Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Siyaset 17 Aralık 2014 - 16:33 Yorum: 0

Kimsenin ayar vermesine tahammül etmeyiz

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hiç kimsenin, Türkiye'deki herhangi bir soruşturmayı bahane ederek ayar vermesine hiçbir şekilde tahammül edemeyiz" dedi.

Kimsenin ayar vermesine tahammül etmeyiz

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'Hiç kimsenin, Türkiye'deki herhangi bir soruşturmayı bahane ederek Türkiye'ye ayar vermesine hiç bir biçimde tahammül edemeyiz' dedi.

Kurtulmuş, KON TV'nin Ankara stüdyolarının açılışına gelişi sırasında, matbuat mensuplarının gündeme ait sorularını yanıtladı.

17 ve 25 Aralık operasyonlarının yıl dönümü olduğunu anımsatan bir gazetecinin, buna ait değerlendirmesini sorduğu Kurtulmuş, önce meselenin iki boyutu olduğunu söyledi. Kurtulmuş, '17 ve 25 Aralık'ta ortaya atılan yolsuzluk iddiaları boyutuna ait süren bir yasal süreç ve TBMM'de açılmış bulunan soruşturma' bulunduğunu kaydetti.

Kurtulmuş, 'Bu komisyonlar marifetiyle ulus hesabına TBMM, 17 ve 25 Aralık süreçlerinin yolsuzluk iddiaları kısmıyla ilgili kararı verecektir. Hep birlikte izleyeceğiz ve TBMM'nin bu konuya ait yaklaşımlarının sonucunu göreceğiz' diye konuştu.

Başbakan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

'İkincisi ise 'hafızayı beşer nisyan ile maluldür' diye bir söz var. Geçtiğimiz sene 17 ve 25 Aralık süreçlerinde Türkiye fazla kocaman bir badireden geçti. Türkiye, fazla açık hükümete karşı bir yolsuzluk iddiası bahane edilerek, bunun üstünden geliştirilen bir vuruş teşebbüsü ile karşı karşıya kaldı. 17 ve 25 Aralık süreçlerinde Türkiye'nin Allah korusun Mısır'dan ve Ukrayna'dan bin beter duruma getirilmesinin olasıdır olabileceği bir süreci her vakit birlikte geride bıraktık. Aynı biçimde 17 ve 25 Aralık operasyonu bu siyasal kimi müdahaleler anlamına geldiği eşi tıpkı biçimde de Türkiye'de faizlerin yükselmesi, Borsa İstanbul'un kıymet kaybetmesi, Türkiye'nin risk priminin yükselmesi eşi nedenlerle de ciddi bir ekonomik operasyonla da karşı karşıya kaldık. Biz o süre bunları rakamlarıyla açıklamıştık.'

Bütün bu 17 ve 25 Aralık operasyonlarının iktisat üstündeki etkisi dolayısıyla Türkiye'nin takribî 70 milyar dolarlık bir iktisadi kayıpla karşı karşıya kaldığı vurgulayan Kurtulmuş, sonradan bunların tekrar telafi edildiğini belirtti.

Kurtulmuş, 'Özellikle 30 Mart seçimleri ve ardından gelen 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi vasıtası ile da Türkiye'de milletin ortaya koymuş yer aldığı siyasal duruş netleşince, 17 Aralık, 25 Aralık operasyonuyla yapılmaya çalışılan vuruş teşebbüsü tamamıyla sonuçsuz kalmış oldu' dedi.

Meselenin her iki tarafının birbirinden ayırt edilerek konuşulması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, 'Evet, Şayet yolsuzluk iddiaları varsa şu anda bu iddialar TBMM'deki soruşturmalar kapsamındadır ve tıpkı biçimde süren bir yasal süreçtir. Ama neticede Türkiye siyasal tarihine 17 ve 25 Aralık operasyonları yolsuzluk maskesi altında yapılmaya çalışılan bir vuruş teşebbüsü şekilde kalmıştır' ifadesini kullandı.

'17 ve 25 Aralık vuruş teşebbüsünden dersler çıkarıldı'

Numan Kurtulmuş, Türk siyasal tarihinde hiç bir süre 17 ve 25 Aralık operasyonlarının bu darbeci mahiyetinin unutulmayacağını belirterek, bunun Türkiye siyasetinin hafızasında her vakit mevcut olacağını söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye siyasetinin bir daha böylesine ciddi bir vuruş teşebbüsüyle karşı karşıya kalmamasını, Türkiye siyasetinin, sivil siyasetin, ulusal iradenin önünün kimi sıradan dışı yöntemlerle kesilmeye çalışılmamasını umut ettiğini kaydetti.

Bunların geride kaldığını, 17 ve 25 Aralık vuruş teşebbüsünden dersler çıkarıldığını dile getiren Kurtulmuş, Türkiye'de tüm seçmen kitlesinin geniş manada da demokrasinin, ulusal iradenin birlikte durduğunu, bunun da Türkiye bakımından sevinilecek ve gururla hatırlanacak bir süreç olduğunun altını çizdi. 

Kurtulmuş, 'Bunu da böyle bir daha sene dönümü çeşidine getirmenin de fazla doğru olmadığını gerçekte düşünüyorum fakat soruyu sorduğunuz için bunları hatırlamakta yarar var. Çünkü dediğim gibi, hafızayı beşer nisyan ile maluldür. Sanki bunlar hiç ham eşi unutmak da olasıdır olabilir' dedi.

'Bu süreç asla siyasal bir süreç değildir'

İstanbul merkezli ''paralel yapı'' operasyonuna ait hariç dünyadan tepkilerin bulunduğunu belirten bir gazetecinin, buna ait görüşlerini sorması üstüne Kurtulmuş, 'Şimdi tüm bunları arkadaşlar, yani tam tabiriyle böyle aportta bekleyip 'Aman ha Türkiye'ye karşı bir şey olsun da biz de burada tavrımızı gösterelim' diye bekleyen kimi çevreler olabilir' değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Dolayısıyla Türkiye'nin AB süreci, Türkiye'nin AB'ye adaylık sürecindeki İçten yaklaşımları, bunların hepsini bir tarafa bırakalım. Ama bu vesileyle yada diğer bir vesileyle herhangi bir ülkeden Türkiye'deki siyasal süreçlerle ilgili kimi açıklamalar gelebilir. Ama hiç kimse kusura bakmasın. Türkiye'nin kendi iç meseleleri, hiç bir biçimde dışarıdan istikbal demeçlerle, dışarıdan ortaya konulacak kimi tavsiyelerle hatta süre vakit diplomatik lisanı aşarak kimi İkaz mahiyetinde oluşan demeçlerle Türkiye kendisini, kendi yasal yapısını, kendi sistemini, kendi iç işleyişini yönlendirmez. Dolayısıyla bunların hepsini ilgiyle, dikkatle takip ederiz. Ama neticede Türkiye, yasa devleti ilkeleri bünyesinde kendi işlerini kendisi görür. Hiç kimsenin de Türkiye'nin içişlerine müdahale etmesine bu manada müsaade etmez.'

Devam eden bir süreç bulunduğunu hatırlatan Kurtulmuş, 'Bu süreç asla siyasal bir süreç değildir. Öncelikli şekilde bunun altını çizerek anlatım etmemiz lazım. Bu süreç yasal bir süreçtir. İnanın ki bizler de aynen Türkiye'de tüm kamuoyu gibi, medya eşi sürecin başlangıcını Pazar günü öğrenmiş olduk. Niçin başladı? Hangi iddialar vardır? Hangi sorular sorulur? Bunları biz hükümet tarafı şekilde bilmeyiz, politika şekilde bilmeyiz. Devam eden bu yasal süreçleri de her vakit birlikte izleyeceğiz. Sonucu nasıl ortaya menfaat bunu her vakit birlikte göreceğiz' diye konuştu.

Bunun, herhangi bir gazetecilik faaliyeti dolayısıyla yada bir medya mensubu olmak dolayısıyla ortaya çıkan iddialar olmadığını kaydeden Kurtulmuş, şu teferruatları verdi:

'İddialar diyorum. Bunun da altını çiziyorum. Henüz iddia olduğunu bildiğimiz kimi yaklaşımlar var. Dolayısıyla burada bir kişinin, kendisine ve kendi yayınevinin etrafına karşı hazırlanmış bulunan kanunsuz yer aldığı işler dolayısıyla yapmış yer aldığı bir şikayet var. Bu şikayetten ortaya çıkarak, yola çıkılarak hazırlanmış bulunan bir tahkikat var. Bu tahkikat devam ediyor. Bu bir yasal süreç. Bir şikayet üzerine, somut bir bireyin somut bir şikayeti üstüne süren ve bu süreç bağlamında adı geçen insanların bir kısmının da medya mensubu oldukları bir geniş soruşturmayla karşı karşıyayız. Yoksa medya mensubu bulunan arkadaşlarımız, medya mensupluğu dolayısıyla ortaya koyduğu faaliyetler dolayısıyla sorguya çekiliyor değil. Bunu birbirinden ayırt etmek lazım. Bir diğer yasal gerekçeyle sorguya alınıyorlar. Nasıl, sorgudan sonra ne olacak? İşte görüyorsunuz, bazı arkadaşlar gözaltına alındılar ve özgür bırakıldılar. Ama bunun sanki basına karşı yapılan bir müdahaleymiş eşi gösterilmesi de fevkalade kocaman bir haksızlıktır.'

'Hiç kimse yasal tahkikat süreçlerinden muaf değildir'

Uluslararası camianın da bunu bu biçimde görmesinde kocaman bir yarar olduğunu dile getiren Kurtulmuş, 'Evet böyle brifing verilmiş kendilerine, böyle bilgilendirilmişler. Öyle görünüyor ki daha Türkiye kamuoyu bundan haberdar yapılmaksızın uluslararası camiadan verilen demeçlerin, önceden bildirildikleri ya da eş zamanlı bir biçimde bildirildikleri manası fazla net bir biçimde ortaya çıkıyor. Burada medyaya karşı yürütülen bir operasyon değil, bir kumpas iddiası üstüne yürütülen bir operasyonun arasında medya mensuplarının da yer aldığı bir operasyon söz konusudur' dedi.

Kurtulmuş, 'Kaldı ki hiç bir uğraş mensubu, bu siyasetçi olabilir, medya mensubu olabilir, yargı mensubu olabilir, emniyet mensubu olabilir, yada sivil bir işadamı olabilir. Hiç kimse kendi mesleki mensubiyeti dolayısıyla yasal tahkikat süreçlerinden muaf değildir. Bunun da bu biçimde görülmesi gerek ve her insanın bu manada süren sürecin yasal boyutuna saygı göstererek sürecin nasıl gelişeceğine bakması gerekir' ifadesini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:

'Biz de siyasetçiler şekilde asla bu süreçlerde kendimize ne avukat görevi, ne savcı görevi, ne de yargıç görevi çıkarmayız. Türkiye'de yasamanın, yürütmenin, yargının bağımsızlığı prensibi ilkesi çerçevesinde süreçleri biz de takip ederiz. Ama tüm bunların hepsinin üzerinde şunu bir kez daha teyiden ifade etmek istiyorum: Hiç kimsenin, Türkiye'deki herhangi bir soruşturmayı bahane ederek Türkiye'ye ayar vermesine hiç bir biçimde tahammül edemeyiz. Bakın şu anda dünyanın oldukça çok yerinde vakalar oluyor. Diyelim ABD'de vakalar oluyor. ABD'nin oldukça çok yerinde polisin fazla aşırı şiddet kullanımına karşı vakalar oluyor. Evet herkes bu konuyla ilgili görüşlerini ortaya koyuyor. Ama kalkıp da hiç kimse herhalde ABD'nin içişlerine karışarak burada bu manada süren oradaki vakalara da yan olmuyor. Kimse Türkiye'deki bu tahkikat dolayısıyla yan olmamasını tavsiye ederiz, Türkiye'ye ayar vermeye kalkmamasını tavsiye ederiz. Sonuçta Türkiye, bu ve eşi oldukça çok süreci geride bırakmış, fazla şükür demokratik olgunluğunu fevkalade ciddi bir biçimde geliştirmiş bulunan bir ülkedir. Kusura bakmasınlar, Türkiye'yi yargılama edenlerin birçoğundan fazla daha ileri demokratik standartlara sahip olduğumuzu da sevgi huzuru bünyesinde anlatım edebilirim.'     

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber