HAÇLILAR VE ERDOĞAN (l)
Namus Savaşları
Dünya birleşmiş, gayrimüslimler birleşmiş, Türkiye’deki hainler içerden birleşmiş, bağımlı ve bağımsızlar birleşmiş, ihanet çeteleri birleşmiş, kanlı iki davalı birleşmiş, solcu-sağcı birleşmiş, Alevi-Sünni birleşmiş. Ama vatan için değil, vatanı bölmek için ERMENİLERLE, İSRAİLLİLERLE, AMERİKALILARLA, RUSLARLA, ESEDLE, BARZANİYLE, DEAŞLE, PKKLILARLA, YUNANLARLA, RUSLARLA birleşmişler. Kan kokan katillerin yanında yer almışlar. Bu gayri meşru ilişkide doğan birleşmenin sonucunda ortaya bir haçlı ordusu çıkmış. Karşısındaki ortak düşmanları ise Recep Tayyip Erdoğan.
Yeni CHP’nin bir sloganı vardı ya ‘Türkiye’nin Birleştirici Gücü’. Evet, Recep Tayyip Erdoğan sayesinde herkes birleşmiş, birlik olmuş. Bir gün savaşın kaybedeni Türkiye olursa, ortada ne ana kalır, ne de avrat. Namusunuz, şerefiniz, haysiyetiniz Ruslar gibi olur. Erdoğan’ı göndermek için ülkesini satan hainler elbette halkın nazarında hesabını veriyor ve vermeye de devam edecekler.
Birleşsinler, Tayyip’i indirsinler, AK Parti’yi kapatsınlar, AK Partilileri içeri atsınlar, yargılasınlar. Bunların hepsi bana göre normal. Normal olmayan tek şey vatana ihanet etmek. Yaşamak savaşmaktır. Dünyaya geldiğimiz ilk saliseden itibaren savaşa bizzat katılmış durumdayız. Önemli olan şerefini, haysiyetini, namusunu kaybetmeden savaşmaktır. Siyasette savaşmak; en iyisini yapmaya söz vermek ve yapmaktır. Halkı inandır, sözünü tut, projelerini hayata geçir ve ülkeni sen yönet. Bizde maalesef öyle değil. Bir koltuk için birleşemeyecekleri hiçbir şey yok.
Bugün Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yürütülen ortak bir savaş vardır. Üç kişi yan yana geldiğinde iki kişi birleşerek bir kişiyi yok etmek ister. Tabi ortada paylaşılması gereken bir ganimet varsa. AK Parti’yi kurulduğu ilk günden itibaren takip ediyoruz. Bir ben değil bütün dünya takip ediyor. Yazıyoruz, çiziyoruz okuyoruz ve görüyoruz. Partinin içinde yönetici olan binlerce insanın hepsinin de doğru olmasını beklemek ahmaklıktır. İllaki çürük-çarıklar olacaktır. Dönen çarka yağlanmak için giren dişli yağını alamayınca olayı hainliğe döker. Hal böyle olunca ayrışmalar, kaçışmalar, yeni arayışlar içerisine girerler. Gittiği yere o çarkın içinde ne dönüyorsa bir bir anlatır. Doğruyu tam olarak ta anlatmazlar. Üstüne binleri koyarak, abartarak anlatırlar ki o çark tamamen yok olsun. Sonuç olarak kendi menfaatini düşünenler hem kendine, hem ülkesine, hem davasına, hem de partisine ihanet etmişlerdir.
Allah ömür verir, kısmetimde de varsa bundan sonra ‘HAÇLILAR ve ERDOĞAN’ adlı yazı dizisine devam etmeyi düşünüyorum. Bu yazının başında NAMUS SAVAŞLARI başlığı vardı. Bir sonraki yazımda ise VEKİLLİK SAVAŞLARI başlığı olacak. AK Parti ve diğer partilerde milletvekili olabilmek için nelerden vazgeçildiği, nelerin yapıldığı hususunu kendimce dile getirmeye çalışacağım. Ülkemin ve şehrimin geleceği için mücadeleye devam diyorum. ŞELALE’nin altına oturup, ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ deyip ülkemin bölünmesine göz yummayacağım İNŞALLAH. Vicdanlı ve adaletli kalın…