Bir yazar için okuyucu velinimettir.
Hatipleri konuşturan cemaat ise, yazarları geliştiren okuyucusudur.
Bu satırların yazarı kendisini doğruları vazeden, başkalarına akıl satan biri olmadığını ilk yazısında belirtmişti
Bendeniz gecenin ıssız ve zifiri karanlığında yol alırken, benden başka yürümekte olanlar da sesime ses vererek varlıklarını bana hissettirirlerse Yol Türkülerini beraber söylemek istediğimi ifade etmiştim.
Türküler çoğu kez bir münzevinin samimi mırıltısından ibarettir.
Biraz da Karnında konuşan, arkadan konuşan, ben filan feşmekân makam-mevki de olsaydım deyip de akıl hocalığı yapanlara bir mırıltıyla da olsa verilmek istenilen bir cevaptır Yazdıklarımın hepsinin konuyu şümullü ele aldığını ve hepsinde isabetli değerlendirmelerde bulunduğumu iddia etmek için akıl fukarası olmam lazım
Ancak ben kendimce ele aldığım meseleye bir pencereden bakıyorum
Diğer pençeleri kapatmaya kalkışmak veya yok saymak ne mümkün
Açtığım pencereden türküler mırıldanıyorum
İstiyorum ki okurlarım da kendi dünyalarında açtığı pencereden ses versinler.
Varlığımızdan haberdar olalım, yürüdüğümüz bu hayat yolunda başka telden, diyardan türküler söyleyelim
İşte bu noktada yazılarıma, lütfedip değerlendirme bulunan bütün okurlarıma teşekkür ediyorum
Çünkü her bir değerlendirme, hele hele seviyeli eleştiriler beni alternatif düşünmeye zorluyor.
Zira hakikatler fikirlerin çatışmasından doğar
Ben mal satar gibi akıl satmaya yeltenmiyorum ki eleştirilerden gocunayım
Bir şeyler öğrenmek, bir şeyler üzerinde düşünmek ve bu yolda gayret edenlerin varlığı mutlu ediyor beni
Söylenen her türkü elbette bize neşe verecek değil ya
Bazen hüzün, bazen gurbet, bazen neşe, bazen sitem, bazen aşk, bazen ayrılık... duygular taşımalı
Önemli olan samimiyetle, söyleyen duygularını katarak söylemiş olsun
Tezatlılar Yumağı başlıklı yazımla ilgili eleştirilere gelince
Sezai Kara kardeşim diyor ki, Ne yani, sabah yürüyüşü yapmak haram mı?
Ne mümkün
Keşke sadece sabah ile yetinmeyip de hayatımızın her anı eylem, aksiyon olsa
Rahmetli Nurettin Topçu müminin ibadeti; eylemidir, hareketidir der.
Ve dikkat edersek ibadetlerimizde hep bir eylem vardır
24 saat camilerde, mabetlerde, kahvehanelerde pineklemek, hele hele günümüzde ve ülkemizde dinin, değerlerimizin, vatanımızın temellerini bomba koymak demektir
Bize üreten, düşünen, ticaretini, işini, sanatını ibadet aşkıyla yapan her kesimden insan lazım
Ahreti kazanmanın yolu dünyayı kazanmaktan geçiyor biraz da
Takvanın bir boyutu da, her ne iş olursa olsun yaptığı işi iyi yapmak, yaptığı işin hakkını vermeye çalışmak olduğunu düşünenlerdenim
Tezatsız bir hayat mümkün müdür ey imam hitabına gelince, elbette niyet okuyucusu olmadığımdan dolayı niçin böyle bir hitap şekli kullanıldığını bilmem mümkün değil
Ama Sevgili Kara"nın soruna gelince, ne mümkün Hayatın güzelliği de zikzaklar ve tezatlıklarla örgüleşmiş olmasından değil midir? Monoton bir hayat cennet de olsa gerçekten insanı sıkar Farklılığa ihtiyaç duyar insan
Ama farklılıklarımız, tezatlıklarımız ve zikzaklarımız bulunduğumuz konumun görev ve mesuliyetini unutturmamalı, bir başkasının veya toplumun haklarına tecavüz eder olmamalıdır ve en önemlisi de KUM TANESİ rumuzuyla değerlendirme de bulunan kardeşimin dikkat çektiği gibi taklitten ve modadan uzak olmasıdır. Uydum kalabalığa olmamalıdır.
MÜTELAA rumuzuyla değerlendirme de bulunan kardeşim yazımın eksikliğine dikkat çekmiş.
Doğru, eksikleri çok Kendisi tezatlıklar yumağı olan şu dünya hayatın da hangi birini zikredeyim ki Kendimce bir ikisini zikrettim Okurlarımın zenginleştireceğini düşünüyorum
Cemaatlerdeki tezatlığa gelince Sevgili kardeşim!
Bu ülkenin dindarları da, cemaatlere müntesip insanları da bu ülkenin ve bu asrın insanları
İnsan için ibn-i zaman yani zamanın çocuğudur derler
Hangi cemaat ve gurup olursa olsun, hedef kitle ve potansiyelleri insandır. Ve o insanların hamuru da günümüzün ailesinde, sokağında, camisinde, okulunda, dükkânında yoğruluyor Uzaydan gelmiyor
Çevrenin insan gelişimi üzerinde olumlu-olumsuz etkileri vardır
Sadi Bostanında ne güzel söyler
Gül bahçesinin yanında geçen gül taşımasa yine de gül kokar
Cemaatler insanı elbette cennete götürmez Aklı olan araçları amaç edinmez Sivil toplum örgütleri ve cemaatler, tarikatlar araçtan ibarettir.
Yarın huzuru ilahide hangi cemaat ve partidesin diye sormazlar kişiye
Ama nasıl bir insan olduğumuzu hepimize sorarlar
Düzelmeye devlette, cemaatlerden, sivil toplum örgütlerinden, partilerden, kurum ve kuruluşlardan değil bireyden, özellikle de kendimizden başlamalıyız
Ey Devlet, sitem, cemaat diye hitap etmeyip de Ey insanlar, inananlar, müminler, ehl-i kitap diye hitap eden Kurana nazarlarımı verelim...
Cemaatleri ve sivil toplum örgütler bizde hep sıkıntılıdır
Çünkü Batı da katıldığı sivil toplum örgütüne pozitif katkısı olmayan birey benim burada ne işim var Ben burada fazlalığım der ayrılır çoğu kez. Biz de ise bir iki ay bir guruba takılıp da bir yerlere gelmeyen, bir menfaat elde etmeyen birey enim burada ne işim var yahu iye mırıldanmaya başlar
İstisnalar yok mu?
Elbette var Ve onlara da müteşekkiriz
444 rumuzlu okurum da Mütelaa rumuzlu okurum gibi aynı dertten muzdarip
Tezatlıklar hepimiz için söz konusu Sadece bir cemaat, parti, sendika meselesi değil
Biz bize benziyoruz
Ancak önceliğimiz iyi insan olmak olmalı
iyi bir insan olmayan iyi bir Müslüman da olamayacağı bilinmeli
Dini, ibadeti, hacılığı, hocalığı beni alakadar etmez, etmemeli de
Dini ticaretine, menfaatlerine alet edenlere karşı duruşumuzun cevabı ise bence Hz. Ali (ra)"ye atfedilen bir anekdottan saklı
Güzel bir at bulup hemen oradan uzaklaşmak lazım.
M. Emin Yağmur okuyucum içe benim düşünce ve duygularım paralelinde katkı da bulunmuş.
Bütün okurlarıma teşekkür ederim Bilhassa eleştirileriyle bana alternatif düşünce adına yeni pencereler açan okurlarıma daha çok teşekkür ediyorum
Gönülden, samimi, nezaket kuralları içinde söylenen her türkü güzeldir ey okur