Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Siyaset 24 Eylül 2014 - 01:35 Yorum: 0

Köklü bir anlayış değişikliği gerekiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel ısınmanın 2 santigrat derecenin altında sınırlandırılması, kalkınma stratejilerinin yanısıra, üretim ve tüketim kalıpları açısından da köklü bir anlayış değişikliği gerektiriyor" dedi.

Köklü bir anlayış değişikliği gerekiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bilimsel araştırmaların, küresel ısınmanın yol açtığı, giderek de artan risklere işaret ettiğini belirterek, 'Küresel ısınmanın 2 santigrat derecenin altında sınırlandırılması, kalkınma stratejilerinin yanısıra, üretim ve harcama kalıpları açısından da kökünden bir anlayış değişikliği gerektiriyor' dedi.

Erdoğan, BM İklim Zirvesi kapsamında düzenlenen 'Eylem İçin Ekonomik Durum' temalı alt oturuma  Etiyopya Başbakanı Hailemariam Desalegn ile eşbaşkanlık yaptı.

Erdoğan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin, dayanışma ve işbirliği şeklinde çözüm bulunması gereken günümüzün en mühim sıkıntılarından biri olduğunu söyledi.

Bu konu hakkında bütün tarafların menfaatlerini gözetecek çözüm arayışlarını gelecek nesillere borçları şekilde gördüklerini anlatım eden Erdoğan, 'Bilimsel incelemeler küresel ısınmanın yol açtığı, giderek de artan risklere işaret ediyor. Bu risklerin gerçekleşmesi, gerek ekolojik gerek ekonomik şekilde art dönülemez neticeler ortaya çıkartacaktır' dedi.

İklim değişikliğinin menfi etkilerinin, sırf sıcaklık artışı ve bunun sebep bulunduğu natürel afetlerden ibaret olmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

'Küresel ısınma, insanlığın bütün yaşamı üstünde ciddi değişiklikler meydana getirme potansiyeline sahip. Bu değişiklikler iktisadi gelişme ve sürdürülebilir kalkınmayı engelleyerek yoksulluğun artmasına yol açabilecektir. Aynı şekilde, içme suyu ve besin tedarikinin zorlaşması, göç dalgaları ve bulaşıcı sorunların yayılması bu şeklinde ciddi sıkıntılar yaşanabilecektir. Geçmişte daha aşırı düşük gelirli devletleri etkileyen iklim değişikliğinin, bundan sonra çağdaş devletlere de iri zararlar vermeye başladığını görüyoruz. Dolayısıyla bu konu bundan sonra insanlığın birlikte problemi durumuna dönüşmüştür.

İklim değişikliği ile mücadelede neler yapmamız gerektiği, bilimsel veriler ve teknolojik gelişmeler ile iri ölçüde ortaya kondu. Bu nedenle lüzumlu tedbirleri bir an evvela almamız gerekiyor. Diğer çeşitli bunun maliyeti tahminlerin aşırı fazla üstünde olacaktır. İklim değişikliği ile mücadele, uluslararası ve milli ölçekte doğru politikaların belirlenmesini ve uygulanmasını mecbur kılıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki görüşmeler bu bakımdan iri ciddiyet taşıyor. Küresel ısınmanın 2 santigrat derecenin altında sınırlandırılması, kalkınma stratejilerinin yanısıra, üretim ve harcama kalıpları açısından da kökünden bir anlayış değişikliği gerektiriyor.'

Bunun da ancak, ilave finans kaynaklarının harekete geçirilmesi ve yeni teknolojilerin kullanılması ile mümkündür olduğunu anlatım eden Erdoğan, bu doğrultuda atılacak somut adımların, yerli ve yabancı yatırımları teşvik edecek, yeni mali kaynaklar oluşturacak, iş olanakları sağlayacak ve enerji güvenliğine katkıda bulunacak nitelikte olması gerektiğini bildirdi.

İklim değişikliğine karşı küresel dayanışma

İklim değişikliği ile mücadelenin, bilim, teknoloji ve yenilikçilik bakımından bir itici efor teşkil edeceğine inandıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

'Ayrıca, teknoloji transferi ve kullanımında 'fikri mülkiyet hakları' bağlamında kolaylaştırıcı ve teşvik edici tedbirler alınması gerekiyor. Bu noktada, çağdaş ve ya büyümekte bulunan bütün ülkelerin, olanak ve kabiliyetleri ölçüsünde, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunmaları esas olmalıdır. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecinde karşı karşıya olduğumuz zorlukların üstesinden lakin küresel dayanışma ve işbirliği ile gelinebilir.

Türkiye olarak, İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planımızı bu mülahazalar çerçevesinde hazırladığımızı ve adımlarımızı buna nazaran atmakta olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bir yandan süratli bir gelişme süreci kaydetmek, başka taraftan çevreyi ve ekosistemleri korumak esas amacımızdır. Ayrıca, 2020 sonrası iklim değişikliği rejimine ait şekilde Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yürütülen müzakerelere iri ciddiyet veriyoruz. Gelecek senenin sonunda Paris’te sonuçlandırılması öngörülen yeni anlaşmanın bağlayıcı hükümlerinin belirlenmesi sürecinde, şimdiye kadar izlediğimiz yapıcı tutumu devam ettireceğiz.'

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber