Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Siyaset 30 Eylül 2014 - 20:38 Yorum: 0

Kriz fırsatçılarına göz açtırmayacağız

Paralel yapı da dahil her türlü demokrasi dışı vesayet odağıyla mücadelemize kararlılıkla devam edecek, kriz fırsatçılarına göz açtırmayacağız.

Kriz fırsatçılarına göz açtırmayacağız

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Musul Başkonsolosluğu personelinin kurtarılmasına ilişkin, 'İftiharla anlatım edeyim ki; bu vakada Türkiye ne kadar iri bir devlet olduğunu ve ne kadar işinin ehli bir hükümet sebebi ile yönetildiğini bütün dünyaya göstermiştir' dedi.

Başbakan Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan 'Yeni Türkiye Yolunda' konuşmasında, milleti en derin saygı ve muhabbetleriyle selamladığını söyledi.

'Yeni bir zamanın başında, yeni ümit ve heyecanlarla yola çıktığımız şu günlerde, ekranlarınız vasıtasıyla evlerinize konuk olmaktan, yeni Türkiye'nin iri hedeflerini sizlerle paylaşmaktan rahatlık duyuyorum' ifadelerini kullanan Davutoğlu, demokrasi hesabına herkese gurur verici çok aşırı olgun bir sürecin sonunda yeni cumhurbaşkanını seçtiklerini vurguladı.

Kendisinden başbakanlık vazifesini devraldığı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 10 Ağustos'ta gerçekleştirilen seçimle Türkiye Cumhuriyeti'nin direk milletin oylarıyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğuna işaret eden Davutoğlu, bu seçimin demokrasi açısından bir milat kıymeti taşıdığını, ulus iradesinin nihayet en yüksek seviyede tecelli ettiğini kaydetti.

Davutoğlu, 'Geçmiş hükümetleri boyunca ülkemize çok aşırı ciddi ufuklar açan, çok aşırı kıymetli hizmetlerde bulunan, unutulmaz yapıtlar bırakan Sayın Cumhurbaşkanımıza, huzurlarınızda bir defa daha ülkem ve hükümetim hesabına şükranlarımı anlatım etmek istiyorum' diye konuştu.

Türkiye'nin hızını hiç kesmeden, yürüyüşünü hiç sekteye uğratmadan, hem cumhurbaşkanlığı hem başbakanlık makamında bir vazife değişim işlemi yaşadığını dile getiren Davutoğlu, bu değişimi bir bayrak yarışı, bir nöbet değişim işlemi şekilde gördüklerini, bu şuurla devinim ettiklerini bildirdi.

'Dünyada hem başbakanlık hem cumhurbaşkanlığı değişim sürecini bu kadar başarıyla yürüten diğer bir misal göremezsiniz' değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, şunları kaydetti:

'Türkiye kökleşmiş demokrasisiyle, çok aşırı şükür, kriz beklentilerini boşa çıkarmıştır. Sancısız bir geçiş yaşadık ve kargaşa bekleyenlerin elleri anlamsız kaldı. Bundan sonra da enlem yapı da dahil, her türlü demokrasi dışı vesayet odağıyla mücadelemize kararlılıkla devam edecek, kriz fırsatçılarına göz açtırmayacağız.

Türkiye'nin kazanımlarının korunmasında ve atılımların hiç kesintiye uğramadan sürdürülmesinde devamlılığın ne kadar hayati olduğunu iyi biliyoruz. İşte tam da bu yüzden, sırf 3 gün bünyesinde Bakanlar Kurulu başta olmak üzere bütün dönüşüm sürecini başarıyla tamamladık. Yeni görevlendirmeler, atamalar hızla gerçekleştirildi. Bizim bu süreçlerle kaybedecek vaktimiz yok. Biz önümüze bakıyoruz.'

Yeni Türkiye hayalimiz adım adım gerçeğe dönüşüyor

Türkiye'nin bundan sonra normalleştiğine işaret eden Davutoğlu, 'Gayri natürel yollarla, politik mühendislik operasyonlarıyla iktidar devşirmek isteyenlere kapılar kapanmıştır. Milletimizin her bir ferdi tamamıyla emin olabilmekte ki; bu uygarlık kervanı, yoluna her geçen gün hızını arttırarak devam edecektir' dedi.

Yeni Türkiye hayallerinin bundan sonra adım adım gerçeğe dönüştüğünü anlatım eden Davutoğlu, bu yolda aldıkları her hayırlı mesafenin önlerine yepyeni kapılar, çok aşırı daha parlak ufuklar açtığını söyledi.

Başardıklarının daha fazlasını başarmak, 2023 hedeflerine doğru ilerleyen yeni Türkiye'yi inşa etmek için hiç fasıla vermeden çalışmalara tıpkı aşk ve şevkle başladıklarını belirten Davutoğlu, 'Nihai hedefimiz, aziz milletim bunun da ötesinde, bu toprakların sahip bulunduğu kadim mirası tekrar canlandırmak, yeni bir uygarlık ihyasını gerçekleştirmektir' ifadelerini kulandı.

Yüklendiğimiz tarihsel sorumluluğun şuurundayız

Türkiye'nin nevzuhur bir yurt olmadığını, kökünden bir tarihsel ve varlıklı bir geleneği bulunduğunu vurgulayan Davutoğlu, kendisinin de 62. Hükümete güvenoyu aldıktan derhal sonra, bu köklü geleneğe sahip çıkmak hesabına Selçuklu başkenti Konya'yı, Osmanlı'nın tohumlarının atıldığı Söğüt'ü ve Cumhuriyet meşalesinin yakıldığı Samsun'u ziyaret ettiğini kaydetti.

Bundan sonraki siyasetlerinde de bu tarihsel şuurla devinim edeceklerini bildiren Davutoğlu, 'Aynı bilinçle göreve başlar başlamaz Türk demokrasisinin kökleşmesine menfaatlerini adayan seleflerim rahmetli Adnan Menderes'i, Turgut Özal'ı ve Necmettin Erbakan'ı ziyaret ettim. Onların bu demokrasi mücadelesinde ödedikleri bedellerin farkındayız ve bu bedelleri hiç unutmayacağız' diye konuştu.

Yüklendikleri tarihsel sorumluluğun şuurunda olduklarını belirten Davutoğlu, hesaplarını popülist bir anlayışla değil, 2023 vizyonu çerçevesinde belirledikleri kısa, orta, uzun vadeli hedefleri tutmak üzere yaptıklarını kaydetti.

Seçim siyasetine, seçim ekonomisine, kısa vadeli popülist uygulamalara geçmişte prim vermedikleri benzeri bugün de vermediklerini, yarın da vermeyeceklerini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

'Türkiye'yi daha güçlü, daha müreffeh, daha itibarlı bir yurt biçimine getirmek, demokrasimizi ülkemizin her bir ferdinin, her bir vatandaşının gurur duyacağı ileri bir seviyeye taşımak hesabına gereken her adımı atacağız. 

Çözüm süreci başta olmak üzere, bu ülkenin ne kadar kanayan yarası varsa, hepsine kararlılıkla çareler üreterek, toplumsal barışı her yönüyle daima tesis edeceğiz. Birliğimizi, dirliğimizi, arkadaşlık ve kardeşliğimizi hiç kimsenin bozmasına izin vermeyeceğiz, saflarımızı sık tutarak, birbirimize kenetlenerek, birbirimize muhabbetimizi arttırarak aramıza fitne ve fesat sokmayacağız. Geçmişte bulunduğu gibi, kendi önceliklerini koruyan, barışın yanında, haksızlıkların karşısında, gerçekçi ve aktif bir hariç siyaset bakmaya devam edeceğiz.'

Ekonomide güveni ve istikrarı asla kaybetmeden çıtayı sürekli daha yukarılara taşıyacaklarını, rekabetçi, yenilikçi, üretimini arttıran, istihdam üreten bir anlayışla büyüyeceklerini bildiren Davutoğlu, ekonomik kazanımlardan, refah artışından toplumun bütün kesimlerinin en adil biçimde hisse alması için ne gerekiyorsa yapacaklarına işaret etti.

Davutoğlu, 'Tek bir insanımızın dahi mağdur olmasına, tek bir vatandaşımızın dahi yoksunluk yaşamasına asla rıza göstermeyeceğiz. 81 vilayetimizin imarından, 77 milyon insanımızın mutluluğundan, istikbal nesillerimizin akıbetinden kendimizi mesul sayıyoruz' ifadelerini kullandı.

Bu kavuşma hatıra görüntüleri için çok aşırı bekledik

'Aziz vatandaşlarım, işte bu kavuşma hatıra görüntüleri için çok aşırı bekledik. Sabırla, metanetle, dirayetle çok aşırı kritik bir süreci yönettik ve nihayet geçtiğimiz hafta IŞİD'in elinde rehine şekilde tutulan vatandaşlarımızın kurtarılmasıyla beraber ulus şekilde Elhamdülillah erken bir bayram yaşadık' diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

'101 gün boyunca Musul'da başta Başkonsolosumuz Öztürk Yılmaz olmak üzere 46 vatandaşımız ve üç mahalli görevlimizi kurtarabilmek hesabına çok aşırı dikkatli, adeta kılı kırk yararak sürdürdüğümüz çalışmalardan 20 Eylül sabahı nihayet beklediğimiz sonucunda aldık. Böyle bir operasyonun fiziki ve stratejik zorlukları bir yana, hepimize yaşattığı duygusal boyutlarıyla da ulus şekilde zor bir imtihandan geçtik ve çok aşırı şükür bu zorlu süreçten alnımızın akıyla çıktık. Ülkemiz evlatlarına, yurttaşlarımız vatanlarına, yavrularımız babalarına, 77 milyon insanımız tekrar huzura kavuştu.'

Başbakan Davutoğlu, 'Böyle zor bir süreci mükemmel bir biçimde sürdürerek mesut sona bağlayan, pek çok aşırı risk alarak zoru kolaylaştıran, vatandaşlarımızı özgürlüklerine kavuşturan güvenlik görevlilerimizin her birisini bir defa daha şükranla selamlıyorum. Başta müsteşarımız olmak üzere, Milli İstihbarat Teşkilatımıza teşekkür ediyorum' dedi.

'İnsan yaşamı söz konusu olunca tabiidir ki her adımı iri bir hassasiyetle atmak, öncelikleri iyi saptamak gerekiyordu' ifadelerini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:

'Her şeyden önemlisi, tek bir vatandaşımızın dahi canını tehlikeye atmadan süreci yönetmeliydik. Rehin halde bulunan kardeşlerimizin de bu uzun süre boyunca metanetlerini, ümitlerini kaybetmemeleri, ülkelerine güvenmekten bir an dahi vazgeçmemeleri elzemdi. İftiharla anlatım edeyim ki bu vakada Türkiye ne kadar iri bir devlet olduğunu ve ne kadar işinin ehli bir hükümet sebebi ile yönetildiğini bütün dünyaya göstermiştir.

Daha evvela de benim Dışişleri Bakanlığı  vazifesini sürdürdüğüm çağ zarfında 200'ü aşkın vatandaşımızı Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Somali'de kaçırılan, rehin tutulan muhtelif vatandaşlarımızı kurtarma operasyonlarıyla özgürlüklerine kavuşturduk. En zor şartlar altında Libya'dan 26 bin insanımızı tahliye ettik, 10 gün içinde. Her bir vakanın kendine özgü şartları vardı, kendine özgü dengeleri, hassasiyetleri vardı. Bu olayların tamamında Türkiye'nin gücünü, etkinliğini, harekat kabiliyetini gördük, bununla gurur duyduk.'

İddiaların hangi pis hesapların ürünü olduğunu gayet iyi biliyoruz

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ''Uzun bir zamandır çeşitli çevreler haksız ve mesnetsiz biçimde Türkiye’nin IŞİD’le muhtelif birliktelikler arasında olduğu, bu örgüte destek verdiği benzeri maksatlı ve peş niyetli iddiaları dolaşıma sokuyor. Bu iddiaların hangi pis hesapların ürünü olduğunu gayet iyi biliyoruz'' dedi.

Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD’i terör örgütü ilan etmiş bir hükümete bu iftiranın atıldığını belirten Davutoğlu, ''Ülke olarak, bu ateşin söndürülmesi, masum canların canına kasteden zorbalıkların ve terör yapılanmasının bertaraf edilmesi için her türlü adımı atmaya hazırız'' diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, son birkaç yıl arasında alanda herkesi üzen pek çok aşırı olayın yaşandığını anlatım ederek, milyonlarca masum insanın, katı yönetimlerin, güç çatışmalarının, terör saldırılarının kurbanı olduğu belirtildi.

Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de defaatle uyarmalarına karşın uluslararası toplumun doğru olanı yapmaktan devamlı kaçındığını anlatım eden Davutoğlu, ''Bu duyarsız ve çelişkili politikalar sonucunda kıvılcımlar bütün alanı tehdit eden yangınlara dönüştü. Devlet otoriteleri ortadan kalktı, orduların etkinliği kalmadı ve halklar muhtelif çatışmacı gruplar karşısında savunmasız kaldı. IŞİD benzeri terör örgütleri bu kaostan faydalanarak, bu iri otorite boşluğunu kullanarak tesir alanlarını genişletti'' diye konuştu.

Davutoğlu, bugün ortaya çıkan tablodan rahatsızlığını dile getiren uluslararası topluma, yakın geçmişte alanda esen demokrasi rüzgarlarına destek olmalarının, demokratik yöntemlerle göreve gelen yönetimlere sahip çıkmalarının gereğini defalarca anlattıklarına dikkati çekti.

Davutoğlu, lakin farklı hesaplar içine girerek bu hayati adımları atamadıklarını, alınması gereken tedbirleri etken biçimde uygulayamadıklarını ve ne yazık ki bölgenin büyük acılara gark olduğunu belirtti.

 Bölge insanına çok aşırı acı bedeller ödetti

Davutoğlu, şunları kaydetti:

''Uzun bir zamandır çeşitli çevreler haksız ve mesnetsiz biçimde Türkiye’nin IŞİD’le muhtelif birliktelikler arasında olduğu, bu örgüte destek verdiği benzeri maksatlı ve peş niyetli iddiaları dolaşıma sokuyor. Bu iddiaların hangi pis hesapların ürünü olduğunu gayet iyi biliyoruz. Türkiye’nin bu konu hakkında sürecin en başından bu güne nerede durduğu, nasıl bir eda ortaya koyduğu belli. Daha evvela Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD’i terör örgütü ilan etmiş bir hükümete bu iftira atılıyor.

Maalesef uluslararası toplumun bu kayıtsızlığı bölge insanına çok aşırı acı bedeller ödetmiş, sima binlerce insan canından olmuş, şehirler yıkıma uğramış, toplumların farklı kesimleri arasındaki düşmanlıklar had safhaya yükselmiş durumda.''

Ülke olarak, bu ateşin söndürülmesi, masum canların canına kasteden zorbalıkların ve terör yapılanmasının bertaraf edilmesi için her türlü adımı atmaya hazır olduklarını vurgulayan Davutoğlu, ''Ancak bu arayışların Türkiye’nin hassasiyetlerini gözetmesi ve meseleye nihai çözüm getirecek kapsamda olması gerekiyor. Aksi halde, yapılacak lokal operasyonlarla, alınacak palyatif tedbirlerle elde edilecek her netice, kısa sürede akamete uğrayacak, önü alınan bir terör örgütünün yerine bir yenisi gelecektir'' diye konuştu.

 Hükümetinize güveniniz

Bu meselede Türkiye'nin baştan bu güne tavrını açık biçimde ortaya koyduğunu, kendi sözünü söylediğini belirten Davutoğlu, ''Siz vatandaşlarımızdan ricam, belirli çevrelerden yayılan maksatlı ve peş niyetli spekülasyonlara muhakkak prim vermemeniz, hükümetinize güvenmenizdir'' dedi.

Türkiye’ye ziyan verecek, insanları tehlikeye atacak, menfaatleri zedeleyecek hiç bir girişime ''olur'' vermelerinin olasıdır olmadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

''Herhangi bir adım atılacaksa ve Türkiye’nin de bu beraber yapı içinde herhangi bir rol alması isteniyorsa, şartlarımız ilk günden bu güne zaten bellidir. Burada üç esas şartımız var. Birincisi ve en önemlisi ülkemizin milli çıkarları ve güvenliğidir. Bunu temin etmek için her türlü önlemi alırız. Bunu yaparken de aziz milletimiz dışında kimseye sormayız, kimseye adisyon vermeyiz.

İkincisi tarihten gelen bir görevle mezhep, ırk, lisan ve din farkı gözetmeksizin komşularımızdan gelen bütün akrabalarımıza insanlık hesabına sahip çıkarız. Bizim gönlümüz de kapımız da 500 sene evvela de dara düşenlere açıktı bugün de açık. Bu aziz ve ulu gönüllü milletimiz hiç bir süre mazluma ilgisiz kalmamıştır.

Üçüncüsü ise bölgesel istikrar. Biz bu coğrafyada istikrar, refah ve güvenli bir istikbal istiyoruz. Bunun için de uluslararası toplumla lüzumlu her türlü işbirliğine hazırız. Ancak problemi çözmek için bütünlüklü bir strateji geliştirilmesi şarttır. Yarım çözümler daha iri sorunları da birlikte getirecektir.''

 Umutları kırmamak bizim için bir haysiyet meselesidir

Bugün böyle bir ateş çemberinin yanı başında Türkiye'nin bir istikrar adası olma niteliğini sürdürdüğünü anlatım eden Davutoğlu, ''Yakın çevremizdeki bu yangınlardan biz de yurt şekilde elbette etkileniyoruz, alanda ateş altında bulunan siviller Türkiye’yi bir kurtuluş kapısı şekilde görüyor. Ait olduğumuz medeniyet, inandığımız ahlaki ilkeler, nesilden nesile aktardığımız insani değerler, zorda kalanın yanı sıra olmayı bir kutsal vazife şekilde omuzlarımıza yüklüyor'' diye konuştu.

Tarih boyu ulus şekilde bu çizgide yüründüğünü, geleceğe de böyle yürünüleceğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

''Sınırımıza gelen, kapımızı çalan, katkı için elini uzatan bu kişiler bizim kardeşlerimiz, akrabalarımız, dostlarımız, komşularımız. Bu yüzyılın başında aynı devletin vatandaşları, aynı cephenin askerleri, aynı mefkurenin takipçileriydik. Ecdadımız  Çanakkale’de, Yemen’de, Trablusgarp’ta omuz omuza vuruştular, tıpkı toprağa şehit düştüler.

Şimdi dara düştüğünde kim olduğuna, neye inandığına, soyuna, mezhebine, kültürüne hiç izlemeden katkı elimizi uzatmak, kapımızı açmak ve bize bağlanan umutları kırmamak bizim için bir haysiyet meselesidir. Büyük bir devlet olmanın, şerefli bir ulus olmanın gereği budur. Bize güvenen hiç bir kardeşimiz, dostumuz bu kapıdan başı eğik, gönlü kırık ayrılmayacak, zalimlerin kucağına peş dönmeye zorlanmayacaktır. Türkiye’nin buna yetecek gücü de vardır, olanağı da vardır.''

Gereken tedbirler alınıyor

Geçen hafta sırf Kobani’den Türkiye'ye gelen mülteci sayısının derhal derhal 160 bini aştığını belirten Davutoğlu, ''Bunlar çok aşırı iri genellikle Kürt kardeşlerimiz. Savaştan, ateşten, zulümden, yokluktan kaçıyor; ümit şekilde gördükleri Türkiye’ye sığınıyorlar. Şu teyzelerin, çocukların dramına hangi gönül sessiz kalabilir. Kapıda bu kardeşlerimizi Mehmetçik karşılıyor aziz milletimiz hesabına onları bağrına basıyor ve her türlü ihtiyacı ile ilgileniyor. Başta AFAD olmak üzere Kızılay ve bütün kuruluşlarımız canla başla bu yarayı sarmak için seferber olmuş durumda'' diye konuştu.

Şu anda Suriye’den, Irak’tan, Filistin’den yekün 1,5 milyondan çok mültecinin Türkiye'de misafir edildiğini, tabiatıyla çok sayıda ihtiyaçlarının olduğunu, bunların belirleme edildiğini, alınması gereken tedbirlerin alındığını aktaran Davutoğlu, ''Bunlar olağanüstü durumlardır aziz vatandaşlarım, birtakım sıkıntılar çıkabilir; fakat yurt olarak, devlet şekilde bunları aşacak tecrübeye de, olanaklara da sahibiz. Milletimizin bu hamiyetperver tavrının istikbal yıllarda türkiye için ne iri hayırlar, iri bereketler getirdiğini inşallah daima beraber yaşayıp göreceğiz'' ifadelerini kullandı.

 İlk günkü kadar kararlıyız

Bir önceki hükümet çağında başlattıkları ve ciddi ara aldıkları 'Çözüm Süreci'ni bu yeni çağda de hayırlı bir sonuca bağlamakta ilk günkü kadar kararlı olduklarının altını çizen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu hayırlı sürecin seyrini etkilemek, buradan çıkar temin etmek, hatta her fırsatı kullanarak mevcut bulunan müspet havayı dağıtmak üzere çaba belli eden muhtelif peş niyetli çevreler var. Bunlar hesap etmediğimiz, öngörmediğimiz girişimler değil; bunları da adisyona katarak yola çıktık. Çözüm sürecinin bugün Ortadoğu’nun tek muvaffakiyet hikayesi olduğunu her insanın iyi bilmesi, atılan her türlü iyi niyetli adımı özenle ele alması lazım.

Uzun yıllardır maruz kaldığımız bu arbede ortamının bize ulus şekilde neler kaybettirdiğini, alanda yaşayan insanlarımıza ödettiği ağır bedelleri iyi düşünmeliyiz. Biz bu topraklarda tekrar kardeşlik ikliminin hüküm sürmesini, kardeşin kardeşi kırdığı çatışma ortamının bundan sonra sona ermesini istiyoruz. Kan dökülmesin, canlar yanmasın, ocaklar sönmesin, minikler öksüz, analar evlatsız kalmasın istiyoruz. Bu kavganın kimseye yararı yok; en iri bedeli de bölge insanı ödüyor. El ele, omuz omuza vererek, bunca yitik senenin açığını kapatalım, bu bölgelerimizi kalkındıralım, işsiz gençlerimize istihdam alanları açalım istiyoruz.''

Bu konu hakkında kararlıyız

Ne kadar gönül kırıklıkları varsa, ne kadar mağduriyet, yoksunluk varsa hepsini gidereceklerini vurgulayan Davutoğlu, ''Bu konu hakkında kararlıyız fakat en önemlisi samimiyiz. Bugün çözüm sürecine her zamankinden daha çok inanıyoruz. Ancak konuyla ilgili her insanın bilmesi gereken bir şey daha var; hiç kimsenin bu süreci bahane ederek halk düzenini bozacak girişimlerde bulunmasına da asla izin vermeyiz'' diye konuştu.

Çözüm süreci ile halk düzeninin birbirinin alternatifi olmadığını anlatım eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

''Bizim bu yurt için, bu ülkenin kullanıcılarını için yerine getirmemiz gereken çok aşırı esas vazife ve sorumluluklarımız var. Temel görevlerimizden bir tanesi yurt güvenliğinin ve asayişin sağlanmasıdır. Buna yönelik her türlü tehdit girişimine karşı da gerekli Önlem almaktır. Bu tedbirleri almak noktasında en ufak bir tereddüdümüz olamaz.

Hangi soruna çözüm bulacaksak, bunu bu ülkenin selametini her şeyin önüne koyarak bulacağız. Herkes bu özeni gösterirse kısa sürede bu sorun bir daha dönmemek üzere gündemimizden çıkar, bu topraklarda tekrar kardeşlik rüzgarları esmeye başlar. Her adım için ayrı ayrı hesabımızı yaptık, stratejilerimizi belirledik, inşallah kısa sürede somut sonuçlarını da göreceğiz. Türkiye’yi çok aşırı güzel günlerin beklediğine dair inancım tamdır.''

Muhabir: Esra Altınmakas, Hande İlbeyi Canca

 

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber