Günümüz insanı kendi ve nesli için yıllar yılı BÜYÜK İNSAN olmayı hep kendine tayin etmiştir.
Büyük insan olmanın yolu ise genelde, belli mevki ve makamlara bağlanmıştır
Belli mevki ve makamlar ise sınırlıdır
Dolayısıyla her talip olana nasip olmuyor
O mevki ve makamlara sahip olmanın yolu çoğu zaman adaylardan her birinin bir diğeriyle rekabet içine girmesine bağlı oluyor
Rekabet, yarış gibi değildir
Hayırlı işlerde yarışınız düsturu vardır ama hayırda rekabet ediniz diye bir düstur yoktur, olamaz
Çünkü rekabette, rakip vardır
Rakibini yenmek için onun geride kalmasını istemek, sağlamak vardır
Kendisinin kazanması için rakibinin aleyhine bile olsa elinde gelen ne varsa yapmak vardır
Yarışta öylemi?
Bir kere rakip yok
Arkadaş, dost var
O"nun için hayırda yarışınız denilir
Kaliteyi artırma, çıtayı yükseltme vardır özünde meselenin
Yarışta başkasının kötülüğünü, zararını istemeden kendi güç ve takatini, gayretini ortaya koyma vardır
Elinden geleni yapıp Hakk"a dayanmak vardır
Rekabet eden firmalar çoğu zaman inadına, zararına hareket ederler
Kim önce batarsa bir diğeri kârlı çıkmış, yenmiş olur
Onun için kullanılan dil ve kavramlar önemlidir
Hayat felsefemizi etkilemektedir
Çocuklarımıza, kendimize BÜYÜK ADAM olmayı hedef tayin ederken; hayat felsefemizden ne kadar uzaklaştığımızın farkında değiliz çoğu kez
Oysa kullandığımız kelime ve kavramlar, dil; kendimize tayin ettiğimiz hedef bizim kimyamıza, özümüze, karakterimize, mayamıza etki ediyor
Büyük adam olmanın yolu, kimileri için doktor olma, kimileri için zengin olma, kimileri için müdür, kimileri için milletvekili, kimileri için başbakan, kimileri için cumhurbaşkanı, kimileri için kimileri için diye uzayıp gider
Dünyaya, şöhrete, makama, paraya, servete, rahata Müteveccih olan bir kavramdır BÜYÜK ADAM
Bu manada yanlış hedef tayin etmek, gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemekten farksız değildir
İki yakanız bir araya gelmez
Kendimizi, ailemizi, dostlarımızı heba etme pahasına edindiğimiz BÜYÜK ADAM etiketi bizlere huzur getirmiyor çoğu kez
Öyleyse çözüm ne?
Çözüm öncelikle hedeflerimizi gözden geçirmek, doğru hedef tayin etmekten saklıdır
Hedefimiz BÜYÜK ADAM olmaktan ziyade İNSANI KAMİL OLMAK diye olmalıdır
Bunun içinde Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Gazali, Niyazi Mısri, Somuncu Baba, Bediüzzaman, Mehmet Zahid Koktu, Süleyman Hilmi Tuna, Hulusi Efendi, Mürşid-i Kamil Şeyh Ali Kara gibi yitik hazinelerimizi keşfetmek, onlara yönelmek, bu Hak dostlarının ahlakıyla ahlaklanmak, onların engin pınarından beslenmek gerek
Nefsimiz ve neslimize bu manevi değerlerimizi model almak gerek
Geçtiğimiz Pazar günü Akçadağ Aşağı Örükçü köyünde Büyük Mürşid-i Kamil Şeyh Ali Kara Efendinin vefatının 39.yılı münasebetiyle Kuran-ı Kerim okunuldu, mevlid-i şerif okutuldu, ilahiler okundu, dualar edildi, yemek ikram edildi.
Büyük Mürşid-i Kâmil Ali Kara Efendi"yi ile ilgili bilgiyi ilk kez rahmetli Bülent ERKUŞ abimizden dinlemiştim
Bir gönül dostu olan rahmetli Bülent Abi, Allah dostlarına dil uzatmak, onları kendimizce değerlendirmek bize düşmez; bize tabi olmak düşer derdi.
Mürşid-i Kamil Ali Kara"nın üstadı, bir diğer hak dostu Mürşid-i Kâmil Osman Nuri Efendi Hazretleri"dir.
Eskiler, kişiye neler okuduğundan ziyade kimden okuduğunu sorarlarmış
Ne kadar manidar değil mi?
Eğri çomağın gölgesinin düzgün olduğu nerede görürmüş ki?
Ağaç ağaç içinde büyür; insanda insan-ı kâmiller, sadık insanlar içinde büyür
Hak dostlarının hepsi değil sadece insana tüm canlı cansız varlığa sevgi, saygı ve şefkat ile yaklaşırlar
Onların dünyasında kin, düşmanlık, nefret yoktur.
Yunus bu hakikati
Yaratılanı severiz,
Yaratandan ötürü diyerek açıklar.
Onların biricik sermayeleri sevgi ve aşktır
Onlar manaya, manevi makamların talibidirler
Bu yolun yolcularının biricik azığının aşk olduğunun farkındadırlar
İnsanı ahsen-i takvim sırrına ulaştıran bineğin yapılan ibadetler değil, sevgiliye olan muhabbet olduğunun bilincindedirler
Onun içindir ki onlar her daim
Muhammed"den muhabbet oldu hâsıl,
Muhammed"siz muhabbetten ne hâsıl derler
Hak dostlarının olmazsa olmaz bir özelliği de tevazudur
Onlar haddini bilirler
Her şeyin başı kişinin kendisine, yaratıcısına, ailesine, dostlarına karşı takınacak edebi iyi bilirler, haddi aşmazlar
Kuran haddi aşanların zulümlerini, kaybettiklerini, haksızlıklarını, cehaletlerini zikrederek dikkatlerimizi haddimizi bilmeye çevirmez mi?
Hak dostları dünyaya değer vermezler
Dünyanın bir sinek kanadı kadar Allahın indinden zati bir değerinin olmadığının bilincindedirler
Onlar dünyada kaçtıkça dünya onlara doğru koşar, kendisini kabullendirmek için
Ama onlar dönüp de bakmazlar
Çünkü onlar yine Yunus"un ifadesiyle
Ballar balını buldum,
Servetim yağma olsun diyen Yunus"ta el almışlar
Onlar dünyanın sultanı değil, gönüllerin sultanıdırlar
En yüce sultanlık da o değil mi zaten
Yere göğe sığmayan yaratıcı kulunun gönlüne sığıyor, oraya misafir olmuyor mu?
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri bu hakikati ne güzel ifade eder.
"Dil beyt-i Hüdâdır, ânı pâk eyle sivâdan;
Kasrına nüzûl eyleye Rahman, gecelerde"
"Gönül Allah'ın evidir, onu Allah'tan gayrı her şeyden temizle ki, Rahman gecelerde o saraya nüzûl etsin"
Mürşidi Kâmil Şeyh Ali Kara Efendi Hazretleri için Pazar günü okutulan mevlide katılım çoktu
Çeşitli illerden on binlerce insan akın edip gelmişlerdi
Niçin acaba?
Bu insanları buraya gelmeye zorlayan etken ne idi?
Paramı, yemek mi, menfaat mi, silah mı, korku mu?
Yoksa aşk mı, sevgi mi, gönül mü?
Hak dostları mıknatıs gibidirler
Kendilerine ait manyetik alanları vardır
Kendi alanlarına giren demir tozlarını çekerler
Manyetik alanlarına girenlere BÜYÜK ADAM olmaktan ziyade İNSANI KAMİL olmanın yolunu gösterirler
Çünkü her insanı kâmil büyük adamdır, ancak her büyük adam insanı kâmil değildir
Bu yolda bizlere rehberlik ederler
Pazar günkü mevlit hayatta olmasalar da, hak dostlarının bizler gibi demir tozları üzerinde himmetlerinin olduğunun bir göstergesi değil mi?
İyi ki onların himmetleri üzerimizde
Rabbim kıyamete kadar hak dostlarını himmetlerini bizden esirgemesin
NOT: Pazar günkü mevlide rahatsızlığından dolayı katılamayan kızı Sadiye KARA ÖLMEZTOPRAk Hanımefendiye de Rabbim acil şifalar ihsan eylesin