Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Ramazan Durmuş

İçimizdeki Çinlilere duyurulur!

08 Ocak 2010 - 14:06 Yorum: 5

“Albayrağım”ı vatan toprağında gönderden indirip yakanlar varken sen “Gökbayrak”tan söz ediyorsun diyenler olsa da ben bu yazımda “Gökbayrağım”ın acı feryadını bir defa daha dile getirmek istiyorum.

Malum, Çin bitmeyen kin ve nefretini sürdürüyor da içimizdeki Çinliler neler düşünüyor, bilmemizde fayda var! 

Bir yiğit daha tanıdım Ankara"da... Kendisi, hemşerimiz; Doğanşehir doğumlu Bülent Aktan Beyefendi.

Ankara Tekstilciler Derneği Başkanlığı yapan hemşehrimiz Bülent Aktan, sosyal faaliyetleriyle de alkışlanan bir isim...

Gökbayrağın acı feryadına o da sessiz kalamaz, Ankara"da Çin Büyükelçiliği"ne protestoda bulunur ve bir bildiri yayınlar.

Bildiri şöyle başlıyor:

“-Uygur Türklerini, soydaşlarımızı katleden Çin"in mallarına hayır!”

Bildiride; “Sağlıksız olduğu ispatlanmış ucuza mal edildiği sanılan kalitesiz ürünlerin Çin ve Hindistan gibi ülkelerden alınıp satılmasının çocuklarımızın sağlığını da tehlikeye attığına” dikkat çekilir.

Bu duyarlı sivil toplum kuruluşumuzun önderi, uyarılarının yayınlanması için Ankara"daki derneklere de ulaşır. Medyada Çin Büyükelçiliğine protestosu geniş yer alan Bülent Aktan, Malatya derneklerinden birinden gelen cevapla şaşkına döner:

“-Bildiriniz etik değil! Yayınlayamayız!!

Yayınlayacakları yer, derneğin internet sitesidir. Ama etik bulunmaz! Oysa Doğu Türkistan"da kardeşlerimizin katilidir protesto edilen ülke...

Sonra ne mi olur; bu derneğimizin çok değerli başkanının ticaret hayatında Çin mallarının ayrı bir öneminin olduğu ortaya çıkar!

Evet, burada etik olmayan şey bildiri değildir. Etik olmayan şey, bir dernek başkanının kendi işleri için derneğini kullanmış olmasıdır.

Malatyalılar çok merak ediyor ise bu derneğin adını bulmak öyle zor da değildir!

* * *

Bu önemli gördüğüm olayı sizlere aktardıktan sonra gelelim bir başka feryada...

Mehmet Uygur, 30 Eylül 2009"da ciğerpareleri katledildiği için öfkesine hakim olamaz; Çin"in Ankara Büyükelçiliği'ne molotof kokteyl atar. Sonra Ankara Sincan Kapalı Cezaevinde 3 ay tutuklu kaldıktan sonra ilk duruşmasında beraat kararı verilerek tahliye edilir.

Şimdi Mehmet Uygur"un duruşmada okumak için kaleme aldığı ve Uygur Haber Ajansı"nın ele geçirdiği çok özel yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Sayın Hakimim:
Öncelikle siz ve yüce heyetinizden özür dileyerek konuşuyorum:
Yıllardır topraklarımız işgal altında, Ben 1985 yılında henüz 17 yaşındayken Komünist Çin beni kara listeye almış ve yaşadığım ilçenin dışına çıkmamı yasaklamıştı.Eğer çıkarsam karakola giderek nereye gideceğimi, kiminle görüşeceğimi, ne zaman döneceğimi anlatıp izin almam gerekirdi.İstedikleri zaman ifade vereceksin diye yakalayıp götürüyorlardı. Günlerce hatta aylarca süren bir eziyet içerisinde ifademi alırlardı. Bunun sonucunda cezaevinde tutuklu kalırdım, itiraz şansım hiç yoktu. Komünist Çin üzerimizdeki egemenliğini ve gücünü bize sürekli hissettirmek için hiçbir suçum yokken eziyet ederlerdi. Ve hatta gece saat 3"lerde kapıyı çalar elektrik yokken kapıyı geç açınca kapıyı ve camlarımı kırarak eve girer, eşimin ve çocuklarımın önünde aşağılayıp döverek alıp götürürlerdi ve günlerce sorguda işkenceye tabi tutarlardı. Kendimizi savunmak için hiçbir hak ve hukukumuz yoktu. Benim mesleğim kuyumcu olup Doğu Türkistan"da iken kendime ait bir tane merkez 6 tane şube toplam 7 tane kuyumcu dükkanım vardı. İşyerimde çalışırken müşterilerimin önünde hiçbir neden yokken yakalıyor ve ifade vereceksin diye zorla götürüyorlardı. Cuma günleri beni ve benim gibi Doğu Türkistanlı 15 - 20 kişiyi ellerimizi de kelepçeleyerek motorlara atarlardı. Cuma namazından çıkan kalabalığın önünden ve daha kalabalık pazar yerlerinden geçirerek milletimizin gözünden düşürmek ve itibarımızı, onurumuzu dahası şerefimizi zedelemek ve kırmak için yapmadık kötülük kalmazdı.
Komünist Çin bizi başımızı bile kaldırmaya cesaret edemez hale getirmek istiyordu, hiçbir hakkımız ve şansımız yoktu.
Sayın Hakimim:
1986"dan 1997"ye kadar ülkemizden ayrılana dek 11 sene boyunca anlatamayacağım kadar çok zulüm, aşağılanma, horlanma ve yüzlerce tutuklama, işkenceye maruz kalarak yaşamaya mecbur kaldım.
Sayın Hakimim:

Bu devirde hayvan hakları bile bizden daha fazla, nesli tükenmekte olan çiçek ve ya böcek bile koruma altına alınıyor ama biz Doğu Türkistanlıların böyle bir hakkı yok. Dolayısıyla insan hak ve hukukumuz Komünist Çin devleti tarafından tamamen elimizden alınmıştır.
Sayın Hakimim:

Yıllardır topraklarımız işgal altında. Analarımıza, bacılarımıza tecavüz ediliyor. Komünist Çin hükmünü sürdürüyor. Allah kimsenin başına vermesin! 3 evladım var ellerinizden öperler, onları Çin işgalinden kurtararak Türkiye Cumhuriyetimize getirdim. Bu bayrak altında yaşasınlar istedim ve şimdi onlar Türk vatandaşı. Çok mutluyum, çünkü hür ve özgürler.
Sayın Hakimim:

13 senedir Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyorum. 5 senedir Türk vatandaşı olmama rağmen kendimi her zaman Çin baskısı altında hissediyorum. Çünkü 2006 yılında 0535"ten başlayan son numaraları …….  olan cep telefonu kullanıyordum. Çin ajanları sürekli telefon açıp baskı yaptığından dolayı o telefon numarasından vazgeçmeye mecbur kaldım. Eğer 2006 yılındaki telefon görüşmelerim incelenirse Komünist Çin"in ne kadar diktatör olduğu ortaya çıkacaktır. Annemle 12 senedir görüşemiyordum, 29 Ekim 2008 yılı vefat etti. Ben ailemizin yalnız erkek çocuğuydum. Bir tane annem vardı. 5 senedir Türk vatandaşı olmama rağmen annemin duasını almaya bile gidemedim. Çünkü diktatör Çin"de can güvenliğimden korktum. Bütün mal varlığım, evim böylece orada kaldı.
Sayın Hakimim:

Bu eylemi Çin"in Shavguan şehrinde bulunan bir oyuncak fabrikasında çalıştırılmak üzere zorla götürülen Doğu Türkistanlı 800 işçiden 5000"den fazla Faşist Çinlilerin sopalarla dövmesi sonunda 300 tanesi ölmüştür.

Hak ve hukuka aykırı bulduğum bu katliamı kaldıramadım. 5 Temmuz 2009"da Doğu Türkistan"ın başkenti Urumçi"deki 5000 civarında üniversite öğretim görevlileri ve öğrenciler suçluların cezalandırılmasını isteyerek yürüyüş yaparken buna tahammül edemeyen Komünist Çin rastgele ateş açarak Urumçi"yi kan gölüne çevirmiş ve on binlerce masum insan öldürülmüş ve yaralanmış ardından tutuklanmıştı.
Urumçi şehri adeta cehenneme dönmüş ve bu olayın 4. ve 5. günleri sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ardı ardından iki kez Doğu Türkistan"da olanlara “adeta soykırım” demişti.
Dünya ülkeleri ise Çin"in gücünden korkarak sessiz kalırken bundan cesaretlenen Çin, Doğu Türkistan halkını Eylül ayından başlayarak yüzlercesine ağır şekilde cezalandıracağını açıklamıştı.
Sayın Hakimim:

Ben bir Türk vatandaşı olarak dünya kamuoyunun dikkatini Doğu Türkistan"daki katliama çekmek için bu eylemi yapmış bulunuyorum. Aslında daha başka usulleri kullanarak hak ve hukukumu aramak için barışçıl yollara başvurabilirdim, ama dikkat çekemezdim.
Komünist Çin"in yaptığı bu katliam karşısında kendimi kaybettim.
Sayın Hakimim:

Ben devletimizin yüksek adaletine sığınarak tahliyemi istiyorum.
Saygılarımla arzederim.”

İçimizdeki Çinlilere duyurulur!

YAZARIN DİĞER YAZILARI