Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 'İki kişiden, iki zümreden bizardır Hazreti Mevlana. O, kendisini popüler kültürün, ticari bir harcama metaı biçimine getirenlerden bizardır. Biz de bizarız. O, kendisini İslam'ın dışında öteki bir yerde konumlandıran ilahi aşkı bir tarafa bırakan hümanist ideolojilere payanda kılan bütün insanlardan bizardır. Biz de bizarız' dedi.

Görmez, , Hz. Mevlana'nın 741. vuslat sene dönümü etkinlikleri kapsamında Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen törende, Hz. Mevlana'nın mesnevisinin bir aşk ilmihali olduğunu söyledi.

Mesnevi'nin Kuran'ı Kerim ve sünnetle yoğrulmuş bir aşk ilmihali olduğunu anlatım eden Görmez, bu aşk ilmihalinde Hz. Mevlana'nın varlık aleminde, en kocaman müjdenin, en kocaman şan, şeref, rütbe ve makamın Allah'a kulluk olduğunu haykırdığını belirtti.

Görmez, Hz. Mevlana'nın 'Bizarım' yani 'şikayetçiyim' diye başlayan meşhur bir rubaisi olduğunu vurgulayarak, 'Eğer bugün Hz. Mevlana yaşamda olsaydı bizarım diye başlayan, bizarım diye biten pek aşırı rubaiyi kaleme alırdı' dedi.

'Mevlana iki zümreden bizardır'

Hz. Mevlana'nın bugün 2 konudan dolayı bizar olduğunu izah eden Görmez, şunları kaydetti:

'İki kişiden, iki zümreden bizardır Hazreti Mevlana. O, kendisini popüler kültürün, ticari bir harcama metaı biçimine getirenlerden bizardır. Biz de bizarız. O, kendisini İslam'ın dışında öteki bir yerde konumlandıran ilahi aşkı bir tarafa bırakan hümanist ideolojilere payanda kılan bütün insanlardan bizardır. Biz de bizarız. Kanaatimce bugün üç  Mevlana var. Biri özlediğimiz Mevlana, bir tanesi gizlediğimiz Mevlana, biri de biraz sonra icraını izleyeceğimiz semaya hapsettiğimiz, izlediğimizMevlana.'

Özlediğimiz, gizlediğimiz ve izlediğimiz Mevlana...

Görmez, konuşmasını şöyle devam etti:

'Nezaketin, hakkın, hakikatin, adaletin, merhametin, şefkatin kaynağı bulunan İslam'ın kabalıklarla anıldığı yıllarda özlüyoruz Mevlana'yı. Her şeyde acıma üstünden bağ kuran, merhametin gölü Peygamberimizin adını vahşetlerine bahane yapanları gördükçe özlüyoruz Mevlana'yı. Barışın kendisi, huzurun mayası bulunan İslam'ın görüntüsünün eli kanlı cahillerin kof sloganlarıyla, kalbi kararmış zalimlerin fotoğraflarıyla kirletildiği tuzaklardan geçerken özlüyoruz Mevlana'yı. Tıpkı dün Pakistan'da onlarca genç evladımızın vahşice öldürdüğünü izlerken özlediğimiz bunun şeklinde Mevlana'yı... Rahmet diliyoruz hepsine.

Bencilliklerin iyilikleri boğduğu, hoyratlıkların özellikleri yıktığı, garaz ve tarafgirliğin samimiyeti öldürdüğü çağda gönlümüzün ufkuna bir güneş diye bekliyoruz, hasretlerimizin toprağına bir yağmur olsun diye özlüyoruz Mevlana'yı. Dergahına gelen sarhoşun kendisine değil, sarhoşluğuna şefkat eden nezaketiyle 'şarabı o içmiş fakat siz sarhoş olmuşsunuz' diye insanın cevherini göremeyenleri uyandırışı ile özlüyoruz Mevlana'yı. Bir de gizlediğimiz Mevlana var. Dini Allah'a has kılmaktan uzaklaştığımız yıllarda namazı ve niyazı Mevlana hoşgörüsünün siperine atıp unutturduğumuz kurnazlıklarımızda gizliyoruz Mevlana’yı. Kur’an'ın kendisinin incelikli sözlerini eğip büküp, Kur’an yerine koyduğumuz garip dindarlıklarda gizliyoruz Mevlana'yı. Sünnet-i seniyyeyi hayatının önceliği bilen tabii kul, berrak insan Mevlana üstünden peygamberce yaşamak yerine, hevesince yaşam sürmeyi teşvik eden pembe propagandalarda gizliyoruz Mevlana'yı. Bir de izlediğimiz  Mevlana mevcut ki; o da yalnızca semaya indirgeyerek düğünlerde ve derneklerde bakmaya kalkıştığımız ve bu biçimde onu bizar kıldığımızMevlana.'

Muhabir: Abdullah Yıldız

Kaynak: AA