İki haftadır gözden ırak oldum
Umarım okuyucularımın gönlünden de ırak olmamışımdır
Gözden ırak olunca da havadisleri geride okuyorsunuz haliyle
İnönü Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Eski Dekanı Prof. Dr. Cem ZORLU Bey"in açıklamasını yeni gördüm.
Yine üzüldüm
İnsan ne de çabuk (eski) yor değil mi?
Sayın Zorlu"nun istifasına rahatsız olan ve rahatsızlığımı ifade edenlerden biriyim
Bu rahatsızlığım kuru bir tarafgirlik değil
Ancak Yöneticilik Zor ve Fedakârlık İstermiş Meğer yazım Sayın Rektör Prof. Dr. Cemil ÇELİK Bey"e cephe alan ve koyu bir Sayın Zorlu tarafgirliği içinde olduğum gibi algılandı.
Daha doğrusu öyle yönlendirilmeye, algılandırılmaya çalışıldı.
Kendilerince hedef saptırma
Hâlbuki benim Atatürk"ün Malatya"ya gelişinin 77. yıl dönümü münasebetiyle Malatya Belediyesi tarafından düzenlenen Eğitim ve Bilimin Kalkınmadaki Yeri: Fransa ve Avrupa Örneği. Türkiye hangi konumda? konulu panelde konuşan Sayın ÇELİK"le ilgili Sonsöz Gazetesindeki köşemde TERKEDİP GİTMESEYDİ DE (okumak isteyenler bu linkte ulaşabilirler o yazıya: http://www.hakkiyigit.com/haber_devami.asp?id=224)değerlendirmelerimi okuyanlar kişilerle alıp veremediğimiz bir şeyin olmadığına hak verecekler
Ne Sayın Rektörümüz Çelik, ne Sayın Zorlu, ne de şimdi dekan vekilimiz olan Sayın Prof. Dr. Saffet Sancaklı ile kişisel bir alıp vereceğim bir şey yok Hepsi de kendi alanlarında değerli hocalarımız
Mesele kişiler değil, zihniyet meselesidir...
O ölümcül zihniyete dair de tarihe bir not düştüm.
Yoksa yapılan hataların da, oynanan oyunlarında, aktörlerin de cemaziyülevvellerini yazıp çizmek derdinde de değildim, değilim
Ama olup bitenleri biliyorum ve iyi de okuduğumun kanaatindeyim
Ancak öyle malayani şeylere ayıracak zamanım olmadığından işaret ettim geçtim
Bunu da bir ilahiyatçı olmamın verdiği gurur, haysiyet, görevlilik, sorumluluk içinde yaptım.
Bundan rahatsız olanlar çıktı
Vay efendim sen nasıl böyle dersin, böyle yazarsın filan feşmekân tepkileri
Bize böyle tepkiler gösterenler bari gerçekten Sayın Rektörün yanında olsa, hadi yine anlayacağım da
Ben de rahatsız mesela şu tür ithamlardan
Yok, efendim Cuma da vaz veriyormuş da, sivil toplum örgütleriyle içli dışlıymış da, cemaatcimiş de, cemaatimize, partimize karşıymış da felan feşmekân sözler
Hani dinime küfreden bari Müslüman olsa
Bunları diyen suyu üfleyerek içen zevattan olmaları ayrı bir garabet
Yok, bir ilahiyat dekanı olarak gidip kahvede okey mi oynasaydı yani
İnsaf Ki yıllardır yok efendim ilahiyatçılar okey başında kalkmıyor, halka karışmıyorlar, vaaz, konferans vermiyorlar, öğrenciler yetiştirmiyorlar diye eleştirenler sizler değil miydiniz?
Ben hayatım boyunca bir lojman kapmak için davasını satanlardan dava adamı mı olur, ilahiyatçı mı olur diyen Sayın Eski Rektör Hilmioğlu"nun sözü karşısında bir ilahiyatçı olarak şeref ve gururumun beş para edilmesini unutamam
Keşke yer yarılmış olsaydı da yerin dibine batsaydık
Sayın ZORLU"nun onurlu duruşu o yarama bir merhem oldu
Ezilmeyen, bükülmeyen, haysiyet ve gururuna düşkün, aydın bir ilahiyatçı
Benim sitemim dinini, inancını, ilmini, kariyerini bir nara, lojmana, paraya, akçeye satanların ağzıyla hareket edilemeyeceğine işaret etmekti
Ama olmadı
Bu memlekette iş yapmak isteyen herkese fırsat tanımak gerektiğini ve iş yapanlara engel olmak isteyenlere de kulak vermemek gerektiğine dair düşüncelerimi ifade ettim.
Ve yine bir bina için, bir üslup farklılığı için, kıymetli hocaların meslektaşları tarafından harcanmasını hoş görmedim.
Yöneticilik bir ekip işidir. Daha hızlı ve güzel işlerin oluşması için bir ekip kurmaktan daha tabi ne olabilir. Doku uyuşmazlığı olanları elbette medenice görevden almaktan daha doğal ne olabilir ki? Bunun da bir reconu var yani
Ehl-i vicdan biri çıkar bir bina yapar çok da önemli değil ( Sahi bu arada nerde kaldı bina Önümüzdeki yılın Eğitim öğretim döneminde faaliyete açılacak mı? Yapılmayacaksa bari feragat edilen cami yapılsa) Ama bin ehl-i vicdan bir araya gelse bir yılda bir ZORLU yetiştirebilir mi?
Bir ÇELİK yetiştirebilir mi?
Sayın ZORLU burukluğunu, kırgınlığını, sitemini açıklamalarında ifade etmiş
Fazla söze ne hâcet
İnsan üzülüyor
Sayın Çelik"in de üzülmüştür eminim
Sayın Çelik"in bu süreçte aldığı yara ve çektiği sıkıntılara değdi mi?
Değmedi elbet
Geriye ne kaldı
Kırık kalpler,
Yıkılan hayaller,
Sarsılan ümit ve güven,
Dostların üzüntüsü
İstemeyenlerin kahkahası,
Üzerinde fırtınalar kopan ve henüz esamesi okunmayan bir bina sözü
Ahh keşke, şahsi ego ve çıkarlarımızı, menfaatlerimizi bir kenara itebilsek
Kurumları, binaları değil de insanı merkeze alabilsek
Kesemizle imanımızı bir ayırabilsek
Menfaatlerimiz uğruna inançlarımızdan, doğru bildiğimizi söylemeden, yapmadan geri kalmasak
Olup bitenler karşısında MALATYA SEVDASI bu ise bırakalım da MALATYA SEVDASIZ kalsın insanın diyesi geliyor
Ve yine Vatana, memlekete hizmet bu ise bırak da halkımız hizmetten mahrum kalsın diyesi geliyor insanın
Mevlana"nın diyarında bulunan Sayın ZORLU umarım Dün dünde kaldı cancağızım / yeni şeyler söylemek gerek diyerek hizmetlerine devam ediyordur
Ve Sayın ÇELİK ise Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil diyen Yunus"a kulak verir de hiç olmazsa giderken gerçekleş(e)meyen bir helallığı böylece sağlama erdemliğini gösterir...
İş işten geçmiş değil bence...