Altı çocuklu bir ailenin, 8 yaşındaki kızı Nurcan"ın, annesi ile birlikte çöp toplama haberini kimimiz yüreğimiz burkularak okuduk,
Belki de kimimiz yoğun işlerimiz(!) arasında sadece bir göz atabildik
O da gözümüze çarptığı için okuyup geçtik
Kimimizin içi burkulup gözleri nemlense de, diğer haberlere göz atmakla birlikte unutuverdik gittik küçük Nurcan"ın dramını
Sıradanlaşmış bir haberdi bizim için belki de
Sıradanlaşan haberler değil,
Sıradanlaşan bizleriz oysa
Gerçekten sıradanlaştık
Duyarsızlaştık
Duygudan, şefkatten, merhametten her geçen gün daha da yoksunlaşıyoruz
Bir şeyin edebiyatı ne kadar çok yapılırsa o şey sıradanlaşmaya mahkûm kalır
Empatinin, sevginin, aşkın, eşitliğin, hak ve hukukun çokça dillendirildiği günümüz dünyasında yaşananlar karşısındaki suskunluğumuz, lakaytlığımız, tavrımız, hissiyatımız ne kadar sıradanlaştığımızın göstergesi değil midir?
Ağlamayı bile unutuverdik
Ağlamayı âr sayar oluverdik
Hâlbuki acziyetin, çaresizliğin ifadesidir gözyaşları
Olup-bitenler karşısında eli bağlı, dili bağlı kalmanın mahcubiyetini ve acziyetini Yaratan"a sunmaktır gözyaşları
Kelimelerin kifâyetsizliği karşısında Hakk"a sunulan gönül dilekçesidir, gözyaşları
O kadar sıradanlaştık ki bizlere dokunmadığı müddetçe bir başkası için ağlayamaz olduk
Kendimizle, vicdanımızla, gerçeklerle yüzleşmeye cesaret edemiyoruz birçoğumuz maalesef
Evet, sıradanlaştığımızdan dolayı, Nurcan"ın haberini okuyup geçtik
Bir gün sonra haberlerde yine Nurcan gözüme ilişiveriyor
Annesi ile birlikte çöp toplayan 8 yaşındaki Küçük Nurcan"a Malatya Milli Eğitim Müdürlüğümüz sahip çıkmış
Öncelikle insanı merkeze alan böyle bir haberden dolayı İHA"yı, sonrada Milli Eğitim Müdürlüğümüzü tebrik etmek lazım
İyi ki bakıp da geçmemiş muhabir arkadaş
Ve okuyup geçmeyerek sahiplenmekle de ne güzel etmiş Milli Eğitim Müdürlüğümüz
Küçük Nurcan"ın, okuyup doktor olacağım sözlerinin peşine taılıp hayaller dünyasına daldım
İstikbale doğru yol alıyorum
O da ne?
Karşım da gelişmiş, boy atmış üniversite kapısında bekleyen genç bir kız
Hanım hanımcık bir kız
Başı da kapalı
Belli ki kendisine iyi bakılmış
Anne-babası bizim gibi olmasın, tez elden bir meslek sahibi olsun; hem bize de birkaç kuruş faydası olur beklentisine kapılmış
Bir meslek lisesine kaydetmişler
Ama o da ne?
O da tıpkı Küçük Nurcan gibi, illa da doktor olacam diyor
İşte tam da bu ana kadar kendisini sahiplenen, okutan baba bir cellât kesiliveriyor birden
İstediği gibi giyinmeyen, istediğiyle evlenmeyen kızını canlı canlı mezara gömen, töreye karşı gelenin sonu ölümdür diyen cani bir baba gibi o da şahin kesilmiş
Okuyamazsın bu halinle diye engel oluveriyor
Genç kız ne hayallerinden vazgeçmeyi göze alabiliyor, ne de kendisini bu güne kadar sahiplenip koruyup kollayan babasından
İki cami arasında bi namazsız gibi kalıyor
Bunalımlar, küskünlükler, hayal kırıklığı, çatışmalar
Annesiyle yalın ayak çöp topladığı günlere sığınıyor
Niçin bana bunu yaptın babaaaa!!! diye feryat ediyor
Madem yıkacaktın hayallerimi,
Ne diye hayal kurdurdun bunca yıl bana diye feryat ediyor
Anne çaresiz, okutulması beklenen kardeşler çaresiz, genç kız çaresiz
Nuh diyor Peygamber demiyor baba
Anlamak mümkün değil
.
Derken birden kendime geliveriyorum
Çok şükür gördüklerim bir hayalden ibaretmiş meğer
Ama hayalde olsa böyle bir kâbusun etkisinde kalıyor insan işte
Tekrar Küçük Nurcan"ın haberine dönüyorum
Nurcan"ın Okuyup doktor olacağım Sözlerini okurken bu kez sardı beni bir hüzün, endişe, kaygı
Gayri ihtiyari acele etme çocuk kelimeleri dökülüyor ağzımdan
Hayallerine kaptırma kendini hemen öyle
Sen henüz saf ve masumsun
Hayallerinle oynaşıyorsun
Kendinle barışıksın
Sen daha küçüksün
Hele bir büyü...
Bu ülkenin kendisine has gerçeklerini bir gör
Hedeflerini daha realist ortaya koyarsın
Çünkü hayallerin balyozlar ile yıkılmasını sen henüz nedir bil(e)mezsin
Başörtülü ablalarının, hayallerinin nasıl yıkıldığı sen bil(e)mezsin
İnancından dolayı okuldan uzaklaştırılıp evine dönen, gurbete çıkanları sen bil(e)mezsin,
Kimliğinden, ırkından, inancından, mezhebinden, dilinden, giyim kuşamından dolayı dışlanmanın; işinden, eşinden, psikolojisinden olmanın ne olduğunu sen henüz bil(e)mezsin
Katsayı zulmünü anlatsam da anla(ya)mazsın
Kamusal alan nedir? Mahalle baskını nedir? Hele sen anlayamazsın henüz
Sen hele bir büyü
Büyüyüp inancın gereği örtünmeye kalktıysan,
Din ve vicdan özgürlüğü istiyorum,
Eğitimde fırsat eşitliği istiyorum,
Katsayı zulmünün bitmesini istiyorum,
Irkından, inancından, giyim-kuşamından, dilinden dolayı kimsenin kınanmasını istemiyorum
Hiç kimse unvanında, makamından dolayı ayrıma tabi tutulmasın
Herkes kanun önünde eşit olsun dediğinde;
Yahu nedir sizden çektiğimiz
Keşke çöp toplamaya mahkûm kalsaydınız
Sizlere yüz verdikçe siz de astar istiyorsunuz
Sizi kim bu hale getirdi
Ne işi var böylelerinin bu okullarda
Kapanacaksanız gidin evinizde kapanın
Cumhuriyet neyinize yetmez nerden çıktı bu demokrasi hak ve hukuk eşitlik kanun hukuk edebiyatı "" diye azar işittiğinde, kapılar yüzüne kapandığında,
Bugün anlayamazsın deyip de anlat(a)madığımı sen o zaman anlarsın
Bu gün okuyup doktor olacağım sözleriniz karşısında neden hüzne kapıldığımın cevabını o gün almış olacaksın
Ama yine de bu güne bakıp da sakın yes"e kapılma çocuk
Sen daha çocuksun
Kişi zulmeder ama kader zulmetmez
Zaman birçok derde en güzel devadır
Zamanla kemale ereceksin
Hem kemale yalnız sen ermeyeceksin ki
Mevla"m göreyim neyler
Neylerse güzel eyler
Sen henüz bir çocuksun
Hele sen bir büyü çocuk