ANTALYA (AA) - Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Türkiye'nin kimsenin kişisel takdirine, bilgisine, anlayışına ve zihniyetine emanet edilemeyeceğini söyledi.

Antalya İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) tarafından düzenlenen "Ortadoğu'da ve Türkiye'de Yeniden Yapılanma Projesi Paneli"nde konuşan Baykal, insanların geçmekte oldukları dönemin tarihsel niteliğini, önemini yeterince kavrayamadığını belirtti. Siyasetin önceki tarihsel dönemlerde olduğu gibi şiddet, silah ve ordu yoluyla yapılmaması gerektiğini anlatan Baykal, 21. yüzyılın siyaset bakımından ırk, din ve mezhep siyaseti olarak şekillenmemesi gerektiğini vurguladı.

Din ve siyaset ilişkisini, saygı içinde, ayrı çerçevede tutmanın öğrenilmesi gerektiğini ifade eden Baykal, şöyle konuştu:

"Dine en ileri saygıyı gösterirken herkesin inancına, mezhebine, ibadetine ve özgürce yaşamasına izin vereceğiz. Haksızlıklar varsa onları ortadan kaldıracağız. Din dünyası en özgün şekilde çiçek açsın ama siyasete etki etmesin kardeşim. İzin vermeyin. Etki ederse bunun sonu din için de siyaset için de kötü olur."

Baykal, Türkiye'nin yeni döneminde devletin temel niteliğinin, kimliğinin bozulmasına izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi.

Kurumsal kimliğin, devletin temel niteliklerinin, kuvvetler ayrımının işlediği, hukukun üstünlüğünün tartışma götürmez bir gerçek olarak kabul edildiği bir Türkiye'nin, çevresindeki gelişmeleri değerlendirmesinin önemine işaret eden Baykal, şöyle konuştu:

"Ama çıktı birileri, 'Bıktık, sıkıldık. Yargı ayak bağıdır. Başkanlık rejimi oluşturalım. Beni seçin, gerisini karıştırmayın' derse yok böyle bir şey. Türkiye'de de yok, bölgemizde de yok. Böyle bir şey olmamalı. Bu kadar yanlışların yapıldığı bir coğrafyada Türkiye kimsenin kişisel takdirine, bilgisine, niyetine, anlayışına, zihniyetine emanet edilemez. Bunu mutlaka güvence altına almalıyız." 

Şiddeti yöntem olmaktan çıkaran anlayış Türkiye'ye egemen olmaya başladıkça, bütün ülkenin kucaklanabileceğini belirten Baykal, "Türkiye 21. yüzyılda Kürt sorununu yeniden, barışçı, demokratik, insan haklarına saygılı, elbette cumhuriyetin ilkeleri temelinde milli kimliğimizi bozmadan, sarsmadan, bağımsızlığımızı, bütünlüğümüzü koruyarak ama her insana da en ileri demokratik ölçüde hakları, hukukları tanıyarak bir başlangıç yapılabilir" diye konuştu.

- "Dine hakettiği saygıyı göstermek lazım"

Türkiye modelinin herkesin iftihar ettiği bir model olduğuna dikkati çeken Baykal, Türkiye modelinin, CHP modeli olduğunu savundu. Türkiye'yi CHP modelinden çıkarma çabaları olduğunu iddia eden Baykal, "O modeli CHP modeli olmaktan çıkarma çabası, kendi modelleri haline getirmeye kalkanlar var. İşte o sizi aşar. Ülkeyi o hale getirmeye kalkarsanız bedelini Türkiye öder" dedi.

Bu modele inandıklarını dile getiren Baykal, şöyle devam etti:

"Bu model ile Türkiye ayağa kalkar. Bölgede olması gereken yere doğru gider. Bunu gerçekleştirme görevi bizim üzerimizdedir. Bunu Türkiye olarak, CHP olarak, Deniz Baykal olarak, Kemal Kılıçdaroğlu olarak da diyorum. Devletin anayasal özüne inanan siyaset anlayışı Türkiye'yi de bölgeyi de özlenen barışa, istikrara kavuşturabilir. Bunun dışında da model yoktur. Bu modeli günün şartlarına uydurmak lazım. Elbette tarihi konjonktürün getirdiği fırsatı değerlendirip, yeni bir barış ve kaynaşma dönemine dönüştürmek lazım. Dine hakettiği saygıyı göstermek lazım. Kürt kimliğinin sahiplenebilmesini, milli birlik ve bütünlük anlayışı içerisinde gerçekleştirmemiz lazım. Bunlar mümkün ve yapılabilir. Her şeyi konuşur çözeriz. Yeter ki milli kimliğin dışına çıkartacak din ve mezhep penceresini dayatmayın."

- CHP'nin kapatılacağı iddiası

Baykal, panelde CHP'nin kapatılacağı iddialarına yönelik soruyu da yanıtladı. Türkiye'nin en büyük probleminin, olmayan sorunları siyaset gündemine taşımak ve onun etrafında siyasi enerji tüketmek olduğunu ifade eden Baykal, "Akıl, mantık ve sağduyunun gerçekten bazen kaybolduğu görülüyor" değerlendirmesinde bulundu.

Yaşananları, "Çok acı bir olay" diye nitelendiren Baykal, şunları söyledi:

"Magazin demeye bile dilimin varmadığı, ciddiyetsiz işlerle birileri uğraşıyor. Birileri bunu ciddi ciddi devlet kurumlarında bir proje olarak ele alıyor. 'Nasıl sunalım? Kimi itham edelim? O ne cevap verir?' gibi senaryolar yazılıyor. Bunlara karşı yapılacak en iyi şey, ciddiye almamak, itibar etmemektir. Cevap vermeye bile gerek hissetmiyorum. CHP'yi savunmak zorunda kaldığımız zaman söyleyeceğimiz çok şey var ama şimdi bizi savunmak zorunda bırakacak bir ciddiyeti taşıdığına da inanmıyorum bunların."