Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Hakkı Yiğit

Muharrem ayı ve Hüseyni duruş

02 Ekim 2016 - 18:23 Yorum: 2

Muharrem ayı……
Saygı duyulan, kutsanan, haram kılınan dört aydan biri…
Kuran-ı Kerim’de bu aylara saygı duyulması emredilir.…
Neden acaba? Hikmeti nedir?
Neden bu ayda, saldırıya uğrayanların kendini savunmaları hariç, savaşmak haram?…
İnsanoğlunun üzerinde düşünmesi lazım.…
Zaman her şeyin ilacıdır.…
Bazı çözülmez gibi görünen problemler zamanla kendiliğinden çözülüverir.…
Kinin, öfkenin, nefretin, husumetin dindirilmesi adına en önemli iksirlerden biri de zamandır.…
Cenab-ı Hak bu iksirin farkındalığını hissetmemiz için mi acaba bu zaman dilimlerini haram kılmış?…
Öfkenin olduğu yerde akıl durmaz.…
Öfkenin kovulup aklın hâkim kılınması çoğu kere “zaman”ın eliyle olur.…
Onun içindir ki yaratıcı insanların akl-ı selim düşünmesi için; fert ve toplumların öfkeden, nefretten, husumetten kurtulması için “zaman”ı kutsal kılmış olabilir mi acaba?
 On muharrem……
Sadece sami dinlerinden değil cahiliye döneminde dahi mukaddes kılınan bir gün.…
O gün oruçlar tutulurdu.…
Hz. Âdem (a.s)"a kadar uzanan hikâyesi olan bir gün.…
Hz. Âdem (a.s) tövbesinin kabul edildiği gün.…
Hz. Nuh"un gemisinin Cudi Dağın’a oturduğu gün.…
Hz. Yunus"un balığın karnında kurtulduğu gün.…
Hz. Musa ve İsrailoğulları"nın firavunun elinden kurtulduğu gün.…
Hz. İsa"nın göğe yükseldiği gün.…
Hz. Davud"un tövbesinin kabul edildiği gün.…
Hz. Süleyman"a mülkün verildiği gün.…
Hz. Peygamberin gelmiş geçmiş tüm günahlarının bağışlandığın müjdesinin verildiği gün.…
Bütün bunların muharremin onuncu günü“(aşure gününde) gerçekleşen güzellikler, müjdeler olduğuna dair rivayetler vardır.…
Elbette bunca güzelliğin yaşandığı bir gün önemsenir, kutsanır.…
Ancak bu gün de geçekleşen bir nahoş olay da var?…
Muharrem deyince işte o gün gelir hep bizim aklımıza.…
İslam tarihindeki“o kara leke” bu günde gerçekleşmiş olan diğer bütün güzelliklerin üzerini kara ve kalın bir örtü gibi örtüveriyor maalesef.…
“Kerbelâ faciası”, “vahşeti”…
Bu faciadan dolayı yaşarmayan bir göz, acaba hakikate tam açılmış olur mu?
Bu gün karşısından burkulmayan, hüzünlenmeyen bir gönüle acaba “iman” girmiş olur mu?
Efendiler Efendisinin omuzuna aldığı, sevdiği, kokladığı, cennet gençlerin efendisi dediği Hz. Hüseyin (r.a) ve aile efradında olan 72 kişinin şehit edilmesi İslam tarihinden kara bir lekedir.…
O Hüseyin ki, ismini bizzat Efendiler Efendisi koymuştur.…
Harun Aleyhissselamın oğullarının ismini vermişti onlara.…
O Hüseyin ki Efendiler Efendisi  “onlar benim dünyada kokladığım iki reyhandır””dediği reyhanlarından biriydi.…
Efendiler Efendisi  “Allah"ım ben bunları seviyorum; sen de sev” diye dua etmişti kendisi için.…
“Hasan ve Hüseyni seven beni sevmiş, onlara kin tutan bana kin tutmuş olur” demiştir Efendiler Efendisi.
Hasan ile Hüsey’in güreşe tutulduğu zaman Cebrail"in Hüseyni desteklemesi karşısında Efendiler Efendisi de  “Ha gayret Hasan"ım, göreyim seni, yakala Hüseyni” demişti.…
İşte Efendiler Efendisinin torunu, Hz. Ali ile Hz. Fatma"nın ciğerparesi Hz. Hüseyin on muharremde şehid olmasıyla bu günün kaderi, anlamı, manası değişmiş oldu.…
O"nu kim, niçin şehit etti?
Siyaset, saltanat, makam, asabiyet, cahiliye duyguları ağır basan Yezit ve onun yanında gözü dönmüş avareleri O’nu şehit etmişti.…
Hak bir davanın hakkaniyetini haykırma ve koruma, zalimin zulmünü durdurma, Kuran ve dedesinin sünnetinde inhiraf edenleri yola getirme adına Hz. Hüseyin yola çıkmıştı.…
Hz. Hüseyin"in kıyamı kuru bir salatan ve siyaset için değildir.…
O, Hakkı tutup âli kılmak, zalimin zulmüne dur demek için yola koyulmuştur.…
Ve o gün şehit olacağını hissetmesine rağmen yine de hak bildiği yoldan geri durmamıştır.…
O, Şehit edileceği gün dahi ok yağmurlarının altında öğlen namazına durur.…
Kıyamını uzun tutar. Rabbiyle buluşmayı seviyordu çünkü O.…
Hz. Hüseyin"in kıyamını iyi okumak lazım.…
“Hüseyni bir duruş”, ancak “Kuran ahlakı”yla ahlaklanmayla, , “sünneti seniye"ye tabi olmakla, “ibadet ve kullukta” bulunmakla, “zulme karşı dik durmayla” “Hakk’ın rızasını her türlü rıza ve beklentilerden üstün tutmakla” olacağını bilmek lazım.…
“HAK” tan, adaletten, ahlaktan yoksun, Kuran ve sünnetten kopuk her türlü mücadele zamanla tarafgirlik, menfaat ve intikama dönüşerek “Hüseyni bir duruş”olmaktan çıkar; hiç farkına varmadan, siyasi emelleri uğruna hareket eden Yezidin safında yer alınmış olunur.…
Öyleyse niyette, ahlakta, amelde, ibadette “Hüseyni duruş”, bizler için birer turnusol kâğıdı olmalıdır.
Aksi takdirdeki her bir duruş egomuzu tatmin etmekten öteye geçmeyecektir.…
On muharrem bizler için matemdir.…
Siyasetin, menfaatin, tarafgirliğin, hizipçiliğin asabiyetin, insanı nasıl da kör ettiğinin, baştan çıkardığının, zalimleştirdiğinin bir fotoğrafıdır.…
Yezidi virüsleri taşıyanların her zaman toplum, insanlık için potansiyel tehlike olduklarının göstergesidir.
Zaman değişse de, asırlar geçse de maalesef “Yezid”ler hep var olacaktırlar.…
Önemli olan kişinin nerde durduğu?
Dikkatli olmak lazım.…
 “Şer” gibi görünen olaylarda da bir “hayr” vardır denilir.
 Gönül sultanları, negatifleri pozitiflere çevirmeyi bilmişlerdir hep.
Bu talihsiz, uğursuz günü, yıkma, yakma, hakaret, isyan, zülüm olarak eşleştirenlere inat; Ehl-i Beyt sevenlerinin bu vahşeti faciayı “yassı matem” orucuna dönüştürmesi de manidardır bence.…
Kinin, nefretin, tarafgirliğin, aç gözlülüğün, makam mansıp sevdasının, hizipçilin, zulmün, ego"nun kol gezdiği dünyada,
Kuran ve sünnete ittiba edilmediği bir dünyada,
Yaşatmak için, yaşamaktan vazgeçilmediği bir dünyada,
Ehl-i Beyt sevgisi ile kalplerin coşmadı,
Gözlerin yaşarmadığı bir dünyada,
Maalesef dünyamız her gün yeni Kerbelâlara mahkûmdur.…
Ve dünya dünden daha çok yeni “Hüseyni duruşa” muhtaçtır.…
İşte Hz. Hüseyn’in Kerbelâdaki destansı duruşu tarih boyunca dünyamızın, insanlığın; muhtaç olduğu duruşun bir sembolü, modeli olmuştur hep?…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI