Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Ramazan Durmuş

Polat’ta bir festival zamanı gelmedi mi?

06 Ekim 2011 - 07:47 Yorum: 2

Polat’ta bir festival zamanı gelmedi mi?

Güzel ülkemizde yaşanan onca hayati gündem arasında bugün doğduğum yöreye, Polat’a doğru bir yürüyüş daha yapalım istiyorum.
Düne kadar sesi soluğu çıkmayan bu Türkmen kasabası, dışarıya 40.000 göç verdikten sonra uyanıyor. Özellikle Ankara’da başlattığımız dayanışma ruhunun tüm Türkiye’yi sardığını, her şeyden önemlisi de kasabamda kalan 2.000 insanımı da heyecanlandırdığı için bahtiyarım...
Bu satırların yazarı olarak ben yıllar önce bir çakıl taşı misali yola çıktığımda Polat yazdığımda Google hazretleri ya Adnan Polat’ı önüme sürüyor ya da Polat Alemdar’dan haber veriyordu. Çok şükür şimdi Polat yazdığımda Elbistan, Akçadağ ve Doğanşehir arasına sıkışan vadideki Polat Ovası da gün yüzüne çıktı.
İnşallah bundan sonrası da gelecek... İşte bugün bununla ilgili olarak bana gelen iki önemli mesajı sizlere aktarmak istiyorum.
Cumartesi günü Doğanşehir’imizdeki geleneksel Elma Festivali öncesi Polat’ta da bir festival yapılması fikrini ortaya atan atana... Bunlara son olarak katılanlardan biri de Adnan Polat kardeşim...
Elbette Polat, gurbetten gelip 2 saatte gidip dönülen yer olmuşsa bundan yönetenlerin ders çıkarması lazımdır. Adnan Kardeşim, haklı feryadında uyanış için hepimize görev yüklüyor. Bir gazeteci yazar olarak yapılması gerekenleri, üzerime düşen ödevleri yapmaya hazırım. Polat'tan yetişip gurbete giden 40 bin kişi arasında 50 Polat yiğidi bu şanssızlıkları sona erdirecektir. Haydi el ele verelim derken Adnan Kardeşimin önerilerine kulak verelim istiyorum. İşte Adnan Kardeşimin feryadı:
“- Sayın Polat'lı kardeşlerim; Polat Kasabamıza sahip çıkalım diyorum. Polat sahipsiz kalmış ve her geçen gün kan kaybediyor, göç veriyor, sorunlarına sahip arıyor.
Polat 1928 yılında kasaba olmuş bir belde, daha öncesinde nahiye olan Polat, Adıyaman’ın Besni ilçesiyle Akçadağ arasında en büyük yerleşim yeri olarak bilinmektedir.
Çevrenin küçük sanayi merkezi, ticaret merkezi olan kasabamıza Balıyan aşireti ve Kapıdere bölgesi, ayrıca Kürecik bölgesinden Elbistan'ın yakın köyleri dahil hepsi kasabamıza alışverişe gelirlermiş. Çünkü Polat’ta zanaatkarlar bulunmaktaymış. Dokumacılar, yollukçular, küreciler, demirciler, kundura imalatçıları, ekmek fırınları, marangozhaneler, nalbantlar, 5-6 su değirmeni vesaire vesaire…
60-70 yıl öncesinde bölgesinde lider olan beldemizin son nüfus sayımında 2480 olan nüfusu Polat Sağlık Ocağının aile hekimliği projesine geçmesiyle bire bir ev ev yapılan sayımdaki nüfusu 2080 olarak tespit edilmiştir.
Yani Polat’ın kasabalığının alınmasına az kalmıştır. Birşeyler yapmalıyız. Nasıl sahip çıkabiliriz diye düşünürken, bir araya gelmeden, güç birliği yapmadan, örgütlü hale gelmeden sahiplik edemeyiz diye düşündüm. Polat bölgesinde folkloruyla, mani ve ninnileriyle, ağıtları ve türküleriyle, kültürüyle, içli köftesiyle ve yemekleriyle apayrı bir yere sahiptir. Bu özellikleri de kültür ve müzik otoriteleri tarafından da bilinmektedir. Türkülerimize sahip çıkamadığımızdan Arguvanlı sanatçılar Arguvan ağzı diye söyler oldu.
Polat dışarıda yaşayanlarıyla birlikte yani nüfus cüzdanında Polat yazanların sayısı 40,000’e yakın olduğu söylenir.
Nasıl bir araya gelip birlikte güçlü oluruz diye düşündüğümde aklıma Polat Türkü ve İçliköfte Festivali diye bir proje geldi. Yılda bir kere Polat’ta türkü ve içli köfte festivali yapılsa, bir araya gelsek; gurbetçilerimiz memleket hasreti çekenler doğup büyüdüğü kasabayı ziyarete gelseler, havasını teneffüs ettiğimiz ekmeğini yediğimiz anılarla dolu beldemize sılayı rahim denilen ziyareti gerçekleştirseler, yeni nesil baba dede ocağına gelse ve hep birlikte gurbetçiler Polat'takiler ile hep birlikte kaynaşıp bir şölen havasında Polat'ta buluşsak hem memleket ziyareti olur hem o güzel Polat türkülerini dinleriz. Sesimizi de duyurmuş oluruz. Ayrıca o güzel türkülerimizi tescillettiririz. Kasabamızın sorunlarını yerinde tespit etmiş olur ve konuşarak tartışarak sahip çıkmaya çalışırız. Eğer bu fikrim destek bulursa seneye hep birlikte Polat Türkü ve İçliköfte Festivalinde buluşalım diyorum. Herkese saygı ve selamlarımla.”
İkinci çağrı da Ankara’da tanıdığım Avukat Coşkun Türkmen Kardeşimden… Kardeşimiz, Polat’a bacasız fabrika öneriyor ki tam da Sulu Mağara projesinin çok masraflı olduğu gerekçesiyle reddiyle ön plana çıkıyor.
Malumunuz, Sulu Mağara için Polat Belediyesi sayın Malatya Valisi Ulvi Saran’ın ve Doğanşehir Kaymakamı Barboros Baran’ın gayretleri ile bir proje hazırladı. Projeye göre Sulu mağara’nın 10 kilometreyi bulan yolu yapılacak. Mağara turistlerin rahatça gelmeleri için ışıklandırılacaktı. Ancak görünen o ki siyasi olarak da Polat sahipsiz olunca bu proje güme gitti. Ben buradan Sulu Mağara Projesinin yeniden gündeme alınması için sayın milletvekillerimizi göreve çağırıyorum. Elbette ve özellikle de kendini her konuşmasında Polat’lı olarak gören sayın Öznur Çalık Hanımefendi ile Cemal Akın Başkanıma daha da büyük görev düştüğüne inanıyorum.
Yeniden Avukat Coşkun Kardeşimin önerisine dönüyorum. İşte öneri:
“-İşsizlik bu gün için de köyümüz için çözüm bulunması gereken, yadsınamaz bir gerçektir.
Ancak madalyonun diğer tarafında ise köyümüzün ekonomik olarak sadece tarım ve hayvancılık ile hayatını devam ettirmesi, istenilen geliri elde edememesi, gençlerimizi umutsuzluğa sevk etmekte, göçü hızlandırmakta, adeta haklı kılmaktadır.
Bu gün itibariyle en temiz kazanç, “bacasız fabrika” diye tabir edilen turizmdir. Turizm için ise yol gereklidir. Bu nedenle “Sulu Mağara” yolunun bir an önce yapılmasını, Polat Barajının sadece sulama amacıyla kullanılmamasını, “Beypınarı” örneğinde olduğu gibi alabalık tesisleri kurulmasını, “Cinoğlu Tepesi” diye tabir edilen yere “Seyir Terası” yapılmasını öneriyorum.
Bunların bir çırpıda, bir seferde yapılmasının mümkün olmadığını, gerek köyümde yaşayan insanların sosyo-ekonomik durumlarından, gerek belediyemizin bütçesinden biliyorum. Bunların düşünülmediği iddiasında da değilim. Amacım köyümüzü kalkındırmak ve gençlerimizi bir an evvel işsizlik batağından kurtarmak. Belki bizimkisi karanlığa sadece bir ışık yakmak.”
Evet, Polat, olumsuzluklar içinde çırpınıyor. Herkes kendi dünyasında... Çırpınıyoruz birşeyler yapalım diye... Polat Ovası Derneği de bu yüzden kuruldu. Kamil Göksu Başkanlığında Ankara’da örgütlenen Polat, Fındık, Çavuşlu, Yolkoru ve Karaterzi insanları umarım herkese örnek olurlar. Ancak derneğe iyi sahip çıkmalıyız ve etkili bir sivil toplum örgütü olmalıyız ki Polat'ta istediklerimiz birer birer yapılsın.
Sulu Mağara konusunda umutlanmıştık ama ne yazık ki hazırlanan proje yetkililere pahalıya geldi. Ama projeyi kimse görmedi ve kimse kimseye de birşey diyemedi. Umarımım diğer projeler de Sulu Mağara gibi unutulup gitmez. Oysa Sulu Mağarayı turizme açmayanlar vebal altındadır. Bu mağara hem turizme kazandırılmak hem de Polat kalkındırılmak mecburiyetindedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI