Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Ramazan Durmuş

İnadına “Ne Mutlu Türk’üm diyene…”

24 Eylül 2007 - 13:50 Yorum: 1

Bir okur yorumu üzerine kaleme aldığım bu yazımda, AKP iktidarının yeni anayasa hazırlıklarına karşı eleştiri getirenlerin “Oligarşi”den söz etmeye başladığına dikkat çekerek bunun Türkiye"miz için büyük zarardan başka bir şey olmadığını ifade etmiştim..

Bazı okurlarım “Bize zaman veriniz” derken son yazımıza mı yoksa başka bir sebebe dayalı mı bilmiyorum bir okurumun TÜRK adını anlayamadığımı(!) ima etmesi çok ilginç geldi bana…

İnadına “Ne mutlu Türk"üm diyene” derken, her yazımda dirlik için, birlik için yazılar kaleme alan birisine karşı bu eleştiriyi acımasız buldum.

Bu nedenle de Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk"ün ifadesiyle TÜRK"ü bir kere daha tarif edelim:

“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu.

Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir.

Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı.

Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı.

O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu.

Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu.

Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.” 

Yine ifade ediyorum; hazırladıkları Anayasa taslağında TÜRKİYELİ"yi öne çıkarıp TÜRK"ü unutturmak isteyenlerin inadına bir kere daha NE MUTLU TÜRK"ÜM diyene diye haykırıyorum.

Evet doğrudur; Türk adı; Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan herkesin ortak adıdır. Ama bu tarifin sorumluluğunu yerine getirmeyenlere ne demeli? Onun için bir kere daha ifade ediyorum; ne mutlu bu ada layık olanlara…

Yine Yüce Önderimizin “Yaradılışımdaki en büyük özelliğim Türk olarak dünyaya gelmemdir” şeklindeki veciz ifadesini de her zaman yazılarında hatırlatan biri olarak Saygıdeğer Hasan Aslan Beyefendiye; adresime yeni gelen ve Türk"ü en ince ayrıntısıyla tarif eden bilgi notunu birlikte değerlendirmek gayesiyle tüm okurlarımın da dikkatine sunuyorum:

Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir, hovarda babanın borçla yasayan evladı gibi. Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da, bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak, Kıbrıs'ta, Hocali'de, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp, yapmadığı soykırımla suçlanmaktır.
Türk olmak,  Lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini anlatamamaktır. Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir suru asır önce Viyana'yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp, Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığı için.
Türk olmak, Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.
Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.
Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, ayni zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.
Türk olmak, arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icat edildiği, her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta... kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak,

Mostar'da köprüdür,
Kerkük'te kaledir,
İstanbul'da Kızkulesi'dir,
Anadolu'da buğdaydır,
Çukurova'da pamuktur,
Ege'de tutun,
Karadeniz'de fındık,
Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak,
Çanakkale'de ölmektir.

Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır.
Türk olmak, sabahları odana rahmet dolsun diye, cami açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekeliğini reddedip... Tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile... paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen...  Yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak,
Askere davul-zurna ile uğurlanmaktır... belki de dönmeyeceğini bilerek.
Türk olmak, Annenin ardından 'bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim' demesidir.  Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken 'vatan sağ olsun' demesidir.
Türk olmak, Ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır,

Türk olmak, Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir.
Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak, Aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir. Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan toprağa girmektir. En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir.
Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir. Mevlana'yı, Hacı Bektas-ı Veli'yi ve Hoca Yesevi'yi...  -tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, koş dövüldüğünde ve kaval çaldığında yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir... Bir de Yemen Türküsü'nde...
Türk olmak, Hayatın sana verdiklerine 'nasip', vermediklerine 'kısmet' demektir.
Her işin 'hayırlısına' inanmaktır ve 'feleğe' küfretmektir ve ağlamamak için... çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir. Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaratılanı Yaratandan ötürü sevmektir.
Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir. Zor iştir Türk olmak.
Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamletmek, her çıkan başak için şükretmektir.
Türk olmak medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.

* * *

Gelin bu mübarek günleri yaşarken Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk"e bir kere daha şükranlarımızı sunarak haykıralım:

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

YAZARIN DİĞER YAZILARI