Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

İlginç zamanlarda yaşayamak

25 Mart 2014 - 15:28 Yorum: 1

Eski bir Çin bedduasına göre, kötülüğü istenen kişiye “İnşallah ilginç zamanlarda
yaşayasın!” denilirmiş.

Gerçekten ilginç bir zamanlarda yaşıyoruz…

Geçtiğimiz günlerde bir mecliste güncel konular üzerinde konuşurken bir arkadaş “Ben 40 yıldır cemaatin içerisindeyim. Hoca efendi hep rüyalarıma girerdi, ama bedduadan sonra artık cemaati bıraktım.” dedi.

Topluluktaki diğer bazı arkadaşlar, cemaatin çil yavrusu gibi dağıldığını, evlerin, yurtların boşandığını iştahla anlatıveriyor. Bilmeyen de dağdaki terör örgütlerinin yurt ve yuvaları, meskenleri basılmış, teröristler kıskıvrak yakalanmış zanneder…”

40 yıldır hizmette olduğunu ifade eden arkadaşa dönüp yaşını soruyorum.

 Aldığım cevap 40 oluyor

Öyleyse be mübarek adam nasıl oluyor da kırk yıldır hizmettesin” demezler. Bari şu çocukluk dönemini düşür.

“Ben de Malatyalıyım. Simanız hiç aşina gelmiyor. Siz Hoca efendinin cemaatinde misiniz?” diye soruyorum bu kez.

Hoca efendinin değil de, başka bir nur cemaatinde olduğunu ifade ederler.

Maalesef durum böyle? Hizmete hiç girmemiş olan nasıl hizmeti terk edebildiğini anlamış değilim.

Bu durum ilginç zamanlar da yaşamak değil de nedir sizce?

Geçtiğimiz günlerde Bediüzzaman’ın üç talebesi devlet televizyonunda gözüme ilişiveriyor.

Ardında Malatya Güncel sitemiz dahil bir çok site ve gazete kendilerine geniş yer verdiler, veriyorlar.

İşaretü-l İcazın Diyanet İşleri Başkanlığınca basılmasının üstadın dileği, vasiyeti olduğunu ifade ediyorlar. Bu vasiyeti hali hazırdaki iktidarın gerçekleştiğini ve bu gün risale-i nurların rahat bir şekilde okunduğu, sohbetlerin yapıldığı, Kuran Kurslarının, İHL’lerin açıldığı belirtiliyor ve mevcut iktidara karşı çıkan kimilerin haksız olduğunu ifade ediyorlardı…

Bediüzzamanın, “Euzu billehi mineşşeytani ve siyaset” dediğini belirtip,  Hoca efendiyi siyasete karışmakla suçlayanların, dün Demirel’i desteklemeleri, bu gün ise medya medya dolaşıp,  mevcut iktidara sahip olmanın gerektiğini söylemekle acaba ne yapmış oluyorlar…

İlginç zamanlarda yaşamıyoruz da nerde yaşıyoruz sizce?

Bu durum bana bir şey hatırlattı.

Alevi açılımının son surat devam ettiği günlerdi.

Çalıştay üzerine çalıştayların yapıldığı, alevisi ile sunisi ile toplumun çoğunluğu tarafından bu problemin çözüleceğine dair umutların tavan yaptığı günlerdi.

Prof. Dr. Osman Eğri Bey’in öncülüğünde Alevi-Bektaşi Klasikleri Diyanet İşleri Başkanlığında yayınlanmaya başlandı.

Makâlat, Besmele Tefsiri, Kitâb-ı Dâr, Erkânnâme, İlm-i Câvidân… gibi birbirinden değerli on küsur eser çok kaliteli bir şekilde basıldı.

 Ancak ciddi emek ve gayretlerle basılan bu eserler sadece kütüphanelerde, diyanet kitap evlerinde yer aldı.

Ne diyanet görevlerine, ne imamlara, ne dedelere verilebildi.

Fiyatları da yüksek olduğundan her iki cenahtan pek fazla kimse al(a)madılar.

İlgili yerlere ve makamlara, kişilere hiç olmazsa camiler ve cem evlerine konulsa diye tekliflerde bulunduk, yazdık, çizdik, görüş beyan ettik ama nafile?

Diyanetin bütçesinin el vermeyişinden olsa(!) veyahut imamlarımızın Aleviliğe ait bilgileri temel kaynaklardan öğrenip alevi olacağından(!) veyahut alevi vatandaşlarımızın Aleviliği yazılı kaynaklardan öğreneceğinin korkusundan(!) olsa gerek ki bu eserlerin dağılımında, hedef kitleye ulaşmasında yapılması gerekenler yapılmadı maalesef…

Bu gün Sayın Başbakanımızın meydanlarda elinde, Bediüzzamanın talebelerinin ekranlarda ellerinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılan Bediüzzaman’ın İşaret-ül İcazını görünce gayri ihtiyarı Alevi açılımın tavan yaptığı günlerde basılan Alevi Bektaşi Klasiklerinin başına gelenler aklıma geldi…

Umarım İşaret-ül İcazın kaderi de Alevi Bektaşi Klasikleri gibi olmasın.

 Duam ve temennim odur ki, dün Alevi açılımına dair Sunnisiyle- Alevisiyle birçok vatandaşımızın yaşadıkları hayal kırıklığını bu mübarek ağabeylerimiz yaşamasın…

Yahu, böyle ilginç zamanlarda yaşamak paralel yapının işi mi yoksa?

YAZARIN DİĞER YAZILARI