Kitap reyonunun önündeyim..
Hanefi Avcının "Haliç"te Yaşayan Simonlar" kitabı önlerde sıralanmış
50-55 yaşlarından bir beyefendi yaklaşıyor .
Eline kitabı alıp Şimdi ben bu kitabı alsam, benim de hayatım tehlikeye girer mi? diye soruveriyor satış elemanına
Satıcı, kitabı yazanın hayatı tehlike girdi ama henüz okurlarımızdan hayatı kararan yok Bilakis kitabı almakla kararan hayatlara yardımınız olmuş olacak diyor ve kitabı satıyor
Referandum sonuçları sağlıklı bir şekilde daha değerlendirilme kalmadan kucağımızda nur topu gibi bir Avcı-Cemaat gündemi yerleşiverdi
Böylece referandum ile halkın verdiği mesaja kulaklar tıkanmış; arz-ı endam eden beylik sözler, iftiralar, karalamalar, yalanlar unutturulmuş; en önemlisi de referandumdan çıkarılması gerekli olan ders 2011 seçim sonrasına kalınmış oldu
Zira kimilerince önümüzde daha önemli(!) bir konu var
Ülkemizin cemaat tarafından işgal edilmiş olunması(!)
Ülkenin bütün kurumlarına sızmaların olunması(!)
Hepimizin güvenliğinin cemaatler, tarikatlar tarafından tehlikeye girmiş olunması(!)
Hayatını tehlikeye atma pahasına da olsa insanlık ve memleket adına gerçekleri(!) söyleyen bu zevata kulak verince gayri ihtiyari insan,
Ey cemaat! sen meğer neymişsin be!
Nelere kadirmişsin!
Eğitim, diyalog, hoşgörülü, insanı olduğu konumda kabul etme vs vs hep hikâye imiş diyesi geliyor
Acaba gerçekten öylemi?
Yoksa, referandumda EVET için canla başla gayret etmenin mi intikamı alınmaya çalışılıyor
Düşünmek gerek
Bana kalırsa referandumun intikamını alma gayreti büsbütün göz ardı edilemez
Çünkü referandum ile cemaatin kendileri için bir engel oldukları bir kez daha tescillenmiş olundu
Her neyse Biz konumuza gelelim
Şimdi sayın Gülen bu hareketi, örnekleri kendinden olan gönüllüler hareketi olarak ifade ediyor
Ve dahası, kendileri için kurumlara sızmadan bahsedenlerin, kendilerine bir bakmalarını; kendilerinin bu memleketin asli çocukları olduğunu; sesini duyurabilirse şayet bütün Anadolu insanına çocuklarını okutmalarını; emniyete de, adliyeye de , askeriye de girmelerini söylediklerini, söyleyeceklerini söylüyor
Şimdi hal böyle iken nasıl sızmalardan, bazı kurumları ele geçirmeden dem vurulur
Ve bu cemaat bu kadar tehlikeli ise ne diye bu güne kadar yaşam hakkı tanındı, tanınıyor
Yok bir illegal, terör örgütü değilse, bir şiddet kullanmıyorlarsa, kimseyi aldatarak kendilerine dahil etmiyorlarsa, bir gönüllüler hareketi ise neden Gülen"e sevgi besleyenler, gönülden bağlı olanlar kendilerini gizlemek mecburiyetinde kalsınlar, kalıyorlar
Bence üzerinde düşünülmesi gereken asıl konu bu olmalı?
Kaldı ki kendilerini gizleyenler sadece Gönüllüler Hareketinin müntesipleri de değil
Bir İmam Hatipli neden bir terörist gibi kimliğini saklamak mecburiyetinde kalsın hâlâ bazı kurumlarda
Başı örtülü ana, evladı ekmeğinden olmasın diye neden kendi kimliğini gizler, oğlunun törenine, düğününe, evine gidemez olsun
Bir Kürt, bir Ermeni, Zaza vatandaşımız ne diye vergileriyle ayakta duran devletinde özgürce dilini konuşmasın, inancını yaşamasın, kendi vergisiyle yapılmış hapishanede, hastahanede, okulda oğluyla/kızıyla yıllar yılı ana diliyle konuşamaz olmuş olsun
Alevi vatandaşlarımız neden kimliğini gizlemek mecburiyetinde kalsınlar
Neden düne kadar dedeler kendilerini gizlemiş olsunlar, gönül rahatlığıyla cem yapamasınlar .
Bazı kamu görevine girmek isteyen memur adayları/görev yapan devletin memurları mimlenirim-fişlenirim korkusuyla devletin açmış olduğu İHL"lerde, bazı özel okullarda okuduğunu, mezun olduğunu gizlesinler
Neden devletin atamış olduğu bir imamın arkasında saf bağlamak fişlenmeye sebebiyet versin
Neden yasalara riayet eden, vergisini veren gayri Müslim vatandaşlarımız hor görünsün, mabetlerine kilit vurursun
Daha niceleri var Hangi birini sayalım
Bu ülkede yaşayan herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi, empati yapması, sorgulaması gereken o kadar çok konu var ki
Sızma, fişleme, fişlenme, gizlenme sadece bir cemaatin meselesi değil ki?
Avcı- Cemaat gündemi gizlenme, dışlanma, fişlenme, sızma nedenlerinin düşünülmesine ve aklı selim cevap bulunmasına vesile olursa çok hayırlı bir iş olmuş olur
Ve bence her cemaat, tarikat, izm, ekol, meşrep, mezhep
yahu ellere zincir vurabilirsiniz ama gönüllere, fikirlere asla
Devlet suça, fiile, eyleme bakar; niyete, gönüle, vicdana, kalbe değil
Kimin haddine ki gönüllere kilit vurmaya kalkışsınlar
Ama her cemiyette, cemaatte, toplumda olduğu gibi bu gönüllüler hareketinde de suç işleyen, işlemeye meyilli olan vardır
Dün melek olup, ama bu gün, yarın şeytanlaşacak olanlar vardır, var olacaklardır
Suç işleyenleri, yasalara aykırı hareket edenleri bulup cezalandırmak da devletin görevi Devletin kolluk görevlileri, bürokratları, yöneticileri, etkili ve yetkili makamları bizim gönlümüzle, namazımızla, takkemizle, başörtümüzle, kılık kıyafetimizle, dedemizle, imamımızla, inancımızla, camimizle, zikrimizle, cemimizle, ayinimizle uğraşacağına samimi de olsa aramızda bulunan ama zaaflarına yenik düşen suçluları bulup gereğini yapsalar da bizde rahat etsek, memlekette demeli
Ve gizemli bir yapı olmadıklarını, durup dururken de kendilerini gizlemediklerini haykırmalıdırlar .
Bence Gülen hareketinin referanduma olan desteklerinin arkasında biraz da kendilerini gizleme mecburiyetinde kalmanın verdiği huzursuzluk var
Öz yurdunda parya, en demokratik haklarının bir illegal örgütmüşçesine yaşamak zorunda kalmış olmanın çekilmez ağırlığı var
Bu gün Gülen hareketi ve diğer illegal olmayan dernekler, cemaatler, tarikatlar, mezhep, düşünce ekolleri, izmler kendilerini gizlemek durumunda kalıyorlarsa bu onların değil, onları kendilerini gizlemeye zorlayanların, özgürlüğünü vermeyenlerin suçu ve ayıbıdır
Hem suçlu hem de güçlü atasözümüz bu haller için söylenmiş olsa gerek
Aslında Avcı-cemaat tartışması gayesi üzüm yemek olanlar için altın bir fırsat sunuyor
Her birimizin, neden zaman zaman kimliğimizi, dilimizi, ideolojimizi, bölgemizi, benliğimizi, kendimizi gizlemek mecburiyetinde kaldığımızı düşünmemiz lazım
Bence üzerinde asıl düşünülmesi ve tartışılması gereken konu bu