Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Hakkı Yiğit

Kerbela Ve Hüseyni Duruş

27 Aralık 2009 - 15:58 Yorum: 3

Muharrem ayı…

Saygı duyulan, kutsanan, haram kılınan dört aydan biri…

Kuran-ı Kerimde bu aylara saygı duyulması emredilir…

Neden acaba?

Hikmeti nedir?

Neden bu ayda, saldırıya uğrayanların kendini savunmaları hariç, savaşmak haram…

İnsanoğlunun üzerinde düşünmesi lazım…

Zaman her şeyin ilacıdır…

Bazı çözülmez gibi görünen problemler zamanla kendiliğinden çözülüverir…

Kinin, öfkenin, nefretin, husumetin dindirilmesi adına en önemli iksirlerden biri zamandır…

Cenab-ı Hak bu iksirin farkındalığını hissetmemiz için mi acaba bu zaman dilimlerini haram kılmış…

Öfkenin olduğu yerde akıl durmaz…

Öfkenin kovulup aklın hâkim kılınması çoğu kere zamanın eliyle olur…

Onun içindir ki yaratıcı insanların aklıselim düşünmesi ve öfkenin, nefretin, husumetin kişiden ve toplumdan uzaklaştırılması için zamanı kutsal kılmış olabilir, diye düşünürüm hep…

On muharrem…

Sadece sami dinlerinden değil cahiliye döneminde dahi mukaddes kılınan bir gün…

O gün oruçlar tutulurdu…

Hz. Âdem (a.s)"a kadar uzanan hikâyesi olan bir gün…

Hz. Âdem (a.s) tövbesinin kabul edildiği gün…

Hz. Nuh"un gemisinin Cudi Dağına oturduğu gün…

Hz. Yunus"un balığın karnında kurtulduğu gün…

Hz. Musa ve İsrailoğulları"nın firavunun elinden kurtulduğu gün…

Hz. İsa"nın göğe yükseldiği gün…

Hz. Davud"un tövbesinin kabul edildiği gün…

Hz. Süleyman"a mülkün verildiği gün…

Hz. Peygamberin gelmiş geçmiş tüm günahlarının bağışlandığın müjdesinin verildiği gün…

Bütün bunlar muharremin onuncu günü “aşure günü”nde gerçekleşen güzellikler, müjdeler…

Elbette bunca güzelliğin yaşandığı bir gün önemsenir, kutsanır…

Ancak bu gün de geçekleşen bir nahoş olay var…

Muharrem deyince işte o gün gelir hep bizim aklımıza…

İslam tarihindeki “o kara leke” bu günde gerçekleşmiş olan bütün diğer güzelliklerin üzerini “kara ve kalın bir örtü” gibi örter…

Kerbelâ faciası, vahşeti…

Bu faciadan dolayı yaşarmayan bir göz, acaba hakikate tam açılmış olur mu?

Bu gün karşısından burkulmayan, hüzünlenmeyen bir gönüle acaba iman girmiş olur mu?

Efendiler Efendisinin omzuna aldığı, sevdiği, kokladığı, cennet gençlerin efendisi dediği Hz. Hüseyin (r.a) ve aile efradında olan 72 kişinin şehit edilmesi İslam tarihinden kara bir lekedir…

O Hüseyin ki, ismini bizzat Efendiler Efendisi koymuştu…

Harun Aleyhissselamın oğullarının ismini vermişti onlara…

O Hüseyin ki Efendiler Efendisi “onlar benim dünyada kokladığım iki reyhandır” dediği reyhanlarından biriydi… Efendiler Efendisi “Allah"ım ben bunları seviyorum; sen de sev” diye dua etmişti kendisi için…

“Hasan Hüseyni seven beni sevmiş, onlara kin tutan bana kin tutmuş olur” demişti Efendiler Efendisi bir başka kere…

Hasan ile Hüseyin güreşe tutulduğu zaman Cebrail"in Hüseyni desteklemesi karşısında Efendiler Efendisi de “Ha gayret Hasan"ım, göreyim seni, yakala Hüseyni” demişti…

İşte Efendiler Efendisinin torunu, Hz. Ali ile Hz. Fatma"nın ciğerparesi Hz. Hüseyin on muharremde şehid olmasıyla bu günün kaderi, anlamı, manası değişmiş oldu…

Kim O"nu niçin şehit etti?

Siyaset, saltanat, makam, asabiyet, cahiliye duyguları ağır basan Yezit ve onun yanında gözü dönmüş avareleri O"nu şehit etmişti…

“Hak bir davanın hakkaniyetini haykırma ve koruma adına” zalimin zulmünü durdurma, Kuran ve dedesinin sünnetinde inhiraf edenleri yola getirme adına Hz. Hüseyin yola çıkmıştı…

Hz. Hüseyin"in kıyamı kuru bir salatan ve siyaset için değildi…

O Hakkı tutup âli kılmak, zalimin zulmüne dur demek için yola koyulmuştu…

Ve o gün şehit olacağını biliyordu ama yine de hak bildiği yoldan geri durmadı…

O Şehit edileceği gün dahi ok yağmurlarının altında öğlen namazına durdu…

Kıyamını uzun tuttu… Rabbiyle buluşmayı seviyordu çünkü…

Hz. Hüseyin"in kıyamını iyi okumak lazım…

Hüseyni bir duruş, ancak Kuran ahlakıyla ahlaklanmayla, , sünneti seniye"ye tabi olmakla, ibadet ve kullukta bulunmakla, zulme karşı dik durmayla ancak olacağını bilmemiz lazım…

Yoksa Hüseyni bir duruş ve ahlaktan yoksun, Kuran ve sünnete muhalif bir tavır içinde bu gün kuru bir tarafgirlik ve intikam olarak algılanırsa hiç farkına varmadan, siyasi emelleri uğruna hareket eden Yezidin safında yer almış oluruz…

Öyleyse niyette, ibadette, ahlakta, amelde, Hüseyni bir duruş bizler için birer turnusol kâğıdıdır.

Aksi takdirdeki bir duruş egomuzu tatmin etmekten öteye geçmeyecektir…

On muharrem bizler matemdir…

Siyasetin, menfaatin, tarafgirliğin, hizipçiliğin asabiyetin, insanı nasıl da kör ettiğinin, baştan çıkardığının, zalimleştirdiğinin bir fotoğrafı…

Yezidi virüsleri taşıyanlar her zaman toplum, insanlık için potansiyel tehlikedirler…

Zaman değişse de, asırlar geçse de maalesef yezidler hep var olacaktırlar…

Dikkatli olmak lazım…

Aklıselim insanlar “şer gibi görünen olaylarda da bir hayr vardır” demişler…

Negatifleri pozitiflere çevirmeyi bilmişlerdir hep...

Onun içindir ki bu günleri yassı matem ilan etmişler…

Bazı olayları, günleri yıkma, yakma, hakaret, isyan, zülüm olarak eşleştirenlere karşı; Ehl-i Beyt sevenlerinin bu vahşeti faciayı yassı matem orucuna dönüştürmesi de manidardır bence…

Kinin, nefretin, tarafgirliğin, aç gözlülüğün, makam – mansıp sevdasının, hizipçilin, zulmün, ego"nun kol gezdiği dünyada,

Kuran ve sünnete ittiba edilmediği bir dünyada,

Yaşatmak için, yaşamaktan vazgeçilmediği bir dünyada,

Ehl-i Beyt sevgisi ile kalplerin coşmadı,

Gözlerin yaşarmadığı bir dünyada

Maalesef dünyamız her gün yeni kerbelalara mahkûmdur…

Dünya her zaman Hüseyni duruşa muhtaçtır…

Ve Kerbela dünyamızın muhtaç olduğu duruşun bir sembolü, modeli olmuştur hep…

YAZARIN DİĞER YAZILARI