Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Eğitim 18 Temmuz 2014 - 19:38 Yorum: 0

ÖSYM'den "KPSS" açıklaması

ÖSYM, "Köşe yazarları, eğitim uzmanları, her nedense; 2010-KPSS’deki kopya iddiaları ile çalkalanan kurumun, ondan sonra hiçbir sınavı aksatmadan ve geciktirmeden yürüttüğünü görmezlikten gelmiştir" bilgisini paylaştı.

ÖSYM'den 'KPSS' açıklaması

ÖSYM'nin internet sitesinde yer piyasa açıklamada, ÖSYM Başkanlığının İmtihan güvenliğine ilişkin görüşlerine de yer verildi. Açıklamada, ÖSYM'nin, 2010'da ortaya atılan kopya iddiaları ile iptal edilen KPSS sınavının ardından tekrar yapılanma çalışmalarına büyük bir hızla devam ettiği ve bu yapılanmasını yürüttüğü sınavlarda hak ve adaletin tesis edilmesi temeline oturttuğu kaydedildi.

Aradan geçen vakit içinde gerek fiziksel ve teknolojik altyapının yenilenmesi, gerek mevzuat altyapısının oluşturulması, gerekse yürütülen iş ve işlemlerde, üretken ve performans artırıcı iyileştirmelerin ısrarlı ve sabırlı bir İdare anlayışıyla teker teker hayata geçirildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

'Bazı çıkar çevrelerinin bütün yıldırma, baskı kurma, yıpratma ve dayatmalarına karşılık büyük bir özveri ile gece gündüz demeden sistemler yenilenmiş ve uygulamaya alınmıştır. Maalesef bu çevrelerin her çeşit yıpratıcı girişimleri devam etmekte; asılsız ve yalan haberlerle, uydurma dedikodularla kurumun yıpratılmasına yönelik girişimler sürdürülmektedir. Kimsenin şüphesi olmasın ki her çeşit zorluğu doğru ve adil bir İdare anlayışına dayanarak aşan ÖSYM, hiç bir somut ispat vasıtasına dayanmayan bu tür girişimlerden de asla yılmayacak, hak ve adaletli İmtihan yürütme anlayışını devam ettirecektir.'

'Kurum, saldırılara maruz kalmaktadır'

ÖSYM'nin her sene yaklaşık 10 milyon adayı sınava aldığı, aileleri de göz önüne alındığında, merkezin derhal derhal toplumun yüzde 60'ını yakından ilgilendirdiğine dikkati çekilen açıklamada, o nedenle ÖSYM meselesi için yapılan her çeşit haber ve değerlendirmenin toplumda derhal karşılığını bulduğu, bunun da 'menfaat çevrelerinin gayri ahlaki girişimlerini cesaretlendirdiği' belirtildi.

Konuyla ilgisi olsun olmasın yapılan haberlere ÖSYM lafzının kondurulmasıyla toplumun ilgisinin konuya çekilmesinin hedeflendiği kaydedilen açıklamada, merkezle hiç bir hevesi olmayan merkezi sınavlarda oluşan herhangi bir tartışmada dahi ÖSYM'nin mesul şekilde ilan edilebildiği dile getirildi. 

Bir halk kurumu meselesi için menfi algı uyandırmaya yönelik bu saldırıların kabul edilemez bulunduğu anlatım edilen açıklamada, bazı yazarların 'düzmece bir İmtihan skandalı' senaryosuyla çekinmeden reyting oluşturma gayreti içerisine girebildiği savunuldu. ÖSYM'nin bu girişimlere kayıtsız kalmadığı ve tekzip ettiği belirtilen açıklamada, fakat asılsız iddia ve haber yapanların amaçlarına ulaştıklarından, bilgi kirlenmesinin etkisini sürdürdüğü vurgulandı. 

Son senelerde ÖSYM sınavlarının bazılarında müfredata uyulmadığı yada tarih sorularının sırf bir kitaptan sorulduğu bu gibi tam olarak asılsız haberlerin bunun en son örneği olduğuna işaret edilen açıklamada, 'Soruların bir kitaptan alıntı olduğunu yazanlar, bir kitabın bilerek yada bilmeyerek reklamını yapma gayreti içine düşmüşlerdir' denildi. 

Açıklamada, kamuoyunun ÖSYM’nin resmi sitesi dışında verilen haber ve duyurulara itibar etmemesinin önemine işaret edildi.

Kurumun tabii yapısı ve öneminden dolayı, konuyla ilgisi olsun yada olmasın herkezin her vakit ve her yerde bir şeyler yazdığı ve çizdiğinin dile getirildiği açıklamada, ancak 2010 sonu itibariyle ÖSYM’nin kurumsal yapısını düzenleyen herhangi bir hukuki mevzuatı olmadığı ve tam olarak yöneticilerinin inisiyatifleriyle yürütülen bir firma bulunduğu gerçeğinin hiç bir vakit dile getirilmediğine dikkati çekildi. 

2010-KPSS’de yaşanan olağandışı sonuçlar sebebi ile kurumun bütün üst yöneticilerinin görevden alındığının anımsatıldığı açıklamada, görevi devralan ÖSYM yönetiminin, hizmetlerin istenilen kalitede yürütebilmesi için 6 ay bu gibi bir zamanda 6114 sayılı ÖSYM müessese yasası çıkartılarak kurumu idari ve mali şekilde özerk bir yapıya kavuşturduğu hatırlatıldı. 

İzleyen yıllarda ise 15 yönetmelik hazırlandığı kaydedilen açıklamada, firma çalışanlarının alışkanlıklarının değiştirilerek yapılan her işin kayıt altına alındığı, yazılı talimatların uygulandığı bir çalışma ortamının sağlandığı ve sınavların her aşamasında yapılan iş ve işlemlerin kayıt altına alınarak bireylerin inisiyatiflerinden, sözlü talimatlardan arındırılmış bir firma oluşturulduğu vurgulandı.

6114 sayılı hukuk ile Türkiye’de ilk kez kopya çekmek ve vermenin suç biçimine getirildiği belirtilen açıklamada, İmtihan kurallarının ihlal edilmesine yönelik cezai uygulamaların mümkün duruma getirildiği kaydedildi.

'Kopyanın nasıl oluştuğunun peşine düşmemişlerdir'

Açıklamada, ÖSYM'nin, 2010'den sonra namzet odaklı çalışmalarıyla kendini öne çıkartan, yapıcı eleştirileri ve önerileri en ince detaylarına kadar değerlendiren, bedeli ne olursa olsun tam olarak tek bir adayı dahi mağdur etmeyen, problemlerin üzerini örterek kurtulma anlayışının tam bilakis her derdi ele alıp çözümler üreten bir kuruluşa dönüştürüldüğü belirtildi.

 Açıklamada, şunlar kaydedildi:

'ÖSYM’ye büyük oranda talep gösterenler, köşe yazarları, eğitim uzmanları, her nedense; 2010-KPSS’deki kopya iddiaları ile çalkalanan kurumun, ondan sonra hiç bir sınavı aksatmadan ve geciktirmeden yürüttüğünü görmezlikten gelmiştir. Kopyanın nasıl oluştuğunun, İmtihan şebeklerinin nasıl çalıştığının, çıkar odakları ile ÖSYM’nin arasındaki mümkün ilişkilerin peşine düşmemişlerdir.

Kalem halinde kameraların, silgi içine yerleştirilmiş kameraların, kol saati halinde cep telefonlarının, düğme, anahtarlık, broş, küpeye benzetilmiş elektronik bilgi transferi gerçekleştirilmek üzere hususi şekilde tasarlanmış cihazların sınavlarda kullanılmasına nasıl müsaade edildiği hiç bir vakit sorgulanmamıştır. Her hali ile çalışma motivasyonunu tam olarak yitirmiş olan bir firma devralan ÖSYM yönetimi, derhal işe koyularak herşeyden önce kurumun iş ve işlemlerini geciktirmeden yürütmenin ve İmtihan takvimine sekte vurmadan tamamlamanın gayreti içine girmiştir.'

5 Ekim 2010'da İmtihan güvenlik kurallarnın ilan edildiği, adaylara kalem, silgi, kalemtıraşın ÖSYM tarafından verildiği, kopya alma ve vermede en iyi yararlanıldığı tetkik edilen sınavda tuvalete gitmenin yasaklandığı hatırlatılan açıklamada, cep telefonu, anahtarlık, madeni eşyalar, kulaklık gibi her çeşit bilgi iletişim vasıtası şekilde kullanılabilecek nesnelerin görevliler de olsa dahi İmtihan binalarına alınmasına müsaade edilmediğine işaret edildi. 

Emniyet Genel Müdürlüğü ile yakın çalışılarak binalara giriş ve çıkışların kontrollü gerçekleştirilmeye İtina gösterildiğinin belirtildiği açıklamada, 'Sınavlardan çıkar temin edenler hiç hoşlanmasa da bu konu için ısrarlı İdare anlayışı İmtihan sistemine mühim oranda bir seviye getirmiştir' denildi. 

'Bilişim teknolojisi modernize edildi'

ÖSYM meselesi için yazanların; ÖSYM'nin, değişim sürecine tam olarak kapalı olan ve yoğun şekilde eskimiş teknolojik altyapısı ile hizmet vermeye devam eden bir firma olduğunu 'hiç yazmadıklarının' belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

'Tam bilakis sanal bir saygınlığın ardına sığınmayı tercih etmişlerdir. 2010'da kopyalar ile çalkalanan kurumun düştüğü durumu görmezlikten gelerek, tekrar yapılanma esnasında çıkar çevrelerinin oluşturduğu kirletme girişimlerine kapılmışlardır. Nesli tükenmiş yazılım dillerinde yazılmış, kaynak kodları dahi var olmayan, kişilere bağımlı operasyonlar yürüten bir kurumu devralan ÖSYM yönetimi ise hiç gecikmeden uzmanlarından oluşan bir Bilişim Uzmanı Ekibini kurarak en son bilişim teknolojilerine dayanan bilişim sistemlerini hayata geçirmek üzere çalışmaları başlatmıştır. 2012'de bu çalışmalar meyvelerini vermiş ve bütün ÖSYM bilişim sistemi hem yazılım hem de donanım şekilde günün teknolojik gelişmelerine müsait şekilde tekrar tasarlanarak kullanıma alınmıştır. 2010'a kadar bilişim sistemleri bakımından tam olarak firma dışına ve bireye bağımlı çalışmak durumunda olan ve çok çok büyük miktarlarda bakım maliyetleri ödemesi yapmak durumunda kalan ÖSYM, kendi sistemlerine kavuşmuş ve hem sistemleri günün koşullarına göre geliştirme becerisini kazanmış hem de firma dışına bağımlılığı çok çok büyük oranda ortadan kaldırmıştır.'

Soru temini ve gizlilik 

Açıklamada, ÖSYM meselesi için her ortamda menfi bir şeyler dile getirmekten huzur duyanların; 2010 ve öncesi ÖSYM’sinde sınavların nasıl hazırlandığını, soruların nasıl temin edildiğini, ülkenin her yerinde aslı olan olmayan soru satışlarının ve düzmece yanıt anahtarlarının nasıl çıkar odakları sebebi ile pazarlandığını hiç konuşmadıkları ve bunları görmezden gelerek sanal bir algının arkasına sığındıkları savunuldu. 

Açıklamaya şöyle devam edildi:

'Soruların ve sınavların hazırlandığı ortamda, cep telefonları ile konuşmanın serbest olduğu, her bilgisayarın internete açık şekilde çalıştırıldığı, sınavların orada hazırlanıp yüksek sesle okunduğu, koridorlarda sırf çalışanlar değil misafirlerin, hatta, öğrencilerin dahi çok çok sorunsuz dolaştığı, giriş ve çıkış kontrolü sağlamanın hiç düşünülmediği bir ortamda görevi devralan ÖSYM yönetimi, hiç gecikmeden ÖSYM Soru Hazırlama ve Geliştirme ile Bilgi Güvenliği ve Yönetimi Dairelerini 'Kırmızı Alan' şekilde ilan etmiştir. Sadece o birimlerde çalışanların ve soru yazmak üzere gelen akademisyenlerin giriş ve çıkışına müsaade edilmiştir. Cep telefonuyla bu alanlara giriş yasaklanmış, bu alanlardaki bilgisayarlar internete kapatılmıştır. Bu alanlara sırf konuk değil öteki dairelerin yöneticilerinin dahi girmesine müsaade edilmemiştir. Kırmızı alanın giriş ve çıkışları kamerayla kaydedilmeye başlanmış ve bu bölgelerde çalışanlar için e-imza uygulaması başlatılmıştır.'

ÖSYM'nin e-imza ve parmak izi sistemleriyle herkezin nerede, ne zaman, hangi bilgiyi sisteme girdiği, hangisini değiştirdiği, hangisinin fotokopisini aldığının kayıt altına alacak altyapıyı kurduğunun kaydedildiği açıklamada bir alandaki soruların diğer bölgelerde çalışanların hatta tıpkı alanda çalışan öteki çalışanların dahi görmesinin imkansız duruma getirildiği belirtildi. 

Açıklamada, soru yazmak üzere gelen akademisyenler ve çalışanlara gizlilik sözleşmesi imzalatılarak söz konusu bilgilerin gizliliğini korumakla mesul tutulduğuna işaret edildi.

'Çöp dahil hiç bir şey dışarı çıkarılmıyor'

Her türden mümkün bilgi transferini önlemek amacıyla ÖSYM yönetiminin, İmtihan öncesi 'Kapalı Dönem' uygulamasının yeniden tanımladığının vurgulandığı açıklamada, Kapalı Dönem Sınav Evrakı Oluşturma Sürecinin yazılarak, yapılan her çalışmanın kayıt altına alındığı belirtildi.

Açıklamada, ÖSYM’de sınavların 2010'dan itibaren tamamıyla dış dünyaya kapalı, 80’den çok noktada sinyal kesici (jammer) bulunan, her çeşit internet bağlantısından arındırılmış, elektronik iz sürme (loglama) teknolojisi ile her şeyin kaydının tutulduğu, içeriye giren çöp dahil hiçbir şeyin İmtihan bitene kadar dışarı çıkarılmadığı matbaada hazırlanmaya başlandığı kaydedildi.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

'Sınavlarda sorulacak olan soru sayısının tam 10 sert soru, her alanın ilgili uzmanı sebebi ile kendi elektronik imzasıyla soru bankasından seçilerek hususi şekilde üretilmiş, kripto ile kayıt tutan taşınabilir bir belleğe aktarılmakta ve en az iki görevlinin kontrolünde ve gözetiminde matbaaya ulaştırılmaktadır. Kapalı devre içinde İmtihan koordinatörü yada ÖSYM Başkanlığınca yetkilendirilmiş personel, bu sorular arasından sınavda sorulacak kadar soruyu rastgele seçerek kriptolu bellekten tamamıyla bağımsız şekilde çalışan matbaa bilişim sistemine transfer etmektedir. Böylece sınavdan evvela basımevi dışında hiç kimsenin sınavda sorulacak soruları görmesinin yada bilmesinin olanağı kalmamıştır. Matbaanın girişinde emniyet personeli ve akademisyenlerden gözlemci atanarak 24 saat kesintisiz bu gizliliğin korunması sağlanmaktadır. Bugün, 3 günden 23 güne kadar süren ve 150-160 insanın tıpkı anda baskı için kapalı bir ortamda tutulduğu sınavlar dahil her hangi bir problem olmadan düzenlenebilmektedir.'

Muhabir: Yıldız Seçil Aktaş

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber