Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Brüksel'deki temaslarının ardından Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin geleceğine daha müspet ve güvenle baktığını söyledi.

Strasbourg’da Avrupa Parlamentosu’nda, Brüksel’de de AB Komisyonu’nda yaptığı sıkı münasebet trafiğini Anadolu Ajansı’na (AA) değerlendiren Bozkır, AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle’nin ofisinden dünkü ikili görüşmeye ait yapılan açıklamayı önemsediğini belirterek, “Belki son yıllarda hazırlanmış en güçlü, Türkiye’nin bizatihi kendisinin bununla beraber da bu sürecin devamının önemini vurgulayan aşırı mühim bir açıklama. Bunun için de bu ilişkinin geleceğine daha müspet ve güvenle bakıyorum” dedi.

AB Komisyonu’ndan dün yapılan açıklamada, Füle’nin görüşmede Türkiye’nin AB için stratejik önemine vurgu yaparak iki yan içerisinde yapıcı işbirliğinin süreceğine yönelik inancını dile getirdiği, Türkiye’nin AB için mühim bir beraber olduğunu vurguladığı ve aralarında iktisat ve ticaret, hariç siyaset diyaloğu, vize ve göç politikası ve enerjinin de bulunduğu, devasa ve kullanılmayan potansiyel bulunan bölgelerde ilişkilerin derinleştirilmesini savunduğu belirtilmişti.

Bozkır, “Füle ile hem yeni anlayışımızı hem İlerleme Raporu’nu ve bundan sonra neler yapılabileceğini detaylı biçimde konuştuk. İlerleme Raporu’nun tabiatıyla tenkitler içeren bir rapor olacağını, fakat üslubunun kimseyi keyifsiz etmeyecek ve bu tenkitlerden kabul ettiklerimizi de uygulama olanağı verecek biçimde bir rapor olması yönündeki arzumuzu dile getirdik” diye konuştu. Bozkır, Füle’nin de kendisiyle muhakkak tıpkı doğrultuda düşündüğünü belirtti.

Kasım ayından itibaren genişlemeden mesul olacak AB Komisyonu’nun Bölgesel Politikadan Sorumlu Üyesi Avusturyalı Johannes Hahn ile de görüşen Bozkır, “İlk kez tanıştık kendisiyle. Gerçekten beraber çalışabileceğimiz, kafası berrak, Türkiye’nin önemine vakıf ve işbirliğine de yatkın bir şahıs şekilde gördüm. Bunun çerçevesini daha komiser olmaksızın konuşmuş olmamızı önemsiyorum. Çok yakın bir işbirliği kuracağımızı ikimiz de anladık. Önümüzdeki çağda bu ilişkiyi matbuat yoluyla mesajlar halinde değil devamlı şekilde benim Brüksel’e gelişme onun Türkiye’ye gelişi halinde sürdürmeyi kararlaştırdık” ifadelerini kullandı.

Bozkır, Türkiye’nin müzakere sürecinde ilk faslını Avusturya çağ başkanlığında açtığını, ilk faslını da tıpkı çağda kapattığını hatırlatarak, “Ayrıca son açtığımız fasıl da Komiser Hahn’ın şu anda komiserliğini yaptığı konuyla ilgili” dedi.

Son dört yıldır, bir AB bakanının Strasbourg ve Brüksel’de dört gün içerisinde bu kadar aşırı kişiyle görüştüğü, böyle bir programın görülmediğini kaydeden Bozkır, “Ben bunu önemsiyorum. Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı, yeni başbakan, yeni hükümet ve yeni Türkiye diye adlandırdığımız yeni yapısıyla AB’ye yönelik verdiği aşırı kuvvetli mesaj, Strasbourg ve Brüksel’e yaptığım ziyarette edindiğim izlenime göre, gayet diri biçimde algılanmış, karşılık bulmuş. Buradaki havayı gerçekten aşırı değişmiş gördüm” diye konuştu.

Bozkır, temaslarının yoğunluğunu ve karşılık bulmasını, “yeni başlatılan girişim, iki yan arasındaki bakış açılarını gidermek ve doğru resme bakmak açısından bir destek şekilde gördüğünü” söyledi.

Türkiye’nin AB’den en mühim beklentileri içerisinde yer piyasa vize muafiyeti konusu da Bozkır’ın temaslarının mühim başlıkları içerisinde yer aldı. Bozkır, AB Komisyonu’nun vizeyle ilgili yayımlanacak raporunun da müspet çıkmasının öngörüldüğünü belirterek, “AB Komisyonu’nun Türkiye’deki araştırma misyonlarının vardığı neticeler olumlu. Bu aşırı mühim sebebi ise üç yıl sonra vizelerin kalkmasında bu raporlar ve AB Komisyonu’nun bir nihai raporu ciddiyet arz ediyor. Bunun her evresinin doğru olması önemli” diye konuştu.

Dün açıklanan yeni AB stratejisinin, “AB konusunun raftan indirilmesi açısından mühim fakat içindeki unsurların geçmişten bu güne kadar söylenen ve şimdiye kadar zaten hazırlanmış olması gerekenlerden oluşup oluşmadığına” yönelik AB kaynaklı vurguları değerlendiren Bozkır şunları söyledi: “Geçmiş performansla  gelecekte ne yapacağımızı mukayese etmek doğru değil. Biz yeni bir atak yaptık. Stratejimizi Brüksel’de açıkladım. Bunun akabinde iletişim stratejisi, milli fiil planları açıklanacak. Bir sürü konu hakkında davranışımız, devinim biçimimiz gözlemlenecek. O soruyu sormak yerine yaptıklarımıza bakıp karar verilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Çok kısa sürede bu çeşit bir soruyu sormayan bir AB olacağına inanıyorum.”