Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Hakkı Yiğit

Oruç Seyahattir

26 Ağustos 2009 - 01:01 Yorum: 1

 

 O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'ın hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarının ölçülerine riayet edenler) dır. Müjde ver o müminlere, müjde!

     Bu ayeti kelimedeki gezginler, seyyahlar anlamına gelen “es-saihûne” kelimesini Elmalı .Hamdi Yazır oruç tutanlar olarak malalandırır. Bir çok meal de ise onun uğrunda gezenler, Allahın rızası için sefere çıkanlar, seyahat edenler... gibi manalar vermektedir. Orucun seyahatle bağlaşır yönü neresidir? Elmalı Hamdi Yazır gibi büyük bir allame bu manayı nereden çıkarır diye soracak olursanız, şöyle ki:

     Efendimiz (sav) “Benim ümmetimin seyahati oruçtur” hadisinden yola koyularak bu manayı vermektedir.... Ayrıca Oruç, meşakkati cihetiyle seyahate, yolculuğa benzer. Seyahat eden kimse rahatından fedakarlık yapmak mecburiyetindedir. Her ne kadar yeni

yerler görmek ve güzellikler müşahede etmek mümkünse de bu bu güzellikler meşakkatsiz elde edilmiyor...

     Başka bir zaviyeden değerlendirecek olursak, seyahat eden misafirdir... Misafir ise evin reisini esiridir... Misafir evin reisine göre şekillenir... Bizim de dilimizde yer alan “gelmek sizin elinizde ama gitmek sizin değil ev sahibinin elinde” Darb-ı mesel haline gelmiş bu söz misafiri biraz daha beklettiren, gelecek ikramlardan nasibini almasını sağlayan güzel bir söz vardır. Her ne vakit böyle bir söz ev sahibinden sadır olsa, ikramların geleceğine kati delil olarak sayar, “ehhh!!! kalbinizi mi kılacağız efendim” nevinde sözler söyler gitmemeyi cana minnet sayar oturduğumuz yere daha hoş bir şekilde yaslanıveririz... Oruç da insanın kendi isteklerine ve özgür iradesine sınırlama getirme suretiyle C. Hak"ın emrine amade olduğumuzu gösteren bir ibadet... Elinde var olan ve benim deyip sahiplendiği nimetlerden faydalanamama ve böylece asıl mülk sahibinin varlığına bir işaret ve köleliğinin ilanı, göstergesi olan “Buyurun, afiyet olsun” sözünü duymak için kulak kesilmesi...

      Orucun seyahat eden, gezginlere benzeyen bir diğer yönü ise, seyahat eden insan yeni dünyalara yelken açar... Çoğu kez daha önce görmedi bilmediği farklı yerlere uğrar ve güzellikleri görür, değerlendirir, kendi hanesinde, memleketindeki gördükleriyle kıyas etme imkanı bulur... Seyahat ufkun açılmasını sağlar... Bu günün dünyasında bir çok firma etek dolusu parayı elemanlarının seyahatlerine, gezmelerine ayırır. Neden? Çalışanlarını ülfetten kurtarma, ufuklarını açma, eksiklerini görme, yenilenmiş bir şekilde heyecanla işin başına geçip eksiklerini telafi etmesini sağlama ve şevkle işine sarılması için... Bazen de çalıştığı firmanın, ortamın kendisine sunduğu güzellikleri hissettirebilmek ve haline şükretmesini sağlamak için seyahate, çıkarılır...

     Oruç  da böyledir aslında... C. Hakkın kulunu yenilenmesi ve konumunun farkına varması ve kendisini tanıması için seyahate çıkarmasıdır oruç.... Ancak seyahatin aksine içe dönük bir seyahat... İç dünyanın derinliklerine doğru bir yolculuk... Yunus"un ifade ettiği “Bir ben var, benden içeru” diye işaret ettiği “BEN”e doğru bir yolculuk.. Ve öyle bir yolculuk ki her an yanında olan “BEN”e varmak için hayal ve aklın eremeyeceği mesafeleri kat etme için uzun bir yolculuk... Bir “ten evinde” odaları dolaşırken kilometrelerle ifade edilemeyeceği bir yolculuğa çıkma....Bir alemden diğer aleme geçebilme... Doğu ile batının, kuzey ile güneyin, berzah ile ahiretin uzaklığındaki mesafelerdeki uçlara, mekanlara, makamlara yolculuk...O yolculuk ki mülk, hayvaniyet aleminden melekutiyet alemine , melek alemine doğru yola koyulmak... Yine Yunus"un

“Bu yol uzundur

Menzili çoktur

Geçiti yoktur

derin sular var” diye işaret ettiği  bir yola koyulmak...

     Oruç  işte böyle bir yola koyulma... Bilerek bu yola Koyulanlara ne mutlu... Bu öyle bir yoldur ki kısmen şeytan ve ejderhalar bağlanmış olunsa da büsbütün hepsi bağlanmış değildir... Çünkü emre kulaklarını tıkayanlar var... Hem en başta bir ömür bir yıl boyunda semiz bir şekilde beslenmiş kendi şeytanımıza boynuna tasmayı geçirip bağlayayım derken söz geçiremeyip de saldırısına uğramak da var...

YAZARIN DİĞER YAZILARI