Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Siyaset 23 Ekim 2014 - 19:33 Yorum: 0

Muhatap alınacaksa parlamentoda HDP var

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Muhatap alınacaksa HDP var parlamentoda, meşru, onunla oturur konuşursunuz. Neden Öcalan? Bütün Kürtleri temsil ediyor mu? Hayır" dedi.

Muhatap alınacaksa parlamentoda HDP var

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Muhatap alınacaksa, HDP mevcut parlamentoda, meşru, onunla oturur konuşursunuz. Neden Öcalan? Bütün Kürtleri temsil ediyor mu? Hayır. Ama ben ülkede etnik kimlikten kaynaklanan bir sıkıntı varsa çözmek istiyorum. Parlamentoda temsilciler var, oturup konuşursunuz, çözersiniz. Ben o sebeple Öcalan'a ayrı bir yer verilmesini, mekan tutulması, sekretarya benzeri olguların aşırı doğru bulunduğu kanısında değilim' dedi. 

Kılıçdaroğlu, Bilkent Üniversitesi Politik Düşünce Kulübü'nün düzenlediği, 'Muhalefetin Çözüm Sürecine Bakışı' konulu konferansa katıldı. 

Sorunun pratik çözülebilecek bir konu olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 30-35 yıldır çözemediği bir problemi tartıştıklarını söyledi. 

'Keşke bu tartışmaları sorunun doğduğu çağda yapabilseydik. Bir araya gelip rahatlıkla konuşabilseydik' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Ama bu gerçekleşmedi. Pek aşırı insanımız vefat etti ve şimdi bizler bu problemi çözmeye çalışıyoruz. CHP şekilde bizim düşüncemiz ne? Defalarca anlatım ettik fakat belki burada derli toplu sizlere anlatacağım. Bu sıkıntı nasıl çözülür? İlk soracağımız soru bu. Bizim görüşümüz şu, bu sıkıntı güvenlik yöntemleriyle çözülmez. 30 yıllık deneme bize bunu gösterdi. İlk defa çıktık dedik ki bu problemi bir politik parti olarak, bu sorunun çözümü lakin politik birliktelikten geçer. Toplumsal mutabakattan geçer. Gelin bu sorunun çözümü için elimizi taşın altına koyalım ve bu problemi çözelim. Peki ikinci soru, sorun nerede çözülür? Onu da söyledik. Bu sıkıntı kapalı kapılar peşinde çözülmez. Bu sorunun çözüm noktayı TBMM'dir. Yani ulusal iradenin tecelli ettiği yerde bu problemi oturup tartışmamız lazım. Soru üç, peki nasıl çözeceğiz ve nasıl bir araya geleceğiz? Onun da yanıtını hazırladık. Dedik ki bu problemi çözmek için parlamentoda bir araya geleceğiz. Siyasi partilerden eşit ağırlıkta milletvekillerinin oluşturduğu bir uzlaşma komisyonu kuralım. Her politik parti, grubu bulunan 4 politik parti mevcut ve o partilerden örnek olarak ikişer kişi, üçer şahıs bir araya gelsinler, eşit sayıda olsun ve bu problemi nasıl çözeriz diye oturup tartışsınlar.'

'Sorun meşru zeminde çözülmeli'

Bu komisyona paralel şekilde bir de parlamento dışında gene eşit sayıda grupların temsil edildiği 'Akil Adamlar Heyeti' oluşturulması önerisini dile getirdiklerini anlatım eden Kılıçdaroğlu, sorunun daima meşru zeminde çözülmesi gerektiğine işaret etti. 

O dönemde, Başbakanlık vazifesini yürüten Recep Tayyip Erdoğan'la görüştüğünü ve önerilerini sunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, tekliflerinin kabul edilmediğini, arkasından da gene şehitler geldiğini söyledi. 

'Sorumlu bir Genel Başkan olarak, Parti Meclisi'nde sorunun çözümüyle ilgili 4 esas noktaya vurgu yaptığını' söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

'Dört temel noktada zamanın Başbakanının dikkatini çektim. 4 esas nokta neydi arkadaşlar? Bir, sorunun çözümünde İçten ve dürüst olacaksınız. Devleti kandıran aza konumunda olmaz. İki, gizli şahsi bir ajandanız olmayacak. Siyasi parti şekilde benim saklı şahsi bir ajandam olursa bu problemi çözemezsiniz dedik. Üç, millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz dedik. Madem problemi ben tek başıma çözerim diyorsun, millete izah edemeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin. Çünkü o süre hem İçten olmadığın çıkar hem halka karşı zor vaziyette kalırsın. Dört, başta ana muhalefet vemuhalefet partilerine bilgi vereceksin. Bunu açtık, Şayet bunları yapıyorsan, sana kredi açıyoruz, buyur problemi çöz dedik. Yine zamanın Başbakanı ertesi gün 'Ne kredisi kardeşim senin kredine falan ihtiyacımız yok, biz bu problemi çözeriz' dedi. Buyurun çözün dedik. Şimdi biz neyi tartışıyoruz? Bilinmeyen bir vakayı tartışıyoruz. Yani bilinmeyen bir süreci tartışıyoruz. Konu belli, görüşmeler yapılıyor. Ama ne olduğunu kimse bilmiyor. Ben bilmiyorum. Açıklandı, Genelkurmay da bilmiyor. Bakanlar bilmiyor. Bunun ciddi bir aktörü olması gereken HDP'de bir mebus dedi ki biz de bilmiyoruz. Kim biliyor? Parlamento? Hiçbir mebus bilmiyor. Parlamentonun da bilgisi yok.'

'Meşru zemin dışına çıkılmaması lazım'

Kılıçdaroğlu, konuşmasının başında, meşru zeminin dışına çıkılmaması gerektiğini söylediğini anımsatarak, devletin meşru zeminin dışına çıkması zorunda saygınlığını yitireceğini savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, 'Şimdi sorun, Abdullah Öcalan ile zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki bir görüşmeydi. Şimdi Davutoğlu ile Öcalan içerisinde görüşmeler yapılıyor. Ne görüşüyorlar kimse bilmiyor. Ne vaatlerde bulunuyorlar, kimse bilmiyor. Biz, Akil Adamlar Heyeti'ni şunun için istemiştik. Devlet meşru bulunan insanlarla görüşür. Meşru insanlarla görüşür. Devlet elbette ki saklı görüşmeler yapar. Ama saklı görüşmeler kamuoyuna yansımaz. Yansıdığı andan itibaren devlet onu tanımaz' diye konuştu.

Görevimiz Tehlike örneği

'Görevimiz Tehlike' filmine atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, filmde başrol oyuncusuna, 'Şu CD'yi dinleyeceksin, 5 saniye içerisinde kendisini imha edecek. Yakalanırsan ne sen bizi tanıyorsun ne ben sizi tanıyorum. Buna kıyasla çalışın' dendiğini hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, devlettin elbette saklı operasyonları olabileceğinin altını çizerek,  ancak bunların toplumun önünde yapılamayacağını vurguladı.

Demokrasi ve özgürlüğün kısıtlandığı bir yerde bu sorunun çözülemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'Bize dediler ki 'Hangi demokrasi, hangi özgürlükten söz ediyorsunuz?' Size bilgi vereyim o konularda. Birincisi şu, eğer siz 12 Eylül askeri darbesinin yasalarıyla bu ülkeyi yönetirseniz, yönetemezsiniz. Yüzde 10 seçim barajı. Seçim barajının kalkması lazım. Birinci önerimiz bu. Ben A partisine oy veriyorum, milletvekilini B partisi çıkarıyor. Olmaz böyle bir şey. Hangi çağda çıktı bu? Askeri çağda çıktı. Dünyada böyle bir uygulama mevcut mı? Dünyada böyle bir uygulama yok. Demokrasi istiyorsanız, milletin oyunun sandığa tam yansımasını istiyorsanız yüzde 10 seçim barajının kalkması lazım. Milletvekillerini kim seçiyor kıymetli arkadaşlarım? Siz sanıyorsunuz ki biz sandığa gidiyoruz, mebus seçiyoruz. Aslında gidip bir politik partiye oy veriyorsunuz, milletvekillerini seçen politik partilerin umumi başkanları. Onlar sizin karşınıza bir liste koyuyorlar, bunlara oy verin diyorlar. Bu mu demokrasi? Neden yurttaş kendi milletvekilini direk seçmiyor? Bunun yolu var. Uygulayan devletler de var. Ama biz bunu yapmıyoruz. Bunun da değişmesini istedik. Bunun da hukuk teklifini verdik. Samimiyiz. 12 Eylül devrinde çıkan bu yasaların ortadan kalkması lazım. Türkiye'nin birinci derslik demokrasiye gereksinimi var. Biz üçüncü derslik yurt değiliz. Üçüncü derslik demokrasiye gereksinim duymuyoruz. Batının birinci derslik demokrasisinin koşullarının aynen Türkiye'de olmasını istiyoruz.'

Kılıçdaroğlu, Uludere olayının da aydınlatılması gerektiğini, sorunun ayrıca ekonomik, siyasi, psikolojik, bölgesel ve uluslararası boyutları olduğunu kaydetti. 

Bütün bu sorunları beraber ele alıp değerlendirmek gerektiğini anlatım eden Kılıçdaroğlu, 'Bir şey daha önerdik, Diyarbakır Cezaevi'nin müze olmasını istiyoruz. Çocuklarımıza bir daha asla azap etmeyeceğimizi o müzeyi gezenler öğrensin. Ama zamanın Başbakanı Diyarbakır'a gitti, 'Ben bu hapishaneyi yıkıp size daha çağdaş hapishane' yapacağım dedi. Espri değil gerçek' diye konuştu. 

Kemal Kılıçdaroğlu, önerilerinin bulunduğu 17 maddelik 'Demokrasi ve Özgürlük Bildirgesi' yayınladıklarını da hatırlatırken, 'Bu problemi çözersek biz kendi alanımızda canlı oluruz, politika normal zemininde yürür' dedi.

Öğrencilerin sorularını yanıtladı

Konuşmasının arkasından öğrencilerin sorularını da cevaplayan Kılıçdaroğlu, 'Bu sıkıntı parlamentoda kabul edilse dahi halkların sulh içerisinde yaşayabileceğini düşünüyor munuz?' sorusuna, 'Halk sulh içerisinde yaşıyor da bölen politikacılar' yanıtını verdi.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin son 10-12 yılda inanılmaz bir kutuplaşmanın içine girdiğini savunarak, 'İnanç, etnik hüviyet üstünde kamu ayrıştırıldı. Siyasi partiler kendi tabanını bloklaştırdı. Çağdaş demokrasilerde din üzerinden, etnik hüviyet üstünden politika yasaktır. Biz demokrasiyi savunan bir yapıyı savunmak ve geliştirmek zorundayız. Bazı politik partiler etnik hüviyet üstünden politika yapıyor. Bu acımasızca kullanılıyor, halkın içerisinde hiç bir sıkıntı yok' halinde konuştu.

CHP'nin 'Atatürkçülük ve Kemalist' kimliğine yönelik bir soru üstüne Kılıçdaroğlu, 'Ben Atatürkçüyüm evvela onu söyleyeyim. Ben 'Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik şekilde taçlandırılmadıkça, zafer sayılmaz' diyen Atatürkçüyüm. 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' diyen Atatürkçüyüm. Benim Atatürk'ten anladığım bu, birilerinin Atatürk'ten anladığı değil' dedi.

CHP'nin tezkereye 'Hayır' oyu vermesi

CHP'nin tezkereye 'Hayır' oyu vermesine yönelik bir soru üzerine, Suriye ve Irak tezkeresiyle ilgili tavırlarının aşırı net olduğunu anlatım eden Kılıçdaroğlu, 'Biz kendi topraklarımızda CHP şekilde yabancı askerin gelmesini istemiyoruz, nokta. İkinci olarak, Kobani'deki insanlık dramına dikkat çektik. Bu konu için Batı'yla ittifak içerisinde olmalıyız, bunu da gayet açık bir biçimde anlatım ettik' halinde konuştu.

Eğer oradaki kamu korunacaksa, bunun direk Türkiye vasıtası ile yapılmasını savunduklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, 'Biz sebep 'Hayır' oyu verdik, yabancı asker istemiyoruz, tampon bölge istemiyoruz, uçuşa yasak bölge istemiyoruz, hayır, IŞİD'le mücadeleyse buyurun savaş edelim. Suriye'nin içişlerine müdahaleyi de doğru bulmuyoruz' değerlendirmesini yaptı. 

'AB Yerel Özerklik Şartı'nı savunuyoruz'

Kemal Kılıçdaroğlu, 'Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı savunduklarını vurguladı. 

Kendisinin bunu söylediği zaman, 'Siz, özerk Kürdistan'ı savunuyorsunuz' dendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, 'Yok öyle bir şey. Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Hakkari için neyse, İzmir için de o. Tekirdağ için neyse, Diyarbakır için de o' dedi.

Kılıçdaroğlu, belediyelerin zaten özerk olduğunu savunarak, 'Bazen o kadar gülünç şeyler söylüyoruz ki belediyeler idari ve mali manada özerktir diye. 1930'lardan günümüze kadar gelen ve sonra da değişen yasanın birinci maddesinde mevcut zaten. Belediyeler zaten idari ve mali manada özerk kuruluşlardır' diye konuştu.

Bir başka soruya karşılık olarak Kılıçdaroğlu, devletin direk Öcalan'la görüşmesini savunmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Muhatap alınacaksa, HDP mevcut parlamentoda, meşru, onunla oturur konuşursunuz.  Neden Öcalan? Bütün Kürtleri temsil ediyor mu? Hayır. Ama ben ülkede etnik kimlikten kaynaklanan bir sıkıntı varsa çözmek istiyorum. Parlamentoda temsilciler var, oturup konuşursunuz, çözersiniz. Ben o sebeple Öcalan'a ayrı bir yer verilmesini, mekan tutulması, sekretarya benzeri olguların aşırı doğru bulunduğu kanısında değilim.'

'YPG terör örgütü değildir'

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin 'YPG terör örgütü değildir' yönünde açıklamalarının olduğunu belirtmesi üstüne ise TBMM'de üniversite öğrencilerinin kendisini ziyaret ettiğini anımsatarak, şunları söyledi:

'İstanbul Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden bir öğrenci, bana PYD'yi sordular. Ben de terör tanımı yaptım onlara. Terör nedir? Eline silah alıp kendi siyasal, ekonomik düşüncesini ve ya başka bir amaçla masum insanları, kadın, erkek, çoluk, çocuk demeden öldürür, buna biz terörist deriz. Bu, Şayet bir örgütün içindeyse de ona terör örgütü deriz. Bu tanım çerçevesinde siz PYD'yi de PKK'yı da değerlendirin fakat tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçek var, listelere girmiş PKK bir terör örgütüdür, Bunu söyledim.'

'Suriye'den gelenler konusunda ne düşünüyorsunuz?' yönündeki bir soruyu yanıtlarken Kılıçdaroğlu, Suriye'den gelen insan sayısını hiç kimsenin bilmediğini, sırf kamplardakilerin bilindiğini söyledi. 

Büyük bir insanlık dramı yaşandığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, 'Bu kişiler sebep memleketlerini terk ettiler, bunun sorumlusu kim? Bunu söylediğimde 'Sen Esed'i destekliyorsun' diyorlar. Hayatımın hiç bir devrinde baskıcı bir rejimi desteklemedim. İç politika ayrıdır, hariç politika ayrıdır. Dış politika ulusal olmalı ama ilk defa burada olmadı. Suriye'nin biran evvela barışa kavuşmasını, Suriyeliler'in biran evvela kendi ülkelerine dönmesini istiyoruz' açıklamasını yaptı.

İstiklal Mahkemeleri zamanının hatırlatılarak, 'CHP bunlardan özür dileyecek mi?' denmesi üstüne Kılıçdaroğlu, 'Tek parti çağı her kişinin beraber dönemidir, sırf bugünkü CHP yok' dedi.

Kılıçdaroğlu, 'Tarihimizle elbette yüzleşmeliyiz. Herhangi bir ülkenin müessese yıllarında acı ve gözyaşı bulunmaz dersiniz, hepsinde var. Nereye bakarsanız bakın, müessese çağı en kedersiz geçen yurt Türkiye'dir. Elbette tarihimizle yüzleşmeliyiz ama ogünkü şartları daima bilmemiz lazım. Bunu tarihçilerin oturup değerlendirmesi lazım' diye konuştu. 

'Neden CHP sola dair adımlar atmıyor?'

'Neden CHP sola dair adımlar atmıyor?  Neden ısrarla sağcı politikalara yönelme hevesi var' yönündeki bir soru üstüne Kılıçdaroğlu,  parti programlarının dikkat çekici olduğunu ve bundan asla ödün vermeyeceklerini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'İlkelerimizden de vazgeçmeyiz. Bir gerçeğin iyi bilinmesi lazım, karnı aç kişiye laikliği, özgürlüğü, demokrasiyi anlatamazsınız. Ben sizi Adana'da sabahın dördünde işsizler kahvesine götüreyim. Bizim politikalarımız kişilerin bu değerleri üstüne inşa edilmiştir. Aile sigortasını geliştirdik.  'Solcu' diyince dinsiz, 'sağcı' diyince dindar algılanıyor. Bu kadar saçma sapan birşeyi yıllarca halka yutturdular. Böyle birşey yok. Neyin, nasıl çözüleceğini biliyoruz. evvel vatandaşın soruna kilitlenip o problemi çözmemiz lazım. Bir kişinin ekonomik özgürlüğü yoksa, politik özgürlüğü olmaz. Biz plan üretiyoruz, tüm siyaseti dar kalıplar üstünde yaparsanız kusur olur. CHP yerinde duruyor ama CHP toplumun tüm kesimlerini kucaklamak istiyor. Biz Türkiye'nin birleştirici gücü olmak istiyoruz. Türkiye'nin yine fakat yine ayağa kalkması lazım. Toplumun sorunlarını bir kenara bırakıp, kendini zenginleştiren bir anlayış olmaz.'  

Türkiye'nin bir Ortadoğu bataklığına sürüklenmek istendiğini ileri devam eden Kılıçdaroğlu, kusur politikaların Türkiye'nin Ortadoğu'daki itibarının kaybolmasına sebep olduğunu savundu.

'ODTÜ'ye vereceğiz'

Yeni Cumhurbaşkanlığı binasına yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, mahkeminin yürütmeyi durdurma kararına karşın buranın yapıldığını söyledi. 

Kılıçdaroğlu, 'Aksaray, Osmanlı'nın batış dönemindeki Dolmabahçe Sarayı'na benziyor. Yasa dışı. Oraya gidenlere gitmeyin kirlenmeyin diyorum, giderseniz kirlenirsiniz. Mahkeme karar vermiş, yürütmeyi durdurma vermiş, 'Ben bildiğimi okurum' diyor. Neyinize yetmiyor mütevazi bina. Bu şatafat ne? O sebeple oraya gitmeyeceğiz, CHP iktidarında biz orayı ODTÜ'ye vereceğiz' ifadelerini kullandı.   

'Başkanlık sistemi gündemde, CHP ne yapacak?' sorusu üstüne ise Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

'Size şu sözü verebilirim, asla umutsuz olmayın. Parlamentoda, başka bölgelerde savaş edeceğiz. Umuzsuzluk bu topluma yakışmıyor. Biz Şayet doğruları söylüyorsak, bu problemi aşarız. Çünkü bu tasa sırf sizde yok. Başkanlık sisteminin istikbaline inanmıyorum, parlamentoda bir şahıs kalsak da bunun mücadelesini yapacağız, geçirmeyeceğiz. İki sima yıllık parlamenter geleceğimiz var.'

Kılıçdaroğlu, üniversiteden ayrılışı esnasında bir gazetecinin 'Peşmergelerin Kobani'ye Türkiye'den geçeceği' yönündeki haberlerin sorulması üstüne 'Yabancı asker istemiyoruz kendi topraklarımızda' yanıtını verdi. 

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber