Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Güncel 29 Ağustos 2015 - 11:31 Yorum: 0

'Şehit' ve Kirlenen Kavramlar

Bu günlerde gün geçmiyor ki basında iç karartıcı “şehit haberleri” çıkmasın…

'Şehit' ve Kirlenen Kavramlar

Bu günlerde gün geçmiyor ki basında iç karartıcı “şehit haberleri” çıkmasın…

Kanla, kandan beslenmek insanlığa dair bir meziyet, özellik değil…

Maalesef insanlığını kaybetmiş insan bozması canavarların da kandan beslendiği de bir gerçek…

Her ne amaç ile olursa olsun kanla beslenenleri Cenab-ı Hakkın “Kahhar” ismine havale ediyoruz.

Hayatta, dinde asl olan ölmek, öldürmek değil; yaşamak, yaşatmaktır.

Maalesef birçok kavramın içi boşaltıldığı gibi “şehit” “şehitlik” kavramının da içi boşaltılmış, çarpıtılmış durumdadır.

Öyle ki nerede ise kişiye, yöreye, cemiyete, topluma, ırka, hukuka, yaptığı mesleğe göre bu kavrama farklı anlam veriliyor.

Ortada ciddi bir kavram ve hukuki bir kargaşa söz konusu…

Bu ayrı bir mesele, ayrı bir yazının konusu…

Hayat, yaratıcının yaratılana verdiği en kutsal, en kıymetli bir sermayedir.

Her şeyden öte Cenab-ı Hakk’ın “Hay” isminin yaşayanda tecellisidir; isim ve nakkaşlarının yaşayandan sergilenmesidir.

Dinimiz haksız yere bir insanı öldürmeyi bütün insanları öldürmekle eş tutmuştur.

Kişi kendi nefsi adına şehitliği isteyebilir ancak bana kalırsa kişinin kendisini son nefesine kadar “yaşatmaya adaması ve yaratandan da bunu istemesi daha güzel…”

Öyle ki ölümü dahi başkasının yaşamasına vesile olsun…

Bu bir tercih meselesidir…

Ama kişinin bir başkası adına şehitlik istemesi, şehitliği ile iftihar etmesi son derece üzücü…

Başkasının Şehit olunmasıyla iftihar duyanlar hele hele idareci konumunda iseler sadece üzücü değil bir vahamet, bir pişkinlik, bir faciadır…

Kişileri, toplumları “Allah” ile “din” ile aldatmadır.

Çünkü yöneticilerin, idarecilerin mesuliyeti, görevi emri altındakilere, kendilerine karşı sorumlu oldukları fertlere, topluma cennette köşk, saray, manevi pâye, huri… vermek değil; dünyalarını güzelleştirmek, hayatlarını korumak, ihtiyaçlarını sağlamaktır.

Dini kavramlar maalesef kimilerince çoğu zaman topluma, cemiyete, fertlere karşı bir “afyon” olarak kullanılmaktadır.

“Kader, şehit, kısmet, alın yazısı, fıtrat, tevekkül, takdiri ilahi… kavramları kendi sorumluluğunu üzerinde atmak isteyen kimi dindarların(!), mücahitlerin (!), “fırsatçıların” “din tacirlerinin” can simididir…

Rahmetli Cemil Meriç’in ifadeleri ışığında bu kelime ve kavramların namusu hiç bu kadar kirletilmemiştir.

 “Şehit vermekle” “iftihar” etmek bize mahsus bir özellik olsa gerek.

Tek kurşun sıkmadan Sarıkamışta doksan bin askerimizin şehit olmalarında destan, bir kahramanlık çıkarmak bize mahsus bir yaklaşım olsa gerek…

Oysa neden bir maceraperestin, kendi egosunu tatmin, kendi istikbali, şanı, rütbesi için hareket eden birinin arkasına bu kadar asker kuzu kuzu ölüme gider ki… Neden engellenmemiştir. Hiçbir akıllı, ferasetli bir idareci, komutan yoktu?” diye düşünmeliyiz.

Maalesef şimdilik olumlu bir zihni dönüşüm şöyle dursun daha da karmaşık bir hal alıyor.

Şehidin, ölenin; ırkı, kimliği, inancı, makamı, görevi üzerinde ayrışmalar yaşanıyor…

“Kişiye özel muamele”, “ya benimsin ya kara toprağın”, “benden olmayanın canı cehenneme…” gibi bir duruş; şehit cenazelerini, ölen kişinin üzerinde “sinekten yağ çıkarırcasına” kendileri lehine kullanmak isteyenlerin yarıştığı bir zamandayız.

İşin daha kötüsü ise toplum ve fert olarak bu yarışı gayet benimsemiş bir ruh haleti içindeyiz.

Sorumluluk makamında olanların görevi şehit/cenaze vermek, şehitlerle/ölümlerle iftihar etmek, şehitler/ölümler/katliamlar üzerinde boy göstermek, siyaset yapmak, güzel, pürüzsüz cenaze törenleri gerçekleştirmek, cenaze namazında, töreninde tespih taneleri gibi dizilmek değil, kişinin toplumun huzur ve emniyetini sağlamak, yaşatmaktır.

Ölenin bu Kürt’tü, bu Türk’tü,;bu Alev’i idi, bu Sünni idi, bu Doğulu idi, bu Batılı idi; bu solcu idi, bu sağcı idi, bu bizden idi, bu bizden değildi… hatta ve hatta bu Müslüman idi, bu gayri Müslim idi gibi ayrışmalara tabi tutulduğu ve ona göre muamele edildiği bir yerde “Müslümanlıktan” değil “İnsanlıktan” bile söz edilemez…

Hakkı Yiğit

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber