruş teşebbüsü bu şeklinde bir takım suçları bunun kapsamına koymaktır yaptığımız. Bunların düşünce hürriyeti, kişilerin muhalefet yapması şekliyle bu düzenlemenin hiç bir alakası yoktur' diye konuştu.

Müdafinin dosyayı incelemesi ve misal almasının son derece mühim olduğunu kaydeden Bozdağ, ilgili maddenin uygulamaya girmesinden sonra terör, örgüt, uyuşturucu ve  pek çok aşırı soruşturmada suçu işlemeyi iş edinen insanların avukatları aracılığı ile savcılıklarda adeta nöbet tutuklarını söyledi.

Soruşturmanın sıhhatli yürümesi, delillerin toplanması, faile ulaşılmasının adeta olanağı olmayan bir vaziyete geldiğini savunan Bozdağ, şöyle konuştu:

'Dosyanın içerisinde ne varsa alıyorlar. Savcı nerelere müzekkere yazmışa onu alıyor. Soruşturmanın istikametini görüyor, deliler karartılıyor. kayboluyor, incelemeler netice vermiyor. Böyle olunca da bilhassa organize suçlarla, örgütlü suçlarla ilgili  soruşturmaların akim kalması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Soruşturmanın hedefi tehlikeye düşecekse hakim kararıyla göze çarpan evraklara ait kısıtlamayı öngören düzenlemeye arka döndük. eleştiriler dikkate alınmak şekli ile burada bir katalogla sınırlamaya gidildi. Bu sınırlama kanun koyucunun amacını karşılayıcı niteliktedir. 2011'de devreden dosyalar dahil 6 milyon 15 bin 659 tahkikat var, bin 50'sinde gizlilik kararı verilmiş. 2012'de 6 milyon 285 bin 102 soruşturmadan bin 64'ü ile alakalı gizlilik kararı verilmiş. 2013'te 6 milyon 679 bin 973 soruşturmadan bin 306'sında gizlilik kararı verilmiş. Milyonlarca soruşturmadan göze çarpan sayıdakine gizlilik kararı var. Bu daraltmayla daha da üye inecektir, kararı hakim verecektir. Bunun gereksinim olduğuna inanıyorum. Bunu geçirmeye mecburuz. Siz de bunu yakinen biliyorsunuz. Bu bizim soruşturmaların sıhhati bakımından son derece önemlidir. Burada erek savunma hakkını kısıtlamak değil, delileri toplamak, faillere ulaşmak ve hak edenin cezaya kavuşması için etken ve sıhhatli soruşturmayı yürütmek bakımından önemli.'

Hakim ve savcıların özlük haklarına yönelik düzenleme üstünden çok aşırı yıpratıldığını belirten Bozdağ, 'Hakim ve savcılarımız daha çok edinmeyi hakediyorlar. Bütçe olanakları çerçevesinde ancak bu kadar iyileştirme yapıyoruz. olanak olduğunda daha çok yapma olanağı olacaktır' dedi. 

Bozdağ, zammın diğer adliye personeline yansımadığını söyledi.

'İmralı'ya sekreterya tartışması, Hükümetimizi yıpratmak için algı operasyonuna döndü' 

Bozdağ, milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin bulunduğunu, bunun dışında herhangi kimsenin bulunmasının mümkündür olmadığını dile getirerek, 'İmralı'ya sekreterya tartışması kamuoyunda Hükümetimizi yıpratmak için algı operasyonuna döndü. Sanki dışarıdan hususi kalem gidecek, orada sekreter olacak, uyum kuracak bu şeklinde algı yapılıyor. Bu fevkalade yanlış, öyle bir şey yok. Siyaseten de böyle bir şey yok, kanunen de bu mümkündür değildir. İmralı'da Öcalan'ın beraberinde şu anda bulunan hükümlüler var. Bu hükümlüler azalır, çoğalır, orada ayrılıp gidebilir, başkaları gelebilir. Bunlar her cezaevinde bulunan rutin uygulamalardır. başka cezaevlerinde nasıl oluyorsa, İmralı'da tıpkı uygulamalar yapılmaktadır. Bir ayrıcalık söz konusu değildir' dedi. 

Adalet Bakanı Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın kullanılmasını ya da yapımını engelleyen herhangi bir yargı kararı bulunmadığını söyledi.  

Bozdağ, avukatlara yeşil pasaport verilmesini arzu ettiğini, Dışişleri ve diğer ilgili bakanlıklarla konuyu görüştüğünü belirterek, AB üyesi ve başka devletlerde Türkiye'deki yeşil pasaportun sayısının yüksekliği nedeni ile azaltılmasını istediğini, bir takım devletlerin de yeşil pasaporta vize koyduğunu anlattı. Bir adım atıldığında yeşil pasaportlularla ilgili de sıkıntının ortaya çıkma riskinin olabileceğinin anlatım edildiğini söz eden Bozdağ, 'AB ile vize muafiyeti görüşmeleri sürüyor. 2 sene içerisinde zaten AB bazında bir problem kalmayacak, anlaşma yürürlüğe girerse. Şu evrede sınırlama imkanımız yok. Başka iş gruplarına da vermemiz gerekecek. Kapsam çoğaldıkça yeşil pasaport uygulama piyasası daralabilir. Şu evrede yapamıyoruz fakat incelmemizde olacak ve ben de bunu bilhassa takip edeceğim' diye konuştu.

'Af düşüncemiz yok'

Milletvekillerinin sorularını cevaplayan Bozdağ, adli sene açılış törenine ait düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasının, törenleri yasaklamadığını anlatım etti. Bozdağ, 'Bu alanda, yasayla Yargıtay'a verilmiş tekel sona ermekte. Adli sene törenlerinin yapılmasında tam özgürlük getirilmektedir. Gerek barolar lazım adliyeler açılış törenleri yapıyorlar' diye konuştu. 

Bozdağ, başka bir soru üzerine, terör örgütü üyeleriyle ilgili herhangi bir af düşüncelerinin olmadığını bildirdi. 

Bekir Bozdağ, 300 terör örgütü üyesini özgür bırakacakları anlamında bir açıklaması olmadığını da anlatım ederek, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sıhhat sorunları nedeni ile cezaevlerinde tek başına yaşayamayacak vaziyette olanların sayısının sorulduğunu ve buna yanıt verdiğini belirtti. 

ETİKETLER: Herhangi , bir , af , düşüncemiz , yok
Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber