Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Hakkı Yiğit

Muhammed'i Küstürüp İsa'yı Tanı(ya)mamak

25 Mayıs 2009 - 11:17 Yorum: 9

MUHAMMED"İ KÜSTÜRÜP İSA"YI TANI(YA)MAMAK

—Efendim, zat-ı âliniz devlet erkânının cenaze törenlerine katılım hususunda yaptıkları ayrımı nasıl buluyor?

—Nerde çıktı bu soru efendim? Konumuz “kalp ve vicdan temizliği” değil miydi?

—Efendim o konuya geleceğim, amma öncelikle 70 milyon insanın cevabını merak ettiği güncel bir soruya cevap almak istiyorum… Malumunuz 7"den 77"ye herkesin gözü ve kulağı şimdi bizde de…

—Hım… Buyurun öyleyse.

—Şimdi malumunuz yakın zamanda kendini eğitime, kızların okumasına adayan bir melek öldü. Efendim, mezarına devlet ricalinden kimse katılmamış da… “Nasıl böyle bir meleğin cenazesine katılmaz…” tartışması aldı gidiyor… Ne dersiniz?

—Valla ne diyeyim efendim… Her ne kadar ilahiyatçı olsak da böyle şeyleri bilmeyiz… Amma velâkin değil mi sordunuz, ayıp olmasın. Meselenin ehemmiyetine binaen bir iki kelâm edeyim, Şöyle ki:

“Gencin biri din değiştirir.

Müslüman iken Hıristiyan olur.

Ertesi gün ise vefat eder.

Gencin anası dövünür, ağlar, sızlar, ağıtlar yakar…

Taziye gelenler “Ağlama mate ( Kürtçe; hala demek)… Üzülme, böyle ağlama… Senin bu halin oğlun için iyi olmaz” derler…

Mate:

“Ben oğluma ağlamıyorum, üzülmüyorum… Ben şimdi yavrum aceb ne yapıyor diye yanıyorum…” der.

“Niye ki…” diyenlere, mate:

“Ölem, o dün Muhammed"i küstürdü, İsa ile de tanış(a)madı… Şimdi kendisine kim şefaat edecek… İşte ben ona yanıyım…” der.

Efendim kimlerin cenazesine katılıp katılmadığını, kaç kişinin katıldığını, katılanların makam ve rütbelerini sormazlar merhumeye. Bu konuda merhume müsterih olsun, pardon benim ki de laf mı şimdi… Merhume nasıl müsterih olsun, Yüce milletimiz müsterih olsun… Toprağı bol olsun…

—Efendim neden “Allah rahmet eylesin?” Demiyorsunuz da…

—Bakınız bu bir tercih meselesidir… Ayrıca Merhumeye saygımın ifadesi… Hem ne kadar kılı kırk yararak konuştuğumun göstergesi… Çağdaş bir deyim… Yani Türk halkının çağdaş olması için sanat müziği değil de Batı müziği dinlemesi gerektiğine işaret eden ve Namaz kılmaktansa gençlerimiz bale yapsınlar” diyen aydın bir hanımefendiye yakışır bir dua, pardon dilek de ondan…

—Anlıyorum, Efendim…

—Nerde kalmıştık, hı şunu söyleyecektim orada kiminle barışık olduğunu sorarlar tabi ki…

—Peki, sizce kiminle barışıktı…

—Canım o konu da söz söylemek bize mi düşer… Hâşâ sûmme hâşâ… Kul ile Allah arasına girilmez ki… Hem bize ne… Kişi sevdiği ile beraber olur… Sevginin mâhâli kalptir… Kalp ise yarılıp bakılmaz ki…

Lütfen böyle provokasyon kokan sorular sormayınız bendenize…

—Peki, anladım… Bu konuda çok hassassınız… Ya “Eğitim meleği” kavramına ne dersiniz?

—Ne olmuş meleğe?

—Hani, bu kelime ne diye sadece hatunlar için kullanılıyor… Yani biz dindar erkekler “melek” olamaz mıyız?

—Dur orda işte… Bu meseleye benim de canımı sıkılıyor… Yarama parmak bastınız… Bana öyle geliyor ki, dijital çağdan haberdar olmadığımız fi tarihinin Kurban Bayramlarında eşe dosta gönderdiğimiz tebrik kartlarındaki Hz. İsmail"in kurban kesilmesine bedel bir koçu tutup getiren periden yola koyularak böyle bir benzetme yapılıyor olsa gerek…

—Yani anlayacağımız tarihsel bir kavram ve zihinsel sorun…

—Aynen öyle, ağzınıza sağlık… Tamam, hanımlara saygımız vardır amma, bu kadar da ayırımcılık olmaz ki… Ağrıma gidiyor valla…

 —Peki,  ya şu imam efendi için söylenenlere ne dersiniz…

—Valla ne diyem… Böyle işin içinden çıkılmaz sorular için ancak Rahmet-i Rahman"a kavuşmuş Nasrettin Hoca olacak ki cevap verebilsin…

Ben âcizane sadece şunu derim ki…

Adamın biri elindeki bıçakla camiye dalıverir.

Hazır bulunan cemaate var mı içinizde Müslüman…” diye soruverir.

Hazirûndan çıt yok… Hepsi korku ve panik içinde…

Yaşlı bir amca bütün cesaretini toplayarak “ben varım” deyiverir.

Yaşlı amcayı alıp götürürler,  cemaatin şaşkın bakışları arasında… Bir mezbahaneye götürüler, kurbanlar kestirirler…

Epey kesim yapan yaşlı amca bir ara “ Ben yoruldum, benden bu kadar arkadaş... Başka birisini bulun kendinize” der adama.

Adam elindeki kanlı bıçakla tekrar camiye geliverir. Var mı içinizde bir Müslüman?

Bütün cemaat korku ve panik içinde imama bakıp, “Biz imama tabiyiz” derler.

Bunun üzerine imam efendi:

“Şunlara bakınız ya… Bir-iki rekât namaz kıldık diye Müslüman mı olduk yani…” der.

—Ama efendim…

—Lütfen, arife tarif gerekmez… Bu kadar sual da yeter… Bizden önceki birçok kavim çok soru sormaktan helak olmuşlardır…

—Başka bir programa yetişmem lazım… Çok mersi…

YAZARIN DİĞER YAZILARI