Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Dünya 20 Ağustos 2014 - 21:43 Yorum: 0

Kimyasal katliamın yıl dönümünde Suriye

Esed yönetiminin en büyük saldırısı 1 yıl önce bin 300'ün üzerinde sivilin ölümüyle sonuçlanan Doğu Guta saldırısı olarak tarihe geçti.

Kimyasal katliamın yıl dönümünde Suriye

Hafız Esed devrinde kimyasal silah edinme imkanına kavuşan Suriye yönetiminin 2011 Mart'ında başlayan kamu devrimine karşı giriştiği saldırılarda da kimyasal silahları kullanması bütün dünyanın tepkisini çekti

Bir yıl öncelikle 20 Ağustos'u 21'ine bağlayan gece Şam'ın Doğu Guta sahasına düzenlenen saldırılarda, aralarında bayan ve çocukların da yer aldığı bin 300'ün üstünde sivilin hayatını kaybetmesi, bardağı taşıran son damla olmuştu.

29 Mayıs 2013'te İngiltere'nin BM Daimi Temsilcisi Mark L. Grant, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a mektup göndererek, Suriye'de rejimin Mart ve Nisan aylarında üç yerde daha kimyasal silah kullandığını öne sürdü.

Grant, mektupta Şam yakınlarındaki üç ayrı bölgede, 24 Mart, 25 ve 29 Nisan'da muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığını belirtmişti.

5 Haziran'da Ban, Suriye Araştırma Komisyonu vasıtası ile hazırlanmakta bulunan raporda belgelenen 'vahşet'i, 'şok edici ve iğrenç' bulduğunu anlatım etti. 14 Haziran'da Beyaz Saray, Suriye'de Esed rejiminin sarin sinir gazı dahil kimyasal silah kullandığını teyit etti. Aynı gün, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, ABD'nin Suriye'de Esed rejiminin muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki açıklamasını ciddiye aldıklarını söyledi. 19 Haziran'da ise Suriye'nin başkenti Şam'daki İslam Tugayı'nın basın sözcüsü Mahir Mahmud, Beşşar Esed güçlerine bağlı birliklerin Şam'ın Zemelka alanında kimyasal gaz kullanması sonucu 3 bireyin öldüğünü, 25 bireyin de yaralandığını iddia etti.

27 Haziran'da Şam'ın Kabun sahasına kimyasal gaz attığı öne sürüldü. Muhalif yapılanmalardan mesul Suriye Genel Devrim Konseyi (SRGC), Şam yönetimine bağlı güçlerin başkentin Kabun sahasına kimyasal gaz attığını ve saldırıda çok oldukça çok bireyin öldüğünü duyurdu. 5 Temmuz'da Suriye ordusunun bu defa Humus'un Halidiye bölgesinde, 7 Temmuz'da Şam'ın Babila bölgesinde, 21 Temmuz'da Şam'ın Filistin Yermuk Mülteci Kampında kimyasal silah kullandığı iddia edildi.

BM Heyeti Şam'da

Devam eden bütün bu hücum iddiaları, uluslararası kamuoyundaki tepkileri arttırırken BM'yi de harekete geçirdi. 2013'ün 24 Temmuz'unda İsveçli kimyasal silah uzmanı Ake Sellstrom ve BM Silahsızlanma İşleri Yüksek Temsilcisi Angela Kane'den oluşan BM heyeti, iki gün devam edecek temaslar için Lübnan üstünden Şam'a ulaştı.

5 Ağustos'ta Esed güçlerinin, Şam'ın Haresta, Duma ve Adra bölgelerine kimyasal gaz attığı öne sürüldü. 15 Ağustos'ta BM, Suriye yönetiminin, ülkede bulunan BM'nin kimyasal silah araştırma misyonuyla işbirliğini kabul ettiğini açıkladı.

18 Ağustos'ta BM müfettiş heyeti, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarını araştırmak amacıyla başkent Şam’a ulaştı. BM heyetinin Şam'daki otellerinden inceleme için bölgelere gitmeleri gecikirken kimyasal saldırılar devam ediyordu.

Doğu Guta'da soykırım bu şeklinde saldırı: Bin 300'ün üstünde ölü

Takvimler 20 Ağustos'u 21'ine bağlayan geceyi gösterirken sarin gazıyla Şam'ın Doğu Guta bölgesindeki banliyölere hücum düzenlendi.

Bölgedeki doktorlardan Halid Mahmud, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok oldukça çok bireyin uygulanan 'sarin gazı'ndan etkilendiğini anlatım etti.

Yaralılarda soluk darlığı, kusma, göz bebeklerinde küçülme, şuur kaybı yaşandığını belirten Mahmud, acil şekilde tıbbi malzemeye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Siviller saldırıya uykuda yakalandı

Öte yandan bölgedeki aktivistler, sabahın erken saatlerinde sivil yerleşim bölgelerine havadan atılan gaz bombaları itibarı ile şahısların saldırıya savunmasız şekilde, uykuda yakalandığı belirtti.

Bu sebeple en az bin 300 bireyin öldüğü ve en az 3 bin 600 bireyin yaralandığını bildiren aktivistler, yaralıların bölgedeki sahra hastanelerine kaldırıldığı anlatım etti.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Türkiye Temsilcisi Halid Hoca, Birleşmiş Milletler (BM) Heyetinin Şam'da düzenlenen saldırının gerçekleştiği yerlere derhal ulaşması şeklinde Esed güçlerinin fırlattığı füzelerin kalıntılarını görebileceğini belirtti.

Hoca, saldırının 2 MİG tipi harp uçağıyla gerçekleştirildiğini ve en az 30 füzenin sivil yerleşim birimlerini hedef aldığını kaydederek, saldırıdan en çok muhaliflerin kontrolünde bulunan Cobar ve Ayn Terma banliyölerinin etkilendiğini vurguladı. Hoca, 'Tek suçları özgürlüklerini diktatörlüğe teslim etmemek bulunan bayan ve çocukların uyurken üzerlerine zehirli gaz atıldı. Şam katliamı Esed rejiminin vicdansızlığının yeni bir kanıtıdır' ifadelerini kullandı.

Esed yönetimi öncelikle reddetti sonra muhalifleri suçladı

Suriye Enformasyon Bakanlığının, resmi haber ajansı SANA'da yer saha açıklamasında, uluslarası medyanın 'terörü desteklemek' için 'yalan haber' ürettiğini ileri sürerek, 'Haberlerin kimyasal silahın kullanılıp kullanılmadığını soruşturan Birleşmiş Milletler (BM) komitesini görevinden saptırma girişimi olduğu' öne sürüldü. Esed yönetimi bir kaç gün sonra ise tıpkı konu ile ilgili saldırının varlığını kabul edecek fakat sorumluluğun muhaliflere ait olduğunu ileri sürecekti.

BM takımı alana girmeli

İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Şam yakınlarındaki kimyasal silah saldırısı iddialarıyla ilgili Suriye hükümetini, BM ekibinin bu alana girişine izin vermeye çağırarak, 'Birleşik Krallık olayı, BM Güvenlik Konseyi'nde gündeme getirecektir' dedi.

Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi, Suriye'de Beşşar Esed güçlerinin Şam'ın Doğu Guta sahasına düzenlediği ve kimyasal silahların kullanıldığı idda edilen saldırıyı kınayarak, konuyu araştırmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) heyetinin acilen alana gitmesini istedi.
Katliamdan bir gün sonra 'Acil' çağrısı üstüne birleşen BM Güvenlik Konseyi, yaklaşık 2 saat süreyle iddialar üstüne atılacak adımları görüştü. Oturumdan ateşkes çağrısı ve denetleme kararı dışında somut bir netice çıkmadı.

1980'lerden buyana üretiyorlarmış

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), son yılların en dramatik katliamını gerçekleştiren Esed rejiminin, kimyasal silah potansiyeliyle ilgili rapor hazırladı. AA'nın elde ettiği rapora göre, ilk kimyasal silahı 1973 yıllında Sovyet Birliği’nden saha Suriye, üretime ise 1980'li yılların ortalarında başladı. Suriye daha sonraki senelerde da Sovyetler Birliği ve Çekoslovakya’dan savunma amaçlı kimyasal silah satın aldı. Suriye yönetiminin değişik alanlarda 4 kimyasal silah fabrikası, 2 mühimmat deposu ve 1 laboratuvara sahip yer aldığı iddia edildi.

Kimyasal bomba sayısı

Ölümcül hardal ile “İprite” (Sülfür hardal) ve sarin gazları içeren modern kimyasal silah programına sahip yer aldığı iddia edilen Suriye rejiminin, çoğu sarin gazıyla doldurulmuş havadan atılan birkaç bin bomba ile 50 - 100 tane arası kısa ve uzun menzilli balistik roket başlığı ve top mermilerine sahip yer aldığı öne sürüldü.

Büyük bir gizlilik bünyesinde korunan silahların başkent Şam’ın kuzey doğusu ile Humus’un kuzeyinde bulunan 2 mühimmat deposunda saklandığı belirtildi. Suriye'nin ayrıca, Halep iline bağlı Es-Sefir ilçesinde, Humus Organize Sanayi Bölgesinin yakınları ve Hama’nın güneyi ve Lazkiye’nin batısında olmak üzere sinir ile sarin ve tabun gazı imal edildiği tahmin edilen 4 fabrikaya sahip yer aldığı ileri sürüldü.

Tüm fabrikaları, içerisinde modern bir laboratuvarın da yer aldığı Savunma Bakanlığı'na ait Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi denetlediği anlatım edildi. Şam'ın Adra alanında bulunan merkezde, değişik ülkelerden de çok oldukça çok uzmanın çalıştığı dile getirildi.
Aynı raporda, Suriye'nin kimyasal ve biyolojik silah üretimiyle ilgili teknikleri, Hollanda, İsviçre ve Fransalı aracılardan temin ettiği iddia edildi.

Kimyasal harp uzmanı anlatıyor

'Kimyasal ve biyolojik savaş' uzmanı bulunan ve Esed ordusundan ayrılan Yüzbaşı Abdusselam Abdurrezzak, Suriye’deki tek laboratuvarun Şam'ın banliyölerinden Adra alanında bulunduğunu söyledi.

AA muhabirine konuşan yüzbaşı Abdurrezzak, en kocaman muhimmat deposunun Kalemun dağlarında bulunduğunu, burasını 417. ve 418. askeri alayların denetlediğini belirterek, kimyasal silahların kontrolü ve güvenliğinin hava kuvvetleri istihbaratında olduğunu anlatım etti.

Esed rejiminin, miktarı bilinmeyen oranlarda kimyasal silahların saklandığı kocaman depolara sahip olduğunu dile getiren yüzbaşı Abdurrezzak, “Bu depolardaki kimyasal silahlar içerisinde inme edici, ölümcül, vücutta kabarcıklara sebep olan, nefessiz bırakan malzemeler bulunuyor. Rejim her defasında, kullandığı kimyasal silah oranını arttırıyor” dedi.

Abdurrezzak, rejimin Şam’ın Doğu Guta bölgesindeki katliamda çok çok fazla kimyasal silah kullanıldığını da anlatım etti.

Dünyadan tepki yağdı

Türkiye, ABD, İngiltere, Fransa, Güney Kore, Lüksemburg, Katar ve İsrail, Esed yönetiminin düzenlediği saldırıyı şiddetle kınarken, Rusya kimyasal başlıklı füzelerin muhaliflerin kontrolündeki bir bölgeden fırlatıldığını ileri sürdü. Almanya Başbakanı Merkel ise 'Suriye'de ne yer aldığı henüz belirgin değil' demekle yetindi.

ABD'nin Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, kimyasal silah kullanımını diri şekilde kınadıklarını belirterek, 'Eğer Suriye hükümetinin gizleyecek bir şeyi yok ise ve Suriye'de kimyasal silahların kullanması ile ilgili kredibilitesi bulunan ve tarafsız bir soruşturmaya gerçekten taahhüdü varsa o süre BM ekibine acil ve kısıtlanmayan erişim sağlayacaktır' dedi.

İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Suriye hükümetini, BM ekibinin bu alana girişine izin vermeye çağırarak, 'Birleşik Krallık, vakayı BM Güvenlik Konseyi'nde gündeme getirecektir' dedi.

'Suriye'de ne yer aldığı henüz belirgin değil'

Almanya Başbakanı Angela Merkel ise Suriye’de ne olduğunun henüz belirgin olmadığını belirterek, bunu müstakil uzmanların aydınlatması gerektiğini anlatım etti.

Esed BM'ye izin verdi

Katliamdan 5 gün sonra Suriye Devlet Televizyonu, Dışişleri Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler (BM) içerisinde yapılan görüşmelerde, BM heyetinin söz konusu alanlarda inceleme yapması ile ilgili anlaşmaya varıldığını duyurdu. 26 Ağustos'ta ise Birleşmiş Milletler heyetinin, Şam'da kimyasal silah saldırısı düzenlendiği belirtilen bölgede inceleme yapmak üzere yola çıktığı bildirildi.

Batı, Suriye sınavında

Suriye'deki kimyasal silah saldırısı, bu silahların kullanması ile ilgili daha öncelikle Esed yönetimini uyaran Batı topraklarını ciddi bir sınavla karşı karşıya bıraktı.

Suriye'de 21 Ağustos'ta rejim güçleri vasıtası ile başkent Şam'ın Doğu Guta alanında düzenlenen kimyasal silah saldırısında bin 300'ü aşkın bireyin hayatını kaybetmesi, bu silahların kullanması ile ilgili daha öncelikle Beşşar Esed yönetimini kati ifadelerle uyaran Batı topraklarını ciddi bir sınavla karşı karşıya bıraktı.

Kimyasal hücum sonrasında Suriye'ye yönelik muhtemel bir askeri müdahaleye ilişkin tartışmalar bütün hızıyla sürerken, ABD, İngiltere ve Fransa bu şeklinde ülkeler, tutumlarını netleştirmek için konuyu parlamentolarına nakil yoluna gitti.

İngiltere, bu doğrultuda adım atan Batı ülkelerinin başında geldi. İngiltere Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası, hükümetin, 'Suriye'ye askeri müdahaleyi de kapsayabilecek diri bir insani tepkinin verilmesi gerektiği' yönündeki prensip önergesini, 272'ye karşı 285 oyla reddetti. Hükümetin verdiği önergenin 13 oy farkla reddedilmesi, İngiltere Başbakanı David Cameron için 'büyük bir yenilgi' şekilde değerlendirildi ve İngiltere'nin müttefiki ABD'yi yalnız bıraktığı yorumlarına sebep oldu.

Parlamentonun kararına saygı duyacağını dile getiren Cameron'ın, partisi içinden kimi milletvekilleri vasıtası ile Suriye'ye muhtemel müdahale konusunu ikinci defa parlamentoda oylamaya sunması anlamında baskıyla karşı karşıya yer aldığı bildirildi. Ancak İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague yaptığı açıklamada, 'Parlamento görüşünü ortaya koydu. Her hafta, cevabı hayır bulunan bir soruyu parlamentoya sormanın gerçekçi olmadığını düşünüyorum' dedi.

Bu arada, İngiltere Suriye'ye muhtemel askeri müdahalede yer almama kararı alsa da İngiliz hususi SAS güçlerinin kimyasal silah stoklarının yerlerini tetkik etmek için Suriye'ye girip çıktıkları ve İngiliz istihbaratının Suriye ile ilgili ABD ile işbirliği yapmaya devam ettiği belirtildi.
Suriye rejimine karşı 'uygun bir cevap' verme kararı saha ve bunun için uluslararası koalisyon desteği arayan ABD Başkanı Barack Obama için, İngiltere parlamentosundan gelen haber rüzgarın kısmını değiştirdi.

Kimyasal silah kullanmasının kendileri için 'kırmızı çizgi' olduğunu aylar öncesinden açıklayan Amerikan yönetimi, 21 Ağustos saldırısından 9 gün sonra açıkladığı verilerle vakada 426'sı çocuk en az bin 429 bireyin öldürüldüğünü ilan etti. Ancak Beyaz Saray'ın Şam rejimine vereceği karşılık merak edilirken, Obama 31 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, ülkesininSuriye rejimine askeri karşılık vereceğini, bunun için Kongre'den askeri yetki ilgi etme yoluna gideceğini söyledi.

Obama'nın topu Kongre'ye atan sürpriz kararı, uluslararası alanda BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkaramayan, İngiltere bu şeklinde kimi diri müttefiklerini arkasına alamayan ve içeride Kongre'siz yola çıkan bir liderin, yüksek risk alması ve yalnızlığının ciddi manada artarak çoğalması şekilde değerlendirildi. Ayrıca, Amerikan halkı umumi şekilde yeni bir savaşa veya ABD’nin başka bir ülkeye müdahalesine karşı çıktı. Obama'nın Kongre yöntemini aramasının öteki en ciddi sebebi de zaten halkın herhangi bir ülkeye müdahaleye karşı çıkmasıydı.

Rusya ve ABD uzlaştı: Kimyasal silahlar imha edilecek

Eylül 2013'ün başında Suriye'ye askeri müdahaleyi tartışan Dünya kamuoyu, ay ortasına gelindiğinde Esed yönetiminin sadık müttefiki Rusya ile ABD'nin uzlaşısına Şahit oldu. 15 Eylül'de iki memleket askeri müdahale yapılmaması karşılığında Suriye'deki kimyasal silahların imhası ile ilgili anlaşmıştı. Avrupa Birliği ve NATO da ABD ve Rusya'nın, Suriye rejiminin elindeki kimyasal silahların tasfiyesi ile ilgili sağladıkları mutabakatı memnuniyetle karşıladı.

Hollanda'nın Lahey kentinde gazetecilere bilgi verici fakat güvenlik gerekçesiyle isimlerinin saklı tutulmasını dileyen Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) uzmanları, denetlenmesine öncelik verilecek çalışmanın kimyasal silah üretiminde uygulanan donanımların, müsait bulunan her çeşitli metod kullanılarak, 1 Kasım'a dek ortadan kaldırılması olduğunu belirtti.

Uzmanlar, bu çalışmaların, karıştırma ekipmanlarının balyozlarla ezilmesi, kimyasal silah saldırısında kullanılabilecek roketlerin havaya uçurulması, boş kovanların üstünden tankla geçilmesi yada betonla doldurulması veya makinelerin işleyemez bir hale getirilmesi bu şeklinde aşamaları içerebileceğini söyledi.

Silahların imha süreci

İlk heyetin çalışmalarını tamamlamasının ardından, Suriye'ye yeni profesyonel gruplar gönderilerek imha çalışmalarının izlenmesine başlandı. Bu aşamada, kimyasal silahların nerede imha edileceğine de karar verildi. Kimi uzmanlara göre, bu süreç daha çok süre alacak ve daha maliyetli olacaktı.

Kimyagerler, askeri uzmanlar ve sıhhat personelinden oluşan profesyonel heyetlerinin korunmasını, BM'nin de desteğiyle ağırlıklı şekilde Suriye hükümeti üstlendi.

Sürecin ülkedeki çatışmalar ve Esed yönetiminin çıkarttığı bürokratik zorluklar itibarı ile planlanan tarihte bitmemesi tepkilere sebep olurken yol haritası fakat 13 Ağustos 2014'te tamamlanabildi. Suriye’nin yurtdışına taşınan kimyasal silahları içerisinde yer saha sarin gazı imalatında kullanılabilen 581 ton kimyasal maddenin imha edildiği bildirildi.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nden (KSYÖ) yapılan açıklamada, Suriye’den taşınarak Temmuz başında ABD'ye ait Cape Ray adlı gemiye yüklenen kimyasal maddelerin, Akdeniz’deki uluslararası sularda gemide bulunan hidroliz sistemi kullanılarak imha edildiği kaydedildi.

Gemideki imha sürecinin KSYÖ’ye ait profesyonel ekip vasıtası ile denetim edildiğini belirten örgüt, öteki kimyasal maddelerin yoktur edilmesi işlemine de başlandığını duyurdu.

Suriye’nin kimyasal silahlarının imha süreci, bu ülkenin uluslararası baskısıyla geçen yıl KSYÖ’ye organ olmasından sonra başlamıştı.

Farklı zamanlarda gemilerle İtalya’nın güneybatısındaki Gioia Tauro Limanı'na taşınan kimyasal silahlar, 2 Temmuz’da imha işlemi için ABD’ye ait Cape Ray adlı gemiye yüklenmişti.

Muhalifler: 'Esed bu süreç sayesine hem süre hem cesaret kazandı'

Suriyeli muhalifler kimyasal silahların imhası sürecinin Esed yönetiminin elindeki kimyasal silah varlığının maksimum kanıtı olduğunu, fakat Şam yönetiminin bütün stokunu teslim etmediğini öne sürdü. Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Esed yönetiminin 1 yıllık bir süre kazandığını böylelikle katliamlarına ve saldırılarına sürat verdiğini iddia ederek, 'Esed, bu süreç sayesine hem zaman, hem cesaret kazandı' değerlendirmesinde bulundu.

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber